III. Dünya Savaşı'nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama IV. Dünya Savaşı'nda taş ve sopalar olacağını biliyorum.
Einstein
Bugün II. Dünya Savaşı’nın son günü 8 Mayıs. Gündemde bir sessizlik.
Çözüm masaları birbiri ardına devrilirken savaştan söz edilmiyor.
Ülkeden başlayalım.
Hükümetin yakıcı seçim politikası ortalığı kasıp kavuracak gibi. Anketlerin işaretini Orta Doğu planına engel gören hükümetin hışmıyla, Türkiye’de çözüm masası devrildi.
Davutoğlu Suriye’ye ilişkin ‘’Rejimin üzerinde siyasi baskı arttırılacak. Cenevre Deklarasyonu çerçevesinde siyasi çözüm için masaya oturulması için çalışılacak’’ demişti.
Dün, İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami: "ABD, blöf yapıyor ve psikolojik operasyon yürütüyorsa biz yine de bunu ciddiye alıyoruz. Eğer tehditler blöf değil de doğruysa savaş meydanında gerçekleri göstermeye hazırız’’, " Savaş meydanı, gerçek harp potansiyellerimizi göstereceğimiz yer olacak. Amerikalı pilotların yapacakları ilk uçuş son uçuşları olacak gök yüzünü onlar için alev çemberine dönüştürürüz " dedi ve ardından Suriye için de çözüm masası devrildi.
İran ve ABD'nin de içinde olduğu altı dünya gücü arasında geçen nükleer program görüşmelerinde anlaşmanın sağlandığı iddia edilmiş, Obama,"ABD ve müttfeikleri İran'la tarihi bir anlaşma sağladı" demişti.
Fakat İran’ın yürüttüğü nükleer müzakerelere de değinen Hüseyin Selami, görüşmelere katılan diplomatlara hitaben "Tehdit edilirseniz masayı terk edin" dedi. Bu açıklamanın ardından son olarak Nükleer çözüm masası da devrilir gibi.
Son üç yıldır Orta Doğu’nun restorasyonu kitle hareketleri ve değişik yöntemlerle sağlanıyor, fakat bu yöntemin sıcak savaşa gidilmez diye bir teminatı yok.
Son iki yıldır Suriye’ye müdahale turları atılıyor, bu üçüncü tur.
Türkiye atıldığı gibi taraflar anlaşıyor. Fakat bu kez işler değişik gelişebilir.
Yine önceki gibi Suriye, İran, Rusya ve ABD, kolkola girip biz anlaştık dese de bizim başkan için bu seçim kritik.
* * *
11 Eylül sonrası Irak savaşıyla Orta Doğu’da ‘yeni’leme fiilen başladığında, oturup havai fişek gösterisi izler gibi izledik çocukların üzerine düşen bombaları. O gün bugündür, yıkılıyor, yakılıyor, düzenleniyor Orta Doğu, diğer adıyla Yeni Orta Dünya
Ama W.Bush söylemişti, 2001 Yeni Dünya Düzeni Manifestosunda:
‟Tepkimiz ani misillemeler ve yalıtılmış darbelerden daha fazlasını içerecek. Amerikalılar, geçmişte görmüş olduklarımızın aksine, bir savaştan ziyade, televizyonlardan izlenebilecek; dramatik darbeleri, başarıları bile saklı gizli operasyonları kapsayacak, uzun süreli bir kampanya ummalıdır.’’ *
Masalar devirilerek, savaş doğuruluyor.
Yeni Dünya, Yeni Türkiye, Yeni Suriye, Yeni Kürdistan ve Yeni Orta Dünya kuruluyor…
Arap Baharıyla hız alıp üç tur dönen bu döngü artık sona yaklaşıyor.
Dünya gündeminde nükleer var İran var İŞİD ve El Nusra var. Ülke gündeminde bunların hepsinden, bir de çözüm süreci var.
Sonra Akkuyu ve Sinop var. Ucuz enerji bahane, Türkiye nükleer silah yapmak istiyor.
Bir de oryantal başkanlık istiyor ki bu kimsenin işine gelmiyor.
Bu açmazlar masada çözülmezse düşünmek istemediğimiz olasılık uzak değil.
Lakin kimse III. Dünya savaşı’ndan söz etmiyor, hayret!
En İyi Doktor Ödülü’nü alırken Einstein: ''Ben atomu insanlığın yararı için keşfettim, ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar.'' demişti…
Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları sonrasında verdiği demeçte ''Böyle olacağını bilseydim, bir ayakkabı tamircisi olurdum'" demişti.
Dünyayı sopalar ve taşlara döndürecek bir silah nükleer. Bir atom bombası daha, insanlığı kavurur.
Durum buysa dünya başkanlarına ayakkabı tamirciliği önermek isterdim. Ordulara ise gücün arkasından insanlığın arkasına geçmeyi.
Bunlar malum ütopya, o halde bir seçim var.
Sistemi duruduramayacak olsa da yavaşlatacak, o sırada, sonucu değiştiremeyecek olsa da belki dönüştürecek bir seçim.
Çözümden yana yapılması zorunlu bir seçim.
İnsan olmaya doğru, barış için yapılacak bir seçim.
Yoksa savaş, insanlığadır.
Bazı alışkanlıkları ve sabit fikirleri yeniden değerlendirmek zaruri. Ulusalcılık gibi; ulusların orduları, insanlığı koruyamadıkça geçersiz.
Tehlike ulusları değil tüm insanlığı ilgilendiriyor.
Din gibi; insanlığı mahşere sürükleyecek, insanlığa karşı, dinden yana yapılacak bir seçim ya da insanlığa inanmayan bir din geçersiz.
Tehlike dinleri değil, insanoğlunu ilgilendiriyor.
Kafalarımız karışık, insanların inanç ve vatan sadakati, vicdanları kanatılıyor, güç uğruna, kan uğruna.
Dünkü yağıştan sonra bir arkadaşım Facebook’ta:
‘’ İş çıkışı gidilen eğitimde ortalığı fırtına-sel-şimşek aldı..mum ışığında sosyal medya/e-ticaret konuştuk. ‘’ diye durum paylaşmış.
Ne ironik ve derin…
Kim bilir, nükleer savaş çıkacak olsa bile, belki bunu bir felaket durdurur… Siz yine de bir şeyler düşünün.
Lütfen, kafanızı bir yana, kitabınızı diğer yana, elinizi yüreğinize koyun, seçiminiz insanlık için yürekten olsun, sonrası İlahi takdir.
* Yeni Dünya Manifestosu’nun tamamı için bu yazıyı görebilirsiniz.
** Gündeme ilişkin bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz.
@ErenTopcu_