04 Nisan 2014

Mesele iki üç tweet değil, sen hala anlamadın mı?

Twitter perşembe akşamına doğru açıldı ama sanırım bu konuyu biraz daha irdelemek lazım

Twitter perşembe akşamına doğru açıldı ama sanırım bu konuyu biraz daha irdelemek lazım. Zira AKP kadrolarından aynı gün içinde gelen açıklamalar, en az kararın kendisi kadar dikkat çekici. Örneğin AKP genel başkan yardımcılarından Mustafa Şentop Anayasa Mahkemesi kararını çelişkilerle dolu, Prof. Dr. Yasin Aktay ise gayrimilli bulmuş. Bu söylemleri ve kararı ayrı ayrı incelediğimizde, insan başına geleceklerden ister istemez korkuyor.

Sayın Aktay’ın kendi milli ve gayrimilli kavramlarını bilemiyorum. Fakat ülkenin Anayasası ekseninde yargılama yapmak için kurulmuş bir mahkemenin kararını gayrimilli bulduğu açık. “Bir sürü hak ihlalleri varken iki üç adam Twitter’a girememiş diye alelacele karar alınıyor. Ne kadar lüzumsuz işlerle uğraşıyorlar” demiş.

Öncelikle, AKP genel başkan yardımcısının Türkiye’deki neredeyse on milyon kullanıcıyı “iki üç adam” olarak görmesi dikkate değer. Belki iktidar körleşmesi yaşıyor ve kendilerine muhalif olanları üç beş kişiden ibaret sanıyor olabilir. Fakat hem o üç beş kişi bir yüzde elli ediyor, hem de bu yasak muhalif olmayanlara da uygulandı.

İkincisi, bir sürü hak ihlali var evet, ama bunlarla uğraşmamızı gerçekten isterler mi?

Son olarak, siz alelacele karar almayı da iyi bilirsiniz. Alkol yasağı, MİT yasası, sansür yasası… Birkaç gün içinde derlenip toplanıp imzalanıp yayınlanmadı mı? Şimdi bu sitem nedir?

Sayın Şentop’un karar metnini çelişkili bulması ise ilginç. Yüksek yargı kararlarında uzun ve karışık cümleler kurulduğu doğrudur. Bu seferki Anayasa Mahkemesi kararı ise, şimdiye kadar gördüğüm yargı kararlarına göre son derece duru bir dille yazılmış. Sayın Şentop çelişkiyi nerede gördü bilemiyorum. Fakat Sayın Şentop’un beyanını da Anayasa Mahkemesi’ne izah etmek gerekiyor olabilir. Nitekim önce kendisinin beyanını alalım ki, kararı anlamak hepimiz için daha kolay olsun.

“AYM’nin kararı çelişkilerle dolu karardır. Twitter’la ilgili mahkeme kararı yok genel yasaklamayla. Doğrudur. Genel yasaklama o mahkeme kararıyla yasaklanan içerikler Twitter tarafından kaldırılmadığı için uygulanıyor gene yasaklama içerik yasağı, URL bazlı yasak Türkiye tarafından Twitter’da yapılamadığı için genel yasaklama yoluna gidildi.”

Sayın Şentop’un AYM’yi hangi noktada çelişik bulduğunu bu beyanda göremiyoruz. Fakat sanırım kendisi, genel yasaklama kararı bulunmadığını kabul ettiğini, fakat Twitter’ın sorunlu içerikleri kaldırmadığını, genel yasaklamanın bu sebeple uygulandığını belirtmiş.

Burada Anayasa Mahkemesi’nin anlaması gereken, Sayın Şentop’un yüksek korumacı tavrı. Belli ki binanın bir camında kırık var, o zaman neden bütün binayı komple kapatmıyoruz?

“İfade hürriyeti amenna ama anayasada kişisel hakların korunması var.  Kişilerine mahremiyetinin korunması zikredilir. İki hak arasında denge kurulmalı. İkisi aynı anda olmuyorsa bir tercihte bulunmalı. Mahkeme de kişinin özel hayatına mahremiyeti tercih etmelidir.”

