“Mihail Saakaşvili (1967, Tiflis): Gürcü ve Ukraynalı politikacı.”
Böyle yazıyor onunla ilgili bilgi veren bir site. Yani “Amerikalı politikacı” falan demiyor; diyen kötü niyetlilere de inanmayın siz!
2000’lerin başından itibaren onunla ilgili olarak bol keseden “karizmatik”, “genç ve aktif”, “çağdaş” vs. diye propagandaya girişen Amerikan medyasının yaptığı da herhalde “objektif” bir değerlendirmeden ibaretti.
Tiflis’te orta öğrenimini tamamladıktan sonra Kiev Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü bitiren Saakaşvili, önce öğrenim, sonra da çalışma amacıyla iki dönem ABD’de, bir dönem de Norveç’te yaşadı.
1995’te Gürcistan’a döndü ve ünlü Gürcü lider (daha önce Sovyetler Birliği’nin Dışişleri Bakanı olan) Eduard Şevardnadze’nin iktidarında önemli görevler üstlendi. 2000 yılında Adalet Bakanı oldu.
Ardından Şevardnadze’ye karşı muhalefete başladı ve kısa sürede ilgi odağı oldu. 2003 Kasımı’nda aralarında Saakaşvili’nin de bulunduğu muhalif liderler yandaşlarıyla beraber parlamentoyu bastı. Çatışma tehlikesi doğdu. Şevardnadze istifa etti.
Batı’nın desteğini arkasına alan yeni liderin önü açılmıştı.
* * *
Saakaşvili 2004’ün hemen başında düzenlenen başkanlık seçimlerini yüzde 96 oranında oyla kazandı. Dört yıl sonra bu kez yüzde 53 oy desteğiyle aynı göreve gelecekti.
Popülist söylem ve eylemler, yeni iktidara hızla puan kazandırdı. Yolsuzluğa karşı görkemli operasyonlar düzenlendi. İçişleri bakanlığı ve trafik polisi teşkilatlarında halkın desteğini alan radikal değişiklikler yapıldı. Ekonomi canlandı. Turizm gelirleri hızla arttı.
Diğer yandan muhalif liderlere ve partilere karşı acımasız önlemler alındı. Faili meçhul cinayetler çoğaldı. İşkence ve baskı iddiaları çığ gibi büyüdü. Yolsuzlukla mücadeleyi başa alan yeni iktidarın kendisinin de “büyük yolsuzluklara bulaştığı” söylentileri yayıldı.
Bu arada Saakaşvili’nin kadınlara karşı pek de gizlemediği ilgisi, çeşitli skandallara ve tepkilere yol açıyor, bazen de hakkında uyuşturucu kullandığı yolunda dedikodular çıkıyordu.
Ülkenin dış politikası tümüyle değişti. Gürcistan, Bağımsız Devlet Topluluğu üyeliğini iptal etti. ABD ve NATO’yla ilişkiler başa alındı. Saakaşvili, Amerikan neoconları ile sıkı ilişki içinde davranıyor, onların isteği doğrultusunda ya da onların hoşuna gideceğini düşünerek uluslararası dengeleri ve bölge realitelerini fazla önemsemeden Moskova’ya karşı bir dizi kışkırtıcı adım atıyordu.
Tiflis yönetiminin kontrol edemediği topraklar az değildi. Saakaşvili, Acaristan’a hâkim olmayı başardı, ama Abhazya’ya ve Güney Osetya’ya söz geçiremedi.
Amerikan desteğini almayı hesaplayarak 2008 Ağustosu’nda Güney Osetya’ya karşı operasyona girişti, ancak sonuçta Rusya birlikleri Gürcistan ordusunu geri püskürttü.
* * *
Sonraki yıllarda ülke içindeki siyasi mücadele Saakaşvili’yi zor durumda bıraktı. Partisi 2012 seçimlerini kaybetti. Kendisi de 2013’te başkanlığı bırakır bırakmaz ABD’ye kaçtı. Hakkında muhalifleri katletmek ve yolsuzluklara karışmak da dâhil birçok önemli dava açıldı.
Bir süre sessizlikten sonra Gürcistan’daki “Gül Devrimi”nin önderi, “aslında Ukrayna’daki Turuncu Devrim’in de lideri” olduğu iddiasıyla ortaya çıktı. Nüfusu 4 milyonun altındaki Gürcistan’ı bırakıp, 40 milyonu aşkın nüfuslu Ukrayna’ya gözünü dikmişti. Daha doğrusu ABD tarafından orasıyla ilgilenmeye “memur edilmişti”.
Kiev’deki koltuğu sallanmakta olan Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, 2015 Mayısı’nda “eski üniversite arkadaşı” Saakaşvili’yi, ülkenin en önemli kentlerinden biri olan Odessa’nın valiliğine atadı. Poroşenko, saldırgan ve aktif bir politikacı olduğunu bildiği Saakaşvili aracılığıyla kendine muhalefet edenleri sindirmeyi maçlıyordu. Bu plan bir süre işledi de.
“Gürültücü ve karizmatik politikacı” Saakaşvili bir kez daha ilgiyi üzerine çekmeye başladı. Gerçi “yabancı bir ülkede” aynı ölçüde başarılı değildi; “dışardan geldiği”, “Kafkas kökenli olduğu” ve “zar zor konuşmaya çalıştığı Ukraynaca” nedeniyle zaman zaman eleştiri ve mizah konusu oluyordu. Birkaç kez de kameralar önünde kavga-dövüş gerilimi yaşadı.
Derken Saakaşvili ile Poroşenko’nun arası bozuldu. Gürcü lider tam da gözünü Kiev’i ele geçirmeye dikmişti ki, Ukrayna Devlet Başkanı tarafından geçen hafta yayımlanan kararnameyle vatandaşlıktan atıldı ve bir kez daha ABD’ye kaçmak zorunda kaldı.
* * *
Şimdi uzaktan verdiği demeçlerle “bir gün mutlaka Ukrayna’da iktidara geleceğini”, bazen de – herhalde ilk hedefe ulaşmak mümkün olmazsa – “mutlaka Gürcistan’a döneceği” yolunda açıklamalar yapıp duruyor. Ama şu anki durum değişmezse her iki ülkede de onu bekleyen kurum hapishane!..
Saakaşvili bir lider olarak bitti mi?
Belki…
Eğer ABD “fişini çektiyse” bitmiştir.
Ama belki de… Evet, neden olmasın?..
“ABD’ye hizmet” ve Rusya’ya muhalefet amacıyla Saakaşvili gibi “karizmatik bir lider” belki bir gün tekrar lazım olur…
Gürcistan’da… Ukrayna’da… Ya da üçüncü bir ülkede…
Mesela, Moldova’da olabilir mi? Zor.
Ya da bir Afrika ülkesinde?..
Kim bilir…