06 Eylül 2022

Afganistan ikilemi: Taliban ve insani krize müdahale

Afganistan’ı felakete sürükleyen Taliban’a meşruiyet kazandırmadan Afgan halkına insani yardım sağlanabilir mi? Afgan kadınlara ve kızlara destek olmak uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Afgan kadınların kahramanca direnişi, kadınların eşitlik mücadelesi bakımından tarihi niteliktedir...

Afganistan’ın 15 Ağustos 2021’de Taliban’a teslim edilmesinden bu yana bir yıl geride kaldı, ikinci yıl başladı.

Geçen yıl Taliban’ın yönetimi ele alması üzerine, Taliban’ın mesajlarında “olumlu unsurlar bulunduğu” yanılgısına düşülmesini kaygı ile karşılamış, 19 Ağustos 2021 tarihli yazımda “Taliban Taliban’dır, hayal kurmayalım, duruşumuzu belirleyelim” demiştim.

Bugün gelinen noktada ne yazık ki yanılmadığımı görüyorum.

Taliban’a koşulsuz meşruiyet tanınmamalı

Taliban, orta çağda kalmış olması gereken bir anlayışı günümüze taşıyan, insanların duymaya bile tahammül etmekte zorlanacağı derecede vahşet uygulamaktan kaçınmayan bir terör örgütü. Söylemi ve eylemi, amaç ve yöntemi konusunda tereddüde yer bırakmıyor.

Uluslararası sistemde jeostratejik önemde bir ülkenin yönetimini ele geçiren Taliban’ın yaşayabilmek için tanınmaya ve ekonomik işbirliğine ihtiyacı var.

Uluslararası toplum kararlı bir dayanışma zemini geliştirerek, Taliban yönetiminin temel hak ve özgürlükler konusunda atacağı somut adımların, tanıma ve işbirliğinin “olmazsa olmaz” ön koşulu olduğunu tutarlılıkla vurgulamalıdır. Taliban’ın terör üretmeyeceği ve ihraç etmeyeceği, halkını terörize etmeyeceği güvence altına alınmalıdır. Uluslararası toplum ile bütünleşme iradesi göstermeden ve uygulamada ilerleme görülmeden Taliban’a meşruiyet tanınmamalı, kredi açılmamalıdır. Tersi yaklaşım, küresel barış, güvenlik, istikrar ve kalkınma hedefleri bakımından onarılması güç hasara yol açar.

Taliban varoluş nedenini gözden geçirip bu yönde gelişme kaydetme iradesi göstermezse, o zaman Afganistan’ın ve dünyanın Taliban’dan kurtulmasının yolunun aranması gerekecek. Taliban’ı olduğu gibi kabul etmek büyük yanılgı olur, hızla yayılacak felaketlere kapıyı açar.

Bu bağlamda öncelikler doğru belirlenmelidir. İnsani krize müdahale konusunda Birleşmiş Milletler’e (BM) desteğin yanı sıra, kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi, ayrıca, kız çocuklara eğitim hakkının kesintisiz tanınması, bu aşamada öncelikler olarak görünüyor. Bunu Afganistan’ın taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyum izlemelidir. Uluslararası toplum bu konuda güçlü bir dayanışma göstermelidir. Bencil ulusal çıkarlar için küresel sisteme zarar verilmesinden kaçınılmalıdır.

Afgan kadınların yaşamsal riskleri göze alarak kahramanca sürdürdüğü direniş, kadınların eşitlik mücadelesi bakımından tarihe not düşülecek örnek niteliktedir.

Taliban ile görüşülür ama ne konuşulacağı önemli

BM üyesi bir devletin yönetiminde olan Taliban ile uygun kanallar aracılığıyla görüşülebilir, görüşülmeli, görüşülüyor da zaten. Diplomasi ve istihbarat kanallarında temasların olduğunu izliyoruz. Türkiye de görüşüyor. Kabil’de büyükelçiliğin temasları olduğunu anlıyoruz. Son olarak geçen ay Ankara’ya gelen (ya da getirilen) Taliban heyeti İçişleri Bakanı ile görüşmüş. Bunlar medya aracılığı ile öğrenebildiklerimiz, bilmediğimiz kanalların olduğuna da kuşku yok, sakıncası da yok. Tersine, doğru mesajların verilmesi için fırsatlar olarak görülmeli.

