28 Şubat 2022

Katyn Katliamı ve Rusya

Ukrayna’da herkesin gözü önünde gerçekleşen savaş barışa karşı suçtur. Çok uzak geçmiş değil, 1940 yılında yaşanan Katyn Katliamı insanlık suçudur. İnsanlık için utançtır, hatırlıyorlar…

Savaşların sorumluları yargılanabilir mi? Yargılanabilir.

Çok zordur ama Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde yargılanabilirler. Bu suçlarda zaman aşımı yoktur.

Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargılama yetkisine giren suçlar hangileridir?

(a) barışa karşı işlenen suçlar: Bir taarruz savaşı ya da uluslararası antlaşmaları, sözleşmeleri veya garantileri ihlal eden bir savaşı planlama, bunun için hazırlık yapma, kışkırtma veya böyle bir savaşta yer alma ya da yukarıda belirtilenlerden herhangi birinin ikmaline yönelik ortak bir plana veya suç planına iştirak etme;

(b) savaş suçları: yani, savaş yasalarına veya örflerine yönelik ihlaller. Bu tür ihlaller, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla, işgal altındaki topraklarda yaşayan veya bulunan sivil halkın öldürülmesi, işkenceye uğratılması veya kölelik amacıyla ya da başka herhangi bir amaçla yerinden edilmesi, savaş tutsaklarının veya denizlerdeki insanların öldürülmesi veya işkenceye uğratılması, rehinelerin öldürülmesi, kamu mülklerinin veya özel mülklerin yağmalanması, şehirlerin, kasabaların veya köylerin kasıtlı olarak yakılıp yıkılması veya askeri gerekliliklerle açıklanamayan biçimde tahrip edilmesi;

(c) insanlığa karşı işlenen suçlar: yani, savaştan önce veya savaş esnasında sivil halkın öldürülmesi, kıyımı, köleleştirilmesi, yerinden edilmesi ve sivil halka karşı işlenen diğer insanlık dışı eylemler veya işlendiği ülkenin kendi iç hukukuna yönelik bir ihlal oluştursun veya oluşturmasın, Mahkeme’nin yargılama yetkisine giren herhangi bir suçun işlenmesinde veya böyle bir suçla bağlantılı olarak siyasal, ırksal veya dinsel gerekçelerle zulüm uygulanması.

Ukrayna’da herkesin gözü önünde gerçekleşen savaş barışa karşı suçtur.

Çok uzak geçmiş değil, 1940 yılında yaşanan Katyn Katliamı insanlık suçudur. İnsanlık için utançtır, hatırlıyorlar…

Kimler sorumludur?

Sovyet Gizli Polisi (NKVD) şefi Lavrentiy Beria'nın 5 Mart 1940'ta Polonya'nın işgali sırasında aralarında esir alınan toprak sahiplerinin, avukatların, fabrika sahiplerinin, Polonyalı aydınların, subayların bulunduğu Polonyalılar, Polonyalı Ukraynalılar, Belaruslular ve Polonyalı Yahudilerin “infaz edilmesi teklifi” kabul edilmiş ve katledilmişlerdi. Katyn Ormanı'nda toplu mezarlara gömülmüşlerdi.

22 bine yakın Polonyalı subay, sivil ve aydınların başlarına birer kurşun sıkılarak gerçekleştirilen toplu infazın sorumlusunun Naziler olduğunu iddia eden Sovyetler Birliği katliamı önce inkâr etti.

1943 Nisan ayında Naziler Katyn Ormanı'nda toplu mezarların bulunduğunu açıklayınca Uluslararası Kızılhaç Komitesi soruşturma açılmasını talep etmişti. Soruşturma açıldı.

Rusya Federasyonu (1991–2004) ve Sovyetler Birliği Başsavcılığı (1990–1991) tarafından yürütülen soruşturmalarda, Sovyetler sorumluluğu kabul etti ama toplu infazları “savaş suçu” ve katliam olarak kabul etmedi. Olayın faillerinin öldüğü gerekçesiyle soruşturmayı kapattı. Rusya Polonya’da hayatını kaybedenleri Büyük Temizlik kurbanları olarak sınıflandırdı.

Elli yıl sonra 1990 yılında Mihail Gorbaçov sorumlunun kendileri olduğunu kabul etti.

1992’de Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa'ya infaza dair Josef Stalin'in imzaladığı emrin orijinal belgelerini gönderdi. 2010 yılında, dönemin Rusya başbakanı Dmitri Medvedev emriyle Rusya hükümetine ait web sitesinde  22.000 bin kişinin infaz edildiğini gösteren Katyn'deki Polonyalı mahkumların katliamına ilişkin belgeleri yayınladı. Kasım 2010'da Rusya katliam emri veren Stalin ve diğer yetkilileri suçlayan bir bildirgeyi onayladı.

Katyn Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin yakınları, bu katliamın bir soykırım olarak kabul edilmesini istemektedirler.

