30 Temmuz 2013

T24 üzerine notlar

Geçen süre içerisinde T24, Türkiye’de objektif gazetecilik yapmaya çalışan bir ada durumuna dönüştü

T24’te 2012 yılının başından itibaren yazıyorum. Burada yazmaktan da keyif duyuyorum. Ancak o zamanlar T24, henüz bugünkü gibi bir çekim merkezi haline gelmemişti. Fakat geçen süre içerisinde T24, Türkiye’de objektif gazetecilik yapmaya çalışan bir ada durumuna dönüştü. Ana akım medyadan işine son verilen gazetecilerin çoğu yayınlanmayan son yazılarını T24’e gönderiyorlar. Kâğıda basılı çok satan gazetelerin yazarları da T24’e göz atmadan geçemiyorlar. Ayrıca birçok tanınmış akademisyen de buraya yazıyor. Deyim yerindeyse T24’te yazmak bir prestij oldu.

Son günlerde T24 blog yazarlarından bazıları, çeşitli eleştiriler ileri sürerek veda ettiler.

Ben de T24’un bir yazarı olarak, bazı eleştirilerimi T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’a yolladım. Sağolsun bana yanıt verdi ve bu konuyu aramızda biraz tartıştık. Kendisine özellikle Taraf gazetesindeki yazar kopuşundan ve daha öncesinden ayrılan bazı yazarların hemen aynı dönemde T24’e gelmesinin, en azından kamuoyunun bir bölümünde  “T24, Taraflaşıyor.”  gibi bir görüntü yarattığını söyledim. Doğan bey, bana verdiği yanıtta ve son yazısında T24 üzerine olan bu iddialara yanıt veriyor ve Taraflaşma gibi bir amaçlarının olmadğını belirtiyor. Ayrıca daha çok insanın sesi olmayı amaçladıklarını ve blogları bu insanlara açacaklarını belirtiyor. Güzel bir proje, galiba Radikal gazetesinin yaptığı gibi olacak. 

Taraf’ın gazeteciliği ya da haberciliğinden çok politik olarak durduğu yer eleştiriliyor bana göre. Ȍrneğin cemaate yakın olduğu iddiaları gibi. T24 için böyle iddialar yok. Taraf’ın eksiği kendisini “soldan” uzak tutması ve sonuçta elinde var olan “sol liberal” yazarları ile de yollarını ayrıştırması idi.

Doğan bey, bana T24’ün Taraflaşması ya da “liberalleşmesi”gibi bir yönelimi olmadığını, son dönemde Taraf’tan buraya gelen yazarların bu döneme “rastgeldiğini”  aktardı.

Aslında belki de bu durum de facto olarak ortaya çıktı. Taraf’tan kopanlar peşpeşe burada yazmaya başladı ve kamuoyunda “T24 Taraflaşıyor mu?” gibi bir soruya yol açtı.

Doğan beyin yazısında katıldığım ve katılmadığım yönler var. Doğrusu yazının dilini biraz da sert buldum. Ben Doğan beyin “ayar almak” konusunda yazdıklarına katılmıyorum. Kimsenin T24’e ayar vermeye çalıştığına (ayrılan blog yazarları da dahil) inanmıyorum, kimsenin böyle bir hakkı da yok zaten. Eleştiriler sert de olsa, sizce yersiz de olsa bir haber sitesinin bu eleştirileri “ayar almak” olarak değerlendirmesini doğru bulmuyorum. Gerek okur, gerekse yazarların küfür ve hakaret içermeyen bütün eleştirilerini “ayar almak” ya da “ayar vermek” olarak değil de, daha iyiye giden yolda değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.  

Ayrıca T24 yazarları da hata yapabilir, eleştirilebilir, kimsenin “geçmişindeki gazetecilik başarıları” bugününün güvencesi değildir. Ȍnemli olan insanların bugün ne yaptıkları ve yazdıklarıdır. T24 için öngördüğünüz, benim de katıldığım “özgür ve objektif” gazetecilik standartlarına, araştırmacılığa site yazarları da uymalıdır diye düşünüyorum.

T24’ün gazeteciliği en öne koymasına itirazım yok, zaten bir haber sitesidir.  Ama bunu yaparken demokrasiden ve insan haklarından yana bir çerçeve içerisinde yapmak koşuluyla. Çünkü  demokrasi ve insan hakları standartları özgür gazetecilik yapabilmenin de ön koşuludur.  T24’ün bunu en azından şimdiye dek büyük ölçüde yapmaya çalıştığına da inaniyorum. Gezi olaylarında T24, uluslararası medya tarafından bile izlendi.

Buradan son günlerde ayrılan yazarların kararlarına saygı duyuyorum. Kuşkusuz herkes kendi kişisel kararını verir. Şimdiye dek T24’te yayınlanmış yazılarım sansüre uğramadı. İstediğim şekilde yazdım. Ȍzgür ve istedigim şekilde yazmaya devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları

İktidar kavramı üzerine anarşist notlar

İktidar olgusu, çağlar boyunca insanın birbiri üzerinde egemen olma, yönetme ve yönlendirme arzularına neden olmuştur. Bu olgu, imparatorluklar kurmuş, yıkmış, toplumsal ve bireysel düzlemde ise ilişkilerin niteliğini belirlemiştir.

Gerçek nedir? Ya da gerçek gerçek midir?

Bu soru tarihsel olarak filozofların yanıt aradığı en önemli sorulardan birisidir. İnsanların çoğu aslında toplumsal yaşam içerisinde gerçeği aramazlar, daha doğrusu gerçek diye bir sorunları yoktur. Çünkü çoğu zaman gerçeğe ulaşma çabası riskli ve tehlikelidir.

"
"