04 Temmuz 2022
Önceki varlık barışından yararlanma süresinin 30 Haziran 2022’de sona ermesinden 1 gün sonra yeni bir varlık barışı düzenlemesi daha yapıldı.
Düzenleme, TBMM Genel Kurulunda 1 Temmuz 2022 tarihinde kabul edilerek 2 Temmuz 2022’de Cumhurbaşkanına gönderilen 7417 sayılı Torba Kanuna, Genel Kurul görüşmeleri sırasında eklenen önerge ile gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı’nın onayının ardından Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girecek.
“Düzenleme neden kanun teklifinin içinde yer almadı da önerge şeklinde Genel Kurul aşamasında gündeme geldi”, diye düşünebilirsiniz. Teklife konulması doğru olmazdı, çünkü bu kanun teklifi 28 Haziran 2022’de TBMM Başkanlığı’na sunulmuştu. O tarihlerde zaten eski varlık barışı yürürlükteydi. İkinci neden de bu kadar kısa süre içinde düzenlemenin yeniden gündeme gelmiş olmasının kamuoyunda ve Komisyonda tartışılmasının istenmemesi olabilir.
Bundan önceki varlık barışlarının arasında en azından 1 ila 2 yıl gibi ara olurdu. Bu defa neredeyse kesintisiz devam ettirilmiş oluyor. Bu nedenle, düzenlemenin yapıldığı duyulur duyulmaz, “Önceki uygulama uzatıldı!” şeklinde hatalı yorumlara rastlandı.
Yeni düzenlemenin ara vermeden yapılmasının birkaç nedeni olabilir. En önemli neden, yurt dışından gelecek kaynağa acil ihtiyaç olması…
Ayrıca kredi politikasındaki son değişiklikler şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırıyor. Neredeyse tüm şirketler bankada kredi kuyruğunda! Kredi alamayanların veya istedikleri miktarda kullanamayanların bu yolla şirketlerine nakit girişi yapmaları kolaylaştırılmak istenmiş olabilir.
İkinci neden seçimin yaklaşıyor olması. Artık seçimin 2023 yılına kaldığını düşünüyorum. Eğer bugün bu düzenleme yapılmasaydı, 2023’te zaten yapılması bekleniyordu. Bugünden yapılması 2022 gelirlerine yönelik de vergi koruması sağlayacaktır.
Varlık barışı önceki düzenlemelerde yapılandırma/af kanunlarının içinde yer almaktaydı. Bu defa bir torba yasanın içinde yer alması, 2022 yılı içinde yeni bir yapılandırma kanununun düşünülmediğini düşündürüyor. Sanırım seçimin 2023’e kalması, yeni bir yapılandırma kanununun da 2023 yılında (muhtemelen mayıs ayında) yapılmasına vesile olacak…
Şimdi gelelim yeni düzenlemenin detaylarına…
Öncelikle bu varlık barışı versiyonunun da temelde eskilerine benzer olduğunu söyleyebiliriz. Yine yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilmesi veya yurt içindeki kayıt dışı varlıkların kayda alınması halinde vergisel koruma sağlanıyor.
Önceki düzenlemeden en önemli fark bu defa uygulamadan yararlanmanın düşük de olsa (yüzde 1-3 arasında) bir vergi maliyetinin olması. Bir de uygulamada tartışılan bazı konularda ve vergi korumasında eskisine göre daha net yasal düzenlemenin yapılmış olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan değişiklikleri, uygulamayı daha güvenli hale getirmesi ve netleştirmesi dolayısıyla genel olarak olumlu buluyorum.
Bugüne kadar varlık barışının tanıtımına ve uygulama sorunlarına yönelik çok sayıda yazı yazdım. Bu yazılarımdan birinde varlık barışına dair düzenlemelerin eksikliklerine/zayıflıklarına değinmiş ve daha iyi bir düzenlemede olması gereken bazı konularda önerilerde bulunmuştum. Bunların bir kısmına son düzenlemede yer verilmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum.