İki hak arasında denge kurulması elbette tartışılmaz bir hukuk ilkesidir. Anayasa Mahkemesi ise, tercih hakkını bu olayda nasıl kullanması gerektiğini Sayın AKP Genel Başkan Yardımcısı’na sormayarak büyük vebal almış olsa gerektir.

AYM’ye başvuru bireysel. Mahkemenin başvuran üç kişi ise o üç kişi için Twitter açılmalı diye karar vermeli. Üç kişi için AYM bireysel başvuruya yanıt veriyor. Genel karar vermiyor. Ama elbette mahkeme kararı uygulanmalı ama nasıl uygulanır. AYM üç kişinin başvurusunda genel bir karar veriyor. Bunu tartışmak lazım. AYM’nin de bunu nasıl yaptığına ilişkin gerekçe ortaya koymalı. Kendi açıklamalarında yok.”

Şentop illa haksız mı? Kendisine AYM’nin açılımının, Ailenizin Yerel Mahkemesi olduğu söylenmiş olamaz mı? Bu üç kişi, aslında tüm ülkeye ilişkin bir uygulamanın ortadan kaldırılmasını değil, sadece kendi bilgisayarlarından serbestçe tweet atabilmeyi talep etmiş olamazlar mı? Lütfen biraz düşünceli olalım.

Şimdi gelelim kararın kendisine. Gerekçeyi artık hepimiz biliyoruz; özetle bir mahkeme kararının bulunmaması ve ifade özgürlüğüne ağır müdahalede bulunulması. Bunları tekrarlamayacağım. Fakat dikkat çeken bazı yerler belirledim; bu karar bir gerekçeden çok daha fazlası.

Önemli bulduğum ilk husus, Mahkeme’nin Adalet Bakanlığı görüşünü beklemeye gerek duymaması oldu. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’ne göre, bireysel başvurular eğer kabul edilirse, durumun Adalet Bakanlığı’na bildirilmesi gerekir. Bakanlık da eğer gerek görürse, bu başvuruya 30 gün içinde cevap verir. Bu süre, bir 30 gün daha uzatılabilir. Yani eğer Mahkeme öyle uygun görseydi, kısa süre içinde çıkan bu karar için 60 gün daha beklememiz gerekebilirdi. Bunun yerine, “ivedilikle karar verilmesini gerekli görerek” Bakanlık cevabının beklenmemesine karar verilmiş. Bence bu emsali aklımızda tutalım, son derece isabetli bir yaklaşımdır.

Kararda Twitter yasağı süreci anlatılırken, TİB’in bunu uygulama şekline de değinilmiş. “TİB, ulaşımı engellenen twitter.com adresine kullanıcıların DNS ayarlarını değiştirerek girdiğinin tespiti üzerine Google DNS adreslerine erişimi engellemiştir.”

Burada, az önce andığımız yüksek korumacı tavrın doruklarını görüyoruz. Özel hayata müdahale teşkil eden birkaç hesaba maruz kalmayalım diye bütün Twitter’a giremediğimiz gibi, Şeytan’a uyma yollarımız da tamamen kapatılmak istenmiş. Allah razı olsun.

Kişilerin günahlı sevaplı tüm internet trafiğine müdahale anlamına gelen bir uygulama var, bunu devlete ait bir birim yapıyor, yaptığını da açık açık söylüyor, sonra bu bir Anayasa Mahkemesi kararının olay özetinde geçiyor ve biz burada Twitter açıldı diye seviniyoruz öyle mi? Erken davranmayalım.

Google DNS ayarlarını değiştirmek suç oluşturur mu ya da Google’ın “Pardon?” deme durumu olur mu, bunlar ayrıca düşünülmesi gereken konular. Ama lütfen şunu unutmayalım, siz telefonda birine hakaret ettiniz diye ülkeye telefon girişini yasaklayacak bir zihniyetle karşı karşıyayız.

