22 Haziran 2019

Yeni e-Belediye Projesi 10.000'den fazla işsiz yaratabilir

AKP, 500 milyon dolar hacmi bulunan bir sektörü yok etmeye karar vermiş gözüküyor

En büyük sorunlarımızdan birisi "işsizlik". Son açıklanan veriler, mart ayında yüzde 14,1 işsizlik gösteriyor[1]. Hele genç işsizliğinde bu rakam yüzde 25,2 olarak da veriliyor. Ancak geçen yıl 7099 sayılı torba kanunda [2] yer alan 2 madde ile duyurulan e-Belediye Projesi nedeniyle, buna 10.000'den fazla kişinin daha katılabileceği iddia ediliyor.

Gazeteciliğin ilginç yanı, haberin başka haberi ya da yazının başka yazıyı doğurabilmesidir. Gazeteciler dördüncü kuvvet medyayı oluştururken, aslında yine bizzat okuyucularının gücünden yararlanır ki, bu da öyle bir haber. Daha önce yayınladığımız "Kısıtlı Seçmen [3]" haberine katkıda bulunmak isteyen bir okurumuz, belediyeler açısından oyunu değiştirecek bir gelişmeyi anlattı.

Konu şu: AKP hükümeti, yerel yönetimlerin “Uygulama Seçme” yetkilerini elinden alacak bir kanun çıkarmış durumda. Bu kanunla yerel yönetim kendi seçtikleri uygulamaları kullanamıyor. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan tek tip uygulamayı kullanmak zorunda kalıyor. Kanuna göre, yerel yönetimler, tüm işlemlerini, İçişleri Bakanlığı’nda tarafından geliştirilecek e-Belediye Bilgi Sistemlerine kullanarak yapacak ve raporlayacak. Yapılan işlemler sonunda üretilen verileri de bakanlıkta bulunan merkezi veri tabanında tutulacak. Belediyeler hiçbir şekilde verilerini kendileri tutamayacak.

Konunun sektörümüzü ilgilendiren yöise şu; Türkiye’de 1400 kadar belediye var. Bu belediyeler, topladıkları paralar ve diğer işlemleri için 1980’lerin ikinci yarısından itibaren, yani yaklaşık 35 yıldır özel sektörce üretilen bilgisayar programları kullanıyorlar. Dolayısıyla belediyelere hizmet veren onlarca firma var. Bunlar kendi çözümlerini üretiyor, serbest piyasa koşullarında, rekabet içerisinde yarışıyorlar. Bu firmalarda toplam çalışan sayısı ise 10.000’nin üstünde olarak veriliyor. Sektörün toplam hacmi de (Yazılım, Lisans, Donanım vb) 500 milyon ABD Doları düzeyinde.

Şimdi AKP bu dikey sektörü yok etmeye karar vermiş gözüküyor. 7099 sayılı kanun, sektör tarafından böyle yorumlanıyor. Çünkü bakanlığa görüşmeye gittiklerinde aldıkları cevap, basitçe “başka iş yapın” olmuş. Bu firmalar –hızlı olmasa da– şimdiden eleman çıkarmaya başlamış durumdalar. Çünkü 12 Nisan’da gelen –yukarıdaki resimde başlığını gördüğünüz– bir genelge ile, valilikler üzerinden İçişleri Bakanlığı’nın bir emri küçük, büyük tüm belediyelere tebliğ edilmiş.

Bu emir, e-belediye bilgi sistemine biran önce uyumlu hale gelinmesi gerektiği ve bilişim yatırımı yapmamaları şeklinde bir ifade taşıyor.

Aslında ortada henüz tek bir modül (Kanun da belirtilen 61 modülden sadece 1’i) var. Bu modülün de sorunlu olduğu raporlanıyor. Belediyelerin uygulama ve kullanım farklılıkları nedeniyle sorun yaşadıkları görüldüğü için şu anda yeniden yazılıyor.

Ama belediyeler genelge nedeniyle yeni uygulama almak ya da bakım ücreti ödemek gibi konularda beklemeye geçmiş durumdalar. Bu ise firmaların bakım sözleşmesi yapmasını zorlaştırmakta ve firmaların, finansal dengesini bozmakta ve eleman çıkarmaya başlamalarına neden olmaktadır.