Gerçek veya tüzel kişilerin yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31 Mart 2023 tarihine kadar banka veya aracı kurumlara bildirilerek kayıtlara alınabilecek.
Kapsam eski düzenlemelerde olduğu gibi belirlenmiş, yine eskisinde olduğu şekilde, yabancı para ve altın gibi varlıkları bankalara, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını herhangi bir aracı kuruma bildirmek yeterli. Yani yurt dışında sahip olunan para, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak vergi dairelerine herhangi bir bildirimde bulunulmasına gerek bulunmuyor.
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 31 Mart 2023 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edilerek kayıtlara alınabilecek.
Yurt dışındaki varlıklardan farklı olarak yurt içindeki varlıkların beyanı vergi dairesine yapılıyor!
Son düzenlemenin önemli farklarında biri, gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlara da, varlık barışından yararlanma olanağının verilmiş olması. Önceki düzenlemelerde yurt içi varlık barışı sadece defter tutan (veya tutması gereken) gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için mümkündü. Farklı yönde görüşler bulunsa da Maliye bu konuda netti. Bence de eski düzenlemeye göre varlık barışından, işletmesi bulunmadığı için mükellef olmayan veya kira geliri gibi süreksiz mükellefiyetten dolayı beyanname verenlerin yararlanması mümkün değildi. Yeni düzenleme bunu açıkça mümkün hale getirdiği için tartışmalar da son buldu.
Dolayısıyla yeni varlık barışından, örneğin gayrimenkulünün satış bedelini tapuda düşük gösterip, elden tahsil ettiği paraları kişisel kasasında muhafaza eden gerçek kişiler de yararlanabilecek.
Gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar, yurt içi varlık barışından vergi dairesine beyan dışındaki diğer şartlar aranmaksızın yararlanabilecekler. Bunlar taşınmaz dışındaki varlıklarını en geç beyan tarihi itibarıyla banka veya aracı kurumlara yatırmak suretiyle tevsik etmek zorundalar. Bu durumdaki kişilerin defter tutmadıkları için böyle bir tevsik şartı arandığı anlaşılıyor.
Bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak.
Ancak bu korumadan yararlanabilmek için bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi ile bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen vergilerin süresinde ödenmesi ve maddede yer alan diğer şartların yerine getirilmesi gerekiyor.
Yeni düzenleme eskisinden farklı olarak vergili tasarlandı. Daha önceki versiyonlarda da vergi alınmaktaydı. Hiç unutmam geçmişte bir Maliye Bakanı, vergisiz yapılan bir düzenleme için tereddüt beyan eden iş insanlarına, “Sizi anlamıyorum, vergisiz yaptık ancak hâlâ rahat değilsiniz, güvenmeniz için tamam bundan sonra vergili yaparız” demişti.
O dönemde güvensizlik vergi koruması nedeniyle oluşmuştu ve çok detaylı bir tebliğ yayımlanmak zorunda kalınmıştı.
Vergi ödemesi gerçekten de bir avantajdan yararlanmanın maliyeti olsa da, o avantajı güvenilir kılması gibi bir yönü olduğunu da kabul etmek gerekir.
Yeni düzenlemeye göre yurt dışındaki varlıkların bildirim tarihine göre yüzde 1-3 oranında, yurt içi varlıklarda ise yüzde 3 oranında vergi ödenmesi gerekiyor. Bu vergi süresinde ödenmezse vergi korumasından yararlanılamıyor.
Buna göre, yurt dışı varlık barışı kapsamında banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak bildirim sahibinden bildirilen varlıkların değeri üzerinden;
- 30/9/2022 tarihine kadar yapılan bildirimler için yüzde 1,
- 1/10/2022 tarihi ila 31/12/2022 tarihi (bu tarih dahil) arasında yapılan bildirimler için yüzde 2,
- 31/3/2023 tarihine kadar yapılan bildirimler için yüzde 3 oranında peşin olarak tahsil ettikleri vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15’inci günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan etmek ve aynı sürede ödemek zorundalar. Dolayısıyla bu vergilerin bildirimde bulunan kişiler tarafından banka ve aracı kurumlara ödenmesi gerekiyor.
