07 Mart 2025
1-7 Mart arası Deprem Haftası diye geçiyor. Birçok deprem uzmanının açıklamalarını okuyoruz. Biz de konuya farklı bir perspektif katalım.
Ülkemizde gündemin ağırlığı altında gözden kayboldu ama dünya 26 ocaktan bu yana, Akdeniz'de, hala sürmekte olan Santorini adası merkezli depremleri konuşuyor. Bu depremler konusunda bazıları denizin altındaki sönmüş volkanlardan şüpheleniyor. Örneğin 2012'den beri Santorini volkanının nefesini izlediğini söyleyen Oregon Üniversitesinden jeofizikçi Emily Hooft dün Yunanistan'da yayınlanan habere göre bir hareketlenme olduğunu düşündüğü için ilk elden takip için bölgeye geri döneceğini söylüyor. Yunanlı bilim insanları ise, bölgedeki volkanlar için yorumlar yapıyorlar.
Bazıları da depremlerin tektonik olabileceği düşüncesinde. Santorini zaten neredeyse 4000 yılı önce büyük bir volkan patlamasıyla ikiye bölünmüş ve Tsunami ve küllerle, Akdeniz'de ve hatta daha uzaklarda (Çin'den bile bahsediliyor) yarattığı etkiler büyük olmuş.
Ancak benim bakacağım konu, "Bölgede volkan patlaması ya da deprem, hangisi olursa olsun, Türkiye'deki haberleşmeyi etkileyebilir mi?" başlığı. Üstelik buna malum nedenlerle Marmara Denizi’ni de katacağım. Bunu bir okuyucum hatırlattı. Bu bölgede bir afet olursa (deprem ya da patlama), Türkiye'nin interneti etkilenir mi diye sordu. Aslında kendisi de hayli bilgili ve bu konunun gündeme gelmesi için bu soruyu sordu.
Bölgede aşağıdan görebileceğiniz gibi "aktif olarak adlandırılan volkan" şeridi var. Sönmüş gözüküyorlar ama bu volkanlardan hep "acaba bir gün" şüphesi duyuluyor. Dolayısıyla bu geçerli bir endişe konusu olabilir.
Ama ilginç olan şu; bu bölgeden Avrupa-Ortadoğu-Uzakdoğu arasında giden ve arada Türkiye'ye de uğrayan önemli kablo hatları var. Bugün veya gelecek yıllarda her an gerçekleşebilecek bir sorunun kaosa dönüşme olasılığı göz önüne alınarak, oluşabilecek her türlü riskin hesaplanması ve çözümlerin hazır tutulması gerekir. Çünkü günün birinde bu olasılık var ve gelecek yıllarda internet üzerinden alışveriş ve finans işlemlerinin artacağı ve korunan kripto para gibi varlıklar ve Block Chain gibi ortamlarda bilgilerin saklanacağını öngörüyorsak, bu riskleri şimdiden öngörmek ve çözmek gerekli.
Telekom operatörleri yüksek riskli bölgelerden kaçınabilir, ancak Santorini'nin Akdeniz'deki merkezi konumu alternatif rota bulmayı zorlaştırıyor. Gördüğüz gibi, Uzakdoğuya giden hatlardan Sea-Me-We-5'den Marmaris'e çıkan bir uç, İtalya-İsrail arasında kurulan ve arada Türkiye'ye uğrayan, İstanbul'da karaya çıkan Med Nautilus hattı, Kıbrıs ile Hatay ve Adana arasında 2 hat ve Karadeniz üzerinden İstanbul'u Bulgaristan ve Romanya'ya bağlayan diğer bir hat bulunuyor. Bunlardan Sea-me-we-5 ve Med-Nautilus önemli yük taşıyanlar. Ama daha detaylı bakalım.
Türkiye'nin uluslararası karasal ve denizaltı kablo bağlantıları
Türkiye'nin uluslararası internet bağlantısı, Avrupa, Asya ve Orta Doğu ile bağlantı kurmak için hem karasal fiber bağlantıları hem de denizaltı kablolarını kullanıyor. Bulabildiğimiz kaynaklara (ki nedense ülkede bu bilginin halka şeffaf olarak sunulduğu bir yer yok) göre önemli güzergahlar şöyle :
1. Karasal fiber bağlantıları
Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasında bir köprü olarak coğrafi konumu, onu karasal fiber ağlar için bir merkez haline getiriyor. Karasal ve denizaltı rotalarının kapasitesi (2023 verilerine göre tahminen) : ~25 Tbps
- Trakya üzerinden Avrupa'ya karasal hatlar: Bu hatlar, Türkiye'yi Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Avrupa'nın geri kalanına bağlar. Özellikle İstanbul'dan başlayan fiber optik kablolar, Trakya bölgesi üzerinden geçerek Avrupa'ya ulaşır.
