23 Ağustos 2016

İnsan olmanın muhteşem sorumluluğu

İyi müzik dinlemeye doyamadığınız müziktir...

Hakan Kurşun’un uyku müziği hakkında çalışmaları var.

‘Yakın zamanda yüksek nüfus yoğunluklarında, özellikle çevreden gelen sesleri maskelemek için uyku müziği önemli bir müzik türü olacaktır’ diyor.

MIAM’da ve Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi-müzisyen...

Depremden sonra -yaşamlarını kaybedenler için- beste yapıyor.

Mardin adında şarkısı var. Evet, aslında... Hayatı olduğu gibi kabul edip alabildiğine ifade etmek en güçlü ilaç belki.  

Hem de içimize atıp atıp hasta olduğumuz şu günlerde.

Hakan Kurşun’un son albümü Kuark çıktı; ben de kendisine sordum:

Çok Mu Farklı adlı şarkınızda ‘Burada eskiden müzik yapardık. Burada eskiden oyun oynardık’ diyorsunuz. Bu sözler sizin için ne ifade ediyor?

Gençliğin doğasında olan saflığın özlemini sanırım. 80’li yılların başında arkadaşlarla geceleri Boyacıköy sahilde oturmayı çok severdik. Yanımızda mutlaka çalgılarımız olurdu. Genelde iki gitar ve bir yan flüt. Şarap içer müzik yapar, bazen de sessiz sinema oynardık. Son otobüsün saat 12 civarı gidişini izlerdik. Sonra geç bir vakit eve yürümeye başlardık. Sokaklar boş olurdu. Sadece bekçilerin düdük sesleri gelirdi. 

Müziksiz kaldığınız bir döneminiz oldu mu?

Pek olmadı. Ancak çalgımdan uzaklaştığım dönemler oldu. Bazen aylarca gitara elimi sürmedim. O dönemleri başka çalgılarla geçiriyordum.

Albümün adına nasıl karar verdiniz? Kuark temel parçacık mı demek? Ve maddenin temel bileşenlerinden biri... Başka?

Evet kuarklar şu an bilinen en küçük temel parçacıklardır. Atomaltı parçacık olarak da tanımlanıyorlar. Yıllardır Kuark isimli bir albüm yapmak aklımdaydı. Bazen yıldızlar ve kuarklar arasında köprüler kurmaya çalışıyorum ve kendimi boyutların izafiyetine bırakıyorum. Bir çeşit hacimsel algılama etüdü. Bazıları uzayın derinliklerini araştırırken, bazıları daha da ileri gidebilmek için atomaltının derinliklerini araştırıyor. Picto-teknolojilerden söz ediliyorlar. Bende bir müzisyen olarak uzaktan olanları takip etmeye çalışırken küçük gerçeklerin araştırılmasının ne kadar önemli olduğu vurgulamak istedim.     

Albüm kapağındaki görsel de buna mı işaret ediyor? Pek çok parçacığın bir araya gelişini mi simgeliyor? Siyah-beyaz olması, uzay boşluğu ve yıldızlar gibi; ne dersiniz? Tasarım da Kaan Güryuva’ya ait, değil mi?

Evet, tasarım Kaan Güryuva'ya aittir. Kendisi çok yetenekli bir tasarımcıdır. Keskin ve sade bir anlayışı vardır. Kapak için kurakları simgeleyen bir tasarım hazırlamasını rica ettim. Bir araştırma yaptı ve birkaç eskiz hazırladı. Mevcut tasarım eskizlerden biridir. Bence de tasarım atom altını ve uzayı gizemli bir şekilde simgeliyor. Bakalım daha neler bulacaklar.

Kaos ve Kütle albümlerinizden sonra Kuark’ın gelmesi tamamlayıcı oldu mu sizin için? Üçleme diyebilir miyiz? Yoksa limit sonsuza mı?