Yeni düzenlemede bir de sürpriz var: Bildirilen varlıkların, Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılan hesaplara transfer edildiği veya yurt dışından getirilerek bu hesaplara yatırıldığı tarihten itibaren en az 1 yıl süreyle tutulması halinde vergi oranı yüzde 0 (sıfır) olarak uygulanacak. Yani, bildirilen ve Türkiye’ye getirilen ya da getirilmiş sayılan varlıkların hemen ertesi günü yurt dışına çıkarılması yine mümkün, ancak bu varlıkları 1 yıl süreyle Türkiye’de tutanlara yüzde 1 ila 3 arasındaki vergi maliyetinden kurtulma imkânı sağlanıyor.
Yurt içi varlık barışı dolayısıyla vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden ise hangi tarihte beyan edildiğine bakılmaksızın sabit yüzde 3 oranında vergi tahakkuk ettiriliyor. Bu verginin, beyanın/tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi gerekiyor.
Bundan önceki tüm varlık barışı düzenlemelerinde, bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı taahhüt edilmesine rağmen sahada bu konuda sıkıntılar yaşanıyordu. Maalesef yasal düzenlemeler bu konuda mükellefleri rahatlatacak net hükümler içermediği gibi, Maliye Bakanlığı da uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olmasına rağmen topa girmiyordu. Yani tebliğlerde yasal düzenlemeden farklı bir düzenleme/açıklama yapılmıyordu. Bu durum da sahada mükellefler ile vergi müfettişlerini karşı karşıya getiriyor, gereksiz vergi uyuşmazlıklarına neden oluyordu.
Bu konudaki eleştirilerin karşılık bulduğu anlaşılıyor.
Yeni düzenlemede, bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı belirtildikten sonra, diğer nedenlerle başlayan vergi incelemeleri ile takdir komisyonu kararları sonucu bulunan matrah farkının madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespiti ve bildirilen veya beyan edilen varlık tutarının, bulunan matrah farkına eşit ya da fazla olması durumunda matrah farkına ilişkin tarhiyat yapılmayacağı hükme bağlanıyor.
Bulunan matrah farkının, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespitine rağmen söz konusu varlık tutarlarından büyük olması durumunda ise sadece aradaki fark tutar üzerinden vergi tarhiyatı yapılacak. Vergi incelemesi veya takdir komisyonu kararları sonucunda bildirim veya beyana konu edilen varlıklar dışındaki nedenlerle matrah farkı tespit edilmesi durumunda ise bildirilen veya beyan edilen tutarlar, bulunan matrah farkından mahsup edilmeksizin tarhiyat yapılmayacak.
Uzunca bir süre sonra bildirilen/beyan edilen varlıkların matrah farkından mahbubuna ilişkin ifadeler kullanılıyor. Bu önemli bir gelişmedir. Madde gerekçesinde daha açık ifadeler yer verilerek bu husus vurgulanıyor.
Yeni yasal düzenlemeye göre, bildirilen/beyan edilen tutarlar beyan dışı bırakılan matrah farkına ilişkinse (yani mükellef bunu beyan ediyorsa) vergi müfettişi bu beyanı dikkat almak zorundadır. Eğer bulunan matrah farkı, kanunda genel ifadelerle belirtildiği, gerekçede ise örneklerle sayıldığı (amortisman oranı veya usullerinin yanlış uygulanması, vergiye tabi kazancın hesabında giderlerde hata bulunması, bildirim veya beyanlara konu edilen tutardan daha yüksek tutarda kayıt dışı hasılat elde edildiğine yönelik emarelere rastlanılması) gibi başka bir nedenden kaynaklanıyorsa, tabii ki bildirilen/beyan edilen tutarlar bu matrah farkından indirilmeyerek tarhiyat önerilecektir.
