28 Eylül 2023

Türkiye’nin teknolojide ve ihracatta geri düşüşü; Türkiye ve Vietnam

Vietnam, teknoloji için eğitime ağırlık veriyor. Türkiye ise teknolojinin lâfını etse de dinsel eğitime daha çok ağırlık veriyor

İSO (İstanbul Sanayi Odası), Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun 2022 özet bilgilerini 26 Eylül 2023’de açıkladı. Açıklama, İSO500-2022 özet araştırma raporundan yapıldı. Buradaki ve  önceki araştırmalardaki bazı bilgileri, Türkiye’nin dış ticaretiyle ilgili bilgilerle biraraya getirdim.

Bu bilgilere, sanayi kesiminden gelen “nitelikli eleman yokluğu” yakınmalarını da ekledim. Ortaya şu sonuç çıkıyor. Türkiye, teknolojide ve iyi eğitilmiş işgücünde geri düşüyor. Aşağıda açıkladığım gibi, dış açığın ve döviz darboğazının önde gelen nedenleri bu “geri düşmeler”dir.

Açıklamaları, Türkiye’nin verilerini Vietnam’ın verileriyle karşılaştırarak yaptım. Bu karşılaştırmada, Türkiye’nin yaptığı yanlışlar ve Vietnam’ın yaptığı doğrular açıkça görülüyor. Vietnam, teknoloji için eğitime ağırlık veriyor. Türkiye ise teknolojinin lâfını etse de dinsel eğitime daha çok ağırlık veriyor.

Türkiye’de ekonomiyle ve siyasetle ilgili kuruluşlar bu sürecin farkında. Diğerleri bir yana, örneğin iktidara yakınlığı ile bilinen MÜSİAD üyeleri ““nitelikli eleman yokluğu”ndan yakınıyorlar, ama etkili bir girişimleri yok. Nedeni belli, aşağıda kısaca değiniyorum. 

Vietnam şöyle ilginç bir örnek. Türkiye devlet ve ülke olarak 100 yıl önce 1923’te bir kurtuluş ve bağımsızlık savaşı sonrası kuruldu. Vietnam da öyle; bu ülke 50 yıl önce 1973’te ülkeyi yakıp yıkan ABD askeri güçlerini geri çekilmeye zorladı. Bu uzun kurtuluş ve bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra, devlet ve ülke olarak Vietnam 1976’da kuruldu.  

İSO500’de görülen teknoloji tıkanması 

Tablo 1’de, İSO500 raporlarında yer alan “teknoloji yoğunluklarına göre katma değerlerin yüzde dağılımı” ve ayrıca ARGE harcamalarının üretimden satışlara oranı görülüyor. Teknoloji yoğunluğu dört grupta ifade ediliyor.

Baştaki düşük teknoloji grubunda gıda, içecek, tütün ürünleri, tekstil ve giyim, deri ve ağaç ürünleri, kağıt ve kağıt ürünleri ve mobilya var. Bu grubun payında bir azalma var, ancak bu gruptan orta-düşük teknoloji grubuna doğru bir kayma olduğu anlaşılıyor.

Orta-düşük teknoloji grubunda petrol rafinerisi, plastik ve plastik ürünleri, demir çelik gibi ana metaller, gemi ve tekne yapımı yer alıyor. Dediğim gibi, bu grubun payında yükselme var. Orta yüksek teknoloji grubunda kimyasal ürünler, elektrikli aletler ve teçhizat, silahlar, makinalar, ulaşım araçları, tıbbi araç ve gereçler bulunuyor. Bu grubun payı da az da olsa artıyor.

Yüksek teknoloji grubunda ise bilgisayar ve parçaları, elektronik ve optik ürünler, hava ve uzay araçları, eczacılık ürünleri var. Bu grubun payında bir artış yok, hatta azalm görülüyor. Teknolojide asıl tıkanma buradadır.

Tablo 1 İSO 500’de Teknoloji Yoğunluklarına Göre Katma Değerin Dağılımı (%) ve ARGE Harcamaları/Üretimden Satışlar (%)

Kaynak: İSO500 2022, 2021 ve 2020

Tablonun alttan ikinci satırında, iki düşük teknoloji grubunun toplam içindeki payının yüzde 65-70 arasında değiştiği görülüyor, açık bir trend yok. Yüksek teknoloji grubunun payındaki azalma ile birlikte ele alınca bir teknolojik tıkanmadan söz edebiliyoruz.

Bu tıkanmanın önemli bir ifadesi en alttaki satırda görülüyor. Bu satırda, ARGE harcamalarının üretimden satışlara oranının giderek düştüğü izleniyor. Şunu da belirtelim; bu oran 2014 ve 2015’te 0,74 değerindedir ve 2022’de bu değerin yarısının da altına düşmüştür.

ARGE için harcama yapan kuruluş sayısının da azaldığı görülüyor. Örneğin, İSO500 içinde 2018’de ARGE harcaması yapan kuruluş sayısı 276 iken, bu sayı 2022’de 260’a düşmüştür. Teknoloji tıkanması burada da görülüyor.