AİHM Büyük Daire Janowıec ve Diğerleri/Rusya Davası’nın (Başvuru no. 55508/07 ve 29520/09 21.Ekim 2013) konusu Katyn Katliamı’dır. Onbeş Polonya vatandaşı tarafından 19 Kasım 2007 ve 24 Mayıs 2009 tarihlerinde Rusya Federasyonu’na karşı AİHM’sine yapılan iki başvuru birleştirilerek (no. 55508/07 ve 29520/09) incelenmiş ve Polonya Hükûmeti bu davaya katılmıştır. Başvurucular Sözleşmenin 2. maddesindeki yaşam hakkının ve 3. maddesindeki işkence yasağının ihlali başvurusunda bulunmuşlardır. AİHM, yaşam hakkının ihlali başvurusunu reddetmiş olmasına karşılık; Rusya'nın 1940'ta Sovyet gizli polisi (NKVD) tarafından öldürülen Polonyalıların akrabalarının haklarını ihlal ettiğini ve Katyn Katliamı’nın bir savaş suçu olduğunu beyan etmiştir. 

AİHM’si olayların arka planını açıklarken katliamla ilgili geçmiş bilgileri vermiştir.

1 Eylül 1939 tarihinde Almanya, Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmıştır.

17 Eylül 1939’da Sovyet Kızıl Ordu, Polonya Devleti’nin Alman saldırısı altında çökmüş olması ve kendi vatandaşlarının güvenliğini artık temin edemeyecek olması sebebiyle, Polonya’nın doğusunda yaşayan Ukraynalıları ve Beyaz Rusları korumak amacıyla hareket ettiğini iddia ederek Polonya topraklarına girmiştir. Polonya Ordusu buna askeri direniş göstermemiştir. SSCB yeni kontrolü altına giren bölgeyi ilhak etmiş ve Kasım 1939’da orada yaşayan 13,5 milyon Polonya vatandaşının artık Sovyet vatandaşı olduğunu ilan etmiştir.

Kızıl Ordu’nun ülkeye girmesiyle, 250.000 civarında Polonyalı asker, sınır muhafızı, polis memuru, gardiyan, Devlet görevlisi ve başkaca memurlar tutuklanmıştır. Silahsız hale getirildikten sonra bazıları serbest bırakılmış; diğerleri ise NKVD (İçişleri Halk Komiserliği, KGB’den önceki benzer kurum) tarafından 9 Ekim 1939’da Kozelsk, Ostaşkov ve Starobelsk’te kurulan özel toplama kamplarına gönderilmiştir

Mart 1940 başlarında, NKVD şefi L. Beriya, J. Stalin’e, Polonyalı savaş tutsaklarının hepsinin “karşı devrimci çalışmalarını sürdürmeye çalışan” ve “Sovyet karşıtı ajitasyon yürüten” “Sovyet yönetim sistemine karşı nefretle dolu, Sovyet düşmanları” olması sebebiyle vurulmalarına onay verilmesi yönünde bir teklif sunmuştur. Bu teklifte, savaş tutsakları kamplarında, yüzde 97’den fazlası Polonya uyruklu olan 14.736 eski ordu ve polis görevlisinin tutulduğu ve ayrıca Ukrayna ve Beyaz Rusya’nın batı bölgelerindeki hapishanelerde 10.685 Polonyalının daha tutulmakta olduğu belirtilmekteydi.

5 Mart 1940 tarihinde SSCB Komünist Partisi Politbüro bu teklifi değerlendirmiş ve tutuklulara celp yapılmadan, suçları açıklanmadan ve haklarında açılan soruşturmanın veya haklarında düzenlenen iddianamenin sonucuna dair herhangi bir açıklama sunulmadan “özel bir uygulama kapsamında” ölüm cezasının vurularak infaz edilmesine karar verilmiştir. Bu karar J. Stalin, K. Voroşilov, A. Mikoyan, V. Molotov, M. Kalinin ve L. Kaganoviç tarafından imzalanmıştır.

Nisan ve Mayıs 1940’ta infazlar gerçekleştirilmiştir. Kozelsk Kampı’ndaki tutsaklar, Smolensk yakınlarında Katyn Ormanı olarak bilinen bir yerde, Starobelsk Kampı’ndaki tutsaklar ise Harkov NKVD hapishanesinde vurulmuşlar ve cesetleri Pyatikhatki köyü yakınlarına gömülmüştür. Ostaşkov’daki polis memurları ise Kalinin (şimdi Tver) NKVD hapishanesinde öldürülmüş ve Mednoye’ye gömülmüştür. Batı Ukrayna ve Beyaz Rusya’daki hapishanelerde tutulan tutsakların infaz koşulları ise bugüne dek açığa çıkmamıştır.

