21 Aralık 2020

Yargıtayın seçimi

Kilit rol oynayın ve anlatın insanlara; Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerin Yargıtay'da yapılan seçiminden önce neler olup bitti?

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'na göre (HSK) Hakimler ve Savcılar Kurulu adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının niteliklerini gözeterek görev yerlerinin değiştirilmesine ve atanmalarına karar verir.

Anayasa'ya göre hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görevlerinde bağımsızdırlar.

2797 sayılı Yargıtay Kanununa göre Yargıtay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile bu Kanun ve diğer kanunların hükümlerine göre görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.

Yargıtay; bütün adalet mahkemeleri üzerinde gözetim ve denetim hakkına sahiptir.

6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna göre Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilebilmek için Yargıtay, Danıştay veya Sayıştay'da başkan ya da üye olmanız aranan koşullardan birisidir.

Yargıtay Anayasa Mahkemesi üyeliği için aday olanlar arasında seçim yapar. Seçimle en çok oy almış olan üç aday belirlenir. Bu üç aday arasından birini Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçer.

Kanun gereği üç aday içinden kimi isterse seçme hakkı ve yetkisi Cumhurbaşkanındır.

Yargıtay'da Anayasa Mahkemesi üyeliği için aday olan hakimler arasından en çok oy alacak üç kişinin seçimi 1 Aralık 2020 tarihinde yapılacaktı. Ancak Yargıtay Genel Sekreterliği tarafından 24.11.2020 tarihli yazı ile Yargıtay'da 102 kişinin Covid-19 nedeniyle testlerinin pozitif çıkması nedeniyle 14 günlük karantina süresi gözetilerek seçimler 17 Aralık 2020 tarihine ertelendi.

Yargıtay'da 24 Kasım 2020 tarihli yazıyla seçimlerin ertelenmesinden 3 gün sonra 27 Kasım 2020 tarih ve 606 sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından 11 kişi hakkında "Yargıtay Üyeliklerine Seçme Kararı" çıktı. Karar 28 Kasım 2020 tarihli 31318 sayılı Resmî Gazetede yayımlandı.

Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında eski HSYK tarafından 2014 yılında (R.G 15.4.2014 – 28973) savcı olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığına, 2015 yılı şubat ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili ve 26.07.2016 tarihinde de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanmış olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan da vardı. 30 Kasım 2020 tarihinde çalışma arkadaşlarından "helallik" isteyerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevinden ayrıldı.

HSK web sitesinde 11 Aralık 2020 tarihli "Etkinlikler" bölümünde şu haber yer aldı: "Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 27/11/2020 tarihli oturumunda Yargıtay'da boş bulunan 11 (on bir) üyelik kadrosuna yeni seçilen üyelere mazbataları verilmiştir."

11 Aralık 2020 tarihli etkinlik duyurusuna göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan da HSK'da yapılan törenle mazbatasını aldı.

2 Aralık 2020 tarihli basında yer alan haberlere göre Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyeliğine verildiği belirtilen Yargıtay üyesi Anayasa Mahkemesi üyeliği için adaylığını duyurdu.

HSK tarafından Yargıtay üyesi seçildiğiniz tarihten itibaren Anayasa Mahkemesi üyesi "seçilebilirsiniz". Yargıtay'da hiç görev yapmamış olsanız bile seçilebilir misiniz?

Örneğin Yargıtay Kanununa göre Yargıtay Birinci Başkanı seçilebilmek için en az altı yıl, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Birinci Başkanvekili ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekili seçilebilmek için en az beş yıl, daire başkanı seçilebilmek için en az üç yıl süreyle Yargıtay üyeliği yapmış olmak zorunludur. Bu süreler Yargıtay üyeliğine başlama tarihinden hesaplanır.

Yargıtay'daki görev süreniz bile bu denli önemliyken; hiç Yargıtay'da görev yapmadan Yargıtay üyesi oldunuz diye Anayasa Mahkemesi üyesi olabilir misiniz?

Yargıtay'a seçilir seçilmez Anayasa Mahkemesi üyeliği için aday olabilir ve Yargıtay'da hiç görev yapmamış olsanız bile seçilebilir misiniz?

Aday olabilirsiniz ve seçilirseniz AYM üyesi olabilirsiniz, göreceğiz.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne atanan İrfan Fidan'la birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Üyesi Mustafa Erol, 11. Hukuk üyeleri Mikail Özdemir ve Şaban Kazdal, 8. Ceza Dairesi Üyesi Nevzat Özsoy ile 8. Hukuk Dairesi Üyesi Nazmiye Beyazıtoğlu Kuşçuoğlu aday olmuştu.

Seçim başlamadan önce Mikail Özdemir ve Şaban Kazdal adaylıktan çekildiklerini açıkladı.

