Bazı mektuplar vardır tarih yazmıştır. Hicranlı mektuplar vardır. Eskiler, etkisi artsın diye aşk mektuplarının bir ucunu da yakarmış.
Nazım'ın Piraye'ye; Cemal Süreya'nın eşi Zuhal Hanım'a; Ece Eyhan'dan İlhan Berk'e yazılan mektuplar; Volter'in, Rilke'nin mektupları ve hele de Virginia Wolf'un ceplerine taşlar koyup kendisini nehre bırakmadan çok az önce yazdığı mektup gibi bir mektup olmayacak tabi ki bu ama; Sayın Ekrem İmamoğlu; emin olun ki en az onlar kadar zorlandığım kesin.
Şu memleketin sizi seven insanları, özellikle işin başında bir türlü mana verilemeyen otobüslü/gazetecili Karadeniz turundan itibaren ne kadar gerdiğinizin bilmem farkında mısınız?
İstanbul'a Belediye Başkanı olasınız diye kendini hem de iki kez adeta yırtan onca insan büyük bir şaşkınlıkla sizi izliyor.
Bir türlü bitirilemeyen metro inşaatları, yollarda umarsız taksi bekleyen İstanbullular, bebeği sırtında aç biilaç yaşayan derin yoksulluk, otobüslerle çarpışan tramvaylar, yol kenarlarında çekici bekleyen bozuk otobüsler, bir yağmurda yolları nehre dönen semtler ve daha niceleri…
Hele de akşam ve sabah saatleri… Gri ve homur homur Bir Distopya Kent; İstanbul!
Şu anda bu kadar dertle yaşayan İstanbulluların şaşkın bakışları altında olmayacak bir şeye takılmış gittiğinizin veya öyle göründüğünüzün farkında mısınız?
Sayın İmamoğlu; siz, CHP'nin göstereceği cumhurbaşkanı adayı olamayacağınız için 6'lı Masa'nın da cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Bu artık belli oldu!
Meral Hanım'ın olabilirsiniz ama CHP'nin olamazsınız. Olursanız bindiğiniz dalı kendi ellerinizle keseceğinizi nasıl anlamazsınız?
Çünkü CHP'nin cumhurbaşkanı adayı bu partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bu kabulün değişmesi ancak 6'lı Masa'nın oy birliği ile başka bir kişiyi tespiti ile mümkündür.
O altı kişiden biri de Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Bunca alınan yoldan sonra onların sizi aday olarak gösterebileceğine inandığınıza asla inanmam.
Bunun bir çok nedeni vardır.
Çünkü büyük bir feraset ve öngörü gösterip siyasi tarihte örnek olacak şekilde muhalefet bloğunu güçlendirmek için İyi Parti'yi Meclise taşıyan odur.
Yine siyasi tarihçilerin literatürüne geçecek şekilde 6'lı Masa denen beş benzemezi bir masanın etrafına toplayan da odur.
Ve nihayet büyük bir isabet ve öngörüyle sizi İstanbul'un bir ilçesinden alıp İstanbul Belediye Başkanı yapan da odur.
"İnşallah" Erdoğan'ı Saray'dan söküp atacak politikanın mimarı da o olacaktır.
Bu Türk/İslam sentezi Siyasal İslamcı rejimin sökülüp götürülmesi tam da bir kol mesafesindeyken; siyasi geleceğiniz açısından semtine hiç uğramayacağınız, MHP tabanlı İyi Parti'nin sularında daha fazla yüzmek veya yüzüyor görünmek gerçekten de hiç akılcı bir politika olamaz.
Bunun ne size ne CHP'ye ne de Türkiye'ye hiçbir faydası yoktur.
Oysa nasıl göremiyorsunuz hayret ediyorum! Önce iyi bir belediye başkanı olmalısınız. İstanbul, Türkiye'nin hem kalbi hem de beynidir. Burada başarılı olan haklı olarak daha büyük başarılara da imza atar.
İstediğiniz kadar "İstanbul'un sorunları bizden değil, iktidarın bizi topal ördek olarak görmesindendir. Hem zaten de Belediye Meclisinde azınlığız. Bankalar kredi vermiyor. Dışarıdan gelen krediler de Cumhurbaşkanı masasında bekliyor" deyin, İstanbullu, tek sorumlu olarak yalnız sizi ve partinizi görür!
Hele de sizin gözünüzü Cumhurbaşkanlığını bu denli bürümüşse, İstanbullunun algısı da ona göre olacaktır: "Belediye Başkanlığı meğer atlama tahtasıymış!" denir. Ve bu hiç de yanlış sayılmaz.
İnsanları küstürmeyin!
Yaşınız olsa olsa 50'li yaşların başında olmalıdır. Sağlığınız da yerinde.
Önünüzde uzun bir siyasal yaşam var.
Başarılı bir CHP'li İstanbul Belediye Başkanının geleceği yerin CHP'nin Genel Başkanlığı olacağı da ortadadır.
Bu dönem olmadı, önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanı neden siz olmayasınız…
Lütfen nehak yere bizi daha fazla germeyin!
Hâlâ tartışma yaratacak afişlerde Meral Hanım'la yer almayın!
Ve dinin bu denli siyasete araç edilmiş ve edilmekte olan bu ülkede ihramlı fotoğrafların artık gına getirdiğinin farkında değil misiniz?
Anlaşıldığı kadarıyla son CHP toplantılarından birinde, "Benim adayım Kemal Kılıçdaroğlu'dur" demeniz herkesi tam olarak ikna etmedi. O zaman 6'lı Masa'nın yapacağı son toplantı öncesi; önce Meral Hanım'a sonra da bu ülkede yaşayan Bizlere ve naçar kalmış olan İstanbul halkına herkesin duyacağı ve ikna olacağı şekilde; "Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim, kimse de beni aday göstermesin. Ben İstanbul Belediye Başkanıyım" diye bir deklerasyonda bulunun derim.
Bu hem 6'lı Masa'nın daha fazla ikircimde kalmasını, hem benzerlerinizin ortaya çıkmasını engelleyecektir.
Partiyi rahatlatacaktır.
Bu sıkıntılı ve stresli dönemin daha az sıkıntılı ve stresli olmasını sağlayacaktır.
Aksinin, ileride kaçınılmaz olan parti başkanlığınız açısından şimdiden tersinden bir motivasyon yaratacağı ortadadır.
Hem şu "Ahmak" dava(sı)nın gidişatında hem de bu gözü dönmüş İçişleri Bakanı ve emrindeki Savcılığın açtığı "tuhaf terör" soruşturmasında halkın motivasyonu, başta siz sonra da hepimiz için çok önemli olacak.
Takdirlerinize sunulur…