Son günlerde yapılan önemli bir açıklamayla, Kolombiya hükümeti ile FARC arasında başlayan barış görüşmelerinde bazı konularda anlaşmaya varıldı. İlk tartışılann konulardan birisi, topraksız köylülere üç milyon hektar toprağın verilmesi oldu. Barış görüşmelerine Şili, Küba, Venezuela ve Norveç hükümetleri gözlemcilik yapıyor.
26 Mayıs 2013 tarihinde Küba’nın başkenti Havana’da yine Kolombiya hükümet yetkilileri ile FARC arasındaki toplantıda da, toprak sorunu üzerinde anlaşmaya varıldığı açıklandı. “Yeni bir Kolombiya kırsal alanı: Kapsamlı bir reform” başlıklı anlaşma, tarihi bir değişim olarak değerlendiriliyor.
FARC’ın resmi websitesinden yapılan açıklamada, hükümet ile çeşitli konularda anlaşmaya varıldığı belirtiliyor. Űzerinde görüş birliğine varılan noktalar, “yoksulluluğun ortadan kaldırılması, eğitim, geliştirme programları, tarımsal üretimde ekonomik teşvik, gıda ve beslenme politikalarını’ da kapsıyor. (http://www.farc-ep.co/)
Görüşmeler ne zaman başladı?
Kolombiya’daki savaş, Latin Amerika’nın en eski savaşlarından birisi. İç savaştan (1948-1964) bugüne yüzbinlerce insan hayatını yitirdi.
Kolombiya hükümeti, 1982 yılından bu yana, yani yaklaşık otuz yıldır ülkedeki silahlı grup ve örgütlerle sonu başarısız biten görüşmelerde bulundu. Sivil grup ve organizasyonlar yıllardan bu yana hükümete FARC ile barış görüşmelerine başlaması çağrısında bulundular. (http://www.telesurtv.net/)
1990-1994 yılları arasında başkanlık görevinde bulunan César Gaviria Trujillo da FARC (Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia = Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri) ve ELN (Ejército de Liberación Nacional =Ulusal Ȍzgürlük Ordusu) ile görüşmelerde bulundu. İzleyen dönemlerde FARC ile görüşmelere devam ettiler. Ancak somut bir sonuç elde edemediler.
2000’li yıllarda hızlanan görüşmeler yine sonuçsuz kaldı. Kolombiya’da hükümetler genelde sağ muhafazakâr ve ABD yanlısı olsa bile, her zaman görüşmeleri sonuçsuz kalsa da yürüttüler. Türkiye’de otuz yıldır dillendirildiği gibi “teröristlerle pazarlık olmaz.” demediler, soruna daha gerçekçi yaklaştılar.
2008-2010 yılları arasında bu kez kamuoyuna kapalı ve gizli görüşmeler gerçekleştirildi hükümet ile FARC arasında. Hatta ulusal basında FARC ile gizli bir anlaşmaya varıldığı konusunda haberler yer aldı. Ancak geçen üç yıl boyunca somut bir sonuç görülmedi.
FARC “amaca giden yolda herşey mübah” mı?
Bugünlerde 49. kuruluş yıldönümünü kutlayan FARC) ile devlet güçleri arasındaki savaşta onbinlerce insan hayatını yitirdi. FARC’in bir özelliği de “amaca giden yolda herşeyi mübah gören” bir örgüt olması. Bugüne dek asker, sivil, zengin, yoksul, kadın, erkek, yaşlı ve çocuk yaklaşık 7 bin kişiyi fidye için kaçırdı bu örgüt. Ve bunların büyük bölümünü serbest bıraktı son yıllarda.
FARC, bolivarizmden esinlenmiş bir hareket, bu nedenle Hugo Chavez tarafından açık olarak destekleniyordu. Kolombiya ve Venezuela hükümetleri bu yüzden birçok kez savaşın eşiğine geldiler.
FARC da, devletin kaçırarak kayıp ettiği 16.907 kişinin akibetini soruyor. (http://www.anncol.info)
Bazı Latin Amerikalı marksistler, FARC’a eleştirel ve mesafeli yaklaşıyorlar. FARC’in özünde marksist bir örgüt olmadığını söylüyorlar. Bazi marksistler ise FARC’ın uyuşturucu ticareti yaptığı iddiasına inanmıyor ya da üzerinde durmuyorlar. Buna rağmen FARC, bir uyuşturucu karteli değil, hatalarıyla birlikte sosyal haklar için mücadele yürüten bir örgüt olarak değerlendiriliyor.
