İstanbul'da 22-28 Kasım arasında 14. Suç ve Ceza Filmleri Festivali gerçekleştiriliyor. Prof. Dr. Adem Sözüer tarafından kurulan ve hâlâ başkanlığında devam eden Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali şöyle tanıtılıyor;
"Sanatın ve bilimin çarpıcı dilini kullanarak insan hak ve özgürlükleri bağlamında adalet konusunda toplumsal etki yaratmayı amaçlayan, sosyo-kültürel yaşamın zenginleşmesine çalışan tematik bir festivaldir."
Direktörlüğünü Bengi Semerci ve Program Direktörlüğü'nü Alin Taşçıyan'ın gerçekleştirdiği ve ilk kez 2011 yılında başlayan film festivali dünya sinemasından örneklerle adalet konulu filmleri seyirci ile buluşturarak sinema, hukuk, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimlerinin temsilcileri ve sivil toplum örgütleri ile birlikte geniş bilimsel bir tartışma platformu oluşturmuş durumda.
Bilimsel bir platformla sinema dünyasını bir araya getiren tematik film festivali özelliğini koruyan festival, her yıl İstanbul’da akademisyenlerin, sinema yönetmenlerin, yapımcıların katılımıyla izleyicinin adalet konusunda düşünmesini, tartışmasını ve gelecek için kararlar almasını teşvik etmektedir. Festivalin 13 yıldır sürdürdüğü mottosu “Herkes için Adalet” olarak veriliyor.
Yapay zekâ ile adalet
Bu sene, "Adalet" ile bağlantılı konulardan birisi "Yapay Zekâ ile Adalet" olmuş. Çünkü 13 Eylül'de kendi ülkesinde vizyona giren Simón Casal'ın yönettiği Justicia Artificial (2024) festivalin önemli filmlerinden birisi. Bu, yapay zekanın (YZ) yargı sistemine entegrasyonunu inceleyen bir İspanyol-Portekiz bilim kurgu politik gerilim filmi.
Bu filmin festival için neden seçildiğini program direktörü Alin Taşçıyan şöyle açıkladı;
"Yapay Zekâ’nın mahkemelerde yargıçların yerini alması olasılığını gündeme getiren bir filmin Uuslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde önemli bir tartışma konusu olacağını düşündüm, izler izlemez. Ana akım bir film olduğu için bu kadar çarpıcı ve endişe verici bir konuyu ele almasa tematik olmayan bir festivalde göstermeyi düşünmezdik. Ancak yapay adalet kavramını ortaya atan bir filme kayıtsız kalmadık."
Yakın gelecekte İspanya'da geçen filmde, İspanyol hükümeti adaleti otomatikleştirmek ve siyasetsizleştirmek için insan yargıçları Yapay zekâ ile değiştirmeyi amaçlayan tartışmalı bir plan öneriyor.
Film, başlangıçta yargıçlara yardımcı olmak için kullanılan bir Yapay Zekâ sistemi olan THENTE 1'e odaklanıyor. Bu teknolojiyi yardımcı olmak yerine, insan yargıçları tamamen değiştirmek için, bir sonraki versiyon olan THENTE 2'ye geçiş için ulusal bir referandum çağrısı yapılıyor.
Referandum’a bir destek olması için, saygın ve tarafsız (herhangi bir yargıç grubuna üye olmayan) bir yargıç olan Carmen Costa’nın, projeyi değerlendirmesi isteniyor. Konu basitçe bu.
Yapay zekâ ile adalet
Film “yapay zekâlı hakim” düşüncesi yanı sıra insani hırsları, güç savaşlarını, insanların nasıl kolayca (tehdit ya da parayla) saf değiştirebileceklerini ya da değiştirmek için zorlanabileceklerini de gösteriyor.
Filmdeki ilgi çekici konu ya da metaforlardan dikkatimi çekenler şunlar;
1. Filmin Adalet sistemine eleştirisi önemli. Referandum'dan "Si" yani "Evet" çıkmasını isteyenler, bunu dile getirirken, bütün dünyanın "davaların uzun sürme” sorununu ileri sürüyor ve "mahkemelerimiz 20.yüzyıldan kalma" diyorlar. Yeni sisteme geçişin en önemli amacı bu olarak gösteriliyor.
2. Bu arada filmin başındaki bir dava sahnesinde, "Yüz Tanıma Sistemleri" yoluyla, yardımcı olan yapay zekâ (Thente I) sanığın yüz ifadesinden yalan söyleyip, söylemediği tespit ediyor ve destek veri olarak hakime sunuyor.
3. Diğer önemli noktada metafor olarak "otonom araç" kullanılıyor. Yakın gelecekte geçen filmde kahramanlarımızın otonom hareket eden araçları var. Yapay zekânın asıl yaratıcısının “otonom aracın ölümcül kaza yapması” sonucu ölmesi üzerine hakim sorguluyor ve kaza durumunda, kullanıcının ölmemesi yolunda bir "öncelik" tanımlaması yapıldığı ama bunun da siber saldırı ile bozulduğu ortaya çıkıyor.
4. Üstelik hakim Costa, bu algoritmaya bakmak istediğinde, önüne "telif hakları" diyerek çıkıyorlar. Yani yapay zekâcıların hesap vermekten kaçtıklarını görüyoruz.
5. 3 ve 4.üncü maddelerde söylediklerim (filmin işaret ettiği) aslında filmin ana konusu Thente-II adını taşıyan ve referandum ile yardımcılıktan, asıl olmaya terfi etmesi istenen yapay zekâ için de geçerli.