- Doğu rotaları (Asya/Orta Doğu):
- İran: Avrupa-İran Ekspres Geçidi'nin (EPEG) bir parçası olarak Van-Tebriz bağlantısı (~800 Gbps).
- Gürcistan: Kars-Tiflis bağlantısı (~1 Tbps), Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu fiberiyle entegre.
- Irak/Suriye: İstikrarsızlık nedeniyle sınırlı (2023 itibarıyla büyük ölçüde etkin değil).
2. İnternet değişim noktaları (IXP'ler)
- DE-CIX İstanbul: Almanya merkezli değişim noktası.
3. Denizaltı kablo bağlantıları
Türkiye, İstanbul ve İskenderun'daki kara istasyonları aracılığıyla küresel denizaltı kablo sistemlerine bağlanıyor.
- Med Nautilus (İsrail'den İtalya'ya bağlantı), arada Kıbrıs Rum kesimi, Yunanistan'da 2 bölge (Atina ve Girit), Yunanistan ve İstanbul'a birer çıkışı var. 7000 km'lik bir kablo.
- SEA-ME-WE 5: Fransa'dan, Singapur'a kadar 20 bin km uzanıyor. Arada Marmaris üzerinden Türkiye'ye bir uç sağlıyor.
- KAFOS (Karadeniz Fiber Optik Sistemi): 538 km. Romanya, Bulgaristan ve Türkiye'yi birbirine bağlar ve İstanbul'da bir çıkış noktası vardır.
- Kıbrıs'a 2 bağlantı : Mersin ve İskenderun'dan Kıbrıs'a Turcyos 1 (110 km) ve Turcyos-2 (213 km) adı ile 2 ayrı bağlantı.
Bütün bu bağlantıları Telegeography sitesinden daha iyi inceleyebilirsiniz.
Denizaltı kabloları, deniz tabanı kaymaları, su altı heyelanları ve bulanıklık akımları yoluyla önemli hasara neden olabilen depremler, tsunamiler ve volkanik patlamalar gibi doğal afetlere karşı hassastır. Örneğin 2023’teki 7.8 şiddetindeki Kahraman Maraş depremi, İskenderun / Arsuz açıklarındaki bir denizaltı heyelanı nedeniyle bir tsunamiyi tetikleyerek iletişimi aksattı. Olay sonrası analiz şunları ortaya koydu, önceden var olan deniz tabanı araştırmaları yetersiz olduğundan, denizaltı heyelan tanımlaması gecikti. İlaveten bulanıklık ve artçı şoklar o bölgedeki haberleşmenin geri getirilmesi çabalarını yavaşlattı
Yüksek riskli bölgeler:
Ege Denizi: Dik yamaçlar ve aktif faylar deprem durumunda heyelanı artırır ve kablolar için risklidir.
Doğu Akdeniz: Depremler tarafından tetiklenen denizaltı heyelanları (örn. 2023 Arsuz heyelanı) kabloları koparabilir.
Marmara Denizi: Sığ sular ve İstanbul'a yakınlık tsunamilere ve tektonik kayma risklerini artırır.
Santorini ve çevresindeki Ege Denizi bölgesinde sismik aktivite Ocak 2025'in sonundan beri devam ediyor. Bölgede önemli sayıda deprem meydana geldi ve 26 Ocak ile 14 Şubat 2025 arasında 12.000'den fazla sarsıntı kaydedildi. Bu depremlerin büyüklükleri değişti ve en güçlüsü Richter ölçeğine göre 5,3'e ulaştı. Ülkemizin güney kıyılarından hissedilen 18 şubattaki bir tanesi de 5,1 şiddetindeydi.
