11 Şubat 2022

Bir Ar-Ge hikâyesi: Yerli ve milli 5G, ne kadar yerli/milli, ne kadar Ar-Ge?

Türkiye'nin cari açığının telekom cihazlarından geldiği belirtiliyor ama bu cihazlardan en önemlilerinden birisi olan Baz İstasyonu yani ULAK konusunda, "bunu alın, cari açığımızı azaltır, maliyeti konusunda destekleyelim" denilmiyor

3 gündür Türkiye'nin en büyük (ya da en büyüklerinden biri) Tübitak/Teydeb projesine yani "Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G" projesine dair cevaplar okuyorsunuz. Bu cevaplar 3 ocakta yazdığım ilk yazıya ve sonrasında sorduklarıma gelen cevaplardı. Uzun oldu ama aynen sunmayı tercih ettim. Çünkü alıntılar yaparak sunsak, zamanla başka şekle dönüşebilirdi [1][2][3][4].

ULAK var ve çalışıyor

Özeti şu; Türkiye'de LTE Advance (4.5G) olarak geliştirilen bir ULAK projesi var. Bu projeyi 2009'lardan bu yana (ilk yazım 2011 olmuş) takip ediyorum. Bu proje şu anda Turkcell + Türk Telekom + Vodafone için 33 ilde ve evrensel hizmet fonu kapsamı da dahil 71 ilde çalışan baz istasyonlarına sahip. Dipnottaki haritadan ULAK baz istasyonlarının nerelerde çalıştığını görebilirsiniz[5].

Ama nedense Türkiye Cumhuriyeti ya da Ulaştırma Bakanlığı ya da BTK, her kim yetkili ise, bu kullanılabilir durumdaki projeyi desteklemiyor. Sadece 1764 tane kurulmuş durumda. 2020 ocak ayında verilen bir rakama göre toplam baz istasyonu sayısı 197 bin. Yani ancak yüzde biri ULAK. Türkiye'nin cari açığının telekom cihazlarından geldiği belirtiliyor ama bu cihazlardan en önemlilerinden birisi olan Baz İstasyonu yani ULAK konusunda, "bunu alın, cari açığımızı azaltır, maliyeti konusunda destekleyelim" denilmiyor. Onun yerine kendi ülkesinin kredi olanaklarını kullandıran yabancı cihazların alımı adeta destekleniyor.

İşte bu aşamada, yani 2018'de, tam da ULAK bazı illerde baz istasyonlarını kuracak iken, ULAK'ın geliştirilmesi için desteklemek bir yana 5G için proje oluşturuluyor. Üstüne ULAK'a adeta "sen işini gücünü bırak bununla ilgilen" gibi bir şeyler söyleniyor. ULAK bunu yapmayınca da gazete köşelerinden şikayetler edildiği görülüyor.

Halbuki, ülkede geliştirilmiş bu teknolojinin şikayet edilmesi yerine, nasıl ileri götürülür konusuna destek olunması lazım. Yolunun kesilmeye çalışılması ayrıca bir garabet.

Şaka gibi: 3G ihalesinde yüzde 30'luk şart yüzde 1 olarak gerçekleşti ama 4.5G'de yine de yüzde 45 şartı konuldu

3G lisans ihalesinin yapıldığı 2009 yılında BTK, operatörlere 3G şebekesi kurulması için satın alınacak malzemenin yüzde 30'unu yerli ve KOBİ firmalardan almak şartı getirdi. Çok heyecanlandığımız bir şart idi. Öyle ya, cari açık azalacak ve ülke mobil telefon teknolojisinde bir şeyler yapmak için uğraşacaktı.

Sonuç?

Bir rivayete göre yüzde 0,98, bir başka rivayete göre yüzde 1,28 olarak gerçekleşti ve operatörlerin yaptığı talep üzerine 2016 yılında 3G için bu şarttan muafiyet getirildi.

3G'de bu sanki olmamış gibi 2016 yılındaki 4.5G ihalesine yine BTK tarafından yüzde 45 yerli şartı getirildi. 

OSTİM yüzde 45 şartını görünce, kendi bünyesindeki firmalara yeni bir alan açmayı istedi ve  2018 yılında Haberleşme Teknolojilerinde bir kümelenme oluşturmayı düşündü. OSTİM içindeki firmaların 4.5G konusunda ARGE ve üretim yapması hedeflenmişti. Bir çok firma da heyecanla katıldı.

Ama sonra BTK kümelenmenin içine "bizim söylediğimiz kişi yönetecek" diyerek girdi ve "İhaleden bu yana 2 sene geçti, 4.5G'de satılacak bir şey kalmadı. 5G yapın" dedi. Üstüne Teydeb'den dev bir teşvik alınmasının da yolunu açtı.

