22 Mart 2019

Yargının Rabia Naz suskunluğu

Rabia Naz’a ne oldu? Kanıtlar neden incelenmiyor?

Her nasılsa bir sloganın sahibini bulmak için bütün il emniyet müdürlüklerini seferber edebilen yargımız susuyor.

Rabia Naz’a ne oldu?

11 yaşındaki bir çocuğun, çatıya çıkıp intihar etmesi makul geliyor yargıya. Ama ortaya atılan bunca iddiayı kuşkulu bulmuyor olacak ki yeni bir süreci başlatmış değil.

Kanıtlar neden incelenmiyor?

Rabia Naz, ailesiyle Giresun Eynesil’de yaşayan mutlu bir çocuk.

Bugüne kadar intihar eğilimi taşıdığına, içine kapanık olduğuna dair tek bir beyan, bunu gösteren tek bir davranışı yok.

Yaşamını kaybettiği gün, okuldan çıkıp arkadaşlarıyla dondurma yiyor, gittiği eczaneden çikolata alıyor, evine gelip dışarı çıkıyor.

Sonra, küçük bedeni yerde bulunuyor.

Çıkan ilk haberler Rabia’ya bir otomobilin çarpıp kaçtığı yönünde.

Nasıl olduysa birkaç saatte haberler değişiyor, polisin tavrı değişiyor, savcının görüşleri değişiyor.

Başlangıçta bakılan çatıda bulunamayan Rabia’ya ait çanta ve eşyalar çatıda bulunuyor ve intihar ettiğine karar veriliyor.

* * *

Gazeteci Metin Cihan’a ulaşmadan önce kapısını aşındırmadık yer bırakmayan babası, dedektif gibi aylarca araştırıyor.

Acılı bir babanın kızının intiharına inanamaması denilip geçilebilir.

Ancak buldukları bunu söylemeye engel.

Gazeteci Cihan’a ulaşan babanın elindeki dosya, en hafif tabirle, yeni bir soruşturmayı zorunlu kılıyor.

Cihan’ın kamuoyunun gündemine taşıdığı bulgulardan bazıları şöyle:

- Bileği kopma noktasına gelen Rabia Naz’ın bulunduğu yerde kan yok. Binadan atlamış olduğu söylenmesine rağmen herhangi bir kan izi bulunamıyor.

- Kan olmadığı gibi düştüğü yerde iz bile yok.

- Trabzon Adli Tıp’a ait raporda, ölüm nedeni “bedensel travma” olarak açıklanıyor. Travmanın en yaygın nedenlerinden biri trafik kazası. Hacettepe Üniversitesi raporunda ise araç çarpması ihtimali güçlü biçimde belirtiliyor.

- Raporlarda düşmeye dayalı görülen kafa ve boyun hasarından söz edilmiyor. Ancak savcılığa göre “düşme” kesin.

- Rabia Naz’ı bulanlar, ilk ifadelerinde araç çarpmasından söz ediyor. Siyah bir doblo aracı görenler var ve babanın tespitine göre 7 bin kişilik ilçede bu aracı kullanan kişilerden biri belediye başkanının yeğeni. Ancak ne tanıklar yeniden dinleniyor, ne bu ihtimal araştırılıyor.

- Rabia Naz’ın paçasında talaş ve saman parçaları bulunduktan sonra ailesi inceleme talep ediyor. Yakında eski bir ahır var ve nasıl olduysa belediye ahır için aniden yıkım kararı veriyor. Ahır hemen yıkılıyor.

- Babanın bulduğu oto yıkamacı, olay günü siyah bir doblonun telefonla durmadan görüşen telaşlı sahibinin aracını yıkattığını anlatıyor. Bu kişi de savcılık tarafından hiç dinlenilmemiş.

- İntihar tutanağını tutan polis ve dosyayı bekleten savcı, tayin ediliyor.

