07 Ağustos 2019

Suriye Barış Koridoru Harekâtı’nın siyasi hedefi ve askeri öncelikleri

Türkiye’nin ve ABD’nin siyasi hedeflerine bakıldığında bir uzlaşmaya varılması zor

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde bir “Barış Koridoru” oluşturmak amacıyla askeri harekât yapmaya kararlı olduğunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından dün bir kez daha açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ve ABD’li askeri heyetler arasında güvenli bölge görüşmeleri sürerken 11. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD’nin tutumunu eleştirdikten sonra, Türkiye’nin Pençe harekâtlarıyla “PKK’yı Irak topraklarından söküp atmakta olduğunu” vurguladı, “Suriye’de de aynı çıbanbaşını yok etmeye kararlı olduğunu” ilân etti.

Uzunca bir süredir Suriye sınırında bir kolordu büyüklüğünde yığınağı hazır tuttuğu da göz önüne alındığında ABD’nin, Türkiye’nin blöf yapmadığını anlamış olması gerekir. Ankara’ya ardı ardına askeri heyetler gönderip yeni tampon bölgeler önermesi de

Türkiye’nin ciddiyetini anladığını gösteriyor.

Cumhurbaşkanı’nın, “Fırat Kalkanı’nı kısa sürede yeni bir aşamaya taşıyacağız” dediği saatlerde ABD Savunma Bakanı Esper’den gelen açıklama da dikkat çekiciydi. Esper, Türkiye’nin tek taraflı bir askeri harekât yapmasının kabul edilemez” olduğunu söylüyor ve “ABD önleyecektir” diye Ankara’ya mesaj veriyordu. Bu sözlerinden sonra “Ankara’yla bir uzlaşmaya varmayı umuyoruz” diye de ekliyordu.

Türkiye ve ABD’nin siyasi hedefi

Her askeri harekâtın bir siyasi hedefi vardır. Askeri güç, bu siyasi hedefe ulaşmak için kullanılan bir araçtır.

Türkiye’nin siyasi hedefi Suriye’nin kuzeyinde ABD desteğiyle kurulmakta olan PKK devletçiliğini ortadan kaldırmaktır. Böyle bir devletçiğin ABD desteğinde Türkiye açısından bir terör koridoru oluşturacağını düşünen Ankara, ABD desteğini kesmediği için bir askeri harekâtla bu hedefine ulaşmayı planlamış durumdadır.

ABD’nin siyasi hedefi ise Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devletçiği kurmak, Suriye’nin yüzde 30’nu kontrol altına almak, hem İran’ın bölgedeki etkinliğini geriletmek ve Akdeniz’e koridor açmasını önlemek, İsrail’in güvenliğini artırmak hem de enerji kaynaklarını ve yollarını kontrol etmektir.

PKK’nın, nihai olarak Türkiye’nin güneydoğusunu da içine alan bağımsız Kürt devleti kurma hedefini bilen Ankara, bu nedenle Suriye’nin kuzeyinde böyle bir oluşumu beka sorunu olarak görmektedir.

Türkiye’nin ve ABD’nin siyasi hedeflerine bakıldığında bir uzlaşmaya varılması zordur. Siyasi bir uzlaşmaya varılabilmesi için ya ABD’nin PKK’yı desteklemekten ve ona devlet kurdurmaktan vazgeçmesi, ya da Türkiye’nin PKK devletçiğini kabul etmesi gerekir. Türkiye açısından bu mümkün olmadığına ve ABD de ısrarlı olduğuna göre ortak bir siyasi hedefte buluşmak çok olası görülmüyor.

Güvenli bölge sürerken askeri alanda tablo şöyle özetlenebilir:

Türkiye’nin, Suriye sınırında, Fırat’ın doğusuna karşılık gelecek şekilde çok ciddi bir askeri yığınağı bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) askeri yığınak yaptığı bölgenin karşısındaki Suriye topraklarında ise Tel Abyad, Ayn El Arab (Kobani) ve Resulayn yerleşim yerleri var. Üç yerleşim yeri de sınıra çok yakın.

Keza ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde bulunan 20 kadar askeri üssünün 5 tanesi de bu yerleşim yerlerinde ve yakınlarında kurulu. Dolayısıyla TSK’nın askeri yığınağının karşısında ABD üsleri ve askerleri de var.

Ankara’nın hareket tarzı

Ankara’nın elbette, NATO müttefiki ABD askerleriyle çatışmak gibi bir niyeti yok. Washington’un da böyle bir arzu içinde olmadığı biliniyor. İki taraf da askerlerin karşı karşıya gelmesini istemiyor. Ankara’nın beklentisi ABD’nin Türkiye’nin güvenli bölge önerisini kabul edip bölgenin terör örgütünden temizlenmesi. ABD ise TSK’nın mümkün olacak en dar şeritte bir tampon bölge kurmasını ve PKK’ya operasyon yapmamasını istiyor.

Ankara’daki askeri uzmanlardan, 21.Yüzyıl Enstitüsü araştırmacısı emekli albay Erol Bural, bu koşullarda asgari müştereklerin oluşturacağı zeminde sağlanacak bir uzlaşma çerçevesinde TSK’nın bir operasyon yapmasının Ankara’nın askeri tercihi olduğunu ifade ediyor. ABD askerlerinin üslerinde kalmaları veya çekilerek Türk askeri ile karşı karşıya gelmemesi de bir diğer tercih. Bu amaçla Irak’ta ve Suriye’deki operasyonlarda olduğu gibi ABD yetkililerinin bilgilendirilmesi öncelikler arasında.

Bural’a göre, Türkiye ile ABD arasında bir uzlaşma olmaması halinde de Ankara, askeri harekâtı, terör koridorunu bu kez Fırat’ın doğusunda birkaç yerden kesecek şekilde makul büyüklükte gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Ankara’nın, TSK’nın yığınak bölgesinin karşısına gelen meskun mahallere girmeyi tercih etmeyeceği, ilk aşamada boş alanlarda köprü başları oluşturarak gelişmeleri izleyip gerekirse kontrol alanını genişletmeyi tercih edeceği askeri uzmanların tahminleri arasında bulunuyor.

Askeri uzmanların ortak düşüncesi, Türkiye’nin kararlı açıklamaları ve askeri yığınağının ABD uzlaşsa da uzlaşmasa da Barış Koridoru Harekâtı’nın yapılacağını gösterdiği yönünde.

Türkiye’nin bu harekâtla diplomasiyi askeri araçlarla zorlamayı hedeflediği de kuşkusuz.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"