31 Ağustos 2024

Bir şairi “ıslah” etmek: Şiirin, boğaza dayanan bıçaktan tehlikeli bulunduğu düzen

İşlemediği bir suçu kabul etmediği, üye olmadığını söylediği bir örgüte üye olmadığını kanıtlamak için türlü eylemlerde bulunması gerektiği için reddediliyor başvurusu. Çomak için Kasım ayında cezaevi kurulu yeni bir inceleme daha yapacak. Benzer bir rapor verilirse yine cezaevinde tutulacak. Cezaevi yönetimine göre “ıslah olana kadar…”

“Bir ömürdür cezaevindeyim… Mesela hiç cep telefonu, akıllı telefon kullanmadım. İnternet de hakeza dışarıdayken bildiğim bir şey değildi…”

İlhan Sami Çomak

Bingöl Karlıova’da doğup büyüdüğünüzü düşünün, bütün güçlüklere rağmen okumayı, sınavı kazanmayı başarıp İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ni kazandığınızı…

İlhan Sami Çolak, o günden sonrasının daha kolay olacağını düşünüyordu. Daha iyi, daha ferah… Bahar gelmiş de saçınızı, kalbinizi okşuyor gibi…

İlhan Sami Çomak böyle olacağını düşünmüştü.

Öyle geçmedi bahar…

O güzel günlerin hayalini kurarken, onlarca, yüzlerce kişinin ismini söyleyip tutuklanmasına neden olan iki itirafçı, hakkında ifade veriyordu.

Silahlı eylemlere katılmıştı o ifadelere göre, orman yakmıştı hatta… Örgütün etkili, önde gelen isimlerinden biriydi!

1994’te, 21 yaşında tutuklandı.

Kendi anlatımına göre, bu ifadeleri kabul etmesi için günlerce işkenceli sorgulardan geçti. Ve yine kendi anlatımına göre, kendini belki de o korkunun etkisiyle, hakkınca savunamadı. Orman yakmadığı açık seçik belliydi. Silahlı eyleme katılmadığı da belliydi de ortada itirafçı ifadesi vardı. Aynı yıl, müebbete mahkûm edildi. Bunun karşılığı 36 yıldı…

***

Cezaevinde Hayata Dönüş adı verilen, sonradan isminin “Tufan” olduğu ortaya çıkan, onlarca hükümlü ve tutuklunun can verdiği operasyona da maruz kaldı, kötü muameleye de…

Barışçıl protestolara katılarak bu uygulamalara karşı çıkmaya çalıştı. Kolay değil, bir ömür cezaevinde kalacaktı…

Derken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dosyası için “hak ihlali” kararı verdi. Yeniden yargılanacaktı.

O aşamada, hakkında ifade veren itirafçılardan birinin öldüğü, diğerinin ise başka bir vesileyle verdiği ifadede, işkence altında isimleri söylediğini anlattığı ortaya çıktı.

Ama yetmedi… AİHM kararı nedeniyle yapılan yeniden yargılama sonunda da aynı cezaya mahkûm edildi.

Belli ki ömrü burada geçecekti. Geçti de… Artık 51 yaşında Çomak… 21 yaşında girdiği cezaevinde tam 30 yıl geçirdi.

***

“İçeriye düşen genç insanların, başlangıçta yokluğunu hissettiği şey akıllı telefonları ve sosyal medyaya ulaşamamak oluyor. Ben bu neviden şeylerin yokluğunun yarattığı boşluğa aşina değilim.”

Yine haksız biçimde aylarca cezaevinde tutulan Celalettin Can’ın yaptığı söyleşide, yaşayamadığı hayatı böyle özetliyordu Çomak.

Gençliğini, orta yaşın ilk yıllarını cezaevinde geçirdi. Kimseye zarar vermedi bütün bu süreçte, kimsenin canını yakmadı. Ama kalpleri ağrıttı. Yazdığı kitaplar, yazdığı şiirlerle sesini duyurdu hücrelerden dünyaya…

***

Çomak’la benzer cezalardan yargılanan mafya babaları erkenden tahliye oldu. Sağ örgüt davalarından mahkûm edilenler, işkenceyle insan öldüren Hizbullahçılar tahliye oldu. Çeteler, katiller tahliye oldu. Tecavüzcüler, gaspçılar tahliye oldu.