Bu sürekli sismik aktiviteye yanıt olarak Yunan yetkililer Santorini, Amorgos, Anafi ve Ios dahil olmak üzere birçok adada olağanüstü hal ilan etti. Bu önlemler kamu güvenliğini sağlamak için kaynakların ve hizmetlerin hızla dağıtılmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Önlem amaçlı eylemler arasında tahliyeler, okul kapatmaları ve belirli kıyı ve heyelan riskli alanlara erişim kısıtlamaları yer alıyor.
Deprem sıklığı son zamanlarda hafif bir düşüş gösterse de durum hala öngörülemezliğini koruyor. Yunanistan'ın baş sismologu Costas Papazachos, olumlu bir çözüm için umut olmasına rağmen sismik dizilerin doğası gereği belirsiz olduğunu belirtti. Santorini'nin volkanik patlamalar geçmişine rağmen, devam eden aktivite esas olarak volkanik aktiviteden ziyade tektonik hareketlere atfediliyor.
Yetkililer durumu yakından izlemeye devam ediyor ve sakinlere ve ziyaretçilere uyanık kalmaları, yüksek riskli bölgelerden uzak durmaları ve resmi kanallar aracılığıyla bilgilendirilmeleri konusunda tavsiyelerde bulundu.
Santorini'deki Antik Dönem patlamasıEge Denizi'ndeki Santorini (Thera) Minos Patlaması, tarihin en güçlü volkanik patlamalarından biri olarak değerlendirilir. MÖ 1600 - MÖ 1500 civarında meydana gelmiştir (radyokarbon tarihlemesine göre MÖ 1627 ile MÖ 1600 arasında tahmin edilmektedir).Patlama, Santorini adasının büyük bir kısmını parçalayarak bugün var olan yapıyı oluşturdu. Ada içe doğru çöktü ve uygarlığın bazı kısımlarını sular altında bıraktı. Patlama, yakındaki Girit adasındaki Minos uygarlığını da harap eden büyük tsunamilere (35 metreye kadar yükseklikte) neden oldu.Patlama atmosfere büyük miktarda kül püskürterek küresel sıcaklıkları etkiledi. Kanıtlar, bunun Mısır ve Çin gibi uzak bölgelerde daha soğuk iklimlere ve tarıma zarar vermiş olabileceğini gösteriyor. Sonuç olarak Girit, Mısır ve Ege arasındaki ticaret ağları bozuldu ve ekonomik istikrarsızlığa yol açtı. Patlamanın VEI-7 olduğu tahmin edilmektedir ve bu onu insanlık tarihinin en büyük patlamalarından biri yapıyor. Santorini patlaması iklimi, medeniyetleri ve muhtemelen mitolojiyi etkileyerek antik dünyayı yeniden şekillendirmiştir. |
Santorini bölgesinde büyük bir deprem, tsunami veya volkanik patlama meydana gelirse, Akdeniz'den geçen denizaltı kabloları önemli ölçüde etkilenebilir. Özetleyelim;
1. Sismik aktivite ve zemin sarsıntısı
Güçlü depremler su altı heyelanlarına ve zemin deformasyonuna neden olabilir, bu da kablo kopmalarına, yer değiştirmelere veya ciddi eğilmelere yol açabilir. Dalma bölgelerindeki geçmiş sismik olaylar (2006 Tayvan depremi gibi) birden fazla kablo kopmasına, dolayısıyla internet ve iletişim hizmetlerini aksatabilir. Depremler ve volkanik aktivitenin birleşimi, daha önce yüzlerce kilometre boyunca birden fazla kabloyu koparan hızlı hareket eden su altı tortu akışları olan bulanıklık akımları oluşturan denizaltı heyelanlarını tetikleyebilir (Örneğin, Kuzey Atlantik'teki 1929 Grand Banks depremi, 600 km'lik bir alanda sırayla 12 denizaltı kablosunu koparan bir su altı heyelanına neden oldu)
2. Tsunami etkisi
Tsunami dalgaları çok derin sulardaki kabloları doğrudan etkilemez, ancak kabloların kara tabanlı ağlara bağlandığı kıyı iniş istasyonlarındaki altyapıya zarar verebilir. Daha az derin olan yerlerde, Tsunami dalgaları büyük miktarda suyu yerinden oynatabilir, kabloları engebeli deniz tabanı arazisinde sürükleyebilir veya koparabilir. Deniz tabanındaki kuvveti nedeniyle dipte bulunan kabloları yerinden çıkarabilir veya açığa çıkarabilir. Tsunami kaynaklı su altı heyelanları meydana gelirse, askıdaki tortu ve moloz akışları geniş alanlardaki kabloları koparabilir.
