07 Haziran 2024

İYİ Parti liderinin tavrı, Akşener’in yol haritası ve soruşturmaların gölgesindeki AKP-MHP ortaklığı

AKP’nin önceliği, iktidarı mümkün olabildiğince sürdürerek, ekonominin düzelmesini beklemek, yeni anayasa yoluyla bir sonraki seçimden en güçlü biçimde çıkabileceği bir ortamı yaratmak

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu

Ankara’da bir süredir genel seçimde oy oranı yüzde 35’e inen, 31 Mart yerel seçiminde oyları daha da eriyen ve ilk kez ikinci parti konumuna düşen AKP’nin arayış içerisinde olduğu konuşuluyor.

Ancak farklı iddiaların sahiplerinin kimler olduklarına bakmakta fayda var.

AKP içerisindeki Millî Görüşçü gelenekten gelen, kıdemli isimlerle konuştuğunuzda, partinin MHP ile yürüttüğü ortaklığı bitirme, yeni bir iktidar yapısı tahkim etme eğiliminde olduğu bilgisini alıyorsunuz.

AKP’ye orta vadede katılan, MHP ile yürütülen ortaklığa karşı çıkmayan ancak partinin yenilenmesi gerektiğini savunan AKP’lilerle konuştuğunuzda ise Cumhur İttifakı'nın bozulmayacağı ancak AKP’nin kendi payına düşen reform adımlarını atması gerektiği yanıtı geliyor.

Ve bir de bu ittifakın mutlaka ve mutlaka sürmesi gerektiğini savunan, güvenlikçi paradigmanın doz artışı ile sürdürülmesi gerektiğine inanan, bunu da hukuk, demokrasi laflarıyla süsleyen bir kesim var. Hem Cumhurbaşkanlığı’nda hem de partide bu kesimin temsilcilerini görmek mümkün.

Farklı görüşlerden temsilcilerin ortaya attığı iddialardan hangisinin yaşama geçeceğini zaman gösterecek. Ancak bu iddialarla yakından ilgili bir parti daha var: İYİ Parti…

***

Altılı masayı dağıtan, yerel seçimde hüsrana uğradıktan sonra genel başkanlığı bırakan Meral Akşener’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi, bu iddia sahiplerini yeniden hareketlendirdi.

Kulislerde, Akşener’in cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı, görev almasa bile Cumhur İttifakı'na destek vereceği, beraberinde İYİ Parti’nin etkili bazı isimlerini de bu ittifaka taşıyacağı iddiaları konuşuldu. İddia sahiplerinden bir bölümü, böylece AKP-MHP ittifakının güçleneceğini söylerken, bir bölümü ise AKP’nin MHP’den ayrılmak için İYİ Parti formülünü devreye soktuğunu ifade etti.

***

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, T24 ekibini ağırladı

Tüm bu iddiaları İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile konuşma imkânı bulduk. İYİ Parti Genel Merkezi’nde T24 ekibini ağırlayan, kamuoyunun genel başkan seçilene kadar fazla tanımadığı Dervişoğlu, açık sözlü, net bir siyasi kişilik. İlk anda bunu fark ediyorsunuz.

Örneğin, iktidarın DEM Partili belediyelere yönelik kayyım politikası sorulduğunda, lafı eğip bükmeden, “Ahmet Türk kaç kez başkan seçildi, kaç kez daha görevden alınacak?” diyerek absürtlüğe dikkati çekiyor. Milliyetçi gelenekten gelmesi, partisinin kodları, düşüncesini söylemeye engel olmuyor.

***

Dervişoğlu, Akşener’le ilgili sorularda ise hassasiyet gösteriyor. Doğrudan, isme yönelik eleştirel bir söylemden kaçınıyor. Ancak bunu yaparken, partisinin izleyeceği yolla Akşener’in yol haritası konusunda bir yakınlık bulunmayacağını işaret etmekten de geri durmuyor.

Dervişoğlu, Erdoğan-Akşener görüşmesi sorulduğunda, içeriği bilemeyeceğini belirtirken, “Beklemiyordum ama şaşırmadım ifadesini kullandı. Partisinin durduğu yeri de net biçimde tanımladı:

“Ben, bana teklif edilemeyecek bir şeyin, ona da, kurucu başkanımıza da teklif edilemeyeceğini düşünürüm. Benim başında bulunduğum parti tek adamlığa hizmet etmeyecek. İsteyen istediğiyle görüşebilir ama ben kurulan senaryolara karşı çıkacağımı ilan ediyorum. Ben bu potada milletin iradesini erittirmeyeceğim. İYİ Parti'yi milletin vicdanının merkezi olarak görüyorum. Oturduğum koltuğu da milletin yüklediği sorumluluk olarak kabul ediyorum.”