Vergi Denetim Kurulu'nun bu açık yasal düzenleme ve gerekçe karşısında mensuplarını yönlendirmesi ve rahatlatması isabetli olacaktır. Çünkü bugüne kadar olduğu gibi inisiyatif vergi müfettişine bırakılırsa gereksiz uyuşmazlıklar devam edecektir.
Bildirilen/beyan edilen varlıklar, defter tutan mükellefler tarafından bildirim veya beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilecek. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açmak zorundalar. Bu fon hesabı bildirim veya beyan tarihinden itibaren 2 yıl geçmedikçe işletmeden çekilemeyecek, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecek. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstermek zorundalar.
Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak ve bildirim veya beyan tarihinden itibaren 2 yıl geçmesi koşuluyla vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek.
Fonun 2 yıl süreyle çekilememesi, kayda (aktife) alınan varlıkların serbestçe tasarrufuna engel değil. Sınırlama pasifte izlenecek fona ilişkin getirilmiş bulunuyor.
Buna göre, varlık barışı nedeniyle oluşan fonların 2 yıldan önce işletmeden çekilmesi halinde, çekilen tutarlar gelir/kurumlar vergisine tabi tutulduktan başka, kâr dağıtım stopajı ve gelir vergisi beyanına da konu edilecek.
Önceki varlık barışında, beyan edilen (ancak ayni sermaye olarak konulmayan) taşınmazların mükellef adına tescil edilmesi nedeniyle ödenmesi gereken tapu harcına ilişkin kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından tapu harcı ödenmesi gerekmekteydi. Bu işlem ayni sermaye konulması olarak değerlendirilemeyeceğine göre harç istisnası uygulanmamasını anlıyorum, ancak bu beyan işlemi taşınmazın gerçek sahibi adına tescilini sağladığı için tapu harcı ödenmemesi gerektiği söylenebilirdi.
Tebliğde, beyan edilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması halinde ise harç istisnası uygulanabileceği belirtilmişti.
Yeni düzenlemede bu konu açıkça hükme bağlanarak, bir sorun daha çözüme kavuşturulmuş bulunuyor.
Önceki düzenlemede, vergi incelemesi başladıktan sonra varlık barışından yararlanılamayacağı yolunda kanunda açık bir hükme yer verilmediği için tartışmalar yaşanmaktaydı. Maliye inceleme başladıktan sonra yapılan beyanları geçersiz saymaktaydı.
Yeni düzenlemede bu konu açık bir şekilde kanunda belirtilerek gereksiz uyuşmazlıklara son verildi.
Vergi incelemesine başlanılan veya takdir komisyonuna sevk edilen tarihten sonra yeni varlık barışı kapsamında yapılan bildirim ve beyanların koruma sağlamayacağı hükme bağlandı.
Maliye ile bazı konularda mükellef veya uygulamacılar olarak farklı düşünüyoruz. Bu son derece doğaldır. Ancak bu konularda duruma göre yasal düzenleme ile duruma göre ikincil düzenlemelerle açıklık sağlamak yerine tartışmayı devam ettirmeyi doğru bulmuyorum.
Maliye yeni varlık barışı düzenlemesi ile tartışmalı konulardaki görüşlerinin net bir şekilde kanun metnine yerleştirilmesini sağlamış bulunuyor. Bu yaklaşımı hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri açısından son derece olumlu buluyorum. Darısı diğer tartışmalı konuların başına!
Erdoğan Sağlam kimdir? |
Gelir vergisi beyannamesi ile beyanı gerekmeyen kâr paylarından da stopaj yoluyla vergi tahsil edilmiş olacak...
Taşınmazlarla diğer varlıkların satışında uygulanan istisna, koşullar ve oran yönünden aynı olmalı...
Yemek kartı/çeki/kuponu gibi araçlarla sadece yemek hizmeti alınabilir. Bunların market ve benzeri yerlerde amaç dışında kullanılması halinde işverenlere yaptırım uygulanması hukuka aykırı olacaktır
© Tüm hakları saklıdır.