- Atladığı söylenen çatının altında bir başka çatı daha var. Keşif sırasında Rabia Naz ağırlığında taş dolu bir torba çatıdan atılıyor ve alttaki çatıya düşüyor. Rabia Naz’ın bedeni ise bu çatıda değil, zeminde bulundu.

* * *

En kötüsü, aslında yargının bu tutumu izleyebileceğini bilmemiz.

Biliyoruz;  Gezi iddianamesinde 5 yıl önce havaalanında çekilen fotoğrafa yer veren yargının 10 Ekim katliamının kamera görüntülerine, katliamdan 20 gün sonra ulaşamamasından biliyoruz.

Dayak, işkence, darp anında kapalı kalan, hafızası dolan kameralardan biliyoruz.

2 metreye yakın uzunluktaki insanların diz boyundaki kalorifer peteklerine kendilerini astığı, elleri kelepçeli halde 6. kattan atladıkları, merdivenden, sandalyeden düştükleri iddialarından, kararlarından biliyoruz.

Hepimiz, bir tanıdığı olanların işlerini kolayca çözebileceği bir ülkede yaşadığımızı biliyoruz.

Aksini savunanlar, yargı bağımsız ve tarafsızdır diyenler bile işleri düştüğünde bir tanıdık arıyor, biliyoruz.

Bu yüzden Tahir Elçi cinayetindeki sır perdesini Adli Tıp değil Londra’daki bir kuruluş aralayabiliyor.

Bu yüzden Şule Çet davası ancak kamuoyu baskısıyla ve verilen bağımsız raporlarla açılabiliyor.

Biliyoruz.

Ve bu yüzden kuşku duyuyoruz.

Sonunda Rabia Naz’ın intihar ettiği ya da düştüğü çıkacak olsa bile bunca şüphenin aydınlatılması gerekiyor.

Uzman bir heyetin tüm kanıtları yeniden incelemesi, savcıların tanıkları yeniden dinlemesi, olağan şüphelilerin görüşme trafiklerinin mercek altına alınması gerekiyor.

Yapılacak olan, babasının gözaltı işlemi yapılmadan gözaltında tutulması değil.

Bildiğimiz için hepimiz talep ediyoruz.

Ve bu soruya yanıt istiyoruz:

Rabia Naz’a ne oldu?

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’ye yakışır bir “insan hakları” kurumu: Jest ve mimik kaç kelepçe eder?

Devletimizin insan haklarını savunmakla görevli kıldığı kurum olan TİHEK’e bakın… Kelepçeleneceği sırada “jest ve mimikle” sinirli olduğunu gösterdiği için altı kez ters kelepçelenmeyi hak etmiş Besna Tosun… Basit bir aramayla önünüze onlarca fotoğraf düşmesine rağmen altı kez kelepçelendiği anlaşılmıyormuş…

“O tuğlayı çekin, duvar yıkılsın”: Uğur Mumcu’nun katili için komedi gibi 'araştırma'

Devletimiz 1991’den bu yana yakalayamadığı Oğuz Demir’in nerede olduğunu sınır kapılarına yazı göndererek araştırıyor, açık bir dosya burada yıllardır bekliyor. Sonra “Uğur Mumcu cinayeti faili meçhul kalmıştır” denildiğinde, “Hayır, katilleri bulduk” diye itiraz ediyorlar. Hayır, bulunmadı; cinayete azmettirenleri, bu kararı verenleri, soruşturmayı engelleyenleri bilmiyoruz

Aşırı ciddi görünmeye çalışan absürt bir “ağırlaştırılmış müebbet”: Meğer o ofise yürümek de suç değilmiş

Çarşı kararına göre Başbakanlık Ofisi’ne yürünürken işlenen bir suç yok. Demokratik hak kullanımı dışında suça konu bir eylem bulunmuyor. Ama Gezi davasına göre insanlar yürümeleri ve hükümeti düşürmek için organize edildiler. Dramatik değil mi?

"
"