***

Dervişoğlu, AKP ile MHP arasındaki ilişkiyi, “ittifak değil koalisyon” olarak tanımlıyor. Meclis’ten, MHP’li vekillerin istemediği hiçbir yasanın geçemeyeceğine işaret ediyor. Koalisyonun dağılıp dağılmayacağı senaryoları ile de ilgileri olmadığının altını çiziyor. Erdoğan’ın, bugüne kadar, oy oranı yükselen bütün sağ partileri AKP’nin içinde nasıl erittiğine dikkati çekerek, bu konuda eskiden bu yana net bir düşünceye sahip olduğunu, “Ben bu erimeye, içinde kaynamaya müsait bir adam değilim” sözleriyle dile getirdi.

***

Dervişoğlu, İYİ Parti’yi burun üstü çakılacak bir halden yere paralel giden bir hale taşıdıklarını, yapacak çok işlerinin olduğunu söylüyor. Partinin seçmen nezdinde güvenini yeniden kazanmak, siyasetin merkezine partiyi oturtmak temel amacı.

Kurultay döneminde söylenenin tam aksine, “emanetçi” görüntüsü de ilk günden bu yana vermiyor.

Siyaset bütün ihtimallere elbette açık. Ancak Dervişoğlu’nun tavrı gösteriyor ki AKP’nin, eğer böyle bir niyeti varsa, başkanlık sisteminden vazgeçmeden, mevcut politikalarını değiştirmeden, İYİ Parti ile yol yürümesi mümkün görünmüyor.

Belki yaşanan son gelişmeleri bu bilgi ışığında değerlendirmek gerekir.

AKP ve MHP’nin İYİ Parti’nin başında kalmasını istedikleri Akşener’le makası daraltmanın, dirsek temasını sürdürmenin İYİ Parti’yi denklemden bütünüyle çıkarmayı sağlayabileceğini düşünmüş olmaları da muhtemel.

***

Ancak elbette siyasetin “merkezini” ilgilendiren bütün bu planlar, düşünceler öncelikle AKP-MHP ittifakının sürmesine bağlı.

AKP’nin önceliği, iktidarı mümkün olabildiğince sürdürerek, ekonominin düzelmesini beklemek, yeni anayasa yoluyla bir sonraki seçimden en güçlü biçimde çıkabileceği bir ortamı yaratmak.

MHP ise iktidarın oy oranı düşük ortağı olmasına rağmen etki alanı büyük parti konumunu korumayı amaçlıyor.

Bu nedenle şimdilik, Ankara’da yürüyen Ayhan Bora Kaplan davası ve soruşturmaları ile Sinan Ateş cinayeti dosyasının yarattığı sorunlar halının altına süpürülüyor.

Başta yargı bürokrasisi olmak üzere, bürokratik kadrolarda bu yol ayrımının çoktan yaşandığı, bürokraside herkesin kendini ve yakınını kolladığı bir ortamın çok oluştuğu, Ankara’da gayet iyi biliniyor.

Mecburiyetlerle ne kadar yol yürünebileceği, kimin, hangi planının tutacağı ise meçhul.

İYİ Parti de bu denklem içerisinde, doğru politikalar uygulaması halinde, hala kilit konumuna gelme gücüne sahip.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

JİTEM ve Susurluk cinayetleri dosyaları birer birer böyle kapatılıyor: Sıra Yargıtay'da

İnsanlar öldürüldüler ve yargılanmadıkları, mahkûm olmadıkları suçlamalar isnat edilerek bu cinayetler meşrulaştırılmaya çalışıldı. Ülkesini seven insanlar, o ülkenin karanlık cinayetlerle anılmasını istemez. Ülkenin bir suç örgütüne teslim olmasına rıza göstermez. Ancak hepsi yaşandı ve nedensiz zenginleşmelerin açıklanamadığı bütün bu tarihsel dönemin ismi de "vatan için kurşun atmak" oldu

Tahir Elçi cinayeti dosyasındaki rezaletler, sola sızan ajanlar, gazeteci tehdit eden JİTEM'ciler

Elçi'nin PKK tarafından vurulduğu, polis tarafından vurulduğu, olay anında önlem almadığı ve talihsiz biçimde vurulduğu, seken kurşunla vuruldu, hedef alınarak vurulduğu gibi çok sayıda iddia var. Mühim olan bunlar da değil… Mühim olan çözme iradesinin olup olmaması… Elçi, itinayla hedef gösterildi ve garip bir biçimde öldürüldü

Kamp notları: Türkiye normalleşir mi, tek çare Mehmet Şimşek mi?

22 yıldır iktidarda olan, zorlu her virajdan başarıyla çıkan AKP’de sorunlar bir kampla halledilemeyecek kadar büyük. Ve Erdoğan’ın verebileceği kararlar dışında elde fazla bir enstrüman da yok…