21 Eylül 2016

Vergi affı, Varlık Barışı, konutta KDV indirimi ve kredi kartına taksit bütçeye nasıl yansıyacak?

Bütçe gelirlerinin özellikle KDV ve ÖTV bakımından yılın geri kalanında daha sıkı izlenmesi gerektiğini hatırlatmakla yetinelim

Bütçe’nin Ocak-Ağustos karnesi olan Gerçekleşme Raporu 19 Eylül’de yayımlandı. Bütçe sonuçlarına bakınca, ekonomimizin en kuvvetli kasının hala “mali disiplin” olduğu görülüyor. Bu dönemde bütçe gelir performansının oldukça tatmin edici olduğunun altını çizelim ve açıklanan bazı verileri irdelemeye çalışalım.

Gelirler

Bu dönemde “bütçe gelirleri” %15 artışla 368,4 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Geçen yıl aynı dönemde gelir rakamı 320,3 milyar TL idi.

Gelir cephesinde “vergi dışı diğer gelirler” kalemindeki %43,8’lik artış (69,2 milyar TL) dikkat çekici. Bu kalemin altında, sermaye gelirleri, para cezaları, faizler, paylar, teşebbüs ve mülkiyet gelirleri vb. gelirler var. Bunların arasında aslan payının genellikle faizler, paylar ve para cezalarına ait olduğunu belirtebiliriz.

Vergiler cephesinde ithalde alınan KDV’nin performansı düşündürücü!

Vergi tarafında artış performansı -hem geçen yıla hem de bu dönemin genel bütçe gelir performansına kıyasla- bir parça düşük, bu dönem %10,9 (2015’te %15,6’ydı) artış ve 298,1 milyar TL vergi gerçekleşmesi karşısındayız. Yaz boyunca tartıştığımız “vergi affı ve varlık barışı” konuları vergi gelirlerine olumsuz yansımış gibi görünüyor. Vergi affı ve varlık barışı gibi önemli konuların tartışıldığı zamanlarda, mükelleflerin yeni düzenlemeleri bekleyerek vergi ödemelerini ertelemeleri son derece doğal bir eğilim. Özetle, Hükümetimiz ve Meclisimiz konuyu yasalaştırırken oldukça hızlı davranmasına rağmen, bir kısım vergi gelirinin mükelleflerce yine de ödenmeyip ertelendiği anlaşılıyor.   

Bu dönem ithalde alınan KDV sadece %1,2 artmış durumda (2015’te %14,7 artış). Üretim ve ihracatımızın ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğu düşünülünce, ithalde alınan KDV’de gözlemlenen düşük artış ekonomik dinamizm ve büyüme rakamları bağlamında olumsuz bir gidişata işaret ediyor olabilir. Bu durumun “cari açık” için olumlu bir etkisi olacağının da altını çizmemiz gerekiyor.

Bu dediklerimizi biraz açalım; ithalde alınan KDV ile “dış ticaret açığı ve cari açık” ilişkisi malum; ithalde alınan KDV rakamındaki mevcut durum, dış ticaret dengesi ve cari açık bakımından “pozitif” bir işaret; çünkü ithalat azalışına işaret ediyor. Diğer taraftan, üretimimizin ve dolayısıyla ihracatımızın ham madde ve aramalı bakımından, ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğunu düşünürsek; ithalde alınan KDV’nin Ocak-Ağustos dönemi verileri, iç ekonomik dinamizm ve ihracat performansımızın yılın geri kalanında yavaşlayabileceğine de kuvvetli bir işaret veriyor diyebiliriz.  

Dâhilde alınan KDV (%12,2 artış) ve ÖTV (%11,7 artış) kanallarındaki gerçekleşmeler ise geçen yılın altında seyrediyor. Bütçe’nin amiral gemileri diyebileceğimiz bu iki vergi, bu yıl vazifelerini yerine getirmezlerse, yılın geri kalanında ek gelir bulma kaygısı gündeme gelebilir. Kaldı ki akaryakıtta yakın zamanda yaşanan ÖTV artışının da bu kaygıdan beslendiği düşünülebilir. Yine de belirtelim, bu iki veri, “iç ekonomik dinamizm için henüz tehlike çanları çalmıyor” diyorlar.

ÖTV içinde en başarılı artış performansın %21,7 ile “tütün mamullerine” ait olduğunu da ekleyelim. Dönemin artış şampiyonu ise %27,1 ile Kurumlar Vergisi; Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi de %21,8 artışla başarılı bir performans göstermiş.

Vergi affı, varlık barışı, konutta KDV indirimi ve kredi kartına taksit uygulaması bütçeye nasıl yansıyacak?

