28 Ocak 2023

THK’deki büyük yolsuzluk, Sedat Peker paniği ve emsali görülmeyen “tapu skandalı”

THK Üniversitesi’nden çalınan paraların kimlere gittiği, kimler arasında paylaşıldığı, nasıl harcandığı da bütünüyle belirsiz. Peker’in ifşaları olmasa, muhtemel bütün bunlar da ortaya çıkmayacaktı. Yaşanan panikle, üniversitenin zararının kapatılması için yasal olarak para ödeyerek tapu almış kişilerin mallarına el konulması ise Türkiye tipi bir komedi

Birleşik Arap Emirlikleri’nde, dijital tecrit altında yaşayan Sedat Peker’in ifşalarıyla sarsılan isimlerden biri de halen cezaevinde bulunan eski Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban’dı.

Ban’ın kendisiyle görüştüğünü ve yolsuzlukları anlattığını belirten Peker, önemli başka bilgiler de verdi. Ban’ın boşanma aşamasında olduğu eşi Zehra Taşkesenlioğlu ile kardeşi eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun da odağında olduğu bir dizi iddiayı sıraladı.

***

Ancak Peker’in yarattığı panik, Ban ve Taşkesenlioğlu ailesi ile sınırlı kalmadı.

Yolsuzluk iddialarının odağındaki kurumlardan biri de her orman yangınında gündeme gelen Türk Hava Kurumu ve THK’ye bağlı olarak faaliyet gösteren THK Üniversitesi.

THK ve üniversite, uzun bir süredir kayyımla yönetiliyor. Üniversite zaten neredeyse atıl bir hale gelmiş durumda.

Peker’in açıklamalarının ardından nedense kayyım heyeti de THK ve THK Üniversitesi’nin açıklarını, zararlarını kapatabilmek için harekete geçti.

THK ve üniversitenin zararlarını kapatmanın, soyulan kurumun haklarını savunmanın yanlış bir tarafı yok elbette.

Ancak yıllardır rafta bekleyen dosyalarla ilgili aniden harekete geçip, hukuk tarihine geçebilecek adımlar atılması dikkat çekici.

***

Bu adımların odağında, güncel bedeli 1 milyar lirayı bulan, açılışına AKP’li bakanların da katıldığı Wings Plaza yer alıyor.

Ankara’nın merkezindeki bu süper lüks plazada onlarca ev ve konut bulunuyor.

Küçük ofislerin bile 5-10 milyon lira bedelle satıldığı plazanın arazisi, bir zamanlar THK Üniversitesi’ne aitti.

THK Üniversitesi Rektörlüğü vekili 7 Kasım 2022 tarihinde mahkemeye dilekçe vererek ilginç bir talepte bulundu ve yolsuzlukları sıraladı.

Dilekçede, üzerinde plazanın yer aldığı Yenimahalle Macun 1 Mahallesi’nde bulunan arsanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile AL-Ka İnşaat’a devredildiği, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin üniversite mütevelli heyetinin 6 Kasım 2012 tarihli kararı uyarınca Mütevelli Heyeti Başkanı Osman Yıldırım tarafından imzalandığı belirtildi.

THK Üniversitesi avukatına göre, bu sözleşme resmi olarak yapılmamıştı. İhale komisyonu kurulmadan ve ihale yapılmadan arsa müteahhit firmaya verilmişti.

Dilekçeye göre, THK Üniversitesi’nin o dönemki Mütevelli Heyeti Başkanı Osman Yıldırım’ın yaptıkları usulsüz devir ve ihale yolsuzluğu ile sınırlı kalmadı.

Yıldırım, daha ihale duyurusu bile yapılmadan, tapu işlemlerinin yürütülmesi için özel bir vekalet çıkarttı.

***

Bütün bu işlemler ayarlandıktan sonra göstermelik bir ilan 8 Kasım 2013’te yayımlandı. O dönemki rektör Ünsal Ban da karar defterine, yetki devri ve anlaşmayı yeniymiş gibi ilandan sonra ekletti.