İhracatta teknoloji ürünleri: Türkiye ve Vietnam

Türkiye’deki teknoloji tıkanmasını Vietnam ile karşılaştırarak açıklamaya çalışalım. Tablo 2’de bilgi ve iletişim teknolojileri ürünleri ihracatında son 20 yıldaki gelişme yer alıyor. Dünya Ticaret Örgütünün (WTO) 2022 verileri geçici olduğundan tabloya yansıtmadım.

 Tablodan çıkan sonuç şudur; Çin, Hong Kong, Kore ve tabloda olmayan Tayvan teknolojik ürün ticareti konusunda önemli paya sahiptirler. Çarpıcı olan sonuç şudur; yaklaşık 20 yıl önce Vietnam’ın bu ihracat konusunda hiç varlığı yokken, şimdi önemli bir paya sahiptir. Türkiye’nin ihracat payı ise, geçmişte de şimdi de, sıfıra yakındır.

Tablo 2 Bilgi ve İletişim Teknolojileri (Information & Communiction Technologies) Ürünleri İhracatı, Milyar Dolar

Kaynak: WTO

Tablo 3 Entegre Devreler, Çipler, Elektronik Parçalar İhracatı, Milyar Dolar

Kaynak: WTO

Entegre devre, çip ve elektronik parça üretimi, bilgi ve iletişim teknolojileri ürünleri içinde önemli paya sahiptir ve bu pay giderek yükseliyor. Bu bağlamda daha da dikkat çeken sonuç şudur; Vietnam özellikle son 10 yıldır entegre devre, çip üretimi ve ihracatı konusunda da yer almaya başlamıştır.

Tablo 3, Vietnam’ın entegre devre ve elektronik parça ihracatındaki bu başarısını yansıtıyor. Türkiye’nin bu konusudaki ihracat payı da sıfır sayılır.

Son olarak Türkiye ve Vietnam’ın ABD’ye ve AB’ye ihracatlarına bakalım. Tablo 4’te ABD’nin bu iki ülkeden, başlıca sanayi ürünleri itibariyle, 2022 yılı için ithalat değerleri yer alıyor. Bu ithalat değerleri içinde taşıma (navlun), sigorta ve diğer masraflar (CIF) vardır. Bu bakımdan bu masrafları içermeyen (FOB) ihracat değerlerinden daha yüksektirler.

Tablo 4 ABD’nin 2022’de Vietnam ve Türkiye’den İthalatı, Milyar Dolar

Kaynak: UN, Comtrade

Tablodan, ABD’nin Vietnam’dan Türkiye’ye göre, çok daha fazla ithalat yaptığı izleniyor. Daha önemlisi, ABD’nin Vietnam’dan teknolojisi daha yüksek ürünleri ithal ettiğini görülüyor. Örneğin, elektronik ve elektrikli ürünlerin payı, Vietnam’dan yapılan toplam ithalat içindeki payı yüzde 35’tir.

ABD’nin Türkiye’den yaptığı ithalat ise daha düşük teknoloji içeren ürünlerden oluşmaktadır.

Türkiye ABD’ye daha uzak olduğundan, ABD’nin Türkiye’den ithalatı daha düşük diye düşünülebilir. Bu düşünce bir ölçüde doğrudur. Dış ticaretteki çekim (gravity) modeline göre, iki ülke birbirine yakın olduğu ölçüde daha fazla ticaret yaparlar.

Bunu dikkate alarak, bu kez AB’nin Türkiye ve Vietnam’dan yaptığı ithalata bakalım. AB’nin bu iki ülkeden yaptığı ithalat Tablo 5’te yer alıyor.

Tablo 5 AB’nin 2022’de Vietnam ve Türkiye’den İthalatı, Milyar Dolar

Kaynak: UN, Comtrade

Evet, AB Türkiye’den, Vietnam’a göre, daha fazla ithalat yapıyor, ancak ithalat kompozisyonu öyle ki, oransal olarak Vietnam’dan daha çok teknoloji içeren ürün ithal ediyor. Biliyoruz ki, AB’nin Türkiye’den ithal ettiği elektronik ürün çok sınırlıdır, ithal ettikleri elektrikli ürünlerdir.

Vietnam sanayileşme ve ihracatta nasıl başarılı oldu?

Sorunun kısa yanıtı şu; Vietnam öncelikle eğitime çok önem verdi. İkincisi, eğitimde ve sanayileşmede teknolojiye önem ve öncelik verdi. Önce eğitimi ele alalım.

The Economist (Haziran 2023), Vietnam’da eğitimi bir yazıda inceledi. İnceleme yazısının başlığı “Vietnam’da okullar neden bu kadar başarılı?” idi. Bir kere, ülkenin kurucu lideri Ho Chi Minh eğitimin çok önemli olduğunu savaşlar sırasında bile vurguladı. Eğitimin, yüzyıllar sürecek etkisinin olduğunu ısrarla anlattı.”

Ecomomist’e göre: “Vietnam’lı çocuklar dünyanın en iyi okul sisteminde okuyorlar. Bunu, öğrencilerin okuma-anlama, matematik ve fen konularında en iyi performansı göstermeleri ile anlıyoruz.”

“Vietnamlı öğrenciler, yalnızca Malezya ve Tayland’daki öğrencilerden değil, Britanya ve Kanada’daki öğrencilerinden de çok daha başarılılar. Üstelik, öğrencilerin düzeyleri arasında da çok fark olmuyor.”

Bir Dünya Bankası (Nisan 2023) değerlendirmesi şöyle: “Vietnam’da okul süresi uzun sayılır, ASEAN ülkeleri içinde Singapur’dan sonra ikinci sırada gelir. Ancak okul yarım gündür. Çok iyi verilen eğitimin sonucu olarak Vietnam’ın beşeri sermaye endeksi çok yüksektir, düşük-orta gelirli ülkeler içinde birinci sıradadır.”

Vietnam’da öğretmenin sosyal statüsü de, geliri de üst düzeydedir. Buna karşılık öğretmen ailenin bir parçası gibi görülür. Öğretmene hep saygı duyulur.                                                                                            

RM Results (Mayıs 2021) Blog değerlendirmesinde şöyle diyor: “1986’da başlayan Doi Moi reformlarının merkezinde eğitim reformu vardı. Çünkü, hızlı büyümek ve fakirlikten kurtulmak için çok iyi eğitim gerektiğine tüm nüfus inanmıştı. Becerilerin geliştirilmesi önemliydi. Bu çerçevede hükümet bütçenin en az yüzde 15’ini, genellikle yüzde 20’sini eğitime ayırdı.”

Eğitim reformunun birinci aşaması, genç yaşlı, köylü kentli tüm nüfusun okuma yazma öğrenmesi aşamasıydı. Reformun ikinci aşamasında eğitimin kalitesi ve sanayileşmeye ve teknolojik ilerlemeye katkısı önemli idi. Bu bağlamda mesleki eğitim de vurgulandı. Öğretmenlerin yetiştirilmesi de öncelikli idi. 

Vietnam 2000’li yıllarda eğitim reformlarının ve eğitime önem vermenin meyvelerini almaya  başladı. Ülkenin üstün nitelikli işgücünün farkına varan yabancı yatırımcılar, ülkeye doğrudan yatırımları hızla arttırdılar.

Tam da 2000’li yıllarda Türkiye’de teknoloji değil, din eğitimi veren okullar hızla artmaya başladı. Diğer okullardaki din derslerinin ağırlıkları da yükseltildi. Resmi okul sistemi dışında verilen kurslarda ve tarikatların yönettiği medreselerde de din eğitimi alanlar hızla arttı. Anlaşıldığı kadar bu tür eğitime Diyanet İşleri Başkanlığı yoluyla da yardım aktarılıyor.

Teknolojiyi önceleyen eğitim geri plana atıldıkça son yıllarda “nitelikli eleman” veya “teknik eleman” eksikliği de görülmeye başlandı. Ancak iş dünyasının buna güçlü bir tepkisi olmadı. Önde gelen nedeni, iktidarla olan hassas ilişkileri koruma arzusudur.

Özellikle çok düşük faizli kredilere alışan veya alıştırılan kesimler, iktidar ilişkileri ile bu kredilere ulaşabilmeyi umuyorlar. Ancak bu sürdürülebilir bir sistem değildir ve ülkeye de yazık oluyor.


Kaynaklar

RM Results (Mayıs 2021) “A Spotlight on Vietnam’s Transformation in Eucation”

The Economist (Haziran 2023) “Why are Vietnam’s schools so good?”

The World Bank (Nisan 2023) “The World Bank in Vietnam”

Ercan Uygur kimdir?

Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı.

Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı.

Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı.

1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi.

Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009)

Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı.

2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…"

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Talepte varlıklı ve yoksul farkı

Yüksek gelirlilerin eğitim harcamalarındaki payı hızla artarken, düşük gelirlilerin bu konudaki harcama payları hızla düşmekte ve neredeyse sıfıra gitmektedir. Bu gelişme, sonrası için endişe vericidir

'Talep' hesabında köpük var: TÜFE'deki yanlışlar, açlık ve yoksulluk çeken dar gelirlilerin talebini yüksek gösteriyor!

Türkiye’de dar gelirlinin talebi yüksek midir? Yoksulluğunu ve açlığını söylemeye bile çekinirken!

Bir yanım döviz, diğer yanım yoksulluk

Çevremizde hep yoksulluğun nasıl arttığı anlatılıyor. Özellikle sabit ve düşük gelirliler acılarla, utançlarla açlık da çekiyorlar. Anlatılanlar bir yana, yoksulluğu nasıl ölçüyor, nasıl anlıyoruz? Bu soruya değişik bakış açılarıyla en ayrıntılı yanıt verenlerden birisi Hintli iktisatçı Amartya Sen’dir