10 Aralık 2017

ABD: Bırakın kavga etmeyi, siz kardeşsiniz!..

ABD'li neoconların dostu Saakaşvili önce Gürcistan'da Devlet Başkanı oldu, şimdi de Ukrayna'da gözünü aynı koltuğa dikti

Başlığa aldanıp da yazıyı okumaya başladıysanız hemen durup bir daha düşünün.

Bu yazı Türkiye’yle ilgili değil. Ne Erdoğan’la Kılıçdaroğlu’nun sert polemiği, ne ABD’ye diş bileyip İsrail’e çatmamız, ne Zarrab, ne FETÖ, ne de PKK/PYD bu yazının konusu.

Onun için kıymetli zamanınızı harcamayın. Malum siyaset sayfalarına dönün tekrar. Ya da cinayet ve tecavüz haberlerine.

Ne olacak, alt tarafı Ukrayna’da önemli gelişmeler yaşanıyor.

“Niye ki? Oralarda Türklere kötü bir laf mı etmişler? Ya da bir hemşerimiz güzel bir Ukraynalı kızı nikahına mı almuş? Veya bir Türk o diyarlarda nasıl para kazanılacağını mı anlatmış?”

Yok yok, bunlar da değil. Sadece kuzey komşumuz Ukrayna’da siyasi kriz çıkabileceğini, kanlı gelişmelerin yaşanabileceğini, bunların Kafkasya’yı ve Ortadoğu’yu etkileyebileceğini söyleyeceğim ama... Bunlar, bırakın okurları, Türk medyasının yöneticilerinin bile ilgisini çekmez, çekmiyor.

‘Çatıdan bir ses geliyor’ 

Medyamızın bir kısmı salı günkü acayip olayı inatla görmedi. Ya da kısa haber olarak verdi. Bazıları “Saakaşvili intihar edecek” başlığıyla servis yaptı.

Kiev’de sekiz katlı bir binanın çatısında kocaman bir adam vardı. 2 metrelik boyu ve 150 kiloluk ağırlığıyla gerçekten de “büyük bir adam”! (Tamam azıcık abarttım, pardon.)

Ukrayna polisi onu gözaltına almaya gelince çatıya çıkıp kapıyı kitlemiş, “Yaklaşırsanız kendimi aşağı atarım!” diye bağırıyor. Hem de öyle güçlü bağırıyor ki, aşağıdakiler sonunda onu duydu ve kısa sürede kendi taraftarları da dâhil kalabalık büyüdü.

Bu arada Saakaşvili’nin ses telleri yıprandı. Bir de grip oldu. Dün Rus devlet kanalı, “kış günü uzun süre çatıda kalınca hastalandı işte” diye “ince habercilik” yaptı.

Bir süre sonra polis onu çatıdan alıp bir arabaya bindirdi. Ama araba kuşatma altındaydı ve sonunda taraftarları, elleri kelepçeli Saakaşvili’yi oradan kaçırmayı başardı.

Gaz, job, silah kullanan falan olmadı. Burası Ukrayna; Rusya değil, Türkiye hiç değil. Saakaşvili zaten kısa süre önce devlet sınırını da taraftarlarıyla birlikte böyle bir “yasadışı üslupla” geçmişti. Yine bir şey olmamıştı.

Sonunda önceki akşam Saakaşvili’yi gözaltına aldılar. O da ayaklanma çağrıları yaparak içerde açlık grevi başlattığını duyurdu.

Başkan Saakaşvili: Gürcistan olmazsa Ukrayna verelim  

Saakaşvili’nin kim olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Tabii bilirsiniz, o kadar da değil... Gürcistan’ın eski Devlet Başkanı (2004-2013). (Ağustos ayı başında onunla ilgili bir yazı yazmıştım: ‘Made in USA’ hazır devlet başkanı, ihtiyacı olan buyursun! )

Hani ABD’de öğrenim görmüş olan ve çok sayıda etkili Neocon ile sıkı ilişkileri bulunan... Hani Gürcistan’ı ABD’ye ve NATO’ya azami yakınlaştırmak isterken Rus düşmanlığında biraz ileri gidip 2008’de “Nasılsa Amerikalılar beni destekler” diyerek Rusya ile savaşa giren ve yenilen (Şu Amerikalılara da hiç güvenilmiyor, değil mi?)... Hani ülkesinde bir dizi ekonomik reform yapıp alkışlar almasının yanı sıra diktatörce eğilimleri olduğu gerekçesiyle eleştirilip suçlanan (bu arada hakkında yakalama kararı çıktığı için son yıllarda ülkesine dönemeyen)... Hani kadınlara düşkünlüğüyle dünya çapında ün kazanan...

Ve bir gün aniden Kiev'de ortaya çıkıp bir başka “ABD dostu” olan Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko tarafından “vatandaşlık” hediyesi ve Odessa Valiliği ile ödüllendirilen... Ve eski Gürcü yeni Ukraynalı lider olarak siyasi hırsları Odessa kentinin sınırlarını epeyce aşınca, bir anda elinden vatandaşlığı alınan ve Ukrayna’yı terk etmek zorunda kalan...