3. Volkanik patlama ve lav akıntıları
Su altı patlamaları veya lav akıntıları denizaltı kablolarını eritebilir veya gömebilir. Patlayıcı püskürmeler, denize ulaşırlarsa kablolara zarar verebilecek güçlü su altı akıntıları oluşturabilecek piroklastik akıntılara neden olabilir. Kül yağışı ve volkanik gazlar kıyı iniş istasyonlarını ve güç kaynağı sistemlerini etkileyebilir.
Santorini yakınlarında büyük bir sismik veya volkanik olay, doğrudan kopma, tsunamiler, heyelanlar veya volkanik aktivite yoluyla denizaltı kablolarına ciddi şekilde zarar verebilir. Bilim insanları çok yakın bir patlama riski görmüyor ama uyanık kalmanın altını çiziyorlar. Bölgenin tektonik oynaklığı ve yoğun kablo altyapısı, onu küresel iletişimler için kritik bir darboğaz haline getiriyor.
Türkiye'nin denizaltı kabloları depremler, tsunamiler ve heyelanlardan kaynaklanan akut risklerle karşı karşıyadır. Riski azaltma, gelişmiş mühendislik, gerçek zamanlı izleme ve uluslararası iş birliğinin bir karışımını gerektirir.
Hele ki, Nükleer Güç Santrallerinin ve ulusal elektrik şebekesinin yönetiminin siber güvenliği, Gebze’deki veri merkezleri, GSM operatörlerinin kontrol merkezleri sınır ötesindeki internet kesintilerine ve Marmara denizindeki iç denizlerden kaynaklı kesintilere karşı sorular üretip, bunların çözümleri için şimdiden çalışmalı, olmayan cevaplar varsa bulmalılar.
Kritik trans-Akdeniz kabloları kesilirse, Avrupa, Afrika ve Asya arasındaki veri trafiği diğer kablolara yönlendirilebilir ve bu da yavaşlamalara veya kesintilere yol açabilir. Derin deniz kablolarının onarımı özel gemiler gerektirir. Ama devam eden sismik veya tsunami tehlikeleri altında işlerini hızlı yapmaları da zordur.
Bunları soruyoruz ki, başımıza gelmeden önlem alınmasını hatırlatalım. Çünkü haberleşmenin afetlerde sürdürülebilir kalması açısından, düşünmemiz gereken sadece Santorini riski değil, yanı sıra büyük Marmara depremi ve başta Prof. Dr. Naci Görür olmak üzere hocalarımızın ikaz ettiği riskli alanlar var.
Ülkemize, Akdeniz'den gelen denizaltı kablolar herhangi bir felaket nedeniyle etkilenirse, buranın trafiği diğer tarafa yüklenecektir. Kablolar koparsa, finansal işlemler, veri merkezleri ve bulut hizmetleri, özellikle bu bağlantılara yoğun şekilde kullanan firmalar ve kurumlar açısından acaba sorun oluşabilir mi? Bu duruma karşı önlemler düşünülmüş müdür ya da alınmış mıdır?
Ya da tam tersine; Yunanistan (Santorini) veya İtalya (Etna) civarındaki kablolara birşey olursa, eğer hazırlıklı olursa, bu tür bir krizden Türkiye karlı da çıkabilir.
Soracağımız sorular şunlar;
Bunları soruyoruz. Çünkü Türkiye'nin internet bağlantıları hakkında şeffaf bilgi bulunmuyor. Oysa kullanıcılar (tüketiciler) olarak parasını ödeyen biziz. Bu nedenle hükümetin, ilgili bakanlığın ya da her kimse ilgili olan, bu tür bilgileri paylaşmak zorunda. Bunlar 1 şirketin, 3 şirketin vs. ticari sırrı değil, ülkenin güvenliği ile ilgili konular. Ülkenin internet bağlantısının kopması ekonomiyi ciddi etkiler ve ulusal bir risktir. Bu türlü bir kesinti bankacılık, ulaşım, ticaret, eğitim/öğretim, vb. alanlarını etkiler.