Çomak, hepsinin cezaevinden çıkışını izledi. Ve şiirle anlattı içindekini…

***

Çomak’ın şartlı salıverme süresi dolmuş durumda.

Birkaç yıl önce dolmuş olsa, cezaevinden çıkıp gidecekti. Ancak yeni uygulamaya göre, koşullu salıvermeye cezaevindeki idare ve gözlem kurulları karar veriyor. Ancak o zaman tahliye olabiliyorsunuz.

Çomak için bu karar çıkmazsa, 6 yıl daha cezaevinde kalması gerekecek. Toplam 36 yıl.

***

20 Ağustos’ta Marmara 5 Nolu L Tipi Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, Çomak’ın dosyasını görüştü. Koşullu salıverme talebini reddetti.

Çomak’ın talebinin reddedildiği kamuoyuna yansıdı. Ancak kararın detayları ilginç. Kurul, Çomak ile ilgili değerlendirmesinde şunların altını çiziyor:

  • - Cezaevinde yattığı süre boyunca 5 kez gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak.

  • - 4 kez kurumda gereksiz gürültü yapmak.

  • - 5 kez açlık grevin girmek.

  • - 2 kez gruplaşmaya yönelik olumsuz davranışa neden olmak.
    - Yemeği topluca almama eylemine katılmak

***

Raporun devamında Çomak’ın eğitim öğretim programlarına katıldığı, tutum ve davranış değişikliğinin, gelişim motivasyonunun olumlu olduğu, ailesi ile kopan ilişkilerinin olmadığı, madde kullanmadığı da açıkça vurgulanıyor.

Terör örgütü üyesi olmadığını her seferinde vurgulayan Çomak’ın, “mensup olduğu terör örgütünden ayrıldığı konusunda samimiyet oluşmadığı” ifade ediliyor.

Gerekçesi enteresan.

“Suçu” nedeniyle pişman olup olmadığı sorulduğunda Çomak, iki itirafçının ifadesi nedeniyle ceza aldığının altını çiziyor. Bunlardan birinin öldüğünü, birinin de işkence altında ismini verdiğini itiraf ettiğini anımsatıyor. Daha ne desin? Zaten suçsuz olduğunu söylüyor.

Adı geçen örgütle ilgili fikri sorulduğunda samimi fikrini de söylüyor. Ancak üye olmadığını vurguluyor yeniden.

Zaten bununla ilgili bir kanıt bulunmadığı da ortada.

Dışarıda ne yapacağı sorulduğunda edebiyat ve şiirden başka bir konusu olmadığının altını çiziyor. İçeride de yaptığı gibi…

***

Sonuç bölümünde örgüte zaten üye olmadığını, iftira atıldığını söyleyen Çomak için, “örgütten ayrıldığına dair sözlü ya da yazılı ikrarının bulunmadığı” tespiti yapılıyor.

Düşünün, hayatınız suçlamaları reddetmekle geçmiş ama sizden “ikrarda bulunmanız” isteniyor.

Cezaevi kurulu, bu görüşünü desteklemek için, Çomak’ın, “kararlılar” olarak nitelenen, örgütlerden ayrılan, itirafçı olanların yanında kalmak istememesini kanıt gösteriyor.

Zaten böyle iki itirafçı nedeniyle 30 yılını cezaevinde geçiren Çomak, bu kişilerle kalmak istemediği için örgüt üyesi sayılıyor. İşlemediği suçların cezasını çoktan çekmiş olmasına rağmen…

Şöyle deniliyor değerlendirme raporunda:

“Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiginde hükümlünün ceza infaz kurumunda geçirdigi uzun sürenin suç ve suç algısına karşı tutum ve davranış değişikliği konusunda caydırıcı bir etki yaratmadığı, kişide suç algısının ve suça yönelik farkındalığın oluşmadığı, suç işleme yönelimi ve kendisini suça iten etkenlerin halen devam ettiği, yeniden suç işleme ve topluma zarar verme riskinin düşük olmadığı… Mükerrer suçluluğun önlenmesi, toplumun suça karşı korunması, farkındalık kazanması, iyileştirme programına alınarak bir süre daha gözlemlenmesine devam olunması gerektiği anlaşılmış olup, iyi halli olmadığı değerlendirilmiştir.”

