12 Ağustos 2015

Akan kanın bir numaralı sorumlusu, Saray’daki Sultan’dır, nokta!

Ve bu yalın gerçek kafalara dank etmeden kan gölünden kurtuluş yok!

Bir kez daha vurguluyorum:
Akan kanın bir numaralı sorumlusu, Saray’daki Sultan’dır.
Türkiye’de yeniden oluk gibi kan ve gözyaşı akmaya başlamışsa, bundan sorumlu olanların en başında, hiç kuşkunuz olmasın Tayyip Erdoğan vardır, başkası değil.
Çünkü, Erdoğan 7 Haziran yenilgisini kabullenmemiştir.
Çünkü, Erdoğan tekrar seçim yolunu açmak için Türkiye’nin önünde cehennem çukuru kazmaktadır.
Oysa, Türkiye bu kanlı kaosu yaşamak zorunda değildi.
Erdoğan’ın tekrar seçim inadıdır, Türkiye’ye bu kaosu yaşatmakta olan.
7 Haziran’la birlikte bir büyük koalisyon kurulsaydı, kendimizi bu kan gölünün ortasında bulmazdık.
AKP ile CHP liderleri, hiç gecikmeksizin ortak bir hükümette ellerini taşın altına koysalardı, Türkiye’yi hiç kimse bugünkü savaş ve şiddet ortamına çekemezdi.
Türkiye’nin önünde normalleşme kapısı aralanırdı.
Yumuşama ortamı uç verirdi.
Koalisyon hükümetine dönük uzlaşma, ister istemez, siyasal istikrar zeminini beslerdi.
Ateşkes devam ederdi.
İnişli çıkışlı da olsa, çözüm süreci bozulmazdı.
Dış politika ve ekonomi alanında taşları yerine oturtabilecek, zarar kontrolü yapabilecek adımlar atılabilirdi.
Türkiye’nin morali düzelmeye yüz tutardı.
Hiçbiri olmadı.
Kan gölü büyüyor!
Ne yazık ki öyle.

AKP ile CHP liderleri, ortak bir hükümette ellerini taşın altına koysalardı, Türkiye’yi kimse bugünkü savaş ve şiddet ortamına çekemezdi

İç savaş ortamı...

İngiliz The London Times gazetesi dünkü haberinde, “Uzmanlar şimdi Türkiye’nin daha geniş çaplı bir savaşla karşı karşıya olduğunu düşünüyor” dedi ve ekledi:

“Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü’nden Michael Stephens, ‘İç savaş demek istemiyorum ama durum kontrolden çıkıyor. Türkiye için kaygı verici bir dönem…Ve bununla nasıl başedecekleri  belirsiz’ diyor.”

Elbette silah çare değil…

Şu hâle bakın.
İç savaş ortamı!
Türkiye’de durum kontrolden çıkıyor!
Ekonomideki gelişmeler de iyi işaretler vermiyor.
Durumun özeti böyle.
Elbette silah çare değil.
Elbette şiddet, terör çare değil.
Aklı başında hiç kimse, vicdan sahibi hiçbir insan, her gün medyanın manşetlerine oturan kan gölünü, şehit haberlerini içine sindiremez.
İsyan eder.

'Türkiye'nin yargıda itibar kaybettiğini' belirtirken 'güçlü ekonomi için güçlü hukuk devleti' vurgusu yapan Başbakan Yardımcısı Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la...

Büyük koalisyon kurulsaydı…

Saray’da Sultan’ın bütün korkusu, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının açılması, kendisinden hesap sorulmasıdır. Bu nedenle tekrar seçim istiyor

Ama soğukkanlı düşünmek zorundayız.
7 Haziran’ın hemen ertesinde bir büyük koalisyon kurulsaydı, gitgide büyümekte, derinleşmekte olan bu kan gölünü yaşar mıydık?
Hayır.
Kendimizi bu kaosun, bu cehennem çukurunun içinde bulur muyduk?
Hayır.
Anaların gözyaşları bu kadar akar mıydı?
Tek kelimeyle hayır.
Tekrar yazın bir kenara:
7 Haziran’ı ya da ‘halkın iradesi’ni içine sindiremeyen Saray’daki Sultan’dır, kan gölünün bir numaralı sorumlusu.
Korkuyor!
Bütün korkusu, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının açılmasıdır.
Kendisinden hesap sorulmasıdır.
Bu nedenle tekrar seçim istiyor.
Bunun için Türkiye’yi uçurumun kenarına itiyor.
Bu yalın gerçek -öncelikle AKP’de- kafalara dank etmeden Türkiye bu kan gölünden kurtulamaz.
Ve hiç kuşkunuz olmasın:
Bu kan gölü erken seçim yolunda daha da büyür, derinleşir.

            

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"