Önemli olan nelerin konuşulduğu, verilen mesajların niteliği ve kapsamı…

Taliban var diye Afgan halkını aç bırakamazsınız

Taliban yönetimi Afganistan’da henüz birinci ayını doldurmadan bu köşede yer alan 8 Eylül 2021 tarihli yazımda da, BM’nin Afganistan’a insani yardım çabasına destek olunması çağrısında bulunmuştum.

Mülteciler ve insani yardım konusu siyasi amaç için araç olmamalı. İkili düzeyde insani yardım girişimleri bu açıdan risk içerebilir. Bunun için BM insani yardım mekanizmaları en uygun seçenektir. Gelişmiş yeteneklere sahip deneyimli BM mekanizmalarının etkin işleyebildiğini biliyoruz, doğallıkla üye devletlerin sağlayabildiği destek ölçüsünde…

Mülteciler konusunda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve insani krizlere müdahale konusunda BM İnsani Konular ve Acil Yardım Ofisi (UNOCHA) ile Dünya Gıda Programı (WFP) küresel düzeyde başarılı çalışmalar yürütmekteler.

Taliban yönetiminin birinci yılı sonunda Afganistan’da durum

Çoğunluğunu BM kaynaklarından derlediğim bazı verileri kısaca sıralayalım:

Afganistan ekonomisi Taliban’dan önce de feci durumdaydı, şimdi çok feci durumda. Milyarlarca dolar değerinde Afgan varlığı Batı’da dondurulmuş durumda. Taliban’ın sözlerini gerçekleştirmesi bekleniyor. Bu koşullarda insani krizin derinleşmesi de kaçınılmaz görünüyor.

Afganistan’da ABD ve müttefiklerinin yirmi yıllık varlığı sırasında sürdürülebilir bir hukuk sistemi ve kamu düzeni kurulamadığı, yolsuzlukların sistemi tutsak aldığı bir enkazın oluştuğu, geçen yıl açıkça görüldü. Bir toplumun iç dinamiklerini dikkate almayan dış dinamiklerin yerel sahiplenme olmadan toplumu dönüştürerek istikrarlı bir sisteme kavuşturmasının imkansız olduğu bu örnek ile de doğrulanmış oldu.

Afganistan’da ağır bir insani kriz yaşanıyor. İnsanlar açlıktan ölüyorlar. Afgan halkının yarısının gıda güvenliği yok. Halkın yüzde 95’i açlık sınırında. Bir milyondan fazla beş yaşın altında çocuk yetersiz beslenme sorunu yaşıyor.

Çocuklar ucuz işgücü olarak kullanılıyorlar. Küçük kızlar zorla evlendiriliyorlar.

Kadınlar tüm temel hak ve özgürlüklerden yoksun. Kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddet orta çağ karanlığını hatırlatan düzeyde. Kadınlar burka giymek zorunda, sınırlı bir alanda gösterilen bazı işlerde belirlenen dar koşullara bağlı olarak çalışabilmekteler. Bunun dışında tek başlarına evden çıkabilmeleri bile sorun.

Buna karşın, Afgan kadınların tüm zorluklara ve uygulanan şiddete karşın temel hak ve özgürlüklerine sahip çıkma konusunda verdikleri kahramanca mücadele, bu aşamada sonuç alıcı olamasa bile, gelecekte gururla hatırlanacaktır.

Taliban kızların orta okula gitmelerini yasakladı. Kızların en az yarısı okula gidemiyor. Kızların en az üçte biri ağırlaşmaya devam eden depresyon yaşıyor. Koşullarda düzelme sağlanamadığı takdirde, psikolojik bunalıma giren oranının hızla yükselmesi kaçınılmaz görünüyor.