Şimdi olayın detayına ve sektör ya da veri güvenliği açısından sorunlarına bakalım;

e-Belediye Bilgi Sistemi ile merkezileştirilen veriler

Dediğimiz gibi, geçen yıl 7099 sayılı torba kanun yayınlanıyor. Bu kanun içine eklenen ve belediyelerle ilgili 2 madde var. Buna göre, İçişleri Bakanlığı geliştireceği e-Belediye Projesi ile tüm belediyelerin bilgilerini kendinde toplayacak. Bu 2 madde şöyle;

MADDE 16- 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 3- Belediyeler, mevzuatla kendilerine verilen görev ve hizmetlerin yürütülmesi ve vatandaşlar tarafından yapılan başvuruların sonuçlandırılması amacıyla her türlü idari iş ve işlemin yürütüldüğü e-Belediye bilgi sistemini kullanır.

e-Belediye bilgi sistemini kurmaya, işletmeye, veri saklama, veri iletimi ve veri paylaşımı ile ilgili politikaları tespit etmeye, çalışma usul ve esaslarını belirlemeye ve bu sistem ile ilgili merkezî bir hizmet standardizasyonu oluşturmaya İçişleri Bakanlığı yetkilidir.”

MADDE 17- 5393 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 10- Belediyeler, e-Belediye bilgi sisteminin kurulduğuna dair bildirimin İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmasından itibaren e-Belediye bilgi sistemi ile ilgili çalışmaları bir yıl içinde tamamlar.

Benzer sistemi kullanan belediyeler, sistemlerinde bulunan ve e-Belediye bilgi sistemi için gerekli olan verileri e-Belediye bilgi sistemini kullanmaya başladıkları tarihten itibaren bir yıl içinde e-Belediye bilgi sistemine aktarır. İçişleri Bakanı, gerektiğinde bu süreyi bir katına kadar uzatabilir.”

Neden merkezileşme kanunu çıkarıldı?

Türkiye'de yatırımların kolaylaştırılması başlığı ile çıkan kanunun içindeki 2 maddenin nedeni olarak "belediyelerde yatırımların, dolayısıyla vatandaşa hizmetlerin hızlandırılması için" şeklinde bir neden gösterilmiş.

Ayrıca bir de arka plan nedeni gösteriliyor; o da "Güneydoğuda kazılan hendeklerin engellenmesi".

Ama bu komik bir neden. Görüştüğümüz sektör yetkilileri; "Hendek kazanlar kazma ruhsatı mı alacaklar?" diye soruyorlar.

Bir başka soru da şu;  50 milyon kullanıcının verilerinin çalındığı hâlâ hatırlarımızda. Şimdi tüm belediyelerin verilerin "tek elde toplanması" daha önemli bir güvenlik zafiyeti değil midir? AKP'nin bu verileri manipüle etme olasılığı da sorulan sorulardan birisi. Çünkü uygulamanın bir özelliği, belediyelerde kendi verilerinin kalmayacak olması.

“Veri isteniyorsa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığına günlük, aylık ve yıllık bilgiler web servisleri aracılığıyla zaten veriliyor, eğer ilave bir veriye ihtiyacınız var ise bir genelge yayınlayın ve uygulamalarımızı ona göre uyarlayalım. Sektör, uygulamalarını rekabet içerisinde zaten geliştiriyor ve yönetmelikler uyumlu hale getiriyor” diyen sektör yetkilileri soruyor “Şimdi bütün bu uygulamalar, deneyim, marka değeri, belediyelere hiçbir yenilik getirmeyen bu bakanlık projesi yüzünden çöpe mi gidecek?”

Biz de soruyoruz; "2023'de bilişim sektörü ihracat hacmimiz 160 milyar dolar denilmişti. Yapılamayacağı ortada. Ama bu şekilde, yerel pazar da yok oluyor. 1980'lerin sonundan bu yana gelen 35 yıllık yetkinlikleri çöpe atarak nereye varacağız?"

