ABD Hava Kuvvetleri’ne ait 1109 numaralı kargo uçağı havalandıktan sonra iniş takımlarına tutunmuş iki Afgan genç düşerek öldü.
İki gencin uçaktan düşüş görüntüleri insanlık tarihine bir kara leke olarak geçti. Bu düşüş aslında insanlığın kapitalizm ve emperyalizmin elinde düştüğü yeri gösteriyordu.
Bu iki gencin ölüm düşüşü yürekleri parçaladı ama fazla sorgulanmadı.
Bu uçağın kalkışından sorumlu olanlar cinayet işlemişlerdir.
Havacılık kurallarına göre bu uçağın havalanmaması gerekirdi. Söz konusu uçağın kalkışı sırasında uçaktan düşen iki genç dâhil 12 kişinin öldüğü bildirildi.
Uçak apronda ilerlerken altında onlarca Afgan birlikte koşuyordu. Uçağın iniş takımlarının kanatlarına çıkanlar vardı, çıkmaya çalışanlar vardı. Böyle bir halde uçağın durması, Afganların aprondan uzaklaştırılması, uçağın iniş takımlarının kontrol edilmesi, uçağın altında kimse olmadığından emin olduktan sonra kalkmasına izin verilmesi gerekiyordu.
Ama öyle yapmadılar. Uçak, altında koşanlar, durdurmaya çalışanlar, tutunanlar olduğu halde yoluna devam etti, piste çıktı ve havalandı. Havalandıktan sonra iniş takımlarına tutunduğu anlaşılan iki genç düşerek öldü.
Oysa aynı koşullarda Türk Hava Yolları uçağı aprondan park yerine dönmüş, Türk askerleri aprondaki insanları uzaklaştırıp güvenliğini sağladıktan sonra havalanmıştı.
“Onlar da uçağın iniş takımlarına tutunmasalardı, havalanınca oradan düşeceklerini bilmeleri gerekirdi, kendi hataları” diyerek bir savunma yapılamaz.
O iki genç ve uçağa tutunmaya çalışan diğer Afganlar, Taliban’dan kaçıyorlardı. İniş takımlarına tutunarak veya içine girerek kaçabileceklerini sanacak kadar eğitimsiz veya kaçmak için ölümü dahi göze alabilecek kadar zor koşullarda olabilirler. İniş takımlarına tutunmak onların hatası olsa bile ölümlerinden sorumlu olanlar uçağın havalanmasına izin verenlerdir.
Eğer pilotlar uçağın altında koşan, durdurmaya, tutunmaya çalışan insanların olduğunu biliyorlarsa onlar da, onlara kalkış izni veren kule görevlisi de, onlara emir veren biri veya birileri varsa hepsi bu cinayetten sorumludurlar.
Bu uçağın, bu koşullarda havalanması ve gençlerin düşerek ölmesi, emperyalizmin acımazsızlığını, insanlık dışı halini gösterir. O uçak, altında insanlar olduğu bilindiği halde apronda yürütülmüş ve kaç Afgan’ın öleceği veya iniş takımlarında insan olup olmadığı umursanmadan kaldırılmıştır.
Bu sorumluluğu taşıyanlar mutlaka yargılanmalıdır.
Bu konuda T24’de yer alan haberde, İnsan Hakları Hukukçusu Avukat Tuğçe Duygu Köksal, Taliban'dan kaçmak isterken Kabil Havalimanı'nda yaşamını yitiren Afganların ölümünün Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılama konusu olabileceğine dikkati çekti. Köksal, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu olayı soruşturmak üzere kendiliğinden harekete geçebileceğine vurgu yaptı.
Bu gençlerin ölümü mutlaka soruşturma ve dava konusu yapılmalıdır.
Türkiye bu konuda harekete geçmeli ve öncülük etmelidir.
Devlet, insan hakları savunucuları, barolar, siyasi partiler hukuken hangi kurum veya kişilerin başvuru hakkı varsa bunu mutlaka kullanmaları gerekir. Uçaktan düşen iki genç gibi apronda yaşamını yitirenlerin aileleriyle temas kurularak uluslararası düzeyde hukuki girişim başlatılmalıdır.
ABD Başkanı Biden dâhil hiçbir ABD yetkilisi bu uçağa nasıl kalkış izni verildiği konusunda bir açıklama yapmadı. Hiçbir ABD yetkilisine bu soru yöneltilmedi.
Bu ölümler o kargaşa içinde sanki normal ölümlermiş gibi karşılandı.
Türk basınında T24 eleştirel bir haber analiz yaptı, uzmanların görüşlerini yansıttı, Gazete Pencere de aynı tutumu aldı. O uçaktan aslında insanlığın düştüğünü yazdı. Haber Global televizyonu da konuya ilk eğilen yayın organları arasındaydı.
Emperyalizm gibi kapitalizmin de aynı olayda çirkin yüzünü gösterdi. İki Afgan gencin uçaktan düşüşünü tişörtlere bastırıp, üzerine “Kabil Paraşütle Atlama Kulübü” yazarak piyasaya sürdü. Bazıları da bu tişörtleri satın alıp, giydiler ve gülerek pozlar verdiler. Para için her türlü insani değeri de satan kapitalizmin insanlığı düşüreceği yer de belli oldu. Gelen insani tepkiler üzerine tişört satışları durduruldu.
Dünyayı ayağa kaldırması gereken bu ölümlerin sessizce geçiştirilmesine izin verilmemelidir.
Hukuk kurumları insanlık adına harekete geçmelidir.