Kadınların, yani toplumun yarısını oluşturan kesimin, gelecekte siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama katılımları mümkün olmadan barış, istikrar ve kalkınma sağlanabilir mi?

Zaten önceki dönemden bu yana ayakta duramayan sağlık sistemi tamamen çökmüş durumda.

Afganistan’da Taliban ve insani krize müdahale ikilemi aşılabilir mi?

Evet!

En uygun seçenek, BM’nin insani krize müdahale çalışmalarına destek verilmesi. BM operasyonlarına uygun düzeyde mali destek sağlanması durumunda, alandaki durumda hızla somut ilerleme kaydedilebildiği görülecektir. Böylece, ikili düzeyde insani yardım sahnesinde popülist siyasi hedeflere yönelik rekabet olmayacaktır.

Afganistan tek örnek mi?

Hayır!

Dünyanın neredeyse her bölgesinde benzer örnekler var. Ama Afganistan ikilemi en önemli ve öncelikli olanlardan biri. Afganistan ya da benzer kriz yaşanan diğer alanlara gecikmeden ve doğru yöntemle müdahale edilemediği takdirde, yansımaları küresel sistemi etkileyebilecek ve geri dönüşü kolay olmayabilecek nitelik taşıyor.

Dünyada her alanda kötüye gidiş devam ediyor. Demokrasi geriliyor. Otoriter popülizm yükseliyor. İnsan haklarına saygı ve sosyal adalet aşınıyor. Uzlaşı kültürü yerini çatışma kültürüne bırakıyor. 2022’de demokrasinin göreli olarak ileri olduğu varsayılan Avrupa’da bile savaşa tanık oluyoruz. Nükleer silah eşiğini tartışıyoruz. Mülteci krizi tüm toplumları etkiliyor. Gıda krizi ciddi kaygı yaratıyor. Enerji krizi kapıyı zorluyor. İklim krizinin vahim sonuçlarını yaşamaya başladık bile. Kaybolan ekonomik istikrar yeniden bulunabilir mi?

Yaklaşılan kırılma noktası engellenemezse, krizler sonsuza dek uzanabilecek, insan toplumu için büyük bir felaket senaryosu gerçekleşebilecektir.

Taliban’ın hatırlattığı gerçek: Laiklik demokrasinin temel sütunudur

Taliban’ın yol açtığı ikilem, bize laikliğin barış, güvenlik, istikrar ve kalkınma için vazgeçilemez önemini hatırlatıyor. Laiklik olmadan demokrasi olmaz; demokrasi olmadan siyasi istikrar, sosyal huzur, ekonomik refah ve uluslararası saygınlık olmaz. Laiklik demokratik güvenliğin temel güvencesidir.

Atatürk bu denklemi yüz yıl önce görmüş.

Yazarın Diğer Yazıları

Küresel duruma BM’den bakış: Afganistan ve Suriye örnekleri

Suriye bir etnik, dinsel, mezhepsel mozaik. Siyasî istikrarın ön koşulu, çoğulcu ve katılımcı demokratik yönetimin oluşturulabilmesi. Yönetimi fiilen devralan yapının bunu gerçekleştirme iradesi ve yeteneği var mı, ön yargısız izleyip göreceğiz…

Siyaset işkence yasağına sahip çıkmalı

Geçmişte ve bugün birçok ülkede siyasetin isterse işkence yasağına sahip çıkarak hızlı ve görünür ilerleme sağladığı biliniyor. “İşkenceye sıfır tolerans” ilkesinin yalnız sözde değil, uygulamada da gerçekleşmesi, demokratik istikrarın kalıcı olmasını sağlayacaktır

BM Komisyonu: Filistin’de ve İsrail’de uluslararası hukuk ihlal edildi

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı’nın haklarında talep ettiği tutuklama müzekkerelerinin onaylanması durumunda, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı yargılanmak üzere aranıyor durumuna düşecekler ve Roma Statüsü’ne taraf ülkeleri ziyaret edemeyecekler

"
"