15 Nisan 2023

Ebrar Sitesi'nin ardından Ümmügülsüm nine ve Emlik ailesi: "Bayram da istemiyorum seçim de… Bize cenazelerimizi verin…"

"Ökkeş'i, yeğenimi verdiler bize bir tek. 10 günden fazla geçmişti depremin üzerinden. Yıkadık, defnettik. Ölmesinden çok cenazesinin taptaze olmasına üzüldüm. Ne morarma, ne çürüme, hiçbir şey yoktu. Belli ki günlerce orada canlıydı. Çıkartılmadı. Belli ki yeni ölmüştü yeğenim"

Yutkunarak konuşuyor: 

"En çok ne zoruma gitti biliyor musun? Ben KOAH hastasıyım, astım hastasıyım. Soğukta kalamam normalde. Orada günlerce soğukta, dışarıda uyudum ben. Kimse gelmedi. Sonra belediye başkanı geliyormuş, yol açıyormuş korumaları başkana… Beni itti ya orada koruma, işte en çok o zoruma gitti. Bir de, bunu söylerken de zorlanıyorum, yardım gelmemesi… Ne seçim ne bayram, hiçbir şey yok gözümde artık…"

Bu sözler Erkan Emlik'e ait. Maraş depreminin simgelerinden Ebrar Sitesi'nde kardeşini, yengesini, iki yeğenini kaybeden Erkan Emlik'e.

Türkiye, Emlik ailesinin hikâyesini, günlerce enkaz başından ayrılmayan, Erkan Emlik'in annesi 80 yaşındaki Ümmügülsüm Emlik'ten öğrendi.

Kurtarma çalışmaları sürerken her sabah saat 06.00'da geldi enkaz başına Ümmügülsüm nine. Hep aynı yerde duran sandalyesine oturdu ve gece geç saatte çalışmalar bitene kadar başında bekledi enkazın.

Her sabah, her akşam oradaydı. En son taş, en son demir bir zamanlar Ebrar Sitesi'nin bulunduğu zeminden kaldırılana kadar.

* * *

2009'da yapılan, her biri 12 katlı 12 bloktan oluşan, 320 daireli Kahramanmaraş'taki Ebrar Sitesi'nde kaba bir hesapla yaklaşık 1500 kişi yaşıyordu.

6 Şubat'ta, sitenin 12 bloğundan 8'i yıkıldı. Cenazelerin sayısı bir köy nüfusu kadar. Kesin olmayan rakamlara göre 300'e yakın insan can verdi bu sitede.

Ümmügülsüm ninenin oğlu Dursun Emlik, gelini Esma Emlik, torunları Ökkeş ve Hayrunisa Emlik bu sitede yaşıyorlardı.

Deprem bölgesinde yıkılan bütün binalarda olduğu gibi, kurtulanlar, binalarda kalanların yakınları saatlerce kurtarma ekiplerinin gelmesini beklediler.

Ümmügülsüm nine de diğer oğlu Erkan Emlik'le birlikte beklemeye başladı. Gelen giden yoktu. İlk 36 saat Ebrar Sitesi'ne kimseler uğramadı.

* * *

Çalışmalar başladıktan sonra da tartışmalar eksik olmadı burada. Ümmügülsüm nine, hepsini izliyor, bazen kurtarma ekiplerinden çocuğunun bulunduğu binanın olduğu yere müdahale etmelerini istiyor, yine beklemeye koyuluyordu.

17 Şubat'ta bir haber geldi. Torunu Ökkeş Emlik'in cansız bedeni çıkartıldı enkazdan. Henüz 20 yaşındaydı. Erkan Emlik'e teslim edildi cenaze. Sonra, sonrası gelmedi. Çalışmalar bitip, molozlar taşınmaya başladığında çok sayıda insan kayıptı. 20 Şubat'ta, sitede yaşayan 17 kişinin kayıp olduğu notu gelmişti bölgedeki ekiplere.

* * *

Depremin üzerinden iki aydan fazla zaman geçti. Ebrar Sitesi artık yok. Enkazı da yok. Yerinde dev bir boşluk var.

Erkan Emlik, çalışmalar bittikten günler sonra arandıklarını ve gelinleri Esma Emlik'in cenazesinin kimsesizler mezarlığına defnedildiğini öğrendiklerini söylüyor: 

"Fotoğrafını çekmişler defnedilmeden önce. Teşhis ettik. DNA'sı da ailesiyle tuttu. Mezarı açılacak şimdi. Yeniden DNA alınacakmış, belki hala kayıp olan kızının izine rastlanır diye. Kardeşim ve yeğenim kayıp hâlâ…"

* * *

Zorlukla konuşuyor Erkan Emlik… Ümmügülsüm nineyi soruyorum enkaz başında yaptığımız konuşmayı anımsatarak:

"Annem hep içine attı. Hep güçlü durmaya çalıştı. Günlerce uyardık oradaki ekipleri. Bize yanındaki binanın yıkılacağını, o yüzden bizimkilerin olduğunu sandığımız bölüme müdahale edemediklerini söylemişlerdi. Annem, her seferinde söyledi. O bina hâlâ yıkılmadı. Duruyor ayakta. Annem kabullendi artık. Başta bir yerlerden çıkıp gelirler diye düşünüyordu. Artık ne yapsın kabullendi. Ama bir yandan korkuyorum. Şimdi bir haber gelirse kalpten gider mi diye. Bir yanınız kabulleniyor, bir yanınız bekliyor çünkü. Gelinin cenazesi çıkınca da aynısı oldu, yeniden yaşadık depremi. Ama bir yandan da kardeşimin, yeğenimin bir mezarı olmalı…"

* * *

Acısı taze. Yas yaşanabilmiş, tutulabilmiş değil. İlk günleri anlatıyor sormadan, aklından hiç çıkmadığını ekleyerek:

"Bütün rüyalarım aynı. İnsanın gücüne gidiyor. Biz gittik, bekledik enkaz başında. Kimse yoktu. Sonra Çinli bir ekip geldi. A'dan Z'ye bütün ekipmanları vardı. Onların başına bizimkiler gönüllüleri gönderdiler. AFAD… ‘Biz devralacağız' dediler, o insanlara iş yaptırmadılar. Tutanak tuttular, tehditkar konuştular. AFAD'ın hiç ekipmanı yoktu ki o sırada. Sonradan geldi. Bunu unutamıyorum. Bir de beni iten belediye başkanının korumasını… Dedim ya, beni itmesi çok dokundu bana. Onu da unutamıyorum…"

Ardından canını en çok acıtan cümleleri kuruyor:

"Ökkeş'i, yeğenimi verdiler bize bir tek. 10 günden fazla geçmişti depremin üzerinden. Yıkadık, defnettik. Ölmesinden çok cenazesinin taptaze olmasına üzüldüm. Ne morarma, ne çürüme, hiçbir şey yoktu. Belli ki günlerce orada canlıydı. Çıkartılmadı. Belli ki yeni ölmüştü yeğenim."

* * *

Derin bir nefes alıyor. Binlerce kez özür dilenmesi gerekirken kendisinden, "Özür dilerim, doğru düzgün konuşamıyorum" diyor üstelik. Ekliyor:

"'Unutacaksın' diyorlar. Ben unutamıyorum. Ne yaptığımı bilmiyorum. O aile yerine tek ben ölseydim keşke… Allah'tan geliyor tamam. Allah'tan geliyor ama kulun da bir şey yapması lazım değil mi? Bayram da istemiyorum, seçim de istemiyorum. Hiçbir şey istemiyorum…" 

* * *

Ebrar sitesinin enkazı kaldırıldı ancak Emlik ailesinden Dursun Emlik ve kızı Hayrunisa Emlik kayıp. Deprem gecesi evde olduğu bilinen ve bulunamayan 10'u aşkın insan gibi…

Maraş'ta, Hatay'da, Adıyaman'da, Malatya'da, diğer kentlerde, ilçelerle yüzlerce insanın izine rastlanmadı.

Artık umutları tükenen aileler bir mezar için bekliyorlar.

Bir daha asla eskisi gibi olamayacak hayatlarında en azından sarılabilecekleri bir mezar taşı olabilmesi için…

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

92 yaşındaki Süryani, evinde başından 4 kurşunla vurularak nasıl öldürüldü, şüpheli birkaç ayda nasıl tahliye edildi?

Türkiye’de, ısrarla Türkiye’yi bırakıp gitmek istemeyen bir avuç Süryani kaldı. Ancak onlarca yıldır uğradıkları baskılar sürüyor. 92 yaşındaki bir adamın, kafasından dört kurşunla öldürülmesi de bunun bir parçası

Üniversitelerde “ajanlık” semineri, onarıcı adalet ve anlamamakta ısrar edilen kızgınlık

İktidarın yanında sıralanan ve kraldan çok kralcılık yapan çok sayıda isim, yüzlerce insanın tutuklanması için listeler hazırladı, tutuklanmayan, yargılanmayan isimlerin linç edilmeleri için zemin oluşturdu. Böyle bir ortamda, “meslek” hayatlarına her koşulda aynı biçimde sürdürebilmeleri, öncelik almaları, ayrıcalıklı görülmeleri hem seçmeni hem de CHP’yi en zor koşulda destekleyenleri öfkelendiriyor

İhbar ettiğin binada ölmek ve 3 milyon liralık köy evleri

Üç yıl önceki depremde çatlaklar oluşan bina hasarsızlık raporu almış, üç yıl sonraki depremde sadece 7 saniyede yıkılmış