Sağlık Bakanlığı aynı merkezi veri girişimini sağlıkta denedi ama sonuç?

Bir örnek olması açısından hatırlatalım; eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş zamanında, bakanlık tarafından, tüm hastaneler için benzer bir girişim yapılmıştı. Uygulama 1 yıl kadar denendi ama yaşanan sıkıntı ve sorunlar nedeniyle ve de programı geliştiren firmanın, bakanın akrabası olduğu anlaşdığından iptal edildi. Bu süreçte sağlık sektöründe hizmet veren firmalar dernekleşti (Sabiyed) ve örgütlü hale geldiler.

Ama E-Belediye Projesi, sağlık bakanlığınca uygulanan yöntemden farklı. Burada kanun var ve belediyeleri zorunlu kılıyor.

e-Belediye Bilgi Sistemi neden açık kaynak değil ve neden bulut servisi yerli değil?

Devletin  "milli ve yerli" şeklindeki stratejisine uygun olmayan bir davranışı da şu; sistem ilk duyuruların aksine açık kaynak değil, Pardus üzerinde de çalışmıyor. Üstelik bulut servisinin kişisel verileri nerede tutacağı belirsiz.,

Bunu açalım;

e-Belediye sistemi için 2018’de kanun çıkarıldı demiştik. 61 modül olarak planlanan ve şimdilerde 68 modüle çıkan sistemin, 20 modülü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, sektörde onlarca firma dururken, Ankara merkezli bir firmaya, Türksat üzerinden, KİK kısa devre edilerek, ihale ediliyor. Geri kalanı ise İçişleri Bakanlığı tarafından yapılıyor.

Yapılan tüm sunumlarda, sistemin açık kaynaklı ve Pardus üzerinde olacağı belirtilmişti. Ama proje Oracle veri tabanı, Azure bulut servisi ve .Net platformu üzerinde geliştiriliyor. Oracle’a, sadece 2 yıllık kiralama bedeli olarak 63 milyon TL ödendiği bilgisi ulaştı.

Tabi merak ettiğimiz bir husus şu; biliyorsunuz 6698 sayılı bir Kişisel Verileri Koruma Kanunumuz var. Microsoft’un Azure bulut servisi ile vatandaşların kişisel verilerinin yurtdışındaki sunucularda olmadığını nasıl anlayacağız?

Bir başka sorun ise şu; biliyorsunuz dünya açık kaynağa gidiyor. Belediyelere verilen sistemler ise kapalı olanlar olsa da, gitgide artan oranda açık sistemler. Şimdi AKP bu kapalı kaynak ve yurt dışındaki bulutu kullanan "yerli ve milli olmayan" sistemi nasıl savunacak?

Sistem tamamlanmadan gelen 12 Nisan genelgesinin acelesi ne?

12 nisanda tüm belediyelere genelge gönderildi demiştik [4]. Bu genelgenin amacı, çok sorgulandı. Çünkü 61 modülden henüz 1 tanesi tamamlanmışken, “buna uyumlu olacaksınız” emri, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybetmesi ile ilgili olduğu yorumları yapılıyor. Haklılar mı bilmiyoruz. Ancak bu 1 modülün de tam uymadığı anlaşıldığı için yenilenmekte olduğunu yeniden hatırlatalım.

Bilişim sektörü konuya; "AKP İstanbul Büyükşehir Belediyesini baskı altına almak için acele genelge yolladı" yorumu yapıyor.

Sektöre olumsuz etkileri

Sektör bir süredir tartıştığı bu konuları, bakanlık sunumlarında ve anlatımlarında ifade edilmeyen olumsuzluklar başlığı ile listelemiş. Oradan aynen alalım;

