Daha önce Yeni Şafak gazetesine adıyla sanıyla röportaj veren “ismi lazım olmayan” bir bilirkişinin adı bir de Halk TV’de yayınlandı diye Barış Pehlivan, Kürşat Oğuz, Serhan Asker ve Suat Toktaş CMK 90. ve 91. maddesine aykırı şekilde; davet üzerine savcılık veya semt karakolunda iki satır ifade verecekken; yine Ceza Muhakemesi Hukuku yerine Burun Sürtme Hukuku devreye girmiş ve geceyi emniyette geçirecek şekilde iş yerlerinden gözaltına alındıktan sonra Suat Toktaş haricinde olanlar yurt dışı çıkış yasağı ve imza şartıyla salıverilmişlerdir.
Yani BSH ile CMH arasındaki mücadeleyi yine BSH kazandı ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş basın tarihimizin sayfalarındaki yerini aldı. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni, halk dilinde “yatarı olmayan” yani Ceza Yasası’na göre fiilen hapiste geçirmesi gereken süresi olmayan “bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs ve haberleşmenin gizliliğini ihlal” suçlarından tutuklandı. Diğer bir ifade ile yargılama sonunda mahkûm olsa dahi verilen ceza ya tecil edilecektir ya da hükmün açıklanması geri bırakılacaktır.
Bu iddiayı somutlaştırmak için şu bilgiyi vermekte yarar var. Son sayıma göre halen cezaevlerimizde hükümlü olarak bulunan 295 bin 64 hükümlü arasında yukarıda yer alan suçlardan yatan hiç kimse bulunmamaktadır. Tutuklu olarak bulunan 47 bin 463 kişi arasında ise dün itibarıyla yalnızca bir kişi bulunmaktadır ki onun adı da Suat Toktaş’tır.
* * *
Artık öğrendik ki bir soruşturma iktidar medyasında önce kısık ateşte, daha sonra ise hafif harlı bir ateşte kaynatılmaya başlanıyorsa; tarihimizde daha önce de görüldüğü gibi BSH da yavaş yavaş gündeme sokuluyordur.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz Ceza Muhakemesi Hukuku (CMH) tüm hükümleri açısından AİHS’ye uygun ve uygar bir hukuktur. Eleştirilecek pek fazla bir hükmü yoktur. Ancak şu var ki siyasal iktidarda iseniz ve derdiniz şu veya bu şekilde muhalefeti ezmek, meseleleri eğip büküp kendi lehinize kamuoyu yaratmaksa, korku salıp insanları sindirmekse diğer bir ifade ile kendinize göre seçip biçtiğiniz rakiplerinizin eski tabirle “burunlarını sürtmekse” bunu CMH ile yapamayacağınız açıktır. O zaman CMH’nın hükümlerini eğip bükerek fiili bir hukuka gerek vardır ki bunun da adını da ben koyayım, bu hukukun adı “Burun Sürtme Hukuku”dur. Buna kısaca (BSH) diyebiliriz.
Aslında ülkemiz tarihi bu iki hukukun yarışmasının da tarihi sayılır.
Menderes iktidarı, son yılı içinde en çok gazetecilere saldırdı. Hukuk dışı birçok olayın yaratıcısı oldu.
1960 Cuntası Menderes iktidarının ne kadar hukuk dışına çıktığını öne sürerek aynı hukuk dışılığı da aşarak yaptığı darbe sonrası Yassıada Mahkemesini kurdu ve daha da beter bir uygulama ile Başbakanı ve iki Bakanı idam etti. Kısa süre içinde bu uygulamanın ne kadar hukuk ve demokrasi dışı olduğu söylendi. Beş yıl sonra af çıktı.
12 Mart’ta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan asıldı. Kısa süre sonra pişmanlıklar dile getirildi. 1974’te af çıktı.
28 Şubat yargılamalarının ve uygulamalarının yarattığı mağduriyetlerin nelere mal olduğunu son yirmi yılımız açıkça gösteriyor.
FETÖ yargısının neler getirip götürdüğünü hep birlikte yaşarken, o sürecin yol açıcılarının aynı yöntemlerle nasıl iş tuttuklarını Halk TV soruşturmasında yine görüyoruz.
Bugün aynı eylem nedeniyle İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aynı savcılara ifade verecek. Kendisi 16 milyon kişinin yaşadığı bir kentin belediye başkanıdır.
Dilerim yarın artık CMH artık galebe çalar.
Ben şahsen çok yoruldum. Çok yorulduk.
