21 Ocak 2015

NSU davasının sanıkları kimdir?

Nasyonel Sosyalist Yeraltı Örgütü davasında yargılanacak sanıklar ve Mahkeme Başkanı Manfred Götzl kimdir?

Nasyonel Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) davası çerçevesinde beş zanlı Münih Yüksek Eyalet Mahkemasi’nde hakim karşısına çıkacak. Mahkemeye beş hâkim bakacak. Mahkeme başkanlığını Manfred Götzl yapacak.

 

Zanlılar:

 

Beate Zschäpe: 38 yaşındaki kadın terörist, 1998 yılında istihbarat ve polisin zafiyeti yüzünden tutuklanmaktan kılpayı kurtuldu, bu tarihten sonra örgüt üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile birlikte illegal yaşamaya başladı. Thüringen Eyaleti’ne bağlı Jena kentinde doğan Zschäpe, daha sonra intihar eden iki dava arkadaşı ile bir araya gelerek yine bu kentte terörist bir örgüt kurdu. Örgüte 2001 yılında Nasyonal Sosyalist Yeraltı Hücresi NSU adı verildi. Görgü tanıkları Zschäpe’nin diğer örgüt üyeleri ile eşit konumda olduğunu ifade ediyorlar. Mundlos ve Böhnhardt’ın 4 Kasım 2011 tarihinde intihar etmesi üzerine Zschäpe, aynı gün Zwickhau’da birlikte yaşadıkları evi ateşe verdi ve işledikleri suçları üstlendiklerini beyan eden video kaydını güvenlik görevlilerine postaladı. Zschäpe, 8 Kasım’da Jena’da teslim oldu. Tutuklanan ve Köln’e sevkedilen Zschäpe, mahkeme için Münih’e gönderildi. İki yıldır mahkeme önüne çıkan Zschäpe şu ana kadar susmayı tercih etti.

Ralf Wohlleben: Aşırı sağcı parti NPD’nin eski üyelerinden Ralf Wohlleben, aşırı sağcı çevrede aktif olarak çalışan ve tanınan bir kişilik. Wohlleben, NSU’lu teröristlere cinayetlerde kullanılan Çezka tipi silahı temin etmekle suçlanıyor. Thüringenli 40 yaşındaki Wohlleben 20 Kasım 2011’de tutuklandı. Soruşturmayı yöneten yetkililer, Wohlleben’in NSU’nun terör eylemlerinden haberdar olduğunu öne sürüyorlar. Bu nedenle Wohlleben cinayetlere yardım ve yataklık etmekle ve tutuklu olarak yargılanıyor. Mahkemede alınan tanık ifadeleri, Wohlleben’in silah temin ettiğini ispatlar yönde. Şu ana kadar susmakta direnen Wohlleben’in salıverilmesi talebi mahkeme tarafından reddedidi.

Carsten S.: 35 yaşındaki aşırı sağcı, teröristlere bir tabanca ve susturucu sağlanmasına yardımcı olduğunu itiraf etti. Carsten S.‘nin sağladığı Çek yapımı tabancanın seri cinayetlerde kullanılan silah olduğu neredeyse kesinleşmiş görünüyor. Teröristlere silah temin ettikten sonra aşırı sağcı çevreden uzaklaşan Carsten S., 2001 yılından bu yana Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde yaşıyor. Carsten S. 2012 yılı başında tutuklandı ve ayrıntılı bir ifade verdiği için aynı yılın Mayıs ayında serbest bırakıldı. O da Wohlleben gibi cinayete yardım etmekten yargılanıyor. Carsten S., şu ana kadar mahkeme ile işbirliği yaptı ve çok ayrıntılı ifade verdi.

André E.: 35 yaşındaki duvar ustası Andre E. NSU üyesi teröristler 1998 yılında yeraltına indikten sonra onlarla ilişkisini sürdüren en önemli kişi. Zanlının Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt ve Beate Zschäpe’yi eşiyle birlikte sık sık ziyaret ettiği biliniyor. Soruşturmayı yürüten savcılık Andre E.‘nin örgütün itiraf videosunu hazırladığını iddia etti, ancak Federal Mahkeme yeterli kanıt bulunamadığı için tutuklu bulunan Andre E.‘yi 2012’nin Haziran ayında serbest bıraktı. Andre E. de örgüte yardım ve yataklık etme suçuyla yargılanıyor. Andre E. de susma hakkını kullanıyor ve Neonazi kıyafetleri ile gelerek mahkemeyi kışkırtmayı deniyor. Şu ana kadar Andre E. nin ifadesini ala polislerin yanısıra eşi de tanık sandalyesine oturdu. Eşinin verdiği ifadeler sanığın aşırı sağcı olduğunu açıkça ortaya koydu. Son olarak Andre E.,  Pegida adlı İslam karşıtı yürüyüşlere katıldığı için gazete manşetlerinde yer aldı.

