16 Şubat 2025
M. Çağatay Özmen | Fındıkkıran balesi
Opera, bale ve klasik müziğin perde arkasına, yaratıcı süreçlerine ve sahnelenen hikâyelere tanıklık ettiğimiz T24’ün yeni serisinin ilk bölümünde opera sanatçısı Güneş Uluçay’dan opera sanatçısı olmayı dinlemiştik.
Opera, bale ve klasik müzik dünyasını keşfetmek için başladığımız söyleşi serimizin ikinci bölümünde ise İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) başdansçıları Batur Büklü, Büşra Ay ve M. Çağatay Özmen; bale sanatını, eğitimini, iş imkanlarını ve Türkiye’de bale sanatçısı olmayı anlatmıştı.
Serinin üçüncü bölümünde de Büklü, Ay ve Özmen’le pointe çıkmak, point kırmak, yükseğe zıplamak, sahnedeki paytak yürüyüşlerinin anlamını ve temsillerdeki ara alkışın performansa etkilerini konuşmuştuk.
Bu bölümümüzde ise İDOB başdansçıları; yaşadıkları ilginç diyalogları, "bale spor mudur" tartışmalarını, balerin ayaklarının neden deforme olduğunu ve seyircilerin temsillerde yapmaması gerekenleri T24’e anlattı.
- Yaptığınız işi söylediğinizde aldığınız ve unutamadığınız en ilginç tepki neydi?
Batur Büklü: Askerde çok zorlanmıştım ya. Bir tane imam vardı orada tanıştım. Ona kendimi anlatmaya gerçekten zorlanmıştım. Halk dansı yapmadığımı anlatamadım. Bedelli askerliğe gitmişim, 20 gün boyunca zeybek göster bana, çiftetelli göster demişti. Ben de ona hayır benim işim o değil demiştim, hatta tayt giyenlerdenim klişesiyle anlatmaya çalıştım. Onu da anlamamıştı. Ondan sonra bırakmıştım, tiyatrocuyum demiştim.
- Peki, bir yerde mesleğinizi söylemek istemediğinizde 'tiyatrocuyum' lafını çok kullanıyor musunuz?
Batur: Yok, söylemek istemeyeceğim yerde dansçıyım diyorum. Ama o böyle artık ısrar etmişti. Ve sadece dansçı olarak hayatımı geçirebileceğimi düşünmüyordu. O yüzden en temel şeylerden tiyatrocuyum demiştim.
- Bir bale sanatçısını çileden çıkaran en klişe soru nedir?
Batur: Tayt. Niye bilmiyorum da insanların toplumda taytla ilgili bir merakı var. Sporcular da tayt giyiyor. En normal şey. Yani ben pantolonla rahat hareket edemiyorum. Yoga yaparken de insanlar tayt giyiyor ya da bisikletçiler de tayt giyiyor, maraton koşucuları da.
- Bu soruyu size de sormak istiyorum. Mesleğinizle ilgili sizi çileden çıkartan bir soru var mı?
M. Çağatay Özmen: (Sorunun yanıtının görselini yukarıdaki videonun 01:25'inci dakikasında görebilirsiniz) Siz böyle mi yapıyorsunuz? Onlara böyle yapıyorum diyorum. Evet, böyle yapıyoruz diyorum. Zaten onu soran kişi bir daha seni görmeyecek, seni izlemeye de gelmeyecek. Ona öyle yapıyoruz diyecek, onu mutlu edeceksin. Yapacak bir şey yok. O andan da zevk alacaksın. Ne yapacaksın? O andan da ciddi mi olacaksın? Hayır biz öyle yapmıyoruz. Biz 10 yaşımızda gittik. Hayır kardeş. Tamam. Evet evet. Ben de öyle yapıyorum diyeceksin.
- Batur bunun cevabına tayt demişti. Bu çileden çıkartan soruyu ben size sormak istiyorum. Taytlarınızın bildiğimiz taytlarda farklı bir özelliği var mı?
M. Çağatay: Buradan Türkiye'de tayt yapanlara sesleniyorum. Lütfen, biraz bizimle iletişime geçin. Ben taytlarımı yurt dışından getiriyorum.
- Yani özel bir şey var demek ki.
M. Çağatay: Evet çünkü üzerinizdeki taytın gerçekten bu sanat için yapılmış olması gerekiyor. Yani bu bir koşu taytı ya da fitnessta giyilen bir tayt değil. Belli oranda likra olması, belli oranında pamuklu olması gerekir. Yoksa aşırı orandaki likra, taytın bir süre sonra aşağı doğru kaymasına sebep olur.
Temsile çıkmadan önce komple ıslatıyorum. Çünkü o taytın üstümünde direkt durması gerekiyor.
- Peki herkes bunu uyguluyor mu?
M. Çağatay: Hayır, temsillerden sonra çoğu zaman sırtım falan çok ağrıyor. Ama Giselle temsilinde böyle oluyor.
Bir de dekorla taytın rengini tutturmanız gerekiyor. Ben de çok fazla ithal tayt getiremiyorum, maalesef. Verilen imkanları da en pozitif şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Bunda da acıncak bir şey yok. İstesem getiririm de şu anda durum buysa o zaman bu duruma ayak uydurmam gerektiğini de biliyorum.
- Deforme olmuş balerin ayakları nasıl oluyor? Pointler sizin ayaklarınızı korumuyor mu?
Büşra Ay: Balerinlerin ayaklarının deformasyonu gerçek. Çok yoğun çalışıyorsanız mutlaka parmaklarda su toplayıp kesilmeler oluyor, nasırlar oluyor, ayak formu bozuluyor. Çünkü point, normal ayakkabıdan çok daha sıkı bir malzeme ve ayağınız aslında içerisinde rahat bir şekilde değil, sıkışık bir şekilde kalıyor. Saatlerce öyle kaldığını düşünün ve bütün hayatınız boyunca en çok onun içinde.