Katyn Ormanı yakınlarındaki toplu mezarlar, 1942 ve 1943 yıllarında, önce Polonyalı tren yolu işçileri ve ardından da Alman Ordusu tarafından bulunmuştur. Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İsveç, İtalya, Macaristan, Romanya ve Slovakya’dan on iki adli tıp uzmanı ve yardımcılarından oluşan uluslararası bir komisyon kurulmuştur. Nisan-Haziran 1943’te bu mezarlar açılmış 4243 Polonyalı subayın cesetleri çıkartılmış, bunlardan 2 bin 730’u teşhis edilebilmiştir. Komisyon, bu katliamdan Sovyet makamlarının sorumlu olduğu sonucuna varmıştır.

Sovyetler sorumluluğu kabul etmiş ve soruşturma açmıştı ama toplu infazı savaş suçu olarak kabul etmemiş ve olayın faillerinin öldüğü gerekçesiyle soruşturma kapatılmıştı.

On beş Polonya vatandaşı tarafından Rusya Federasyonu’na karşı AİHM’sine başvuru yapıldı. Başvurucuların taleplerini Mahkeme, Rus Hükûmeti’nin zaman bakımından (ratione temporis) yetki itirazını kabul ederek şikâyetin Sözleşme’nin 2. maddesi (yaşam hakkı) kapsamında inceleme yetkisi bulunmadığı sonucuna varmıştır. 3. Madde (işkence yasağı) bakımından hak ihlali bulunmadığına karar vermiştir.

AİHM yapılan yargılama aşmasında Rusya; Katyn Katliamı’nın devlet sırrı ve gizliliğin “meşru ulusal güvenlik meseleleri” olduğunu ileri sürerek AİHM’sinin talep ettiği belgeleri göndermemiştir. Ancak AİHM si kararında bu tür olaylar bakımından örneğin kapalı kapılar ardında duruşma yapılması da dahil olmak üzere uygun usuli düzenlemeler yoluyla giderilebileceğini vurgulamıştır. Rus Hükûmeti bu olanaklardan tümüyle haberdar olmasına rağmen bu tür tedbirlerin uygulanmasını talep etmemiştir. Oysa Mahkemeye göre böyle bir talepte bulunmak ve bunu gerekçelendirmek gizlilik talep eden tarafın yani Rusya’nın sorumluluğundadır. Bunlardan dolayıdır ki Mahkeme, somut bu davada davalı Devlet’in, Mahkeme tarafından talep edilen belgenin örneğini sunmayı reddetmiş olması sebebiyle, Sözleşme’nin 38. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerine uymamış olduğu kanaatindedir. Kısaca AİHM’sinin kararın göre Rusya’nın AİHS’nin tarafı olarak etkin bir yargılama yürütülmesi için davanın çekişmeli yargı ilkesine göre incelenmesine olanak tanımamış bir devlet olarak hak ihlalinde bulunduğunu kabul etmiştir. 

1940 yıllarını, İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetlerin tutumunu hatırlatıyorlar ki; Ukrayna sonrası dünyanın yaşayacakları insanlığın utancı olacaktır.

Sorumluluk kimindir?  

“Başkanımdan utanıyorum” diyor Anton Dolin…

Echo Moskwy, Putin'in eylemlerinden dehşete düşen Rus gazetecilerin açıklamalarını yayınlıyor. 23.2.2022 tarihli nüshasında film eleştirmeni Anton Dolin’in dedikleri yayımlanmış, şöyle diyor:

“Bu gece hayatımın en kötü ve en utanç verici olayı yaşandı. Ülkemin başkanı Ukrayna'ya savaş ilan etti. ... Ona hiç oy vermemiş olsam da sonsuz bir utanç içindeyim ve midem bulanıyor. Sevgili Ukraynalılar, artık hiçbirinizin böyle münferit seslere aldırmadığını biliyorum ama tüm düşüncelerim sizlerle. ... Herhalde hayatımda ilk defa merkezinde bulunduğumuz kötülüğün karanlığı beni bu denli korkutuyor ve çaresiz hissettiriyor. Kime ve neye umut bağlayacağımızı bilmiyoruz. 'Affedin' demiyorum. Böyle bir şey affedilemez.”

Utançlar savaşı durdurmuyor.

Savaş dehşetini yaşayarak Avrupa’nın göbeğinde, herkesin gözü önünde insanlar, çocuklar kadınlar ölüyorlar, öldürülüyorlar.

Sorumluları kimlerdir?

Rusya tarihi yeniden yazmıyor; yakıyor, yıkıyor ve insanları öldürüyor.


Fikret İlkiz'in bu yazısı, ilk olarak Bianet'te yayımlanmıştır

Yazarın Diğer Yazıları

İnsan haklarının vicdanı

Çocuklar yıkılmış, yakılmış evlerin, okulların, hastanelerin yıkıntıları arasında aç, yoksul, susuz ve ayakları çıplak oynuyorlar….

Matbuatın kahırlı evlatları

“Her şey” mümkün olduğunda her şeyi yapanların kötülüklerine karşı ne demeliyiz?

Gazeteciler tehlike altında

Haberler ve gazeteciler tutukludur, özgürlükleri ceza tehdidi altındadır

"
"