  1. Firmaların iş alanları, 7099 sayılı kanun marifetiyle yok edilmiştir
  2. Firmaların yıllardır geliştirdikleri uygulamalar çöp olmuştur
  3. Firmaların yıllar içerisinde kazandıkları deneyim ve birikim yok edilmiştir
  4. Firmalar, satış yapamaz duruma geldikleri için maddi zorluğa düşmüşlerdir
  5. Firma gelirleri düştüğü için eleman çıkarmalar yaşanmış ve yaşanmaktadır
  6. Firmaların, mevcut mali durumları ile çıkardıkları elemanların tazminatlarını ödeme imkanı bulunmamaktadır
  7. “Yerli/Milli Ürün” sloganının her yerde söylendiği bir ortamda, tam da bu şekilde iş yapan onlarca firma, tüm birikimleri ile yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
  8. Belediyeler arası rekabetin bir aracı olan uygulama yazılımları, bu proje ile tektipleştirilecek ve tüm belediyelerin, büyüklüklerine ve hizmet alanlarına bakılmaksızın, aynı uygulamayı kullanması dayatılacaktır. Bunun sonucu olarak ta hizmette kalite ve verimlilik düşecektir.
  9. Bakanlık tekrarlayan (Tüm belediyelerde bu sistem olmasına rağmen) bu yatırım ile dış kaynaklı ürünlere ciddi paralar ödemiş ve bağımlı hale gelmiş bulunmaktadır. Belediyelerin kullanmakta oldukları sistemler kanun ile atıl hale getirilmiş ve ülke ekonomisine zarar verilmiştir.

Sonuç

Diğer taraftan sonucu biz de bilişim sektörü adına şöyle yorumlayalım;

  1. Öncelikle yaklaşık 35 yıllık birikim çöpe atılıyor. Bir dikey sektör daraltılıp, yok ediliyor. Bu bırakın "bilişim ihracatı ile kalkınırız"  hedefini, yerel pazarı küçültücü özellik taşıyor.
  2. İnsan kaynakları açısından da aynı sorun var. Bir çok belediye bölgesindeki firmalarla çalışıyor. Bunlar da yerel insan kaynağı kullanıyorlar. Şimdi bu da yok oluyor.
  3. Üstelik yapılan iş kişisel verilerin koruması açısından sorunlu. Tek bir noktada toplanan verilerin korunmasının sakıncaları bir yana, bu verilerin Azure gibi bir bulutun üzerinde olması, "acaba nerede tutacaklar" sorusunu getiriyor. Yani veriler 6698 sayılı kanunun aksine yurtdışına çıkarılıyor.
  4. Kullanılan sistemin "açık kaynak" olmaması da bize, acaba bu veriler başka şekilde de bir yerlere gider mi? korkusu yaratıyor.
  5. TİB olayını unutmadan not edelim; bu verilerin siyasi bir yapı tarafından kendi elinde tutulması ve yerel yönetimlerin elinde veri bırakılmamasının yaratacağı siyasi risk de olayın diğer bir yönü.

[1] İşsizlik martta yüzde 14.1, genç işsizliği yüzde 25.2

[2] YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

[3] Kısıtlı Seçmen Verileri Konusu Anayasal Koruma Altındaki bir Hakkın İhlalidir ve Suçtur

Yazarın Diğer Yazıları

NetGSM olayı sürerken SMŞH (MVNO) nedir, yakından bakalım…

Türkiye’nin 5G ihale süreci, SMŞH işletmecileri için bir sıçrama tahtası olabilecek niteliktedir. Çeşitli düzenleyici reformlar ve 5G’nin sunduğu yenilikçi teknolojilerin etkin kullanımı ile ülkemizdeki SMŞH pazarı büyütülebilir

NetGSM olayına baktık: BTK Turkcell’e laf geçiremiyor mu?

NetGSM ya da başka bir MVNO firma güçlenirse, abonelerini yarın Turkcell'den alır, daha uygun servis fiyatı veren başka operatöre geçer. Turkcell'in ya da ülkemizdeki diğer iki operatörün algıladığı en büyük tehdit bu

Rekabet Kurumu, 3 Aralık’ta Google'dan sözlü savunma alacak

Google dışı siteler, reklamın neye göre dağıtıldığını ve hatta kendi payına ne kadar düştüğünü bilmiyor. Google bu paylaşımın siteye yönelik yüzde 68 olduğunu söylüyor ama şeffaf bir hesap göremiyoruz. Google ne söylediyse o

"
"