16 Kasım 2022

Tekelleşmeyi önlemeye yönelik e-ticaret kanunu için Ticaret Bakanlığını kutlamak lazım

Yeni bir "dosya" açıyoruz: "E-ticaret kanunu"

Bu yazımı kanunun içindeki tekel konusuna ayırdım. Bir sonrasında reklam maddelerini inceleyeceğiz. Dediğim gibi bu bir dosya, Yani arkasından gelen yazılarım olacak. Çünkü Türkiye'deki e-ticaretin büyümesinden, yabancı firmalardan daha önce Türk KOBİ'lerin, müşterilerin ve kuryelerin yararlanması lazım.

Yeni bir "dosya" açıyoruz: "E-ticaret kanunu". Bu dosyada 2014'te çıkarılan 6563 sayılı e-ticaret kanununa yapılan ve 7 temmuz 2022'de Resmi Gazete'de yayımlanan 7416 sayılı kanunla getirilen değişiklikleri konuşacağız. Temelde 5 konu var:

  • e-ticarette tekeli engellemek,
  • Reklamların rekabete aykırı kullanımının engellemek,
  • Tüccarların haklarının korunması ve ödemelerini hızla alabilmesini sağlamak,
  • KOBİ'ler için e-ticaret fonu geliyor
  • Sadece e-ticarette değil, süreçlerin tamamında dev haline gelmeyi önlemek (hem hizmet, hem mal satışı yapılamaması)

gibi maddeler geldi. Bu değişikliklerin detaylarını çoktandır konunun tarafları ve hukukçularla birlikte incelediğim için bugüne kadar yazmadım. Bir çok kişiyle konuştuktan sonra yazmayı planladım ama son bir aydır bazı köşe yazıları görüyorum ve motivasyonlarını anlamakta zorluk çekiyorum. Bu kanunun ikincil mevzuatı olarak hazırlanan bir yönetmelik ve kanunu etkisiz bırakabilecek bir Rekabet Kanunu değişikliği olduğu ve buna yönelik lobi çalışmaları yapıldığı spekülasyonları var. Doğru mudur bilmem ama makalelere bakarsanız, kanundaki bir çok madde amacının tersi gibi anlatılıyor. Örneğin tekelleşmeyi engellemesi sanki e-ticareti engellemesi gibi anlatılıyor. Bunlara işaret edelim.

CHP'ye de soralım, bu kanunu oybirliği ile onayladıktan sonra Anayasa Mahkemesine neden taşıdınız? Neresi kötü? Bunu CHP bize anlatmak zorunda. Çünkü burada da anlatacağımız üzere, kanun bozulan e-ticaret ortamına rekabet getirebilecek bir kanun.

Duruma rakamlarla ve konunun tarafları ile birlikte bakalım. Ben bir yanlışlık olmaması için öyle yaptım. Taraflara sordum ve soracağım da. Dizimiz 7-8 yazı içerecek ve ilerideki bölümlerde farklı tarafların farklı görüşlerini de görmüş olacaksınız.

E-Ticaret Kanunundaki değişiklikler e-pazar yerlerine yönelik

TÜBİSAD'ın 2015 yılında yani kanundan bir sene sonra yayımladığı 2014 e-ticaret raporuna bakarsak çok önemli bir farklılık görülür. Türkiye'de 15 binin üzerinde ziyaretçi alan e-ticaret sitesi sayısı, önceki seneye nazaran yüzde 30 azalmıştı.

Çünkü 2014 civarında e-pazaryerleri çoğalmış ve tüccarlar tek tek kendi sitelerinin bakımı, siber güvenliği, trafik çekmek gibi dertlerle uğraşmak yerine, bu hizmetleri onlar adına yapan ve kendilerinin sadece ticaretlerine bakacakları e-pazaryerlerine taşınmaya başlamıştı.

Dolayısıyla 2014'de Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan 6563 sayılı e-ticaret kanununda, bugün AB tarafından da "GateKeeper" olarak adlandırılan e-pazaryerleri için çok fazla madde yoktu.

Ama aradan geçen yıllarda, Nisan 2022 tarihli Rekabet Kurumu raporu'nun da gösterdiği gibi, e-pazaryerleri büyüdü, büyüdü ve tüm e-ticareti kapladılar. Yani "GateKeeper" oldular, kapıları tutmaya başladılar.

Bugün konuştuğumuz ve 7 Temmuz 2022'de Resmi Gazete'de yayımlanan 7416 sayılı kanun ise işte bu "GateKeeper" denilen yani ticareti elinde tutan platformlara yönelik değişiklikler ve düzenlemeler getiriyor.