6. Yapay zekâ ile alakası olmasa da filmde bir yandan da referandumların nasıl şekillendiğini ya da şekillendirildiğini de görüyoruz. Bu arada insanı yaklaşımları, tehdit ve/veya rüşvet ile insanların nasıl yönlendirildikleri de üzücü.
1983 yapımı "The Day After" filmi, nükleer savaşın ne getireceğini sokaktaki insana ve daha önemlisi (Netflix’deki Dönüm Noktası: Atom Bombası ve Savaş filmine göre) zamanın ABD başkanına önemli bir öngörü sağlamış ve nükleer silahların azaltılması anlaşmalarına yol açmış.
Bu filme baktığımda, aynı öngörüyü yakaladım. Bu nedenle festival düzenleyicilerini kutluyorum. Önemli bir film seçmişler. Yapay zekânın bizi götüreceği noktaya dair birkaç konuda uyarıları olan bir film.
7. Yapay zekânın kritik sistemlerde insan karar vericilerin yerini almasının riskleri ve etik etkileri nelerdir?
8. Otonom bir gelecekte, adalet, hesap verebilirlik, şeffaflık, ön yargılar, taraflılık ve insan yargısının rolü hakkındaki sorular?
9. Güç mücadeleleri ve yönetimde gelişmiş teknolojilerin potansiyel kötüye kullanımı.
Yapay adalet: Nesnellik mi, çelişki mi?
Festivalin içinde filmlerin etrafında dönen tartışmalar da yer alıyor. Justicia Artificial (2024) için de bir panel düzenlendi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Altan Çakır ve İstanbul Ticaret Üniversitesi'nden Dr. Buket Abanoz Öztürk'ün katılımıyla ve benim moderatörlüğümle bu paneli gerçekleştirdik.
Dr. Buket Abanoz Öztürk bu konuda şunları söyledi:
"Adaletin algoritmalar aracılığıyla sağlanması meselesi, toplumsal eşitlik, ırksal ve cinsiyetçi önyargılar gibi olguların algoritmaların sonuçlarına nasıl etki edebileceği üzerine daha fazla düşünmeyi gerektiriyor. Eskiden teolojik araçların, günümüzde ve gelecekte teknolojik araçların sunduğu hazır bilgi karşısında şüphe duyma ve soru sorma kolayca vazgeçilemeyecek kadar değerli.
Ceza muhakemesinde YZ’nin suç davranışına ilişkin öngörüsü -doğru olup olmadığı bir yana- bir ihtimaldir ve gerçekleşmeme ihtimali hâlâ vardır. Sadece suçun önlenmesi, suçluların belirlenmesinde değil, aynı zamanda yaptırım bireyselleştirilmesi ve belirlenmesinde de yapay zekâların rol oynayacakları bir ceza adalet sisteminde veri setinin doğruluğu, tarafsızlığı ve örneklemin büyüklüğü gibi pek çok sorun kararın doğruluğunu etkileyecektir.
Yardımcı araç olarak dahi olsa yapay zekânın ceza adalet sisteminde kullanılmaya başlanması, karar verici olarak insanın tamamen ortadan kalkacağı anlamına gelir. Algoritmanın verdiği çıktı muhtemelen insan hakimler tarafından mutlak doğru olarak kabul edilecektir. Dolayısıyla hâkime yardımcı olması adına dahi olsa algoritmaların karar sürecine dahil edilmesi halinde (pek çok ülkede dahil edildi bile) ya demokrasiler yeniden şekillenecek, insanlar dijital diktatörlük ya da dataizm altında yaşamaya başlayacaktır."
Prof. Dr. Altan Çakır ise şu yorumu yaptı:
"Yapay zekâ (YZ) konusunun kamuoyunda çok farklı başlıklar genelinde ele alınması ve tartışılması son derece önemlidir, çünkü bu teknoloji hem günümüz toplumunu hem de geleceği derinden etkilemesi beklenmekte, günümüz kamu ve iş dünyası tarafından çok yakından takip edilmektedir. YZ teknolojileri, iş ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, sanayilerin otomasyonu ve iklim değişikliği gibi küresel sorunların çözümünde önemli faydalar sunmaya başlarken, potansiyel iş kayıpları, mahremiyet ihlalleri ve kritik ve insan hakları merkezinde karar alma süreçlerindeki etik sorunlar gibi ciddi riskler de barındırmaktadır.
Simón Casal'ın yönettiği Justicia Artificial (2024) ve bu gibi filmler, YZ'nin yargı sistemi üzerinde ki potansiyelini ve tehlikelerini vurgulayarak bu teknolojilere ilişkin beklentileri ve endişeleri irdeleyen, izleyici ile birlikte topluma insan merkezli tartışma ortamı konusunda fikir veren çalışmalardır. Kamuoyunun bu sürece dâhil edilmesi, teknolojinin doğru anlaşılmasını, etik gelişimin teşvik edilmesini ve YZ'nin ilerlemesinin toplumsal değerlerle uyumlu şekilde şekillendirilmesini sağlamakta, farklı disiplinlerden uzmanların görüşlerini sunabileceği konuşma ortamı yaratmaktadır. Bu sayede, inovasyon teşvik edilirken insanlığın çıkarlarının korunması da garanti altına alınması için gerekli çoğulcu ortamların sağlanması da en büyük temennimiz olmaktadır."
Özetle yapay zekânın toplumsal etkisi ve politik gerilim filmleriyle ilgileniyorsanız, bu film size göre.
Aşağıda filmin fragmanını izleyebilirsiniz.
Füsun Nebil kimdir?
Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan).
Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu.
1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir.
1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir.
Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı. (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST)
2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.
2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı.
Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor.
2014 yılından beri T24'te yazıyor.
Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı.
Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz.
|