Meksikalı uyuşturucu karteli Sinaola'nın kurucusu "El Mayo"
Tekerleri Teksas’ın küçük havaalanı El Paso’ya değen pırpır uçak, içinde dünyanın en tehlikeli adamlarından ikisini taşıyor.
Biri henüz genç, 38 yaşında. Babasından devraldığı kirli imparatorluğu üç kardeşiyle birlikte ayakta tutmaya çalışıyor.
Yürümekte zorlanan, son yıllarda tekerlekli sandalyeye mahkûm bir hayat süren 80’e merdiven dayamış diğeri ise şimdilerde yüksek güvenlikli bir Amerikan hapishanesinde yatmakta olan eski ortağının kibirli veletleriyle uğraşarak pis işlerini sürdürmeye çalışmanın yorgunluğunu hissediyor.
Yaşlı olanın o esnada Amerikan topraklarına vardıklarından bile haberi yok.
O, genç ortağıyla birlikte Meksika’nın kuzeyine kara paralarını aklamak için emlak bakmaya geldiklerini sanıyor.
Uçağın pervaneleri yavaşlayınca içeriye silahlı adamlar giriyor.
Genç olanın üstünde o esnada neler yaşanacağını önceden planlamış olmanın sakinliği var: Henüz bilmediğimiz bir nedenle, belki de daha sinsice bir plana sadık kalarak, sayısız düşmanlarından en büyüğüyle; Amerikan federal güçleriyle anlaşma yolunu seçmiş.
Babasının eski ortağını federallere teslim edecek, kendisi de teslim olacak, karşılığında kendisi ve belki de babası gibi “düşmanın” elinde, hapishanede olan kardeşi için iyi bir ceza indirimi alacak.
Ya da belki de ortada şu an görmekte zorlandığımız bir başka hinoğluhinlik var?
Öyle ya, o dünyanın en azılı suçlusunun oğlu.
Babası sonunda yakayı ele verse ve bu kez kurtaramayacak gibi görünse de o baba daha önce hapishaneden biri çamaşır sepetinde, diğeri ise kilometrelerce uzunluğunda ve ancak motosikletle kat edilebilecek bir tünel kazdırarak olmak üzere iki kez tüm dünyayı şaşkınlık içinde bırakarak kaçmayı başarmış bir uyuşturucu baronu. Baronların da baronu…
Silahlı adamlar uçağa girdiğinde yaşlı adamı korku sarıyor.
76 yıllık ömründe hiç faka basmamış olmanın özgüveni onu bir çırpıda terk ediyor, yılların yorgunluğuyla bu ucuz tuzağa düşen yorgun zihni korkuyla alevlenen hormonlarının desteğiyle olan biteni bir çırpıda kavrayıveriyor: Nadiren verdiği röportajlardan birinde, tam 14 yıl önce söylediği gibi “yakalanacağını anladığı anda kafasına sıkarak” ölemeyecek.
Bunun için hem fazla yaşlı hem de pervaneli uçağın içinde fazla savunmasız.
Binlerce masumun kanları ve gözyaşları üzerine kurulu şiddet, vahşet ve dehşet dolu hayatı büyük ihtimalle bir hapishanenin boş duvarlarını izlemekte olduğu bir gece yarısı takdir-i ilahiyle son bulacak.
Aynı röportajda içine girme fikrinin bile kendini paniğe sevk ettiğini söylediği hapishanede ne kadar süre geçireceğine, suç dolu ömründe dört gün öncesine kadar bir gün bile hapishane yüzü görmemiş yaşlı bedeni karar verecek.
***
Evet, yukarıda hikâyeleştirerek anlatmaya çalıştığım olay geçen hafta yaşandı.
Meksika’nın en büyük ve en kanlı uyuşturucu karteli olan Sinaloa Karteli’nin iki lideri; 38 yaşındaki Joaquin Guzman Lopez ile 76 yaşındaki Ismael “El Mayo” Zambada şaşırtıcı biçimde ABD topraklarında ele geçirildi.