Usulsüzlükler birbirini izledi.

İnşaat tamamlanmadan bağımsız bölümler müteahhit adına tescil edildi.

Komisyon dahi kurulmadan 20 Kasım 2013’te ihale firmaya verildi.

Anlaşma müteahhit firma için çok karlıydı.

29 dükkân ve en değerli 143 ofisi firma alacak, arazinin sahibi THK Üniversitesi’ne sadece 79 bağımsız ofis verilecekti.

THK Üniversitesi’ne kalan kısmın değeri 2013’te 20 milyon TL’ydi. Ancak zaten arsanın büyük bölümünü müteahhite veren THK Üniversitesi, kendisine kalan kısmı da iki yıl sonra, 2015’te sadece 7 milyon liraya sattı.

***

THK vekili, mahkemeye yaptığı başvuruda, bu satışı yapan Murat A. adlı kişiye Osman Yıldırım tarafından verilen satış vekaletinin ve bu vekaletle yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu savundu.

Ancak bir gariplik vardı durumda.

Bütün bu usulsüzlükler yıllar önce saptanmış, suç duyurusunda bulunulmuştu.

2018’de Yıldırım, Ban, vekaleti alan Murat A., inşaat firmasının yetkilileri hakkında iddianame hazırlanmış ancak yargılama YÖK’ten yargılama izni alınması için durdurulmuştu.

YÖK, tam dört sene boyunca bu kararı vermedi.

Ne hikmetse 15 Nisan 2022’de yargılama izni çıktı. Hem ceza davası görülmeye başlandı hem de bu isimler hakkında Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açıldı. Üniversitenin en az 35 milyon lira zararının olduğu belirtilerek, bunun tahsil edilmesi talep edildi.

Peker’in ifşalarına başlamasından kısa süre önce.

***

Dava aşamasında skandalın boyutlarının daha büyük olduğu ortaya çıktı.

13 bin metrekare inşaat alanı için izin verilmesine rağmen, bu alan 33 bin 141 metrekareye kadar genişlemişti ve üniversitenin payı buna rağmen arttırılmamıştı.

Yolsuzluğun miktarı göründüğünden de büyüktü.

Wings Ankara Plaza projesi, bu arsaya yapılmıştı.

Bugün toplam gayrimenkul ve arsa değeri 1 milyar TL’yi bulan proje için yıllar boyunca adım atılmamıştı.

***

THK Üniversitesi avukatı, 7 Kasım 2022’de Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, bu zararın giderilmesi talebinde bulundu.

Burası önemli…

Görünüşte THK ve üniversitenin zararı giderilmek isteniyor ancak başvurulan mahkemenin, alacak davasına bakan mahkemeyle ilgisi yok.

Kurumlara atanan kayyımlar, iş ve işlemlerini bir mahkeme gözetiminde yürütüyor. Bu mahkeme, bir nevi izin makamı gibi çalışıyor.

THK Kayyımı’nın bağlı olduğu mahkeme Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi.

Aslında bir davaya bakmayan bu mahkemenin tek görevi, atılacak adımlar konusunda izin vermek.

Ancak THK vekilinin başvurusuyla, bu mahkemenin hâkimi, Wings Plaza A Blok 1-115 ve B Blok 1-127 arası ve bunlar da dahil olmak üzere mevcut tüm bağımsız bölümlere ait tapuların iptaline, üzerindeki ipotek ve şerhlerden arındırılmış biçimde THK Üniversitesi adına tesciline karar verdi.

Üstelik bu karara, “kesin olarak verilmiştir” ifadesini koyarak, itiraz yolunu da kesti.

***

2012’den bu yana rafta bekletilerek, tahsil edilmeyen zararın faturası, buradan ev ya da ofis almış, gidip sorunsuz biçimde tapu çıkartmış kişilere kesildi.

Defalarca satılmış, el değiştirmiş konut ve ofislerin son sahiplerinin tapularının iptali kararlaştırıldı.