(http://lutamarxista.org) Brezilya senatosuna göre de FARC, marksist özünü yitirmiş, uyuşturucu ticareti yapan bir organizasyon. (http://www12.senado.gov.br/noticias/entenda-o-assunto/farc)
Bundan yaklaşık iki yıl önce bir İspanyolca gazetede okuduğum koyun çobanı Musa’nın öyküsünü hatırlıyorum. Musa, internetten Kolombiyalı bir kadın ile tanışır, daha sonra onunla evlenerek Kolombiya kırsalına yerleşir. Ve düşü olan, küçük bir çiftlikte koyun beslemeyi gerçekleştirir. Kendi üç beş koyununa çobanlık yaparak geçinip gitmektedir. Bir gün FARC gerillları, koyun otlatırken Musa’yı rehin alırlar ve yanlarında götürürler. Bu sırada bir süre sonra yolları askerler tarafından kesilir ve çıkan çatışmada Musa ölür.
Bir belgeselde Amazon ormanlarına FARC yetkilileri ile görüşme yapmaya giden bir radyocunun öyküsünü izlemiştim. Radyocu burada rehineler ile de karşılaşıyor ve bunlardan birisi ona soruyor:
“Bizim için ne yapıyorsunuz?”
Radyocu anlamıyor, ne demek istediğini soruyor.
“Biz rehineyiz burada. Bizim serbest kalmamiz için neden kimse birşey yapmıyor, biz sivil insanlarız.” diyor adam.
Bu görüşmeden sonra Bogota’ya dönen radyocu, rehinelerin serbest kalması için kampanyalara başlıyor diğer insanlar ve ailelerle birlikte.
Kayıp aileleri bir araya gelirler ve radyo kurarlar seslerini duyurmak amacıyla.
Ayrıca FARC’ın elindeki rehinelere tecavüz edildiği ve öldürüldüğü şeklinde suçlamalar da bulunuyor. (http://veja.abril.com.br/)
FARC, egemenlik alanında bulunan yerliler tarafından da onların liderlerini öldürmekle suçlanıyor. Kuzey Cauca Bölgesi Yerlileri Derneği liderleri tarafından yapılan yargılamada, iki FARC gerillası 40’ar yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Yerliler, FARC’ı da bu cinayet nedeniyle kınadılar. (http://www.ebc.com.br/noticias/internacional/2013/04/indios-julgam-e-condenam-guerrilheiros-das-farc-acusados-de-matar)
FARC hapishanelerdeki politik tutukluların serbest bırakılmasını istiyor, ayrıca hapishane koşullarının da son derece kötü olduğu bildiriliyor.
FARC kokain ticareti yapıyor mu?
Dünyanın en büyük kokain uretici ve ihracatcısı olan Kolombiya gibi bir ülkede uyuşturucu ticareti, “büyük ve kolay para kazanılan” bir olgu. Ne hükümet, ne ABD ne de FARC bu ticaretin dışında olmadığı bildiriliyor. Hükümet, uyuşturucu kartelleri aracılığıyla kayıt dışı para kazanıyor ve bunu savaş bütçesine aktarıyor. ABD dünyanın dört bir yanındaki savaşlarına kaynak sağlıyor. Bağımsız bazı kaynaklar ise FARC’ın mücadelesini yürütmek için kaynak olarak kullandığını belirtiyorlar. Fakat kime sorarsanız sorun, böyle bir ticareti yaptığını reddediyor. Hatta gidip uyuşturucu kartellerine sorun, onlar da bunu yaptıklarını reddedeceklerdir. Kim uyuşturucu ticareti yaptığını kabul eder ki? Peki o halde dünyanın en büyük miktardaki kokaini nasıl olup da, bu ülkeden çıkarak dünyaya dağılıyor?
FARC marksist görünümünün arkasında dünyanın en büyük kokain üreticisi olarak suçlanıyor ve yıllık olarak kokainden 1 milyar dolara kadar kazandığı iddia ediliyor. Kontrolü altındaki topraklarda köylülere kokain üretimi yaptırmakla suçlanıyor. FARC bu iddiaları reddediyor ve uyuşturucu kartellerini hükümetin desteklediğini söylüyor.
Űlkede ABD üsleri var ve CIA faaliyetleri de çok yoğun olarak sürdürülüyor. Űlkeye büyük miktarda kayıtsız para giriyor.