Holger G.: 40 yaşındaki Holger G. de seri cinayetleri işleyen üç NSU üyesi ve Ralf Wohlleben gibi Jena kenti aşırı sağcı çevrenin bir üyesiydi. Holger G., 1997 yılında Aşağı Saksonya Eyaleti’ne taşındı. Cinayetleri işleyen üç teröristle birkaç kez buluşan Holger G.‘nin, onlara para ve silah temin etmenin yanısıra, pasaport ve ehliyet de sağladığı iddialarını kabul etti ancak teröristlerin eylemlerinden haberdar olmadığını savunuyor. 2012’nin Ocak ayında tutuklanan Holger G., Mayıs ayında delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Holger G. de örgüte yardım ve yataklıkla yargılanıyor. İlk ifadesini verdiğinde özür de dileyen Holger G. nin sözlerinde çelişkiler olduğu tesbit edildikten sonra susma hakkını kullandı.

 

Yargı

 

Mahkeme Başkanı Manfred Götzl: 59 yaşındaki Mahkeme Başkanı, kurallara sıkı sıkıya bağlı sert bir hakim olarak Manfred Götzl tanınıyor. Götzl daha önce pek çok ünlü davaya baktı. 2005 yılında ünlü modacı Rudolph Moshammer’in katilini ömür boyu hapis cezasına çarptıran Götzl, 2009 yılında 90 yaşındaki Alman Nazi subayı Josef Scheungraber’e verdiği ömür boyu hapis cezası ile de dikkatleri üzerine çekti. Götzl 2010 yılında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin devlet güvenlik senatosunda göreve başladı. Son olarak Götzl, „Küresel İslamcı Medya Cephesi“ adlı örgütün Almanya şubesine karşı açılan davaya baktı. Senatonun tutumuna yönelik eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Bu nedenle gözler Götzl ve dört hakiminin üzerinde. Şu ana kadar mahkeme heyeti iğneyle kuyu kazar gibi her türlü delili ve ifadeyi irdeliyor. Mahkemenin ilk günü olduğu gibi bu yıl da savunma avukatları reddi hakim talebinde bulundular ama talepleri olumsuz sonuçlandı. Baş zanlı Beate Zschäpe, yine bu yıl, avukatlarını değiştirmek için mahkemeye başvurdu  ancak, mahkeme heyeti başkanı Manfred Götzl, sert tutumunu koruyarak bu talebi de reddetti. Aksi halde mahkemenin yıllarca uzaması gerekecekti.

Yazarın Diğer Yazıları

Ah İran! Ah Almanya!

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaratılan dünya düzeni yine o düzeni yaratanlar tarafından yıkılıyor. İran-İsrail kavgasını da bu oyunun içinde görmek gerekir. Gazze savaşı ile birlikte değerlere dayalı dış politika ve küresel dünya düzeninin dayandığı kurum, kural ve normlar da anlamsızlaştı. Gazze sadece otuz binden fazla kişinin değil, uluslararası düzenin de mezarlığı haline geldi

Dejavu: Menekşe Toprak Berlin’de Suat Derviş’in izini sürdü

30’lu yılların Berlin’i ile bugünün Berlin’i arasında benzerlikleri görmek bende de bir dejavuya neden oldu. Menekşe Toprak’ın ilk kadın romancı ve gazeteciler’den Suat Derviş’i anlattığı kitabına "Dejavu" adını vermesi tesadüf değil

Sıcaktı, çook sıcak

Dünya hiç bu kadar sıcak, bu kadar kurak olmamıştı. Birdenbire gelen yağmur ve kasırgalar geldiği yeri çöle çeviriyor. Uluslararası toplum, sözde çevreci politikalar ile iklim krizini çözüyormuş gibi yapıyor. Daha çok gelişmiş sanayii ülkelerinin yarattığı bu krizden de yine yoksul ülkeler mağdur