03 Şubat 2024

Ümmügülsüm Nine ve Maraş’taki boşluk

Maraş’ta öylesine büyük bir çalışma yürütülüyor ki, bilmeyen bir yıl önce bu kentte büyük bir deprem yaşandığına, binlerce insanın öldüğüne, on binlerce insanın evsiz kaldığına asla inanmaz

Ebrar Sitesi | Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Maraş’ın ortasındaki dev boşlukta iş makineleri harıl harıl çalışıyor.

Çok değil, bir yıl önce, 6 Şubat gecesi, bu iş makineleri için feryatlar yükseliyordu bu boşluktan. Bir tanesi için, birkaç dakika gelmesi için.

Kentin kalbi konumundaki Azerbaycan Bulvarı ile Trabzon Caddesi’nin dört bir yanında Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın dev paravanları dev boşluğu kapatıyor. Üzerindeki resimlerde mutlu aileler, kent merkezinin bürüneceği yeni görünümün içerisinde mutlu mesut dolaşırken resmedilmiş. Maraş’ın eski halini bilenler için gerçekten hayal gibi bir kent merkezi görünümü bu. Havuzlar, yeşil alanlar, yepyeni, alçak katlı binalar, yatay mimari…

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Depremden birkaç ay önce, Maraş’ta 7,5 şiddetinde deprem olabileceği öngörüsüne dayanarak tatbikat yapılırken akla gelmemiş miydi yorgun, bitkin o binaları yenilemek… Gelmemişti, gerek görülmemişti, bir şey olmaz denilmişti belli ki. Resmî rakamlara göre 12 bini aşkın insanın öldüğü kentte bunları şimdi mesele eden çok fazla kişi yok gibi.

Savcılıklar misal, böyle bir sorunun yanıtını hiç merak etmiyor. İdari yetkililer ve siyasiler de…

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Merkezden 500-600 metre aşağıya doğru yürüdüğümüzde ışıl ışıl bir AVM karşılıyor sizi. Depremde de ayakta kalan yapılardan.

Kalabalık, neşe içerisinde oturuyor AVM’nin önündeki kafelerde.

Önlerinden geçip biraz daha yürüdüğümüzde bir başka boşluğa geliyorsunuz.

Ebrar Sitesi’nin boşluk kelimesini anlamsız kılan boşluğu.

AVM’deki yaşayan Maraş’ın aksine ölmüş bir Maraş var bu büyük alanda.

Ebrar Sitesi’nin boşluğu konusunda henüz bir karar verilmiş değil.

Bina yapılması zor zira yüzlerce insanın can verdiği bu alan hem depreme karşı dayanıklı değil hem de yakınlarını kaybedenlerin tepkilerini gözardı ederek bunu yapmaya çok da olanak yok.

Ancak yakında rezerv alan ilan edileceği, arazinin kamulaştırılacağı söyleniyor.

Ebrar Sitesi’nin bulunduğu boşluğun çevresi de paravanlarla kapatılıyor.

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Maraş’ın dağa, tepeye doğru kurulmuş, lüks sitelerin de bulunduğu 12 Şubat Mahallesi, depremde ayakta kaldı. Burada hayat, olağan biçimde akıp gidiyor.

Daha dar gelirli kesimin yaşadığı, Maraş’ın aşağı kısmındaki Dulkadiroğlu Mahallesi’nde ise yıkım büyüktü.

Buradaki ağır hasarlı binaların büyük bölümü yıkılmış, enkaz temizlenmiş.

Ancak mahkemelik olan ağır hasarlı binalar ayakta.

Orta hasar raporu verilen binalar da…

Garip biçimde bazı hasarlı binaların altında dükkanlar hiçbir şey olmamış gibi çalışıyor.

Ve daha garibi, mahkemelik olan ve bu yüzden yıkılamayan kimi binalarda gece ışıklar yanıyor.

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Maraş’ta öylesine büyük bir çalışma yürütülüyor ki, bilmeyen bir yıl önce bu kentte büyük bir deprem yaşandığına, binlerce insanın öldüğüne, on binlerce insanın evsiz kaldığına asla inanmaz.

Kent merkezi sil baştan inşa ediliyor, kent yenileniyor sanabilir buraya ilk kez gelen biri.

Elbette normalleşmek, geride bırakmak, yaraları sarmak mühim.

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Ancak hiç olmamış gibi davranmak, unutturmak, tam da anımsanması gereken yerde unutturmak, unutulmasını istemek başka, vahim bir anlama geliyor.

Ders almamak, başka kentlerde önlem almamak, sorumluları cezalandırmamak bu unutturmanın sonu.

Akışına bırakmak…

Belki de tam bu yüzden, unutmamak için, neden bunların yaşandığını anımsamak için belki de Maraş’ın orta yerine bir deprem anıtı gerekiyor. Kimse bir daha aynı suçları işlemesin diye…

Depremin "yıkılmayan simgesi" Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) binası, "rezerv alanı" nedeniyle yıkım tehlikesiyle karşı karşıya | Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Ebrar Sitesi’nin simgesi, günlerce, gecelerce enkazın başından ayrılmayan Ümmügülsüm Nine'ydi.