Ayrıca ABD’nin de uyuşturucuyu savaşlara kaynak sağlamak için kullandığı dile getiriliyor. (http://democraciapolitica.blogspot.com.br/2012/06/eua-usam-trafico-de-drogas-como-fonte.html)
Kolombiya hükümetinin sicili de pek temiz değil. Binlerce insan öldürülmüş ya da kaybedilmiş, cezaevlerinde kötü muamele ve işkence yaygın. Askerlerin tecavüz ve işkence gibi olaylara karışmaları sık görülen olaylardan. Ayrıca masum siviller de askerler tarafından öldürülüyor. Hükümet, uyuşturucu kartellerini el altından destekliyor.
FARC ile PKK arasındaki fark ve benzerlikler
Maddeler halinde başlığı özetlersek:
1. Eğer dünyanın en büyük tropikal ormanlarını üs olarak merkez edinirseniz, sizi oradan kendi isteğiniz dışıda hiçbir güç çıkaramaz. Tropikal bir ormanda üslenen bir gerilla örgütlenmesinin yenilmesi çok zordur. Oraya savaşmak için giren asker bir daha çıkamaz. FARC, Amazon ormanlarının derinliklerini kendisine üs olarak seçmiş bir hareket. PKK gerilla gücü ise bir dağ örgutlenmesi üzerine kurulu.
2. FARC, şimdiye dek 7 bin kişiyi rehin almış ve fidye karşılığı bırakan bir örgüt. PKK ise zaman zaman sivil ya da asker insanları rehin alsa da bu konuda FARC ile yarışamaz.
3. FARC, dünyanın en büyük gerilla örgütlerinden birisi. Hükümet, 8 bin kişi olduğunu iddia etse de, bağımsız kaynaklar bu sayının çok fazla olduğunu teyit ediyorlar. Sempatizan ve militanlar dışında yaklaşık 16-18 bin kişilik savaşçı gücüne sahip, bu haliyle gerilla gücü olarak PKK’den çok daha büyük. (http://www.unric.org/en/colombia/27013-the-guerrilla-groups-in-colombia)
(http://pt.wikipedia.org/wiki/For%C3%A7as_Armadas_Revolucion%C3%A1rias_da_Col%C3%B4mbia)
4-Her iki örgütün de zaman zaman sivillere dönük eylemleri olmuştur. Ancak yine FARC bu konuda daha fazla eyleme sahip görünüyor. Murat Karayılan, eğer bağımsız bir “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulursa, hataları ile yüzleşebileceklerini söyledi.
Aynı şekilde, FARC da bu ay içerisinde yaptığı açıklamada geçmişte yaptığı hatalar ile yüzleşmeye hazır olduğunu açıkladı. (http://noticias.terra.com.br/)
5. PKK yalnızca, Türk devletine karşı savaşıyor. Oysa FARC, Kolombiya hükümetinin yanısıra ABD hükümetine karşı da savaş yürütüyor. Çünkü bu savaşta ABD, Kolombiya hükümetine üsleriyle, CIA ajanlarıyla doğrudan her türlü desteği veriyor. ABD genel olarak Türk hükümetini de PKK’ye karşı destekliyor. Ancak ABD’nin Kolombiya hükümetine olan pratik, maddi ve politik desteği çok daha fazla.
6. Kolombiya hükümeti, CIA ajanlarının yardımı ile birçok FARC lider ve komutanını öldürdü. Türk devleti ise bunu bazen denemesine rağmen gerçekleştiremedi.
7. PKK “Kürt halk önderi” liderine bağlı ve son sözü liderin söyledigi bir örgüt. FARC içinde ise liderler ve komutanlar suikastlarda öldürülüyor, ancak bu durum örgütte herhangi bir stratejik değişikliğe neden olmamaktadır.
8. FARC’ın PKK’den diğer bir farkı da tamamen kendisinin kontrol ettiği bölgeleri olması. PKK’nin tamamen kontrol ettiği ve devlet güçlerinin giremediği bir bölge ülke içinde yok.
9. FARC ile PKK arasındaki diğer bir fark ise iç ilişkilerde ortaya çıkıyor. FARC içinde kadın ya da erkek gerilllanın seks yapması ve aşk serbesttir. Yalnızca gerilla kadın çocuk sahibi olduğunda onu yakınlarına bırakması gerekmektedir. PKK içinde ise seks ve aşk ilişkisi yasaktır.