Ticaret Bakanlığı'nı kutluyorum, iyi bir kanun tadilatı yapmışlar

Yazılarımdan göreceğiniz üzere birçok kanuna muhalifim. Çünkü bu kanunların sonuçlarını yıllardır, yaşam alanlarım olan insan hakları, çalışan hakları, kadına şiddet, eğitim, sağlık, ekonomi ve tabii ki kendi uzmanlık konum olan bilişim-iletişim (internet) alanında görüyor ve çokça kızıyorum.

Ama Sezar'ın hakkı Sezar'a, e-ticaret kanununa getirilen değişiklik iyi olmuş. Türkiye'nin ve Türk tüccarının (e-pazaryerlerinde satış yapanların) ve müşterilerin, dolaylı olarak da kuryelerin lehine olmuş. Yönetimi ülke olarak elimizden kaçmakta olan e-ticaret pazarını gecikmiş de olsa, tekrar rayına sokmak için iyi bir fırsat olabilir. Bakan Mehmet Muş'u buradan kutlarım.

Çünkü bu kanun en başta tekelleşmenin önüne geçiyor. Bu nedenle bazı makalelerdeki e-ticaretin önünün kesileceğine dair yorumları anlayamıyorum. Tersi durum e-ticaret pazarını yok eder, diğer yazılarımızda tarafların ağızlarından anlatacağız bunları. Zaten bakın Rekabet Kurumu raporunun 97. sayfası ne diyor:

Trendyol Türkiye'nin ilk decacorn'u olmakla övünüyor ama bugün aslında Çinli Alibaba.com'un yüzde 86,5 oranında sahibi olduğu bir firma durumunda. Eğer bu yeni düzenlemeler olmaz ise, 4 yılda çıktığı yükseklikten daha yukarı çıkacak. Diğerlerini pazardan silecek. Mesela raporun yayınından sonra -bu yıl- Gittigidiyor.com pazarı terk etti gitti.

Yine Rekabet Kurumunun raporundan yukarıya aldığımız bölüme bakarsak, 2019 yılına kadar benzer pazar payı olan 4 e-pazaryeri varken, günümüzde tekelleşmeye giden ve bir tek "GateKeeper" yaratan bir manzara var. Tekstil gibi belli sektörlerde zaten bu tekelleşme olmuş durumda. Diğer konularda da hızla yükseliyor. Bir firmanın yüzde 50-60 civarında olduğu, ikinci sıradakinin yüzde 20'lerde olduğu ve geri kalan tüm firmaların bu geri kalan yüzde 20-25'i paylaştığı kaydediliyor.

Aşağıda e-pazaryerleri raporundan, 2 firmalı (CR2) ve 4 firmalı (CR4) pazar payını görüyorsunuz. Bu tablo 2020'ye kadarı gösteriyor. Aradan geçen sürede 2 firmalı olayın daha da yükseldiği söyleniyor.

2021'de perakende sektörü satışlarının yüzde 17,6'sı e-ticaretten geldi

Biraz da rakamlara bakarsak, bu kanun değişikliğinin önemini daha iyi anlarız. Salgın sonrası tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'deki e-ticaret hacmi füze hızıyla 3 kat yükseldi ve e-pazaryerlerinin, e-ticaret hacmi içindeki durumunu yukarıda görüyorsunuz. Neredeyse tamamı e-pazaryerleri üzerinden gerçekleşiyor.

Rakamlara kısaca bakalım: Türkiye'de e-ticaret satışları 2020'de 2019'a göre yüzde 66 büyüyerek 226 milyar TL'ye ulaştı. 2021'de salgın sonrası ise büyüme daha da hızlanarak yüzde 69'a ulaştı ve satışları 382 milyar TL, yani yaklaşık 400 milyar TL düzeyine taşıdı.

iyzico, Dogma Alares ve ETİD (e-ticaret İşletmecileri Derneği) tarafından hazırlanan "2021 Türkiye E-Ticaret Ekosistemi Raporu"na göre ise, GSYİH'nin yüzde 4,5'i, toplam perakende sektörünün ise yüzde17,6'sı perakende e-ticaret satışlarından oluştu.

Tekeller, tüccarların kârlarını ve tüketicinin fiyatlarını ve kuryeleri yönetir

Rekabet Kurumu raporu 2020'ye kadar veriyor. 2021 ve 2022'ye bakabilseydik, e-pazaryerlerinin yüzde 70'in de daha yukarıya çıktığını görecektik.

Bu nedenle sektör iyi düzenlenmezse dezavantajı da olabilir. O da perakende ticaret içinde payı gün geçtikçe yükselen e-ticaret'in özellikle bu pazar yerleri üzerinde satış yapan KOBİ firmaların ticaretini etkileyebilecek düzeyde olmaları.

Başka deyişle, bu tekelleşme sürerse -ki elimdeki şikayetler şu anda bile olduğuna dair bilgiler veriyor- tüccarlar kendi fiyatlarını belirleyemez hale gelecekler. Hatta tüccarlık yapma, yapamama koşulları etkilenecek ve belki yerlerini yabancı KOBİ'lere bırakmaları gündeme gelecek.

