Tamam Çin'un derinliklerinde, Jang-Tze ırmağı üstünde yapılmış kocaman "Üç Boğaz Barajı"dan söz edeceğim ama kafam rakamlardan şişti. Çinli rehber ezberlediği ve yer yer propaganda kokan, becerileri tartışmalı bir Agit-Prop'çunun elinde çıkma metni ha bire dillendiriyor:
- Baraj gövdesinin genişliği 3,5 kilometre, derinliği 110 metre olup baraj gölünün uzunluğu 500 kilometreyi geçmektedir ve dört nükleer santralin gücüne eşit elektrik üretmektedir. Bu miktar Çin'in yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 3'ünü karşılamaktadır. Yapımına 1993 yılında başlanmış olup 50 bin işçi çalışmıştır… Çin'in enerji ihtiyacının yüzde 74,8'i kömürden, yüzde 24,7'sihidro elektrik santrallerinden, kalanı nükleer enerji ve diğer enerji kaynaklarından karşılanmakta olup…
Otel-gemide ayaküstü biraz ders çalıştım. Ayıp olmasa kızın sözünü kesip ben devam edeceğim:
- Üç Boğaz Barajının yüzünden 500 köy sular altında kalmış ve 1,5 milyon köylü yeni kurulan yerleşim bölgelerine taşındı. Ayrıca baraj inşaatı ile birlikte Çin timsahı, Sibirya turnası, Yang-Tze ırmak yunusu gibi canlı türleri yok oldu…
Ama rehber kız susmuyor ki:
- Bu baraj sayesinde 1.400.000 ton karbon dioksit, 800.000 ton hidrojen sülfür, 4,300.000 ton asit nitrat gibi doğaya zararlı maddelerden ve tonlarca ağır metalden kurtulunmuş olup...
Olacak iş değil biliyorum ama Türkiye'den 8 bin kilometre uzakta, Çin'in derinliklerindeki bir ırmağın kıyısında kendi kendimle dalga geçerek gülmeye başladım.1970'lerin sonuydu. Yönettiğim Politika gazetesinin dış haberler bölümü şefi bir haberle geldi: Sovyet mühendisleri Aral gölüne akan Amu Derya ve Siri Derya ırmaklarının akış yönünü değiştirerek Sibirya'daki çorak toprakları pamuk ekilebilir hale getirecekler…
Gayet net hatırlıyorum, "Vay be Sovyet teknolojisine bakın hele… Irmakları tersine akıtıyor, Sibirya'nın buz çöllerinde pamuk yetiştiriyor… Sosyalizm bu işte abi…" diye birbirimize gaz vermiş, bu çılgın projenin doğa üstündeki yıkıcı ve geri dönüşsüz etkisini aklımızın ucuna bile getirmemiştik.
O günkü avanak, "kalkınma, ne pahasına olursa olsun kalkınma " diyen Aydın Engin bugün Yang-Tze kıyısında Çin'in öğüncüÜç Boğaz Barajı'nı sorguluyor.
Nerden nereye!..
* * *
Bütün günümüz şu barajla geçti. Üstelik Şanghay'daki boğucu, aşırı nemli tropik sıcaklıktan kara ikliminin egemen olduğu iç bölgelere birkaç saat içinde geçmekten, dahası Çinlilerin fazla bulup oralarına buralarına sürdükleri duygusuna kapıldığım klima aygıtlarının saldırısı yüzünden burnum çeşme gibi akıyor, kafam pelte gibi. O yüzden bugün Üç Boğaz Gölü izlenimleri ile idare edin; ben de bu kısa kalmış yazıya nokta koyayım, vurup kafayı yatayım…
Yarına gün ola harman ola…