340 Yargıtay üyesi seçimde oy kullandı. Eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan Anayasa Mahkemesi üyeliği için Yargıtay'da yapılan seçimlerde kendisine verilen 107 oyla en yüksek oyu almış oldu. Nevzat Özsoy 65, Mustafa Erol 52, Nazmiye Beyazıtoğlu Kuşçuoğlu 45, Mahmut Coşkun 35 oy aldı. Oylardan 21'i boş çıktı, 15'i geçersiz sayıldı. Böylece Anayasa Mahkemesinin yeni üyesinin belirlenmesi için Cumhurbaşkanlığına gönderilecek adaylar İrfan Fidan, Nevzat Özsoy, Mustafa Erol oldu. (T24 Gökçer Tahincioğlu haberi 17.12.2020)

Cumhurbaşkanı Yargıtay'da yapılan seçimler sonucunda en çok oyu alan ilk üç isim olan İrfan Fidan, Nevzat Özsoy ve Mustafa Erol arasından birisini Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçecektir.

Bu seçim sonucuna göre Yargıtay tarafından seçilen adaylar AYM üyeliğine seçilebilirler.

Kanunen engel yok ama acaba Yargıtay Etik İlkesi olan "Mesleğe yaraşırlık ve bunun görüntü olarak ortaya konulması, hâkimin tüm faaliyetlerinin ifası için vazgeçilmez unsurdur." ilkesi artık yok mu?

Kim seçilir, Cumhurbaşkanı kimi seçer?

Cumhurbaşkanı, en çok oy alan Eski Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ı Anayasa Mahkemesine üye seçecektir.

Böylece Yargıtay'da 340 oy kullanan Yargıtay üyesinin seçimi sonucunda en yüksek oyu almış Yargıtay üyesi sıfatıyla, Eski Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesine Yargıtay'dan seçilmiş üye olarak gidecektir.

Aksi olur, seçilmezse? Aksilik bu ya, olur mu olur!

Olmaz, her şey kanunlara uygun, seçimler yapılmış ve demokratik.

Bağımsız ve tarafsız Yargıtay'ın demokratik seçim sonuçları ortada!

Yargıtay ve HSK hem kendi kanunlarına hem Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun hükümlerine uygun olarak "seçim" yaptı.

Yargı bağımsız ve tarafsızdır! Üstüne üstlük Yargıtay Etik İlkeleri vardır…

Bu seçim Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının Anayasa Mahkemesine üye seçilmesi seçimi değil, aslında Yargıtay'ın seçimidir.

Gözler önüne serilen gerçek, gördüğümüz görünen gerçektir.

Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını en yüksek oyla seçmiş olan Yargıtay'ın apaçık olarak kendi seçimidir.

Yargıtay, "şeffaf ve topluma karşı hesap verebilir bir yargı sistemine" doğru ilerlediğini belirterek Yargıtay Etik İlkeleri'ni kabul etmişti.

Yargıtay Etik İlkeleri'nin "Başlangıç" bölümünde; mahkemelerin hukukun üstünlüğünü yaşatma ve yüceltme görevini yerine getirebilmeleri için, yetkin, bağımsız ve tarafsız yargının var olması zorunlu olduğundan bahsetmişti…

Anayasa Mahkemesi üyeliği için seçileni seçmiş olmakla; bu seçim aksini gösteriyor.

Çağdaş demokratik toplumda, yargı sistemine ve yargının ahlaki gücü ve dürüstlüğüne halkın güvenmesinin son derece önemli olduğu Yargıtay Etik İlkeleri'nin başlangıcındadır.

Seçiminiz yargının ahlaki gücüne ve halkın güvenine ters düşüyor; bu seçiminiz kanuna, uygun olsa bile etik ilkelerinize aykırı…

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde belirtilen adil yargılanma hakkının güvence altına alındığından bahsetmiştiniz…

"Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi, şeffaflık yoluyla hâkimlerin bağlı oldukları etik ilkelerin kamuoyuna en geniş şekilde duyurulmasının ve bu ilkelerin uygulandığının toplum tarafından bilinebilir ve görünebilir olmasının, yargı performansını artırmada ve halkın güvenini sağlamada kilit rol oynadığını" vurgulamıştınız.

Kilit rol oynayın ve anlatın insanlara; Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerin Yargıtay'da yapılan seçiminden önce neler olup bitti?

Yargı etiğinde yüksek standartların yaşatılması ve yüceltilmesinde temel sorumluluk kurumsal olarak yargıya aittir.

Bu seçimdeki temel sorumluluk Yargıtay'a aittir ve Yargıtay'ın aslında kendi seçimidir.



Bianet'te yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yayın yasağı yasaktır

Gazeteciler sınav vermezler, kimseyi sınamazlar, görev ve sorumluluklarının bilincindedirler. Gazetecilik yaparlar. Siyasetçilerin not vermesine, kimsenin beğenisine mazhar olmak gibi bir derdi olmayan gazeteciler; kamunun bekçi köpeği olma rolünü yerine getirirler.

Yeniden etki ajanlığı ve çürüme

Devlet güvenliği adına böyle bir suç yaratılamaz, tehlikeli...

Macaristan ve ülkemizde etki ajanlığı

Asıl sorun devletin iç ve dış siyasal yararının mı yoksa insan haklarının korunması mıdır? 

"
"