***

İşlemediği bir suçu kabul etmediği, üye olmadığını söylediği bir örgüte üye olmadığını kanıtlamak için türlü eylemlerde bulunması gerektiği için reddediliyor başvurusu. Bir şairin, topluma faydalı olduğunu kanıtlaması isteniyor, istenileni söylemesi, istenileni konuşması…

***

Anımsayalım…

Hrant Dink’in katili Ogün Samast, cezaevinde bulunduğu sürede işlediği suçlardan dolayı 5 yıl 11 ay ceza almasına, bir gardiyanın boğazına bıçak dayamasına ve gardiyanı yaralamasına rağmen, cezaevinde fazladan 6 yıl daha tutulabilecekken, yine bir cezaevi kurulunun raporuyla tahliye edildi.

Bir tarafta şairin “ıslah” olmadığını söyleyen, diğer tarafta tetikçinin yeteri kadar yattığına kanaat getiren cezaevi kurulları.

Adalet nedir?

***

Çomak için Kasım ayında cezaevi kurulu yeni bir inceleme daha yapacak. Benzer bir rapor verilirse Çomak yine cezaevinde tutulacak. Cezaevi yönetimine göre “ıslah olana kadar…”

Ne istendiği ortada, 30 yıldır cezaevinde bulunan Çomak’ın kitapları, şiirleri, düşünceleri dışında bir silahının bulunmamasının ortada olduğu gibi…

Ama bir şairin dizelerini değiştirmekse niyet Çomak’ın bunu yapmayacağı da ortada…

Ve Türkiye’deki algıya göre, bir şiir, bir gardiyanın boğazına dayanan bıçaktan çok daha tehlikeli…

Bir itirafçı ifadesinin, herkesin gözü önünde Hrant Dink’i katleden silahtan daha tehlikeli bulunması gibi…

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Çam ağaçları ve yılbaşı bilmeyen mahpus çocuklar

Eğitimevlerinin yapısı çocuklara daha uygun ama eğitimevine gidebilmek, davanın sonlanması, cezanın kesinleşmesi ile mümkün. Davalar öylesine uzuyor ki çocuklar 18 yaşını aşıyor ve eğitimevi görmeden, cezaevinde büyümüş oluyor. Koşullar ağır. Son 10 yılda cezaevlerinde 11 çocuk intihara sürüklenmiş…

615 bin “işkencesever”le yeni bir yıl…

Ağır işkence yöntemleriyle Diyarbakır Cezaevi’nin 12 Eylül döneminde tarihe geçen komutanı Esat Oktay Yıldıran’ın canlandırıldığı bir filmin görüntüleri ve bu tip insanlara ne kadar ihtiyaç olduğunu belirten, özlem dolu bir ileti sosyal medyada paylaşıldı; birkaç saat içerisinde 615 bin beğeni aldı… Esat Oktay Yıldıran yaşıyor elbette, binlerce kişide yaşatılıyor üstelik…

Görevlerin “kusursuz” yapıldığı, “uzman ellerin” yaralılara gaz sıktığı katliam

10. İdari Dava Dairesi’nin verdiği karara göre, 10 Ekim katliamında ölenlerden Seyhan Yaylagül’ün yakınlarına toplam 900 bin manevi tazminata hükmedilmesi yanlıştı. İstinaf, toplam 32 bin lira maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Manevi tazminatın da “zenginleşmeye yol açamayacağı” gerekçesiyle toplam 130 bin TL olabileceğini belirtti. Danıştay 10. Daire, İstinaf Mahkemesi'nin kararını virgülüne dokunmadan onadı

"
"