21 Ağustos 2012

Ya Çin bu ise…

Engin Çelebi Seyahatnamesinden gezi notlarının ilki dün yayınlandı. Başlığı düşmüş. Şöyleydi: Henüz Çin\'i Görmedim…

Aydın Engin

 

Engin Çelebi Seyahatnamesinden gezi notlarının ilki dün yayınlandı. Başlığı düşmüş. Şöyleydi: Henüz Çin'i Görmedim…

Bu ikinci gün. Hala Çin'de ve hala Şanghay'dayım ve sormaya başladım: Ya Çin bu ise ?..

Sovyetler Birliği'nin ve birçok Doğu Avrupa ülkesinin başarısız bir sosyalizm kuruculuğu döneminden sonra kapitalizme dönüşlerini iyi kötü izledim. Kimilerinde dolaysız tanık oldum.

Yazıyı ayrıntılara boğmayayım.İki örnek yeter.

Biri Demokratik Almanya (DDR). Duvar yıkıldıktan kısa süre sonra tek Almanya'nın efendisi olan (eski) Batı Almanya,(eski) Doğu Almanya'daki kamu mülkü olan bütün işletme, fabrika ve kuruluşlara el koydu ve bunları haraç mezat özelleştirdi. Tabii her özelleştirmenin kaydı Alman disiplini ile tutularak ve kamuoyunun bilgisinden saklanmaksızın… Böylece DDR'de kapitalizme dönüldü... Doğu Almanya yurttaşları kapitalizmin vahşi yüzü ile karşılaştıklarında dayak yemişe döndüler ama artık çok geçti. Onlar da gecikmeden kapitalizme ayak uydurmaya yöneldiler ve aradan geçen 20 yıla bakarsak epey de başarılı oldular…

Öteki örnek Sovyetler Birliği. Orada kapitalizme dönüş daha vahşi ve çok kepazece oldu. Koca Sovyetler Birliği devleti çatır çatır çökünce enküçük yerleşme birimlerinden en büyük kentlere kadar hemen her yerde parti (SBKP) önde gelenleri ile gizli servis (KGB) önde gelenleri ülkenin servetlerine kabacave zorbaca el koydular. Örneğin bir kentteki fabrika müdürü ile yerel KGB şefi ve parti sekreteri elele verip fabrikanın sahibi oldular. İşçiler yine işçi kaldı. Bir kolhozda (tarım kooperatifi) kolhoz başkanı ile parti sekreteri topraklara, depolardaki ürünlere ve tarım araç ve makinalarına el koyup tarım kapitalistlerine dönüştüler.

Yani kapitalizme dönüş için gerekli sermaye birikimiDDR'de devlet denetiminde ve düzen içinde, ağırlıklı olarak Batı Alman sermayedarlarınca karşılandı. Sovyetler Birliği'nde ise devlet görevlilerin zorbaca yöntemlerle servetlere, üretim araçlarına, ürünlere el koymaları ile…

Peki Çin'de bu nasıl oldu?

Çin'in en önemli sanayi ve ticaret ve ille de finans merkezi Şanghay'da kısa bir turistik tur bir kapitalist ülkede olduğunuzu kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla kanıtlar. Dünyanın önde gelen bütün markaları, bütün otel zincirleri, bütün otomobil firmaları ve bütün bankaları bu kentte dev boyutlu gökdelenlerden birinin ya tümünü ya büyücek bir kesimini kaplamış, harıl gürül çalışmakta. Dünyanın en lüks tüketim malları burada neredeyse her köşe başında. Ben İstanbul'da koca bir binaya yayılmış bir Maseratti ya da Ferrari mağazası görmedim. Şanghay'da ikişer tane gördüm; rehber toplam beş tane olduğunu söyledi… Kentte 38 McDonalds ve 55 Starbucks mağazası var. Ötesini artık siz anlayın…

Kapitalizmin böylesine ete kemiğe büründüğü, adeta insanın gözüne batarcasına sergilendiği bu ülkede iktidar Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) çelik pençesi altında. Ülkenin siyasal bağlamda tek siyasal gücü ya da ülkede siyasetin tekeli ÇKP'nin elinde ve kimseyle paylaşmaya niyeti de yok. Bir komünist partisi, yani kapitalist sömürüye son vermek üzere kurulmuş bir parti, ülkesinde kendi elleriyle kapitalizmi kuruyor. Kurulan kapitalizm istatistiklerin diliyle konuşursak çok başarılı ve dünyanın nice namlı ve güçlü kapitalist ülkesiyle yarışacak kadar güçlü…

Bunun nasıl olduğuna, olabildiğine ise benim aklım ermiyor. Danıştığım gezi rehberi sorularıma ninem zamanından kalma antikomünist bir ajitasyon nutku ile cevap verdi; ben de bir daha ona sormadım. Günübirlik ve turistik gözlemlerle de sorunun cevabını bulmak mümkün değil.

Şimdilik "Çin'de daha ikinci gündeyiz. Hele gün ola harman ola" diyerek kendimi avutmaktayım.

Ancak henüz sadece Şanghay'ı gördüm ve inanılmaz (sahiden inanılmaz) bir gökdelenler dizisinden ibarete benzeyen bu dev boyutlu (17 milyon) kent bizim TOKİ'nin birbiri ardına diktiği insan siloları'nın her boyca hem sayıca birkaç katına ulaşmış bir beton ormanı…

Peki bu kent ya bugünkü Çin'i tam ve eksiksiz yansıtıyorsa.

Yani Çin bu ise…

Neyse acele etmeyin. Daha iki gün oldu. Hele gün ola harman ola…

Yazarın Diğer Yazıları

Abbas Yine Yolcu…

Artık valizi toplama ve rotayı Türkiye’ye çevirme zamanı geldi. Çünkü zaten kıt olan dolarlar iyiden iyiye azaldı

Ben bu işi beceremeyeceğim…

Anlaşıldı, eğer bir çatışma bölgesinde değilsem, siyasal olayların gergin yürüdüğü bir bölge ya da kente yollanmadıysam ben gazeteci olarak beş para etmezmişim

Bir Turistin Yapması Gereken Her Şeyi…

Biliyorum, üç gün oldu ve kasıla kostaklana gittiğimi ilan ettiğim New York gezisinden tek satır yazmadım.

"
"