İşte o Saakaşvili geçenlerde tekrar Ukrayna’ya döndü ve Poroşenko’yu devirip Kiev’de iktidar koltuğuna oturmak için büyük bir atağa kalktı.

Ukrayna’da “Amerikan dostu” liderden bol bir şey yok. Eski Başkan Yuşçenko, eski Başbakan Timoşenko, Poroşenko, Saakaşvili ve diğerleri... Ve hepsi kafası kızdığında birbirini “Moskova ajanı” olmakla suçluyor.

Son günlerde Poroşenko sinirlenip Saakaşvili’ye karşı sert girişince Washington’dan “itidal çağrıları” yükseldi: 

“Bırakın kavga etmeyi, siz kardeşsiniz!..”

Moskova ise tüm heybetine ve son zamanlarda pekişen özgüvenine karşın Ukrayna’da destek verebileceği güçlü bir alternatif lidere sahip değil. (Bir zamanlar her ne kadar “Moskova yanlısı” olmasa da Kremlin’le sıkı ilişkilerini iç politikada aktif kullanan Başkan Yanukoviç vardı. Kiev biraz karışında derhal bavulunu toplayıp ülkesinden kaçmıştı.)

Ruslar kendilerine en yakın akraba sayılan Ukraynalılar ile ilişkilerinin kolay kolay onarılmaz biçimde kötüleşmesine engel olamadılar, hatta aradaki mesafenin açılmasına ciddi “katkı” yaptılar. Kırım’ın ilhakından sonra Rusya tarafından desteklenen iki “asi cumhuriyet” (Donets ve Luhansk) kanlı bir savaş alanı oldu.

Moskova’nın kendisine bu kadar yakın bir bölgede ABD ve NATO egemenliğine karşı her şeyi yapacağı ortaya çıktı.

Keşke bu kavganın tüm önemli tarafları (Batı, Rusya ve Ukrayna’daki siyasi liderler) ülkeyi bu kadar keskin çizgilerde savaşkan bir öge olarak şekillendirmeye çalışmaktan vazgeçip, daha tarafsız ve uzlaşmacı bir konuma getirmek gerektiğini görebilse...

Komşumuz Gürcistan karışırsa...

Uzun süredir Türkiye’den bahsetmediğim için yazının burasına kadar gelebilen okurlar (sayınız iyice azalmıştır herhalde) biraz sıkılmaya başlamış olabilir. Finale yaklaşırken bu hatamı telafi etmeye çalışayım.

Ankara, Moskova ile arasının bozuk olduğu dönemde Kiev’le “her türlü” yakınlaşmaya çalışıyordu (askerî ticaret ve nükleer işbirliği de dâhil). Sonra, malum, tekrar çark etti. Erdoğan son Kiev gezisinde Poroşenko’yla birlikte düzenlediği basın toplantısında uyukladı. Sadece Kırım konusunda Rusya’yı çok tahrik etmemeye özen göstererek de olsa, sonuçta Kiev’in hoşuna giden açıklamalar yapmayı sürdürüyor, ayrıca “Kırım Tatarları’nın hamisi” rolünden vazgeçmiyor.

Ancak “büyük fotoğrafa bakınca” Türkiye, Ukrayna’ya değil Rusya’ya yakın. En azından şu anda böyle. Ve Kremlin’in dediğine uygun olarak Türk Akımı Boru Hattı’na yeşil ışık yakarak çok yakın bir gelecekte Ukrayna’yı önemli maddi sıkıntılara sokacak bir hamlenin ikinci aktörü olduğumuz da aşikâr.

Tekrar “çatıdaki kahraman”a dönelim. Saakaşvili yandaşları bu kez de hapishane basarak onu bir daha kurtarırlar mı, bilemem. Ya da gerilim aşırı derecede artar veya ABD baskı yapar da, Saakaşvili serbest bırakılır mı?..

Ama ihtimallerden biri çok önemli: Eğer Kiev yönetimi, Saakaşvili’yi Gürcistan’a teslim ederse... Bu hamle Poroşenko’yu rahatlatmaya yetmeyebilir, çünkü Ukrayna’da siyasi ve ekonomik sıkıntılar aşırı derecede arttı; ama kısa süreli bir keyif almasını sağlayabilir.

Diğer taraftan Gürcistan epeyce karışır. Kimilerine göre, iç savaşa bile sahne olabilir.

Gürcistan, coğrafi olarak Rusya ile onun şu anda Suriye’deki en güçlü müttefiki İran’ın arasında yer alıyor. Türkiye’nin de burnunun dibinde. Bazı enerji projelerinin yolu oradan geçiyor.

Trump’ın “Kudüs kararı” ile karışmakta olan Ortadoğu, Filistin, İsrail, Suriye, belki de bu hamlenin devamında başlayacak “İran operasyonu” falan derken, Ukrayna gibi Gürcistan gibi ülkelerin karışmasının lafı mı olur?

Evet, olur. İç içe girmiş kıvılcım yumağının nerede alevlenip ateşin nasıl yayılacağını kimse bilemez.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"