Resmi açıklamalarda detay paylaşılmasa da güvenlik güçlerinden sızdırılan bilgilere göre dünyanın en büyük uyuşturucu baronu kabul edilen ve Meksika topraklarındaki iki başarılı kaçma girişiminin ardından 2017’de iade edildiği ABD’de hapis yatmakta olan El Chapo’nun oğlu, babasının eski ortağı El Mayo’yu kandırarak ABD’ye getirdi ve her ikisi de burada güvenlik güçleri tarafından yakalandı.
Sinaloa Karteli’ni 1980’lerin sonlarından bu yana El Chapo’yla birlikte yöneten Ismael Zambada Garcia tuzağı öngöremedi ve eski ortağının yakalanmasının ardından yedi yıldır karteli birlikte yönettiği Los Chapitos (El Chapo’nun dört oğluna verilen isim) kardeşlerden biri tarafından Amerikan Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) yetkililerine paket halinde savunmasız bir şekilde teslim edildi.
Joaquin Guzman Lopez’in El Mayo’ya neden böyle bir tuzak kurduğu tam olarak netleşmese bile hem kendisi hem de hapiste olan öz kardeşinin -diğer iki kardeşi farklı bir anneden- cezasında ciddi bir indirim için böyle bir plan yaptığı basına sızdırıldı.
El Mayo’nun Amerikan topraklarında yakalanmış olması oldukça sıra dışı bir durum. 76 yaşındaki bu uyuşturucu baronu hayatı boyunca hiç yakalanmadı. Bırakın ABD’yi, Meksika topraklarında bile görüntülenmedi. Fotoğraf vermedi. Meksika kırsalında gizli kapaklı bir yaşam sürdü.
El Mayo kartelin “bürokrasiden” ve idari işlerinden sorumlu lideriydi. Meksikalı bürokratlara ve güvenlik güçlerine ayda 1 milyon dolara yakın parayı rüşvet olarak dağıttığını ABD’de suçlu olarak yargılanan oğlu bizzat itiraf etmişti.
Sinaloa Karteli uzun yıllar kokain ve eroin kaçakçılığı yaptıktan sonra son yıllarda ABD ve Kanada’da bir salgına dönüşen fentanil isimli uyuşturucuya yönelmişti.
Fentanil bir tür ağrı kesici olarak bilinen fakat morfin, eroin ve kokainden çok daha yüksek bağımlılık oranına sahip berbat bir uyuşturucu. ABD’de 18-45 yaş arası ölümlerin birinci nedeni.
Sinaloa Karteli’nin El Chapo’dan sonra en üst düzey baronunun yakalanması tesadüf değil elbette. Amerikan basınında gerek El Chapo’nun firardaki oğullarının gerekse El Mayo’nun uzun süredir DEA yetkilileriyle teslim olma şartlarını görüştüğü yazıldı.
Yine de yakalanmaktan ve hapse girmekten çok korktuğunu bizzat kendisi dile getiren El Mayo’nun teslim olması pek ihtimal dahilinde görünmüyordu.
Yine basına sızan bilgilere göre Joaquin Guzman yetkililerle tam umudu kestikleri bir anda iletişime geçti ve Zambada’yı habersizce ABD’ye getireceğini söyledi.
ABD’de başkanlık seçimlerine sayılı günler kala böyle bir operasyonun gerçekleştirilmiş olması da büyük önem taşıyor.
Zira Trump ülkeye Meksika sınırından geçen “terörsitler” ve “uyuşturucu kaçakçıları” nedeniyle ABD’nin yaşanmaz bir yere dönüştüğünü kampanyasında sıkça dile getiriyor.
“El Mayo” Zambada’nın başına 15 milyon, Joaquin’e ise 5 milyon dolar ödül koyan Amerikan hükümeti bu hamleyle Trump’ın argümanlarını biraz da olsa boşa çıkarmış oldu.
Çok yakında bu acayip olaylar silsilesini bir video platformunda izleriz zaten.
Ola ki hala izlemediyseniz Netflix’teki El Chapo dizisini mutlaka izleyin derim.
Ayrıca fentanil denen uyuşturucunun ne menem bir bela olduğunu da daha önce Yeni Haller podcast’inde anlatmıştım. Onu da buradan dinleyebilirsiniz.
İyi haftalar…
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|