Öyle olduğu için bunyon kemiklerinde büyümeler oluyor, topuklarımızda kemikleşmeler var. O yüzden balerinlerin aslında en zarif gözüken kısmı ayaklarıdır. Ama gerçek hayatta da en kötü gözükenler genelde ayaklarımız oluyor.
- Özel bir bakımınız var mı?
Büşra: Ekstra bir bakım yapamıyoruz. Mesela Gaynor marka pointten dolayı sol baş parmağım baskılandığı için hep darbe yiyor ve tırnak düşüyor. Kendini toparlama süreci yaratamıyorum. Yine bakım yapabildiğimiz kadar yapıyoruz.
Çok fazla bakım da iyi gelmiyor. yumuşamaması gerek. Şimdi deri ne kadar nasırlaşırsa pointte o kadar kesilme ihtimalini de azaltmış oluyoruz. En yumuşak şeyde çok daha çabuk kesilir. Özellikle mesela tatil yaptık, tatilden geri geldik ve point giydik, o zaman çok daha fazla kesikler oluşabiliyor. O yüzden daha minimal bakımlar yapıyoruz.
- Yazın açık ayakkabı giymekten çekiniyor musun?
Büşra: Ben de çok vardı. Bunu yeni yeni kırmaya başladım. Özellikle ayakkabı denemeye gittiğimde falan ayaklarımı saklayacak yer bulmaya çalışıyordum ve açık ayakkabı hiç giymiyordum. Hep kapalı ayakkabı. Galiba çocukluktan kaynaklanıyordu, bu benim mesleğim ve yapabileceğim hiçbir şey yok. O yüzden artık rahat bir şekilde giyiyorum.
- "Bale spor mudur sanat mıdır" tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
M. Çağatay: Bu tartışmayı açanların düşünemediğini düşünüyorum. Size şöyle söyleyeyim; aslında sinirliyim. Ben sinirli olduğum için ben haklı değilim. Ben haklı olduğumu biliyorum. Ben kendi bilgimin sonucunda, yurt dışında o kadar vakitler geçirdim, Türkiye'de hayatımın üçte birini başrol olarak sahnede geçirdim. Yani bale ve spor ilişkisinin kurulması hiçbir zaman onu anlayamamış insanların bir düşüncesinin sonucudur.
Bale spor değildir arkadaşlar. Bale sanatların bir bütünü olarak orada. Gerçekten çok yoğun ve büyük sanatlardan bahsediyoruz. Yani bizim eserlerimizde olan bazı tabloları sergilecek müze bulamazsınız. Perde önüne yapılan yağlı boyaları. Onu kapasitesinde duvar bulmanız bile zordur.
Böyle bir karmaşanın içinde olan bir duruma, spor diyebilmek bence biraz ticari zekâ.
Bale spordur. Kim için spordur? Okulu olan için spordur. Reklam yapmak isteyen insan için spordur. Evet, bale hareketlerinden terleyebilirsiniz. Evet, bale hareketlerinden kastlarınız olabilir.
Bale spor diyenlere ben hayırlı kazançlar diliyorum!
- Başbalerin olmanın şartları nelerdir, neye göre seçiliyorsunuz ve bale sanatında başarının son noktası bu mudur?
Büşra: Okulda aslında hepimiz sınıf arkadaşları olarak hepimiz aynı eğitimi görüyoruz. Ayrılan nokta dansçının fiziği, hareketleri, yapma kabiliyeti, sahnede duruşu, enerjisi, tekniği, hepsi bir bütün olarak bir dansçıyı başbalet ya da başbalerin haline getiriyor. Ve bu aslında zamanla olan bir şey.
Siz bir dansçı da daha ilerisi olduğunu görüyorsunuz. Yani yeteneğinin sınırı bu kadar değil. Daha fazlasını çalışırsa, geliştirebilir kısmı görüldükten sonra yavaş yavaş bir yükselme kademesi oluyor. Yani siz direkt okuldan çıkan bir dansçıyı kafanızda düşünseniz bile başdansçı yapmıyorsunuz Hemen onu oraya atmıyorsunuz. Çünkü o dansçının yavaş yavaş, basamak basamak pişmesi gerekiyor.
Kimi üç yılda gelebilir, kimi bir yılda çıkabilir ya da kimi daha uzun sürede. Birazcık da şans ve ortamın da olması gerekiyor.
Baletler neden paytak yürür ve neden pointe çıkmaz?Anadolu insanının Osmanlı İmparatorluğu zamanında tanıştığı bale nedir?Şarkı söyleyen herkes opera sanatçısı olabilir mi? |
“İktidar sahipleri popülist bir tavırla güya “ifade hürriyeti” sözünü ağızlarına pelesenk ederek savunurken, işlerine gelmeyen bir ifadeyle karşılaştıklarında çoğu zaman sözü söyleyeni, söylediğine pişman ediyorlar”
“Birçok kişi, ebeveynlerinin hatalarından ders alıp kendisini onlardan farklı bir yerde konumlandırmaya çalışıyor. Fakat bazen, ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, geçmişin izleri onlardan tamamen silinemiyor”
Sizin için her ay; bütçe dostu, izleyenler tarafından yüksek puan almış, İstanbul'da sahnelenen 4 oyunu derleyeceğim. Hadi gelin 2025 yılının Şubat ayında listemize neler girmiş hep beraber bakalım
© Tüm hakları saklıdır.