Tam 242 tapu sahibine, “Siz de zararınızı gidin sorumlu isimlerden tahsil edin” dışında yol bırakılmadı.

***

Kararı veren hâkim, doğal olarak kayyım heyetini yakından tanıyor. Birlikte defalarca fotoğrafları basında yer aldı.

Zira kayyım heyetinin izin mercii olarak görev yapıyor.

Tapudan gelen uyarı yazısıyla neye uğradığını şaşıran tapu sahipleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na hâkimi şikâyet etti. Mahkemeye de karar kesin olmasına rağmen itiraz başvurusunda bulundu.

Eşzamanlı olarak başvurdukları bir başka mahkeme, “Kararda fahiş hatalar var ancak karar kesin olduğu için işlem yapamam” yanıtı verdi.

Son olarak Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, tapuların iptali işleminin yürütmesini durdurdu.

Tapu sahipleri bir anlığına nefes aldı ancak karar ortada duruyor. Önümüzdeki günlerde yeni duruşmalar olacak.

Üstelik Tapu Müdürlüğü de ne yapacağını şaşırmış durumda.

Bir yanda mahkeme kararı var, diğer yanda kararla doğrudan ilgisi olmayan, parasını ödeyip, tapuya başvurup ev ve ofis sahibi olan 242 kişinin hakkı.

Üstelik, tapu iptali durumunda bu 242 kişi, ilerleyen yıllarda haklı bulunursa, zararı da ilgili bakanlık ödemek zorunda kalacak. Faturayı yine kamu kurumları ödeyecek.

***

THK Üniversitesi’nin Ünsal Ban’ın tutuklanmasından sonra attığı adım ilginç.

Belli ki dokunulmazlıkla kuşatılan insanlara yönelik hukuki işlemler ancak bu zırh kalktıktan sonra yapılabiliyor.

Üniversiteden çalınan bu paraların kimlere gittiği, kimler arasında paylaşıldığı, nasıl harcandığı da bütünüyle belirsiz.

Peker’in ifşaları olmasa, muhtemel bütün bunlar da ortaya çıkmayacaktı.

Yaşanan panikle, üniversitenin zararının kapatılması için yasal olarak para ödeyerek tapu almış kişilerin mallarına el konulması ise Türkiye tipi bir komedi.

Türkiye’de bile örneği görülmeyen bir durum yaşanıyor Ankara’da.

Defterler kapatılmaya, verilen zararlar telafi edilmeye çalışılıyor.

Üstelik yine anlaşılmaz yöntemlerle…

Ancak gerçekler, neyin neden yapıldığı da er ya da geç ortaya çıkıyor.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Görevlerin “kusursuz” yapıldığı, “uzman ellerin” yaralılara gaz sıktığı katliam

10. İdari Dava Dairesi’nin verdiği karara göre, 10 Ekim katliamında ölenlerden Seyhan Yaylagül’ün yakınlarına toplam 900 bin manevi tazminata hükmedilmesi yanlıştı. İstinaf, toplam 32 bin lira maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Manevi tazminatın da “zenginleşmeye yol açamayacağı” gerekçesiyle toplam 130 bin TL olabileceğini belirtti. Danıştay 10. Daire, İstinaf Mahkemesi'nin kararını virgülüne dokunmadan onadı

“İnsan insan derler idi…”

İnsan olmanın bir tanımı yapılacaksa ya da bir başka insan için çabalamaksa biraz da insan olmak, o tanımın içine kenar süsleriyle olabildiğince süslenerek konulmalıdır Hüsnü Öndül’ün ismi şimdi…

Ömrümüzden çalan “suçlar” ve kapanmayan yaralar

Bütün ömrü boyunca hak mücadelesi vermiş insanlardan Nimet Tanrıkulu, dört gün gözaltında kaldıktan sonra, 18 saat süren savcılık ve hakimlik sorgusunun ardından yeniden tutuklandı. Ne soruldu peki? Tanrıkulu’nun açık seçik yaptığı Süleymaniye ve Erbil seyahatleri…

"
"