Artık geçtir, geçmiştir, bazı yaralar onarılmaz, bazı yollara geri dönülmez, bazı kapılar bir daha açılmaz.
Ama bazen artık kıymet veremeyecek olsanız bile, kıymet veremediğinizin hakkını savunabilirsiniz, neye inanıyorsanız, gündelik yaşamınızda o sırada sizi ne meşgul ediyorsa bırakıp bir kenara, iki çift laf edip, iki adım atabilirsiniz.
Bazen iki küçük adım hayat kurtarır, bazen adaleti sağlar…
Ve bazen küçük bir özür, geri dönülemeyecek olan o yerin üzerinde küçük bir gölgelik kurar.
Muhakkak bunu hissedersiniz…
* * *
Aslangiray ailesi ve henüz 39 yaşında yaşamını yitiren Alev Aslangiray’ın arkadaşları, ne zamandır bir gölge arıyorlar. Soluklanacakları, anlaşıldıklarını düşünebilecekleri bir gölge…
Bunun için pek çok gazeteciyle görüştüler, pek çok siyasetçiye gittiler. Seslerini duyurmak isteyenler, duyuranlar da oldu ancak küçük bir dönüş bile yapılmadı.
Endüstri mühendisi Alev Aslangiray, okulu bitirdiğinde, akademisyenlik hayalleri kuruyordu. Ancak akademi dediğiniz yer çoğunlukla ya nasıl oraya geldiğini unutup kanının yavaşça maviye döndüğünü sananlardan ve artık çevresinde o kan rengini aramaya başlayanlardan ya da onlara özenip daha beter kadrolaşanlardan oluşuyordu sonuçta. Giremedi Aslangiray. Yüksek lisansını, doktorasını yaptı ama akademisyen olmayı başaramadı.
Çalışması gerekiyordu. Ailesine destek olması, hayatını kurması, yıllar geçiyordu. Yüksek lisansta aynı sınıfta olduğu, eski Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in eşi Ebru Türel, yeteneklerini bildiği Aslangiray için aracılık etti, belediyede sözleşmeli olarak iş bulmasını sağladı. Aslangiray da ailesi de şaşırmıştı. Kadrolaşmanın bu kadar yoğun olduğu, AKP’liler ve yakınları dışında bırakın işe girmeyi, kimsenin kapısından geçemediği kadrolardan birine sözleşmeli de olsa yerleşebilmişti.
Atatürk Kültür ve Sanat Evi birim sorumlusu olarak 2009-2010 yıllarında sözleşmeli olarak çalışan Aslangiray, belediyeyi CHP kazandıktan sonra, siyasetin nasıl işlediğini anladı. Baskıya dayanamayarak 2010’da görevi bıraktı. Artık belediyede çalışmak istemiyordu. Ancak bir dönem sonra, yeniden Türel başkanlığı kazanınca, eski sınıf arkadaşının ısrarıyla yeniden belediyeye girdi. Bu kez mesleğini de yapabileceği söylendi. Görevini hakkıyla yapmak istiyordu. Çok çalıştı, kendini kanıtlamak için didindi. Ancak sonraki dönem belediye yine el değiştirince, siyasetle yeniden yüzleşti. Bu kez istemeden de olsa girdiği bu işten çıkmak istemiyordu. İşini iyi yapıyordu ve belediyedeki değişimle herhangi bir ilgisi yoktu. Tam dört yıl işsiz kalmıştı ve çalışması gerekiyordu. Yaygın Eğitim Şube Müdürlüğü’nü vekaleten yönetiyordu. CHP iş başına gelince, Türkiye’nin tanıdık olduğu, sağı solu olmayan anlayış yine iş başındaydı. Ne yaptığına, kim olduğuna bile bakılmadan, Antalya’ya üç saat mesafedeki Gazipaşa’ya atandı. Gitmeyi bir süre erteledi, dava açmadan kendini anlatabilmek istiyordu. Genel Sekreter Yardımcısı da kendisiyle görüştükten sonra, çalışmalarına baktıklarını, durumunu anladıklarını söyledi ve dava açmaması, işini takip ettiğini bildirdi.
Ancak dava açma süresi dolduğunda, aynı kişiden, "Senin iş olmuyor" yanıtını aldı. Gazipaşa’ya gidecekti. Ne gariptir, eski görevine ise o genel sekreter yardımcısının eşi atandı.
Gazipaşa’da ev tuttu, yeni bir hayata başladı. Ancak tam o sırada, hakkında ardı ardına haberler çıktı. Gitti, gazetecilerle görüştü. Gazetecilerden biri haberini geri çekti Aslangiray’ı dinleyince. Diğer haberler için de yayın yasağı kararı verildi. Verildi ama burası Türkiye. Tam o esnada, Aslangiray’ın sözleşmesi sonlandırıldı, işine de son verildi. Aslangiray, bu karara karşı dava açtı. Belediye ise bu davada geri çekilen, artık okunmayan haberleri, haklılığına kanıt olarak gösterdi.
Aslangiray, çok üzgündü. Ailesi ne yaptıysa kendine getiremedi. Hiçbir sağlık problemi yoktu o güne kadar ancak işten çıkartıldıktan birkaç ay sonra, 4 Mart 2020’de 23 tansiyonla hastaneye yatırıldı. Aynı gece aort yırtılması teşhisiyle acil ameliyata alındı ve 6 Mart 2020’de yaşamını yitirdi.
Tansiyon, aort yırtılmasının olanlarla doğrudan bağlantısını kurmak kolay değil elbette. Ailenin elinde ise sadece Aslangiray’ın ne kadar üzgün olduğu, doktorların da tansiyon problemi olmayanlarda da yoğun stres ve üzüntünün tansiyona yol açabileceği bilgileri var.
Aslangiray ailesi, çocuklarının, kardeşlerinin hikâyesini anlatmak istedi. Bu kez yine partizanlık ve güncel siyasetle karşılaştılar. İktidara yakın televizyon ve gazeteler olayla ilgileniyordu ama istedikleri bilgilerle, garip bir biçimde. Buralarla görüşmemeye karar verdiler. Ancak diğer mecralarda da durum çok farklı değildi. Oralarda da hikâyelerini anlatma fırsatı bulamadılar, anlattıklarında ise birkaç kişi dışında ilgilenen olmadı.
Alev Aslangiray
* * *
Birkaç adım bazen hikâyeyi değiştirir, bazen küçük bir ferahlık sağlar geriye dönme şansı olmadığında.
Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın ölüm orucu eylemleri sürüyor. Küçük birkaç adımla, ölmeleri engellenebilir.
SMA hastası çocukların aileleri, SGK kapsamına alınmayan ve dışarıda da bulamadıkları ilaçlara ulaşabilmek için çaresiz biçimde haftalardır haber bekliyor.
Israrla takip edilen, tacize uğrayan kadınlar, polisin zanlıları değil kendilerini korumalarını bekliyor.
Aslangiray ailesi, bir özür bekliyor. Bir açıklama, bir davranış. Başkalarının benzer olaylara maruz kalmaması için atılacak birkaç adım. Bir taziye, bir başsağlığı, bir nasılsın. Küçük bir gölge…
Ama hakkınızın korunması bir yana o küçük gölgelere erişmek bile çok güç bu ülkede…