22 Nisan 2021

Kılıçdaroğlu: Adaylıkta öncelikle partimizin görüşü önemli

Kime ne kadar, hangi kur üzerinden 128 milyar doların verildiğini bilmiyoruz. Erdoğan da, Hazineden sorumlu bakan da, Merkez Bankası da açıklamıyor. Kaldı ki Erdoğan bu soruyu soranları tehdit ediyor. Tehdit, yapılan işlemlerde bir kanunsuzluk olduğunu gösteriyor

Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, 23 Nisan 1920de Atatürk'ün attığı ilk büyük adım Büyük Millet Meclisi'ni açarak egemenliğin padişahlıkta değil halkta olduğunun işaretini vermesiydi.

Nitekim iki yıl sonra 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırarak, egemenliğin resmen de millete geçmesini sağladı. Bu Atatürk'ün ilk büyük devrimiydi.

Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği bu büyük günün 101. yıldönümünde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, iktidarın her milli bayramda yaptığı gibi kısıtlamalar içinde kutluyoruz. Partisinin il kongrelerinde ve büyük kongresinde hiçbir kısıtlama uygulamayan iktidar, 23 Nisan'da sokağa çıkma kısıtlaması getirmeyi yine ihmal etmedi.

Bu ortam içinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız sohbette ilk vurgu yaptığı konu ulusal egemenlik oldu.

Kılıçdaroğlu, "AK Parti iktidarında egemenliğin halktan alınıp Saray'a verildiğini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın iki dudağı arasına sıkıştırıldığını" belirttikten sonra, "Türkiye'de demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz ve egemenliği yeniden Saray'dan alıp halka vereceğiz. Çocukların geleceğinden, gençlerden alınan her şeyi de bir bir onlara iade edeceğiz" dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'na seçime doğru nasıl bir yol haritası izleyeceğini sordum:

"Şu günlerde ittifakı oluşturan partiler ilkeler üzerinde çalışıyor. Millet İttifakı'nın ortak zeminini oluşturmak üzere ilkeleri belirliyoruz. Her parti kendi çalışmasını sürdürüyor. Biz de CHP olarak çalışmamızı ilerlettik. Arkadaşlar ilkeler konusunda yaptıkları çalışmayı MYK'ya sundular. MYK'da görüşüldü. Biraz daha olgunlaştıktan sonra da Parti Meclis'ine sunacağız ve son şeklini vereceğiz. Bu aşamadan sonra Millet İttifakı'nı oluşturan partilere götüreceğiz. Görüşümüzü İyi Parti'ye, Saadet Partisi'ne, Demokrat Partiye vereceğiz. Tabii Gelecek Partisi'ne ve DEVA Partisi'ne de götüreceğiz. Onlar çalışmalarını daha önce bize getirmişlerdi. Daha sonra yapılacak çalışma sonucunda ortak ilkeler belirlenmiş olacak." 

Kılıçdaroğlu, ilkeler üzerinde yaptıkları çalışmanın çerçevesini, son kurultayda açıkladığı 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nin oluşturduğunu da vurguladı.

Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin 37. Kurultayı'na sunduğu ve oybirliğiyle kabul edilen beyannamede, yeni anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş, partili cumhurbaşkanı sistemine son verilmesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tam olarak sağlanması, düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğünün koşulsuz güvence altına alınması, başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunların demokrasi temelinde, TBMM'nin öncülüğünde çözülmesi maddeleri bulunuyordu.

Kılıçdaroğlu'nun adaylığı

CHP liderine adaylık konusunda yeni bir çalışma olup olmadığı sorusunu da yönelttim. Şu yanıtı verdi:

"Bu konuyu önce İttifak içinde konuşacağız. Şu aşamada bu konuda özel bir yorum yapmayı düşünmüyorum. Önemli olan ittifakı oluşturan partilerin tutumudur. Tek aday mı çıkacak, yoksa her parti ayrı ayrı mı aday çıkaracak, bunlar olaylar olgunlaştığında yani gündeme geldiğinde oturup konuşacağımız konular. Bizim açımızdan kuşkusuz öncelikle partimizin yetkili organlarının görüşü önemli…"

128 milyar dolar nereye gitti?

Gündemin ilk sırasındaki yerini koruyan Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarlık rezervi eritip, eksi 48 milyar dolara inmesi konusunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ve diğer yetkililerin yaptığı açıklamalar Kılıçdaroğlu'nu tatmin etmiş değil. Kılıçdaroğlu, 128 milyar doların nasıl, kimlere ve hangi kurdan satıldığını sormaya devam ediyor.

Değerlendirmesi şöyle:

"Yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki Merkez Bankası yetkisini bir protokolle Hazine'ye devretmiş. Hazine de arka kapıdan kamu bankaları aracılığıyla bu dövizleri satmış… Bu satış talimatını kim verdi? Banka aldığı talimat gereği kime hangi kurdan ne kadar döviz sattı? Bunların bilinmesi gerekiyor. Kaldı ki dövizlerle ilgili yetki Merkez Bankasının, Bankanın yetkisi bir protokolle bir başka kamu kurumuna devredilemez. Öyle anlaşılıyor ki, Merkez Bankası gelen baskılara direnemedi ve bu protokolü yapmak zorunda kaldı. Kime ne kadar, hangi kur üzerinden 128 milyar doların verildiğini bilmiyoruz. Erdoğan da, Hazineden sorumlu bakan da, Merkez Bankası da açıklamıyor. Kaldı ki Erdoğan bu soruyu soranları tehdit ediyor. Tehdit, yapılan işlemlerde bir kanunsuzluk olduğunu gösteriyor. Erdoğan bu kanunsuzluğun sorgulanmamasını istiyor. Oysa Hazine ve Maliye Bakanı bu konuda Merkez Bankasını göreve davet ediyor. Açıklama görevine. 128 milyar dolar olayının açıklanmasının önündeki tek engel Erdoğan'dır. Çünkü sürecin başlama talimatını veren Erdoğan'dır."

Anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası rezervlerini eksi 47 milyar dolara kadar düşüren bu satışların hangi kurdan kimlere yapıldığı tam olarak ortaya çıkıncaya kadar bu konunun peşini bırakmayacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"