Sanırım oldu. Evet bir üçleme diyebiliriz. Albümler maddenin varoluşu ile ilgili bir üçleme şeklini aldı. Yeni projemin adı Multilingual; artık metabolizma, etkileşim, iletişim, retorik, uyku ve dilbilimi konularını işlemek istiyorum. Limit sonsuza kulağa hoş geliyor ancak zaman bizi dilediği gibi sınırlandırıyor.

Matematik ve müzik ilişkisi sizin için ne ifade ediyor?

Müzik analizi sanırım. Bu biraz bakış açısı ile ilgili. Mesela deniz kenarında dalga sesini sadece dalga sesi olarak algılayabiliriz veya dikkatli dinlediğimizde içindeki müziği duyabiliriz. Bu durumda matematikten faydalanarak bir bütün olarak gelen sesleri ayrıştırmaya başlıyoruz. Tabii ki Pisagor’u, telli çalgıların zamanla gövdelere sahip olmasını ve perdesiz çalgılardan perdeli çalgılara dönüşümünü de hatırlatıyor. Müzik teknolojisi, çalgı yapımı ve müzik teorisi matematikle birlikte gelişmektedir. Kompozisyon ve icra ise duysal ve organiktir. Günümüzde matematiği ve müziği en kompakt, katı ve muhteşem birleştiği çalgının kuyruklu piyano olduğunun kanısındayım.

Kötü Şoför isimli şarkı nasıl ortaya çıktı?

Araba kullanırken, berbat araba kullananlar için yazdığım bir şarkıdır. Örnek olarak yüksek hızla, sürekli tehlikeli bir şekilde şerit değiştiren sorumsuzları hatırlayalım veya Bağdat caddesinde yarışanları veya farları çalışmayan kamyonları. Liste çok uzun. Yerçekimine, merkezkaç kuvvetine ve yaşama saygısı olmayanlara seslenebilmek için yazdım. Sırtındaki sorumlukları taşımaya cesareti olmayanlara.

Hakan KurşunSınırlı yaratıcılık konusunda çalışmalarınız var. Biraz bahsedebilir misiniz, nedir bu sınırlı yaratıcılık?

Müzikte yaratıcılığın sadece zamansal bir sınıra sahip olduğunun kanısındayım. Gerisi kişinin fantezisine bağlıdır; o da teorik olarak sonsuzdur. Fantezi ve doğaçlama yaratıcılığa can verir ancak zamansal olarak sınırlanmadığı zaman yaratıcı kişiyi ve çevresini boğmaya başlar. Bu düşünceden yola çıkarak müzikte yaratıcılık konusunu araştırmak için sınırlı yaratıcılık isimli bir performans formatı oluşturdum. Borusan Müzik Evinde ve ITU MIAM Mustafa Kemal Amfisinde iki etkinlik yaptık. Bu kış tekrar yapmayı planlıyorum.

‘Kafama vurma hatalarımı, belki kulağıma fısıldasan...’ Eskiden Olduğu Gibi adlı şarkıda geçiyor. Sizin de kafanıza vurdukları oldu mu sık sık hatalarınızı?

Olmaz mı!

Hayatınız müziğinize nasıl yansıyor?

Bazen doğrusal bazen dolaylı. Bir çalgı koleksiyonum ve kitaplarım var. Evimin bir kısmı ses kayıt stüdyosudur. Müzik yaparak kendimi ifade etmeye çalışıyorum.

MIAM’da ve Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak da çalışıyorsunuz. Öğrencileriniz Korhan Koray (Gitar), Mert Özkaya (Gitar) ve Nedim Ulusoy (Nefesliler) eşlik etmiş bu albümde. Size itiraz ettikleri oluyor mu? Hemen her konuda anlaşır mısınız?

Evet, Bilgi’de 2002 yılından ve ITU’de 2005 yılından beri ders veriyorum. İtiraz mı? Mümkün değil! Yıllardır tanışıyoruz. Genellikle anlaşıyoruz. Anlaşamadığımız zaman bir çözüm üretebiliyoruz. 

