13 Ağustos 2022

Kapalı kapılar ardında

İşini iyi yapmak kimsenin sizi görmediği alanlarda da nasıl davrandığınızla ilgili. Bu hemşire mi? Evet, işini çok iyi yapıyordu

2019 yılında Brighton'dayken smear testi yaptırmak için defalarca telefonla aranmıştım. Sonunda nasılsa uygun olmayan bir günde gitmişim ve bu sebeple doğru düzgün ölçüm yapılamamıştı. Derken Türkiye'ye döndüm. Bu sırada, Brighton'da kaldığım eve mektuplar gönderip yeniden gelmemi istediler ısrarla. Eski ev sahibimi bunaltmamak için hastane ile iletişime geçip artık yaşamadığım o adrese mektup göndermemelerini rica etmiştim.

Aradan yıllar geçti ve 2022 oldu. İşte yine Birleşik Krallık'tayım. Bu kez Coventry. Sekiz ay geciksem de sağlık sistemine kayıt yaptırmayı başardım. Ve bu durum gerçekleşir gerçekleşmez smear testi için yine peşime düştüler. Memnun değilmiş gibi yazıyorum ama aslında sağlığımı düşünmeleri hoşuma gidiyor. Araştırmaları için denek topladıklarını da düşünüyorum fakat yine de bu iyi bir şey. Ajandamda "doktora git ve kontrolünü yaptır" gibi bir not olmasına rağmen yine benden önce davranıp aradılar.

Smear testinden bir görüntü

"Merhaba, ben doktorunuz xyz, smear testi için ne zaman gelmek istersiniz, mesela yarın," dedi telefondaki ses. Bir hafta sonrası için anlaştık. O vakit geldiğinde gittim. Bana 'doktor kayır' diyorlar. Soyadımı böyle okuyabiliyorlar. İngiltere'de şu an öğrenci olduğum için bazen doktor unvanı ile anılmak tuhaf geliyor. Bir tür kimlik karmaşası yaşıyorum. Kayıt yaptırırken seçenekler vardı: Mr, Mrs, Dr. vb. Diğer kısaltmalar toplumsal cinsiyet sorgulaması yarattığı için Dr. işaretlemiştim.

Asıl konuya bir türlü gelemedim. Hemşire bana doğru yaklaştı. "Doktor kayır!" "Evet, benim, hello, hi!" İlerledik. Elbette koridor konuşmamız havaların nasıl olduğu ile ilgiliydi. Bu olmazsa olmazlardan. Birbirini iyi tanıyanlar da tanımayanlar da hava durumunu konuşmayı çok seviyor burada. "Çok sıcak." "Evet, çok." İçeri giriyoruz. Tüm bilgileri en detaylı hâli ile sıkmadan yormadan veriyor. "Abc aşısı ister misiniz?" "O nedir?" "Bla bla…" Ekstra şeylerden hoşlanmıyorum. Yine de kâğıda yazıp veriyor. "Belki araştırırsınız."

Beni yalnız bırakıyor. Hazırlanıyorum. Geliyor. Yapılması gerekeni yapıyor. "Derin nefes alın. Elinizi şöyle koyun. Şurayı tutun. Buraya bakın. Derin nefes." Teşekkür ediyorum. Sürekli beni tebrik ediyor. Genelde hastane tecrübelerim iyi değildir. Ayak parmaklarımdaki açık yeşil ojeye iltifatlar ediyor. "Ben de yarın süreceğim, yarın izinliyim de," deyip gülümsüyor. "Bu işlem erkeklere uygulanıyor olsaydı, çoktan uzay mekiği gibi bir fış fışlı alet icat ederlerdi." "Üzgünüm," diyor, "size bunu yaşattığım için," smear testinden bahsederek. "Belki bir kadın çıkar da bir alet geliştirir de biz de bu sistemi uygulamak zorunda kalmayız." 

Saygılı ve mesafeli olmaya çalışıyorum. Bunun için çaba göstermem gerek, yoksa boynuna atlayıp şapidik şupidik öpeceğim. "Bitti," diyor. "Bugün kendinize bir armağan verin, güzel bir şeyler yapın." "Yok yav, alt tarafı bir test diyorum," içimden. "Teşekkür ederim, bana kendimi çok iyi hissettirdiniz," diyorum dışımdan. Sanki bu lafımla havalara uçuyor. 

Türk Sanat Müziği korosundaki şefimizin öğrettiği gibi arkamı ona (seyircilere) dönmeden o görünmez olana kadar geri geri gidiyorum. Kendime verdiğim ödül ise bir müze gezisi.

İşini iyi yapmak kimsenin sizi görmediği alanlarda da nasıl davrandığınızla ilgili. Bu hemşire mi? Evet, işini çok iyi yapıyordu. 

TIKLAYIN | Smear testi; milyonlarca kadının hayatını kurtaran keşfin arkasındaki aşk hikâyesi

Hande Çayır kimdir?

Hande Çayır 1982 yılında Eskişehir'de doğdu. Sabancı Üniversitesi'nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı (lisans), İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Sinema ve Televizyon (yüksek lisans) ve İletişim (doktora) eğitimlerini çeşitli burslarla tamamladı.

Akademide bölüm başkanlığı ve dekan yardımcılığı, kurumsal iş hayatında vitrin tasarımcılığı ve yayın yönetmenliği gibi görevler üstlendi.

Doçentlik unvanını Plastik Sanatlar alanında aldı. İkinci yüksek lisansını Sussex Üniversitesi'nde Gazetecilik ve Belgesel bölümünde Chevening bursu ile yaptı.

Warwick Üniversitesi'nde Uygulamalı Film Çalışmaları programında ikinci doktorasına Warwick Collaborative Fellowship bursu ile devam ediyor.

Gönlünü uzun süre tiyatroya, ondan sonra da caza kaptırmışlığı var. 2014'ten beri T24'te yazıyor. 

Kitapları:

Ne Zaman Boşanacaksın Da Evleneceğiz, 2015, Ka Kitap, İstanbul.

Tunceli'ye Gittim Dersim'den Döndüm, 2016, Ka Kitap, İstanbul.

Documentary as Autoethnography: A Case Study Based on the Changing Surnames of Women (Otoetnografi Olarak Belgesel: Kadının Değişen Soyadına Dair Bir Vaka Çalışması), 2020, Vernon Press, Amerika Birleşik Devletleri.

Filmleri:

Eye-Then-Tea-Tea/Identity/Kimlik, 3'40'', 2005, İstanbul.

Yok Anasının Soyadı/Mrs His Name, 17'00'', 2012, İstanbul.

What Makes an Artist/Sanatçıyı Sanatçı Yapan Nedir, 6'00'', 2019, Birleşik Krallık. 

The Paris House, 10'00'', 2019, Birleşik Krallık. 

Tiny Little Things/Küçük Minik Şeyler, 20'00'', 2019, Birleşik Krallık.

Yazarın Diğer Yazıları

Akademik sinema dünyasından dört önemli konferans

Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

Mad Pride ya da ‘Delilerin’ Onur Yürüyüşü

Mad Pride’ın amacı stigma ile mücadele etmek, ‘delilerin’ haklarını savunmak, çeşitli politikalara etki etmek, beraberce güçlenmek, bazen biraz eğlenmek ve misal ‘psikopat’, ‘manyak’, ‘şizo’, ‘deli misin nesin’ demeden önce bir kez daha düşünmeyi hatırlatmak

"
"