Çünkü günümüzde, faturası orjinal olduğu halde "sahte mal satıyorsunuz" gibi nedenlerle atıldığını iddia eden, influencer kampanyalarına reklam ödemesi yapmaya zorlandığını belirten firmalar var. Bu konudaki şikayetleri sonraki yazılarımızda daha detaylı okuyacaksınız.

Diğer yandan tekelleşme sürerse, tüketiciler de tercih yapamaz, önlerine sürülen fiyattan almak zorunda kalır olacaklar. Tüketici için de risk var.

Üçüncü olarak da 2022 başında patlayan kurye problemini hatırlayın. Bu konuda da farklı anlatacaklarımız var.

Yabancı sermaye ülkemize gelmez mi? Gidenler?

Bu arada e-ticaret kanunu e-ticareti engelleyecek vs yazanların yanına, bir de yabancı yatırımcı eklendi. Kendisini Trendyol'un yatırımcısı olarak tanıtan PrinceVille Capital'deki yönetici Türkiye'ye geldi ve "yüzmilyonlarca dolar yatırım yapacağız ama bu kanun engelleyici" diyerek demeçler verdi.

Trendyol bunu hep yapıyor. Geçen yıl, Rekabet Kurumundan tam da e-ticaret sektörünü sorgulayan yöneticiyi transfer ettiğini, başka kamu yöneticilerini (mesela TOBB'dan) aldığını yazmıştık.

Yabancı sermayenin ülkemize gelmesini -özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar çerçevesinde- isteriz ama yabancı sermaye getiriyor mu, götürüyor mu, koşullar nedir, iyi bakmamız, incelememiz gerekli.

Mesela, Trendyol Berlin'de merkez açtı ve bu Meral Akşener tarafından bile "Türk firması Berlin'de şube açtı" diye duyuruldu ama ben düşündüm, "Acaba Çinli Alibaba, Türk şemsiyesi altında mı Berlin'e gitti?" diyerek.

Ayrıca yabancı sermaye gelmez diyenler kaçan yabancı sermayeden bahsetmiyor. Gittigidiyor.com bu yaz pazarın bu tekelleşen durumuna dayanamayarak ülkeyi terk etti gitti.

alibaba.com üzerindeki KOBİ'ler ne kadar e-ihracat yaptı?

Bu arada not edeyim: Alibaba'nın Türkiye merakı sadece Trendyol üzerinden değil, kendi sitesi üzerinden de var. 2017'den beri Alibaba.com'a kayıt olan KOBİ'lerin aidatlarının bir kısmını Türk devleti ödüyor. Bu sene yine böyle mi ya da fiyatı ne kadar bilmiyorum. Ama geçen yıla ait bir mesaj şu şekildeydi:

Tabii bunu okuyunca merak etmeden olamıyorum. Acaba, 2017'den bu yana Alibaba.com üzerinden Türk KOBİ'lerin aidatları için Türkiye kaç para ödedi. Buna karşılık bu KOBİ'lerin ihracatı arttı mı ya da ne kadar sipariş aldılar, ne kadar e-ihracat yaptılar. Öğrensek iyi olur. Umarım Ticaret Bakanlığı buna dair rakamları da açıklar bize.

Yani alibaba.com sadece Trendyol ile B2C değil, alibaba.com ile de ülkede B2B ticaret platformlarını tamamen tekelleşmeye götürüyor. Herkes "tek decacorn'umuz", "ilk unicorn"umuz diye bakıyor ve kendilerine sorulduğunda Türk çalışanları ile Türkiye'ye hizmet veriyoruz diyorlar ama Trendyol Türk olmaktan çok Çinli. Çinli oyuncunun zaman içinde ne tür dayatmalar yapacağını ise henüz bilmiyoruz bile.

Bu yazımı kanunun içindeki tekel konusuna ayırdım. Bir sonrasında reklam maddelerini inceleyeceğiz. Dediğim gibi bu bir dosya, Yani arkasından gelen yazılarım olacak. Çünkü Türkiye'deki e-ticaretin büyümesinden, yabancı firmalardan daha önce Türk KOBİ'lerin, müşterilerin ve kuryelerin yararlanması lazım. Öyle değil mi?

Yukarıda Türkiye'de e-pazaryerlerini kullanan firmaların oranlarını görüyorsunuz. Ben merak ediyorum, bu tablodaki tek kişi işletmelerini ve tabii ki diğer tüm şirketleri zaman içinde e-ticaret sayesinde büyütebilecek miyiz, ya da kendi e-ticaret iç pazarımızı -bugün AVM'lerde gördüğümüz gibi- yabancı markaların hakimiyetine mi terk edeceğiz?

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur