03 Ocak 2022

Enflasyon endişesi ve Arjantin dersi

TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin güvenilirliği konusundaki tartışmalar, Arjantin’de bu konuda yaşanan talihsiz gelişmeleri akla getiriyor.

Bugün TÜİK önemli enflasyon verileri açıklıyor. TÜİK’in özellikle TÜFE enflasyonu verilerinin algılanan enflasyonu yansıtmadığı kanısı yaygın ve bu konuda tartışmalar sürüyor.

Bu yazıda üç noktaya dikkat çekiyoruz. Birincisi, Aralık ayı enflasyon beklentilerinde çok farklılaşma var. Öyle ki, farklılaşma hem beklenti anketlerinin kendi içinde var, hem de beklenti anketleri arasında var.

İkincisi, ele aldığımız beklenti anketlerindeki farklı sonuçlardan şu sonuca varıyoruz; 20 Aralık akşamı ve sonrasında “yeni paket” adıyla yapılan açıklamaların enflasyon beklentilerini kıramadığı anlaşılıyor.

Üçüncüsü, TÜİK’in açıklayacağı enflasyon oranları için duyulan endişe. Eğer açıklanan enflasyon beklentilerin altında çıkarsa, kurum olarak TÜİK ve onu yönlendirdiği düşünülen hükümet bir güven sarsıntısı daha yaşayacak görünüyor. Bu gibi endişeleri ve güven sarsıntılarını Arjantin’den biliyoruz. Arjantin’den ders almak gerekir.

İki anketten enflasyon beklentileri

TCMB’nin “Piyasa Katılımcıları Anketi”nde Aralık TÜFE enflasyon beklentisi, aritmetik ortalama olarak yüzde 3.4, medyan olarak yüzde 3.1. Ortalamanın medyandan büyük olması oldukça yüksek beklentiler de olduğunu gösteriyor. Nitekim ankette en yüksek Aralık beklentisi yüzde 6.6’dır. 2021 yıllık medyan enflasyon beklentisi ise önemli bir artış ile yüzde 23.7’ye ulaşmıştır.

Bu ankete yanıt verenler TÜİK’in verilerini temel alarak beklenti oluşturuyorlar; beklentiler TÜİK’in yayınladığı enflasyon içindir. Halbuki, bazı anketlerde olduğu gibi, katılımcıların algıladıkları enflasyon ve beklentisi de sorulmuş olsa, daha farklı ve sağlıklı sonuçlar olabilirdi.

Hem bu nedenle, hem de TÜİK’in TÜFE enflasyonunun güvenilirliğinin giderek azalması ile olmalı, ankete katılım son aylarda oldukça azalmış ve 50 kişinin altına inmiştir. Başlangıçta, 2013 yılında, bu ankete 80 hatta 90 kişi katılmaktaydı.

Diğer yandan Bloomberg HT (BHT) de Aralık 2021 için TÜFE enflasyonu beklenti anketi yayınladı. Bu ankete 22 kişinin katıldığı ve Aralık için medyan enflasyon beklentisinin yüzde 8.1 olduğu görülüyor. Ankette en yüksek Aralık ayı beklentisi yüzde 14.6, en düşük yüzde 3,5 olarak açıklandı. BHT anketinde 2021 yıllık medyan enflasyon beklentisi ise yüzde 29.6’ya varıyor.

Enflasyon beklentileri farkı

BHT anketindeki enflasyon beklentisi, hem aylık, hem yıllık olarak TCMB anketindekinden çok yüksek. Bu çok büyük fark nereden kaynaklanıyor olabilir?

Katılımcıların niteliği farklı değil; her iki ankete de piyasaları ve fiyatları iyi izlediği ve bildiği düşünülen uzman kişiler katılıyor. Haliye buradan bir fark beklemeyiz. Kesin bilgimiz yoktur ama, BHT anketine katılanların da TÜİK’in yayınladığı enflasyonu temel almış olmaları beklenir.