Oysa aşağıdaki haritadan göreceğiniz üzere 4.5G'de en az 2030'a kadar alınacak cihazlar var. Hatta 3G'de bile kapsama alanı hala zayıf (sarı-kahverengi olan bölgeler 3G kapsama, kırmızı olanlar 4.5G kapsama alanlarını gösteriyor).

Bu arada 4.5 G‘de üretim yapan KOBİ'ler yaratmak amacıyla 2018'de kurulan Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesinin (HTK) rotasını 4.5G'den 5G'ye çeviren BTK, şimdilerde 4.5G için yerli katkı payını yüzde 23-25 gibi açıklıyor. Ama içerisindeki rakama baktığınızda, yerli ne var bilmiyoruz. Açıkta yayınlamıyorlar ama duyduğumuz kadarı ile bu rakamlar Türkiye'de vida sıkmak usulüyle "yerli ürettik" diyen yabancı üreticilerin sattıkları miktarlar. Yani doğruysa yerli katkı yine zavallı bir durumda.

Yerli ve milli konusunda birileri kafa karıştırmaya bayılıyor ama hatırlatalım; salgın öncesinde bu kafa karışıklığı hayli yoğun olsa da, salgın sonrasında tedarik zincirlerinde meydana gelen sorunlar, "yerli" ve "milli" üretimin anlamını daha açık hale getirdi[6].

Bu haliyle uçtan uca yerli ve milli 5G projesi de, 4.5G'de üretim yapmanın önüne geçmiş gözüküyor.

Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Projesi

2018 yılında başlayan Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G projesi (UUYM5G) konusunda sorularımızı ve cevapları son 3 gündür okuyorsunuz[1][2][3][4]. Daha fazla bir şey katmadan, bunların yorumunu size bırakırken, bu yazıları okuyan ve konuya yakın bir dostun yorumlarken kullandığı fıkrayı size de aktarayım.

Adamın biri kahvede oturanlara vaaz vermeye çalışıyormuş:

"Bir erenin çocuğu olmuyormuş, dua etmiş. 'Tanrım bana bir çocuk nasip et, ben de onu sana kurban edeyim'. Kısa bir süre sonra erenin kızı olmuş. Eren verdiği sözünü tutmak için kızını deniz kenarına götürüp kurban edeceği sırada gökten Azrail elinde bir keçi ile görünmüş."

Oturanlardan biri dayanamayıp demiş ki:

"Anlattığının neresini düzelteyim, eren değil peygamber, deniz değil çöl, kız değil oğlan, Azrail değil Cebrail, keçi değil koç."


Kaynakça

[1] 5G'de "Yerli ve Milli Uçtan Uca" Projesinde 80 Milyon TL Desteğe Rağmen Hazin Durum

[2] Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Projesine İçeriden Bir Bakış- I

[3] Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Projesinde Sorular ve Cevaplar

[4] Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Projesinde, Sorular ve Cevaplara Devam

[5] ULAK SAHALARI

[6] 'Yerli', 'Milli', 'Yerli ve Milli' kavramları üzerine bir tartışma

Yazarın Diğer Yazıları

İnternet hızında yerinde sayıyoruz ama 2,5 yılda fiyatlar 4 kat artmış

Tüketicinin "mecburi operatör seçimi"ne maruz bırakıldığı, fiyatların uçtuğu, yatırım yapılmayan, tüketicilerin ödediği fahiş fiyatların nereye gittiği belli olmayan bir telekom sektörü var. Teknoloji çağında, ülkeye ve gençliğimizin geleceğine yapılan pek çok kötülükten birisi de budur

Dünyadan toplumsal taleple çözülen iki olay: Elisa Lam ve Maria Soledad

Her ikisinde, toplumun sessiz kalmadığını ve olayları sonuna kadar takip ettikleri görülüyor. Her iki olay da ilham ve ümit verici. Toplum vicadnını yaralayan olayların karşısında ne yapılması gerektiğini gösteriyor

Psikiyatrist Bilal Ersoy: İncel gençlere, umutla tutunacakları bir gelecek vaat edebilmeliyiz

Doç. Dr. İrem İnceoğlu, “inceller”in diğer kadın düşmanı yapılanmalardan farkının “kadın düşmanlığına bir kılıf uydurma çabasına bile girmeyecek kadar nefreti açık ifade edebilmeleri” olarak değerlendirirken; psikiyatrist Bilal Ersoy, yapılabilecek en önemli şeyin “onlara, tutunacakları bir geleceği vaat edebilmek” olduğunu söyledi

"
"