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 6736 sayılı Kanun ile kamuoyunda “vergi affı” denilen bir dizi düzenleme yürürlüğe girdi. Aslında Kanun kapsamı çok daha geniş, sadece bir af değil; alacak yapılandırma, varlık barışı, matrah arttırımı ve işletme kayıtlarının düzeltilmesine yönelik bir kanun karşısındayız. Kanun’un ayrıntılarına burada girmeyelim; ancak kanunun borç yapılandırma ve matrah artırımı gibi önemli düzenlemeleri için son başvuru tarihinin 31 Ekim 2016 ve peşin ödeme veya ilk taksit için de son tarihin 30 Kasım 2016 olduğu düşünülünce, vergi affının 2016 bütçesine ciddi olumlu yansımaları olacağını söyleyebiliriz.

“Varlık Barışı” penceresinden benzer bir yorum yapmak pek mümkün görünmüyor. Varlık barışı uygulamasıyla yurtiçi ve yurtdışı para, döviz, altın, menkul kıymet vb. varlıklarınızı 31 Aralık 2016’ya kadar Türkiye’ye getirmeniz/beyan etmeniz yeterli. Bu varlıklar nedeniyle -önceki varlık barışı düzenlemelerinden farklı olarak- herhangi bir vergi ödenmenize de gerek kalmadan hem de. Özetle, varlık barışı dolayısıyla bütçeye doğrudan bir gelir yansıması olmayacak.

Malum, 8 Eylül’de yayımlanan Kararname ile net alanı 150 m2’den büyük konutlar ile net alanı 150 m2'ye kadar olan; ancak arsa birim m2 vergi değeri 1.000 TL ve üzerinde olan konutların tesliminde uygulanacak KDV oranı, %18’den %8’e düşürüldü. İlk bakışta bu vergi indiriminin KDV bağlamında bütçe gelirlerine olumsuz bir yansıması olacağı söylenebilir; ancak bu kapsama girecek konutlar bakımından mevcut olduğu söylenen ciddi arz fazlasının hem KDV hem de konut kredi faiz indirimleri ile ekonomiye girmesi sağlanabilirse bütçe gelirleri bakımından olumlu sonuçlarla da karışılabiliriz.

Bu dönem çok tartışılan konulardan birisi de “kredi kartına taksit” uygulamasına geri dönüş.  Hatırlatalım, 2010’ların başında iç ekonomiyi soğutmak ve cari açıkla ilgili kaygılar nedeniyle kredi kartına taksit uygulamaları ciddi anlamda kısıtlanmıştı. Yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla birçok ürün bakımından kısıtlanan taksit uygulaması tekrar canlandırılacak. Bu durumun iç ekonomide bir hareketlilik yaratacağını öngörmemiz mümkün. İç ekonomideki her hareketlenmenin de bütçeye en başta KDV ve ÖTV kanallarından olumlu olarak yansıyacağını öngörebiliriz. 

Giderler ve Bütçe Dengesi 

Gider tarafına gelince; “bütçe giderleri” Ocak-Ağustos döneminde %13,7 oranında artmış ve 363,5 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Gider disiplini hala bütçenin en güçlü kanadı diyebiliriz.

Faiz dışı fazla bu dönemde geçen yıla kıyasla %3.3 artmış ve 40,3 milyar TL olmuş. Bu göstergenin Ocak-Ağustos döneminde Bütçe’ye ilişkin bir başka olumlu parametre olduğunu belirtmemiz lazım.

Bütçe Açığı ne diyor?

Bütçe’nin 2015’in Ocak-Ağustos döneminde verdiği fazla 639 milyon TL iken bu dönem Bütçe’de 4,9 milyar TL tutarında bir “fazla” görüyoruz. Bu çok başarılı rakamın arkasında Ocak-Ağustos dönemi için -her türlü olumsuz gelişmeye karşın- olumlu seyreden gider ve gelir rakamları var. Bütçe “fazla” rakamı mali denge açısından “endişeye gerek yok” diyor; ancak bütçe gelirlerinin özellikle KDV ve ÖTV bakımından yılın geri kalanında daha sıkı izlenmesi gerektiğini hatırlatmakla yetinelim.


Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

2023 bütçesine Özel Tüketim Vergisi penceresinden bakalım

Bu ürünlerdeki vergileme modelimiz enflasyonu fazlasıyla tahrik ediyor. Bununla da kalmıyor, enflasyondaki her 1 puan artış kamu giderlerinde de 15-16 milyar TL artış yaratıyor. Yani yüksek dolaylı vergi koyarak bütçe gelirlerimizi arttırmaya çalışırken; enflasyon kanalı ile de bütçe giderlerimizi şişiriyoruz