Türkiye zor zamanlar yaşıyor. Müziğiniz bu zor zaman dilimi ile nasıl bir etkileşim içinde?

Kolay zaman oldu mu? 80 darbesi sonrası, enflasyon, devalüasyon, deprem, yolsuzluklar, terör ve sistematik aptallık. Bir kaç sene önce bir ekmeği 1.5 milyon liraya alıyorduk ve çoğunluk bunun çok normal olduğunu düşünüyordu. Depremden sonra toprağın çürük olduğunu açıklayan politikacıları hatırlıyorum. Tutma ve 12/8’i depremlerde yaşamlarını kaybedenler için yazmıştım. Müziğimi bazen bir çeşit erken uyarı sistemi bazen de bir haykırış olarak şekillendiriyorum. Etkileşim kaçınılmaz.    

Mardin adlı şarkınızı yapmak nasıl bir deneyimdi?

İlginçti; Mardin’e hiç gitmedim. Internet üzerinden Mardin’de yaşayan insanların düğün müziklerini dinlemiştim. Trabzon bölgesinin düğün müzikleri ile benzerlikler vardı. Çoklu kültür yapısı da ilgimi çekmişti.  

Ailenizde yaptığınız müziği anlamayanlar var mı?

Yok, iyi müzik dinleriz.

Anlaşılmadığınızda ne yaparsınız?

Kendimi sorgularım ve gerekir ise tekrar ifadeye etmeye çalışırım.

Repertoire Design (Repertuvar Tasarımı/Seçimi) konusunda nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Repertuvar oluştururken mühim olan nedir?

Dikkatli incelediğiniz zaman algıladığınız her şeyi müziğe dönüştürebilirsiniz. Mühim olan neye odaklanacağınıza karar vermektir. Bazen temaları seçiyorum. Bazen kendimi sadece müziğe bırakıyorum. Bir diğer önemli husus ise kararlı ve rastlantısal müzik arasında bir köprü kurabilme çabasıdır. Bir icracı veya proje için repertuvar tasarımı yaparken, icracılar veya içerik ile eserler arasında anlamsal bir bütünlüğün olmasının şart olduğunu düşünmüyorum. Aynı şekilde müzik ve söz ilişkisinin de uyumlu olması bir şart değildir. Bazen çelişkili bir repertuvar da çok çekici olabiliyor.     

Çalışmadım şarkısında ‘İstediğini yapabilirsin’ diyor, öyle mi sahiden? İstediğimizi yapabilir miyiz? Öyle bir gözleminiz var mı? İnsanlar genellikle istediklerini mi yapıyorlar?

Çok zor bir konu. Örneğin kendiniz için bir kompozisyon hazırlarken müzikal olarak istediğinizi yapabilirsiniz. Yaşam ise isteklerimizin sorumluluğunu taşıyabilmektir. Çalışmadım sadece numara olarak çağırılan, bir çeşit askeri düzen ile yönetilen bir ortamda yetişen ve insanın aslında bir hayvan türünün olduğunu fark eden bir çocuğun hikayesini anlatıyor. İçindeki hayvanı keşfederken insan olmayı kavramaya başlayan bir çocuğu. İnsan olmanın muhteşem sorumluluğunu.

Uyku müziği konusunda nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Uykuya girişi, uyku ve uyanma süreçleri için toplam altı, yedi ve sekiz saatlik kompozisyonlar için araştırmalar yapıyorum. Durağana yakın, çok yavaş ve sürdürebilir sesleri inceliyorum. Yavaş tempoları çalışıyorum. Sürenin uzun olması seslerin sürekli olması anlamına gelmiyor. Yakın zamanda yüksek nüfus yoğunluklarında, özellikle çevreden gelen sesleri maskelemek için uyku müziği önemli bir müzik türü olacaktır. Yeni bir müzikal form.