TİB’in beyanını yazan her kimse buradan ona sesleniyorum, sayın yetkili, biliyorsunuz ortalık karışık, bir uluslararası kriz de siz mi çıkarmak istediniz? “Yurtdışı merkezli sözkonusu internet sitesi Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiği kararı yok saymıştır” nasıl bir söylem? He şeyden önce, o mahkemelere bu kadar saygılı olan kişiye “Madem öyle neden sen elindeki kararı uygulamak yerine, kararın sınırlarını bu kadar aştın?” denmez mi? İkincisi, Allah aşkına, kararı veren hakim “Söyleyin Jack’e, çıkarsın şu içerikleri” demiş olabilir mi, buna inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz? Elinizdeki karar içeriğin çıkarılması değil, erişimin engellenmesi değil mi? Twitter ne bilsin kimin ülkesinde ne yasak, zaten her defasında sokaktaki en büyük yardımcımız oluyorlar sağ olsunlar, bir de bunlarla mı uğraştıralım? Hayır, bunu kendime yakıştırmıyorum.

Bunun yanında, yine “Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiği kararı yok sayma” yönünden TİB’in, yasağın yürütmesinin durdurulması kararına uyma durumunu da sorgulamak gerekir diye düşünüyorum.

Anayasa Mahkemesi kararının belki de en sevdiğim yeri, Türkiye Barolar Birliği’nin idare mahkemesine yaptığı başvuruyu “etkili olmayan yol” olarak değerlendirdiği kısmı. Bildiğimiz üzere, TBB yasağa karşı Ankara İdare Mahkemesi’ne başvurmuş ve yukarıda andığımız yürütmeyi durdurma kararı böyle alınmıştı. Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiği kararlara son derece saygılı olan TİB ise, bu durdurma kararına uymamıştı. Hele bir de karara itiraz sürecine girilseydi, seyreyleyin cümbüşü, artık bir daha ne zaman tweet atardık belli değil. Zira muhtemelen TİB o vakte kadar, VPN indirmeyelim diye akıllı telefon marketlerine erişimi dahi yasaklamış olabilirdi. Bunu kamuoyuna anlatmak için de “Vatandaşlarımızı, Adem babamız ve Havva anamızın cennetten kovulmasına sebep olan elmadan korumak milli vazifemizdir” filan mı derlerdi artık bilemiyorum.

Konuya dönersek, Anayasa Mahkemesi ülkemizdeki yargı süreci gerçeğini dikkate alarak bence nefis yorum yapmış. Bunu da yine, etkili olmayan yol bağlamında aklımızda tutalım. Allah gerek etmesin ama elimizde bulunsun.

Sözün özü, elimizde şimdiye kadar yazılmış olanların içinde dili en anlaşılır olan, son derece isabetli ve içeriği de dolu dolu bir Anayasa mahkemesi kararı; karşımızda ise bu mahkemeyi kişisel ihtilafların çözüm mercii olarak gören ve kararlarını da milli çıkarlara aykırı bulan bir düşünce yapısı var. Kuvvetler birliğinin peşinde olduğunu zaten bildiğimiz başbakanı da bu denklemin bir tarafına eklersek, heyecanlı günler bizi bekliyor.

@goksungokce

 

Yazarın Diğer Yazıları

Avukatların mesleki kuşak çatışması

Yargının, hukukun ve mesleğin geldiği halden genci yaşlısı bütün avukatlar şikayetçi. Her baro seçim döneminde de aynı şey oluyor; "üstatlar" sorumluluğu gençlerin ilgisizliğinde, gençlerse "üstatların" bu düzeni aslen kendilerinin var etmiş olmasında buluyor

Hayvanları Koruma Kanunu neye çare oluyor ki?

Devletin kurumlarından ve kendi seçtiğimiz belediye başkanlarından bile görmediğimiz feraseti, yalnızca hayatta kalmaya çalışan hayvandan bekleyebilir miyiz, kabahati hayvanda bulunca sorun çözülmüş olacak mı? 

Danıştay’ın gerekçesi: “Başkan ne derse o olur"

Çoğunluk şunu demiş oluyor; cumhurbaşkanı istediği yetkiyi kendisine yine kendisi verir, bu yetkiyi uygun gördüğü zaman yine kendisi kullanır ve biz sadece oturup izleriz

"
"