En önemli fark iki anketin yapılma tarihlerinden geliyor; TCMB anketi ay başlarında yapılıyor ve 10 Aralık 2021 tarihinde yayınlandı. BHT anketi ise 28 Aralık’ta yayınlandı. TCMB anketi yalnızca beklenen enflasyonu değil, onlarca başka soru da soruyor ve daha uzun bir süre alıyor. BHT anketi ise daha kısa süre alıyor.

Arada yaklaşık 20 gün fark var diyelim. Bu 20 günde zaten bozulmuş olan beklentiler daha da bozulmuş görünüyor. Para politikasının kredi artışı ve faiz düşüşü ile gevşemeye devam edeceği söylemi sürüyor. Yani olumsuz bir duyuru (announcement) etkisi var. Ve 16 Aralık’ta TCMB’nin politika faizi bir kez daha 100 baz puan düşürülüyor.

Böylece, Aralık başında yaklaşık 13.5 TL olan dolar kuru, 20 Aralık’ta 18 TL’yi aşıyor. Sonra bildiğimiz arka kapı döviz satışları ile kısa bir süre yaklaşık 10.5 TL’ye kadar inip 31 Aralık’ta tekrar yaklaşık 13.5 TL’ye çıkıyor.

Enflasyon beklentileri kırıldı mı?

Burada önemli nokta şudur; 20 Aralık 2021 akşamı ve sonrası yapılan açıklamalar ve örneğin kur korumalı mevduat uygulaması, enflasyon beklentilerindeki bozulmayı değiştirememiş görünüyor. Enflasyon beklentileri değişmeden de, “yeni paket” şeklinde yapılan açıklamaların kalıcı bir etkisi olmayacaktır.

Resmi beyanlarda “yeni paket” ile enflasyon (ve kur) beklentilerinin kırıldığı söyleniyor. Ancak eldeki verilerden böyle bir sonuç çıkmıyor. Zaten dövize olan talebin artmaya devam etmesi, enflasyon beklentilerinin kırılmadığını, uygulanan politkalara güvensizliğin sürdüğü gösteriyor.

TÜİK endişesi

Şöyle bir endişe var; bunca yüksek enflasyon beklentisi varkan ve ENAG gibi bağımsız grupların ölçtüğü enflasyon TÜİK enflasyonunun iki katından da fazla iken, TÜİK, Aralık 2021 ve daha sonraki aylar için düşük enflasyon oranları açıklar mı?

Enflasyon açıklaması; kiraları, çalışanların ve emeklilerin maaşlarını, faizleri ve benzeri değişkenleri etkilediği için geniş bir kesimi ilgilendiriyor. Endişe yalnızca Aralık ayı için değil, ileriki aylar için de var.

Bir endişemiz de, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan’ın Ocak 2022’de beklediği eksi enflasyon ile ilgili. (Dünya Gazetesi, 30 Aralık 2021) Gerçi döviz kuru böyle kalırsa demiş ama, açıklamasında: (i) Fiyat intibaklarının tümünün bir defada yapıldığı ve bununla (örneğin Aralık ayında) bittiği; (ii) Fiyatlarda aşağı doğru da esneklik olduğu, örneğin kur geçişkenliğinde bir asimetri olmadığı varsayımaları var.

Bu varsayımlar iktisatta fiyatlama davranışları konusunda son dönemdeki çalışmalarla uyumlu değil. Bu bağlamda kademeli (staggered) fiyat intibakı hemen tüm çalışmalarda gösteriliyor; fiyat artışları zamana yayılıyor, hiperenflasyon ortamı dışında. Bu nedenle enflasyonun bir ataleti var ve kısa sürede eksiye dönmesi genellikle gözlenmiyor. Kur geçişkenliğinin de asimetrik olduğu, kurun düştüğü dönemlerde fiyatların genellikle azalmadığı görülüyor.

Kademeli fiyatlama davranışları konusunda yaptığı öncü çalışma nedeniyle Arjantinli değerli meslektaşımız ve dostumuz Prof. Dr. Guillermo Calvo’yu bu vesile ile anmak isteriz. Kendisi son dönemde Türkiye ekonomisinde olanları ilgiyle izlemeye çalışıyor.

Arjantin'in enflasyonu düşük göstermesi ve dışlanması

TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin güvenilirliği konusundaki tartışmalar, Arjantin’de bu konuda yaşanan talihsiz gelişmeleri akla getiriyor. Arjantin, Türkiye gibi, 2001’de (ve 2002’de) önemli bir bunalım yaşadı ve dış borçlarını da ödeyemeyip temerrüde düştü. (Türkiye borçlarını ödedi, temerrüde düşmedi.)

Uluslararası piyasalardan borçlanamayan Arjantin, borçlanmayı içeriden yapmak üzere enflasyona endeksli bonolar da çıkardı. Anlaşılıyor ki, bu bonoların faizini ve ayrıca ücret artışlarını sınırlı tutmak için hükümet 2007’den başlayarak TÜFE enflasyon verilerini INDEC’e (Ulusal İstatistik ve Sayım Enstitüsü / Arjantinin TÜİK karşılığı olan kurumu) baskı yaparak düşük göstermeye başladı.

Bu durum dikkat çekmeye başlayınca, hem içeride hem dışarıda tepkiler oluştu. Bağımsız gruplar kendi endekslerini yayınlamaya başladılar ve fakat hükümetin para ve hapis cezası tehdidi ile karşılaştılar. Mahkemeler bu cezaları vermedi, ama konu dış dünyaya da yansıdı.

Bu gelişmeler üzerine IMF Arjantin’in enflasyon gibi bilgilerini yayınlamayı bıraktı. OECD gibi diğer uluslararası kurumlar da Arjantin verilerini yayınlamaz oldular. Bu durum Arjantin’in risk pirimine de yansıdı. 2015 sonunda seçilen yeni hükümet yeni fiyat endeksleri hazırlanmasını istedi ve 2017 yılından başlayarak yeni veriler yayınlandı.

IMF, OECD gibi kuruluşların bugünkü yayınlarına bakıldığında, 2017 yılına kadar Arjantin’in enflasyon ve benzeri istatistiklerinin olmadığı görülür. Arjantinli meslektaşlar bu durumu kara bir leke olarak görürler.

Arjantin’den bir başka değerli meslektaşımız Prof. Dr. Cecilia Rumi’nin gönderdiği ve bağımsız gruplar tarafında hazırlanan enflasyon değerleri, 2007-2015 arasında INDEC’in politik baskıyla yayınladığı değerlerin iki katıdır. Hatta fark bazen daha da fazladır.

TÜİK’in böyle bir duruma düşmeyeceğini diliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları

Şaşırtan barış söylemleri ve barış ödülleri

ABD ve İsrail, kuzey doğu Suriye’de insan ve silah gücü biriktiriyor. İnsan gücünün çok önemli bölümü Kürt nüfustan devşiriliyor. Soru şu; İsrail’in eksikleri böylece, bu güçle giderilebilir mi? İkinci bir soru şu; Öcalan’ın hayal ettiği Kürt ulusal sorununun çözümü böyle mi gelecekti acaba?

Ticaret savaşları ve ABD’nin vergi silahı

ABD’de alınan gümrük vergilerini yükseltme kararı AB ve Türkiye dahil olmak üzere tüm ülkeleri etkiliyor ve dikkate alınmak zorunda

Nobel Ekonomi Ödülü verilen çalışmalar ne diyor, Türkiye için ne mesaj veriyor?

Ödül alan üç yazarın çalışmalarından ortaya çıkan bir sonuç şudur: Hukukun, adaletin ve kurumların zayıf olduğu ortamlarda, toplum sisteme genellikle güvenmiyor, istismar edilip sömürülüyor ve sonuçta büyüme ve toplumsal ilerleme sağlanamıyor

"
"