Albümlerinize nereden ulaşabiliriz?

Mağazalarda, Spotify, iTunes  veya www.pbm.com.tr adresinden özel sipariş ile.

Sizi nerede dinleyebiliriz?

İTU’de, İKSV Salon’da, Moda Sahnesi’nde etkinlikler planlıyoruz. Umarım başka illerde de ve ülkelerde de etkinlikler olur.

Hangi yollardan/yolculuklardan geçerek müzisyen oldunuz?

Çocukken klasik gitar ve elektro gitar çaldım. Arkadaşlarımla müzik yapmaya başlamıştık. 14 yaşımda Almanya dan Türkiye’ye taşındık. Kendimi kaydetmeye başladım. Lisede ve üniversite yıllarımda arkadaşlarımla birlikte Kısa Devre, Aqua, Orher Gate ve Norm isimli grupları kurdum. Konserler çalıyorduk.

1988 yılında Viyana’ya taşındım. SAE isimli özel bir medya enstitüsünde ses mühendisliği eğitimi aldım sonra Middlesex Üniversitesi’nde Kayıt Sanatları dalında bir BA yaptım. 90’lı yıllarda Varşova’da dört yıldan fazla müzik yaparak yaşadım. Başkaları için onlarca yayın hazırladıktan sonra 1996 yılında ilk solo çalışmamı Kaos’u yayınladım. Kaos çok eleştiri almıştı. Depremden sonra kabuğuma çekildim.

Kurumsallaşmak için Türkiye de Pb Müzik Yapım şirketini kurdum. 2003 yılında Kütle’yi yayınladım. Bestecilerin meslek birliklerinden biri olan MSG’nin yönetim kurulu üyeliğini yaptım. Bir dönem EMI Müzik Türkiye şirketinin Genel Müdürlük görevini üstlendim. SAE İstanbul okulunu kurdum ve bir dönem yönettim.

Belgesel, film ve sergi müzikleri yaptım. Deneysel çalışmalarımı net üzerinden dağıttım. Konser salonlarının akustik danışmanlığını yaptım. Stüdyolar kurdum. İçimdeki müziği yapabilmek için müzik endüstrisinin farklı alanlarını inceledim. Özgür müzik yapabilmek için çözümler ürettim ve üretmeye devam ediyorum.  

Kaos neden çok eleştiri almıştı?

Yayımlandığında bazıları, böyle Türkçe olmaz diyordu. Telaffuz ve anlaşılırlık beklentileri vardı. Bana çok anlaşılır geliyordu.

Peki mesela taksiye bindiğiniz zaman çalan müzikten rahatsız olup kapatılmasını rica ettiğiniz de olabiliyor mu?

Taksi, mağaza, kafe, lokanta, otel, bar..... sürekli! Duruma göre ya kapatılmasını, değiştirilmesini veya kısılmasını rica ediyorum.

İyi müzik diye bir şey var mı? Varsa o nedir sizce?

Evet, kesinlikle var. İyi müzik dinlemeye doyamadığınız müziktir. Sizi aydınlatan iyi hissettiren. Zihninizi zorlayan. Anınızı güzelleştiren. Çevrenizi sardığında sizi rahatlatan, yeni sorular sormanıza neden olan.  

Başka?

Bir ortamın hava kalitesi ne kadar önemli ise, ses kalitesi de o kadar önemlidir. Kulaklarımıza önem vermeliyiz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Otoetnografi: Bildiğimizi nasıl biliriz?

Akademik yazılardan her ne kadar belirli bir ciddiyete sahip olması beklense de, bu durum yaratıcı ifade biçimlerinden tamamen uzak durmayı gerektirmez. Otoetnografi, ‘ben dili’ ile teoriyi buluşturmak isteyenlerin, öğrencilerin ve araştırmacıların ilgisini çekebilir

Akademik sinema dünyasından dört önemli konferans

Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

"
"