Bunun da ötesinde Türkiye üzerinden giden uluslararası trafiği de etkilediği için o gelirler de kaybolur. Böyle bir felaket yaşandığında sadece Türkiye değil, bölge etkilenecek. Geriye kalan sınırlı kapasiteye sadece Türkiye değil, diğer ülkeler de talip olacak. İnternet servis sağlayıcıları (İSS'ler) trafiği kara tabanlı kablolar üzerinden yeniden yönlendirebilir, ancak bu süreç zaman alır. Dolayısıyla bir kriz yönetimi planlaması yapılmalı. Bu planlama bugünkü duruma göre değil, felaket durumunda yaşanacak sıkışıklığa göre yapılmalı. Ancak biz bugünkü durumu bile bilmiyoruz. Her şey bir sır perdesinin arkasında? Neden? Bu gizliliğin haklı bir nedeni var mıdır?
Aslında bu konuda sadece biz tüketicilerin değil, bir sürü devlet kurumunun da soru sorması gerekiyor. Acaba soruyorlar mı? Çünkü bu konu AFAD başkanlığının veya BTK’nın kucağına bırakılmayacak kadar önemli.
AFAD'ın çalışmaları çerçevesinde valilikler, örneğin İstanbul Valiliği "Risk Azaltma Planı" ve de "eylem planı" hazırlamış. Ama yol planına bakıldığında bir sürü gerçekleşmemiş aktivite var. Örneğin sayfa 342'de 2022 sonuna kadar --o tarihte 53.143 olarak verilmiş olan-- "GSM baz istasyonlarının (bina üstü alan) doğal afete duyarlılık risk analizlerinin tamamlanarak risk içermeyen alanlara transferi sağlanacaktır." ifadesi yer alıyor. 3 yıl önce tamamlanmış olması gereken bu eylemde durum nedir? Kaç tane baz istasyonu taşındı? (Bize hiç taşınmadığını söyleyenler var)
Örneğin, İçişleri Bakanlığı BTGM hazır mı? Cumhurbaşkanlığı ve İletişim Daire Başkanlığı? Genelkurmay’ın 15 Temmuz’dan sonra, bu konuyu kendi yetki sorumlulukları dahilinde görüyor mü? talep ediyor mu? Maliye Bakanlığı ihtiyacımız var der mi? UAB ne kadar ihtiyaç olarak görüyor?
Bunun yanı sıra, Maslak civarı finans şirketleri GİZ’lerin veya binalarının tepesindeki uydu internet antenlerine güvenmesin. Zemin kayarsa, antenler oynarsa; yerinden oynayan LNB’leri doğru ayarlayacak teknisyenleri bulup getirene kadar çok şey kaybedebilirler.
Bu yazıda daha çok Santorini’den bahsettik ama gördüğünüz gibi Çanakkale Boğazından giren ve Marmara Denizi’ni geçerek İstanbul’a varan internet denizaltı kablosu da beklenen büyük Marmara Depremi’nin hedefi olabilir.
Tabii ki STK'ların da bu konuları sorması lazım. Umarım bu yazı birilerine bir şeyler hatırlatır da harekete geçilir.
Füsun Nebil kimdir?Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan). Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu. 1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir. 1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir. Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı. (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST) 2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. 2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı. Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor. 2014 yılından beri T24'te yazıyor. Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı. Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz. |
Avrupalı büyük operatörler konsolidasyonun kolaylaştırılması gerektiği düşüncesinde. Ama bu aslında tam bir “U dönüşü”. Avrupa’da 1980'lerde ve 1990'larda başlayan “serbestleşme” ve “özelleştirme” stratejisinden önemli bir kayma talebini temsil ediyor
Kripto para piyasası neden düştü? Dalgalanmalara katkıda bulunan temel faktörler arasında, ABD'deki faiz oranlarındaki artış, Trump'ın yüzde 25'lik gümrük tarifesi duyuruları, Bybit'e yapılan büyük kripto saldırısı, memecoin'lerin hızlı düşüşü gibi nedenler var
Dr. Kazım Beceren: Bu zamana kadar yaşadığımız sürece baktığımızda denetimde başarısız olduğumuza göre farklı bir yönteme başvurmalıyız. Bunun için gelişmiş ülkelerin modellerini inceleyip bizim ülkemizin şartlarına uygun bir yapının kurulması elzemdir. Yani oturup yeniden keşif yapmaya ihtiyaç yok
© Tüm hakları saklıdır.