Her sabah 6’da kurtarma çalışmalarını izlemeye gelen, çalışmalara ara verilene kadar oradan ayrılmayan Ümmügülsüm Emlik, 80 yaşında evlat acısı yaşadı. Oğlu Dursun Emlik, gelini Esma Emlik, torunları Ökkeş ve Hayrunnisa Emlik Ebrar Sitesi’nde yaşıyordu.

Günlerce bekledikten sonra sadece torunu Ökkeş’in cenazesine kavuşabildi. Depremden iki ay sonra gelini Esma Emlik’in kimsesizler mezarlığına defnedildiği ortaya çıktı.

Ve aylar sonra oğlu ile diğer torununun haberini de alabildi. Diğer kayıp yakınlarının aksine kayıplarını bulabildiğine şükrediyordu artık.

Ümmügülsüm Emlik, depremin ardından enkaz başında beklerken, 23 Şubat 2023 | Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Artık iyiden iyiye güçten düşen Ümmügülsüm Nine, Ebrar Sitesi ile ilgili duruşmaya gidemedi.

T24 ekibinden Özgür Zeren’le yeniden geldiğimiz Maraş’ta Ümmügülsüm Nine'nin sağlığını da merak ediyoruz. Oğlu ve torunları, depremden bahsetmemeye çalışıyor yanında, “unutmuyor ya biz üzmek istemiyoruz” diye ekleyerek.

“Çok yorgunum” diyor telefonda Ümmügülsüm Nine.

“Sanki suçu olanlar hesap mı verecek oğlum?” diye soruyor, hemen ardından gazetecilere, hesap soran avukatlara, yaşananların peşine düşenlere dua ediyor.

“Biz bulduk çocuklarımızı, mekanları cennet olsun. Bulamayan var. Ama niye yaptılar o binaları oraya, niye böyle oldu benim aklım almıyor. Gör bak yine öyle bina yapacaklar, yine oraya yapacaklar” diyor sonra.

Fotoğraf: Gökçer Tahincioğlu

Maraş normale dönmüş büyük oranda ve dönüyor ama hayatları bir daha normale dönmeyecek binlerce insan adalet arayışını sürdürüyor.

O adaletin sağlanması, yeni ve cıvıl cıvıl kent merkezlerinden, ışıltılı AVM’lerden,  hafızayı silmek için kullanılan iş makinelerinden çok daha mühim.

Ve bunu da bir gecede bütün yaşamları değişenler gayet iyi biliyor.

TIKLAYIN - T24 deprem bölgesinde | En acı bekleyişin hikâyesi: Ebrar Sitesi

TIKLAYIN - Ebrar Sitesi'nin ardından Ümmügülsüm Nine ve Emlik ailesi: "Bayram da istemiyorum seçim de… Bize cenazelerimizi verin…"

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Muazzez İlmiye Çığ'a yönelik 'kobay' iddialarında suçlanan isimlerden Prof. Nevzat Tarhan: Cezaevlerinde araştırma insanlığa aykırıdır

12 Eylül döneminde, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere ilaçlı deneyler yapıldığı anlaşılıyor. İtil ve Songar’ın, HZİ Vakfı’nın deneylerinin ilaçla yapılıp yapılmadığı konusunda netlik yok zira bir soruşturma yürütülmemiş… Hükümlü ve tutuklular, İtil’in bu çalışmalara katıldığını söylüyor. Devlet yetkililerinin göstermelik açıklamalarının bu iddiaları yalanlamak için yeterli olmadığı ortada

Saflar netleşiyor: Olmayan “çözüm” sürecinin yol haritası, “sansür” tutuklamaları ve işkence suçluları

DEM Parti yöneticileri, olası bir süreçte rol almaya istekli olduklarını söylüyor. Ancak parti kulislerinde, sanılanın aksine, İmralı’da Öcalan’la görüşmesine izin verilen DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ın kapsamlı bir mesajla dönmediği konuşuluyor. Gelen mesajın bir müzakere yürütüldüğüne ve yürütüleceğine dair ifadeler içermediği ifade ediliyor

Yenidoğan skandalında maç yüzsüzlüğü ve yeni perde: Denetim ve dinleme yapılırken bebekler öldü, müdahale edilmedi!

Elde dinleme kayıtları var, İl Sağlık Müdürlüğü çetenin eylemlerinden bebek ölmeden önce de haberdar ve denetimde vahim sonuçlara da ulaşılıyor ancak hastaneye karşı bir yaptırım uygulanmıyor. Sadece bu bilgiler, bebek Karakoç ve bebek Kırçiçek Helvacı'nın göz göre göre öldüğünü gösteriyor

"
"