20 Mart 2014

Otomobil üzerindeki ÖTV yükü abartılıyor mu?

Otomotiv sektöründe iç tasarrufların arttırılması ve cari açığın kontrol altında tutulması oldukça önemli ve tartışmasız ekonomik olarak elzem olan konular; ancak selektif bir yaklaşımla “hurda indirimi/teşviki” gibi destek mekanizmalarının hızla ele alınması da gerekiyor

Başlıkta sorduğumuz soruya hemen ve kısa yoldan cevap verelim; maalesef hayır… Abartılmıyor.

Otomotiv sektörü, iç ekonomik dengeler bakımından önemli hatta lokomotif bir sektör. Bu bağlamda, sektörün yaşadığı her sıkıntının genel ekonomik tabloya yansımaması da düşünülemez. Yılın ilk iki ayında ciddi bir yavaşlama ile karşı karşıya kalan sektör, özellikle son dönemde otomobiller üzerindeki ÖTV yükü yüksekliği konusundaki sıkıntılarını daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. Sektörün seslendirdiği sıkıntıyı biraz somutlaştırmaya gayret edelim.   

 

Otomotivde ÖTV nerden nereye geldi?

Malum, 2014 yılı otomotiv sektörüne yeni bir ÖTV sürprizi ile birlikte geldi. Sektör bu ÖTV artışları ile birlikte bir parça karamsarlığa da gömüldü.

ÖTV Kanunu’nun yeni yürürlüğe girdiği 2002’de otomobillere uygulanan ÖTV oranları ile 2014 Ocak ayından itibariyle uygulanmakta olan ÖTV oranlarını aşağıdaki tabloda olduğu gibi yan yana koyduğumuzda çarpıcı bir fotoğraf ortaya çıkıyor.

Motor Hacmi

01.08.2002 Tarihinde Geçerli Oranlar (%)

01.01.2014 Tarihinden İtibaren Uygulanan Oranlar (%)

ÖTV Oranındaki Değişim

Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyenler

27

45

%66,6

Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçen fakat 2000 cm3'ü geçmeyenler

46

90

%95,6

Motor silindir hacmi 2000 cm3'ü geçenler

50

145

%190

 

Tablodaki verileri biraz daha somutlaştıralım ve otomobil üzerindeki vergi yükünün son 12 yıllık dönemde gelmiş olduğu noktayı çok basit bir hesaplama ile göstermeye çalışalım. Bu hesaplamada, otomobiller üzerindeki mali yükümlülüklerin sadece ÖTV ve KDV olduğunu varsayalım (tescil masraflarını vb. ihmal edelim). Ek olarak, her motor hacmi için, satın alınan otomobilin fabrika çıkış fiyatının da sabit 100.000 TL olduğunu düşünelim. Karşılaştığımız durum şu şekilde;

 

Tablo 1- 2002 yılındaki vergi yükü

Fabrika Fiyatı

(1600 cm3)

ÖTV (%27)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

27.000

22.860

149.860

49,86

 (1600-2000 cm3)

ÖTV (%46)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

46.000

26.280

172.280

72,28

 (2000 cm3 ve üstü)

ÖTV (%50)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

50.000

27.000

177.000

77,00

 

Tablo 2- 01.01.2014 sonrasında mevcut vergi yükü

Fabrika Fiyatı

(1600 cm3)

ÖTV (%45)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

45.000

26.100

171.100

71,1

 (1600-2000 cm3)

ÖTV (%90)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

90.000

34.200

224.200

124,2

(2000 cm3 ve üstü)

ÖTV (%145)

KDV (%18)

Anahtar Teslim

Vergi Yükü (%)

100.000 TL

145.000

44.100

289.100

189,10

 

Yukarıdaki basit hesaplamalara bakınca, otomobil üzerindeki vergi yükünde yıllar içinde dramatik bir artış yaşandığını görülüyor. En küçük hacimli motora sahip otomobillerin vergi yükü bile zaman içinde ciddi bir biçimde yükselmiş durumda.

 

Önümüzdeki tehlike…

Mevcut durumu, BDDK’nın yakın zamanda değiştirdiği “Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik” ile birlikte değerlendirmek de gerekiyor. Yönetmelik, “otomobil edinimi amacıyla kullandırılacak taşıt kredilerinde ve taşıt teminatlı kredilerde veya yapılacak finansal kiralama işlemlerinde, kredi tutarının taşıtın değerine oranı taşıtın nihai fatura değeri 50.000 TL olanlar için %70; değeri 50.000 TL aşan binek araçlarda ise bedelin 50.000 TL’ye kadar olan kısmı için %70 bunun üstündeki kısım için %50 olarak uygulanacaktır” diyor. Bu düzenlemenin de otomotiv piyasasına yansımalarının olacağı beklenebilir.

Özetle, otomobiller üzerindeki -başta ÖTV olmak üzere- mevcut vergi yükü ile BDDK’nın getirmiş olduğu yeni kredi düzenlemelerinin Sektörü bu sene ciddi olarak zora sokacağını söylemek mümkün.

İç tasarrufların arttırılması ve cari açığın kontrol altında tutulması oldukça önemli ve tartışmasız ekonomik olarak elzem olan konular; ancak selektif bir yaklaşımla “hurda indirimi/teşviki” gibi destek mekanizmalarının hızla ele alınması da gerekiyor. Aksi halde, bu lokomotif sektörün 5. vitesten 2. vitese büyük bir hızla düşmek zorunda kaldığını görebiliriz.

 

Twitter: @AKIN_EMRAH

E-mail: [email protected]

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bütçede fon uygulamalarına yeniden mi dönüyoruz?

Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

"
"