Sevgili Şahin kardeşim;
Sen Çağlayan Adliyesi'nde mahkeme kararını beklerken, ben deniz kıyısındaki sessiz, huzurlu bir köşede kitap okuyorum.
Ama içim rahat değil.
Mahkeme ne karar verecek?
Biliyorum, içi bomboş bir iddianameyle, hakkında üç kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istedi savcı.
Senden terörist çıkardı.
Senden darbeci çıkardı.
Senin gibi ömür boyu demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmuş, şiddet ve teröre karşı durmuş, darbeciliğe, askeri vesayete karşı hayır demiş birini böylesine suçlayabildi.
Savcı Bey, ciddi herhangi bir delilden yoksun, zavallı bir iddianameyle bu kadar vahim cezalar talep ederken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'yle Anayasa Mahkemesi'nin senin hakkındaki kararlarını da görmezlikten geldi.
Bu durum yalnız senin için değil, aynı sıralarda yan yana oturduğun diğer yazar ve gazeteci dostlar için de geçerli.
Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Mustafa Ünal, Mümtaz'er Türköne, Orhan Kemal Cengiz, Lale Sarıibrahimoğlu, İhsan Dağı, Nuriye Akman...
Tarih bizi hep şaşırtmaya devam mı edecek?
Sevgili kardeşim;
Böyle hukuk olur mu?
Allah için böyle adalet olur mu?
Veyahut böyle rezalet olur mu?
T24'ten hepinizin "son sözleri"nizi okuyorum.
Saat öğleden sonra üç buçuk.
Önümde masmavi uzanan Akdeniz'in bir köşesinde senden, Çağlayan'dan gelecek mahkeme kararını beklerken, bir ömür boyu yaşadığımız hayal kırıklıkları gözümün önünden bir film şeridi gibi geçip gidiyor.
Arada bir yazdığım o iki cümle yine aklıma takılıyor:
Tarih bizi hep şaşırtmaya devam mı edecek?
Veyahut:
Beklediğimiz yarınlar hiç gelmeyecek mi, bugüne kadar olduğu gibi hep dünde mi kalacak?
Galiba öyle Şahincim.
Deniz kıyısında, İvan Klima'nın kendi kaleminden çıkan hayat hikayesini okuyorum.
Hayal kırıklıklarıyla dolu.
Yahudi bir aileden gelen Çek romancı ve oyun yazarının da yaşamı hayal kırıklıklarıyla dolu.
Ülkesi Çekoslavakya'da önce "Hitler faşizmi"nin acılarına tanık olmuş.
Sonra Stalin komünizmi gelmiş.
Hitler'e tepki, İvan Klima'yı komünist yapmış.
Ama haksızlıklara ve dogmalara itiraz huyu, eleştirel bakışı, sürekli sorgulayan kafa yapısı İvan Klima'yı Komünist Partisi'nden uzaklaştırmış.
O da babası gibi partiden atılmış, işsiz kalmış, yoksulluk çekmiş, mahkeme ve hapishane kapılarında acılı zamanlar geçirmiş.
Sovyet tanklarının 1968'de Prag Baharı'nı nasıl yerle bir ettiğini görmüş.
Arkasından 1989'da büyük bir mutluluk yaşamış, Berlin Duvarı'nın yıkılışı ve Çekoslovakya'nın Kadife Devrimi'yle...
1990'ların başlarıydı, Prag'da şöyle bir tanıştığım İvan Klima'nın bugün de mutlu olduğunu sanmıyorum.
Hitler faşizmi, Stalin komünizmi derken, Kadife Devrim'le 1990'da kapıyı çalan demokrasiden neredeyse otuz yıl sonra bir kez daha demokrasiden hiç hazzetmeyen, yabancı düşmanı aşırı milliyetçi koca bir siyasal dalga Prag'da iktidara vurmuş durumda...
Romanlarından birinde şu satırlar var İvan Klima'nın:
Hayatta ideal olanı ne kadar kolay bulduk ya da bulduğumuzu tahayyül ettik? Ve kaç kere insanın mutluluğuna açılan yolu keşfettiğimize inandık? Acaba insanoğlu kaç kez mükemmeli yakaladığına inandı? Ve acaba yakaladığına inandığı o ideali hayatta ne kadar gerçekleştirebildi?
Tarih bugünleri adalet ve hukuk açısında kapkara sayfalara yazacak
Sevgili Şahin kardeşim;
Saat dördü geçti hala aramadın, mahkeme kararı çıkmadı demek.
İvan Klima'nın bu sorularını yıllar geçtikçe bizler de kendimize çok sorduk. Bu sorularda saklı derin hüznü bizler de yaşadık.
Hâlâ yaşıyoruz.
Tarih, ne yazık ki, bizleri şaşırtmaya hâlâ devam ediyor. Bu açıdan az önce, saat dört buçuk gibi Çağlayan'dan çıkan mahkeme kararı bunun bir örneği.
Demek sen de, diğerleri de "terörist"mişsiniz, demek yedi sekiz yıllık hapis cezalarını hak etmişsiniz.
Böyle adalet mi olur?
Tek teselli, Ahmet Turan Alkan'a gelen tahliye.
Buna karşılık Mümtaz'er Türköne'yle Mustafa Ünal'ın tutukluluk durumlarının devamı son derece hazin.
Tarih bugünleri adalet ve hukuk açısında kapkara sayfalara yazacak.