10. FARC ile barışı gerçekleştirmek, PKK ile barış yapmaktan daha zordur. Çünkü FARC’ın olmazsa olmaz somut talepleri var ve bunların kâğıt üzerinde yazılı olarak taahhüt edilmesini talep ediyorlar. PKK ise daha genel söylemlerle çitayı daha düşük tutan bir barış politikası izliyor FARC’a göre. Buna rağmen FARC’ın barışa PKK’den daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekçi olarak bakarsak, ne yazık ki Kürt barışı, Türk hükümetinin tavrına bağlı olarak her an yıkılabilir. Çünkü ortada herhangi bir yazılı metin yok, görüşmeler kamuoyuna açık değil, cezaevindeki lider ile yapılıyor. PKK ile Türk hükümetinin (MİT aracılığıyla) arasındaki barış görüşmeleri, yazılı metin olmadan, yalnızca söze dayalı olarak ilerliyor. Kolombiya hükümeti ile FARC arasındaki barış görüşmeleri açık olarak devam ediyor, yazılı metinlere dönüştürülerek her iki taraf tarafından da imzalanıyor. (gözlemci devletler eşliğinde)
11. FARC, marksist-leninist bir örgüt olduğunu (söylemde de olsa) iddia ederken, PKK ise Kürt ulusal hareketidir.
12. Bir Kürt barışı, Kürtlerin yaşadığı dört komşu ülkeyi doğrudan ilgilendiriyor. (Türkiye, Irak, İran ve Suriye) FARC barışı ise, daha çok Kolombiya’yı doğrudan etkileyen bir olgu olarak görünüyor. Bu haliyle Kürt barışı bulunduğu bölge itibariyla daha uluslararası.
13. Kolombiya’da “akil insanlar heyeti” yok ve toplumu barışa hazırlamak da gerekmiyor. Çünkü toplum herhangi bir barışa çoktan hazır.
14. FARC’ın barış görüşmelerine açık olmasının bir nedeni de, hükümet ile verdiği savaşta bir eşitlik durumunun söz konusu olması. Aynı şey Kürt barışı konusunda da geçerli, her iki taraf da savaşta kendi adına bir ilerleme kaydedemiyor.
15. Her iki hareketin de cezaevlerinde yaklaşık 10 bin taraftarı bulunuyor. Kolombiya’da işkence yaygın bir yöntem olarak cezaevlerinde kullanıyor. Türkiye’de de cezaevlerinde işkence ve çocuklara tecavüz, taciz olaylarına sık sık rastlanıyor.
16. FARC’ın bir başka eleştirildiği nokta ise içindeki çok sayıda 10-14 yaş arasındaki çocuk gerillalar. PKK içinde de çocuk yaşta gerillla olduğu zaman zaman söyleniyor, ancak Karayılan bir açıklamasında 9-10 değil, 16-17 yaşındaki gençlerin geldiğini, onları da savaştırmadıklarını belirtiyor.
17. Her iki savaşta da yaklaşık sayıda insan öldü. 1964’ten bu yana yaklaşık 45 bin Kolombiyalı hayatını yitirdi. PKK ile olan savaşta ise aşağı yukarı 40 kişinin öldüğü belirtiliyor.
Görüşmeler Kolombiya’da kalıcı bir barışı getirebilir mi?
Kolombiya’da otuz yıllık geçmişi olan barış görüşmelerinin bu kez kalıcı barışla sonuçlanacağını söylemek için henüz erken. Ama bu yönde bir gidişat olduğu söylenebilir. Çünkü şimdiye dek birçok görüşme hayal kırıklığı ile noktalandı. FARC son yıllarda strateji değişikliğine giderek, örneğin bundan böyle rehine almayacağını ilan etmişti. Bu önemli bir değişiklikti.
Kuşkusuz Kolombiya hükümeti bu barış görüşmelerini ABD hükümetinin bilgi ve onayı ile yürütmektedir. Kolombiya hükümeti, ABD’nin onayı olmadan hiçbir adım atamaz. Kolombiya, ABD’nin “Güney Amerika’daki yeni İsrail’i” olarak biliniyor.
Çünkü ABD artık bölgede denetleyemediği silahlı güç istemiyor. Uruguay’da tupamaro hareketi legal partiye dönüştü. Peru’da “Aydınlık Yol” gerillaları durdu, faaliyette değiller. FARC ise hâlâ dünyanın en büyük silahlı gerilla örgütlerinden birisi. İşte bu yüzden ABD bu görüşmelere onay veriyor.
Bütün bunlara rağmen, bu kez görüşmelerin barışla son bulması, öncekilere göre daha yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. Çünkü ne Kolombiya hükümeti, ne de FARC bu savaşı artık sürdüremiyorlar. Kolombiya’da yapılacak adil bir barış ve toprak reformu ülke insanlarına bir ölçüde de olsa rahatlık getirecek. Ayrıca barış görüşmeleri ile yapılacak demokratik değişiklikler de, toplumsal kesimlerin ve yoksulların haklarını garanti altına alacak.