28 Ağustos 2015

Öncelikli yatırımlara 'stratejik' makyaj

'Stratejik yatırımlar'ın artık pek işlemeyen bir teşvik türüne evrildiğini itiraf etmek gerekiyor

Yürürlükte olan yatırım teşvik sistemimizin omurgası 2012’de yayımlanan 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) üzerine kurulmuş durumda. Geçtiğimiz üç yıl içinde yatırım teşvik sisteminde birçok revizyon yapıldığına sahit olduk. En son 8 Nisan’da 2015/7496 sayılı BKK ile yatırım teşvik sisteminde yine oldukça kapsamlı diyebileceğimiz değişiklikler yapılmıştı. 27 Ağustos’ta yayımlanan 2015/8050 sayılı BKK ile yatırım teşvik sisteminde küçük; ancak önemli bir değişiklik yapılmış oldu.

 

8 Nisan’da neler değişmişti?

 

8 Nisan’da yapılan değişikliklerin en dikkat çekici olanları “elektronik ve ilaç sektörüyle” ilgiliydi. Şmdi kısaca 8 Nisan değişikliklerinin altını çizelim;

  • Kararname ile avantajlı oran ve sürelere sahip teşviklerden yararlanmak için gereken “yatırıma başlama süresi” bir yıl uzatıldı.. Buna göre 31 Aralık 2015’e kadar başlanacak yatırımlar için daha yüksek oran ve sürelerde faiz desteği, vergi indirimi ve SGK prim desteklerinden yararlanabilecekler.
  • Yapılan düzenleme ile münhasıran 2015 ve 2016’da yatırımcılar tarafından gerçekleştirilecek “yatırım harcamaları” için yatırım döneminde daha yüksek vergi indiriminden yararlanma imkânı sağlandı.
  • Nisan’da yapılan değişiklik ile “hava ve uzay araçlarının imalatına” ve “eczacılıkta ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünlerin üretimine” yönelik yatırımlar da öncelikli yatırım kapsamına alındılar. Değişiklik öncesinde​​​​, ilaç sanayine yönelik öncelikli yatırımların “biyoteknolojik ilaç, onkoloji ilaçları ve kan ürünleri” üretimi ile sınırlı tutulduğu hatırlanacak olursa; yeni düzenlemeyle ilaç sanayinin neredeyse tamamının öncelikli yatırımlar kapsamına alındığını söyleyebiliriz.  

 

Öncelikli yatırımlar hangi desteklerden yararlanıyor?

 

Burada ayrıntısına girmeyelim; ancak öncelikli yatırımların 2012/3305 sayılı Kararname’nin 17. maddesinde 17 bent olarak sıralanmış olduklarını belirtelim.  

Öncelikli yatırımlar, yapıldıkları yatırımın yerine bakılmaksızın 5. bölge desteklerinden yararlanabiliyorlar. Örneğin 1. Bölge’de yer alan Bursa’da öncelikli bir yatırım gerçekleştiren yatırımcının 5. Bölge için sağlanan ve aşağıda saydığımız desteklerden yararlanması mümkün.

  • KDV İstisnası,
  • Gümrük Vergisi Muafiyeti,
  • 7 yıl süreyle Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği,
  • %40 Yatırıma Katkı Oranı ile %80 Oranında Vergi İndirimi,
  • 700 Bin TL’ye kadar Faiz Desteği
  • Yatırım Yeri Tahsisi

Yatırımcının “yatırıma katkı oranının %50’sini yatırım döneminde” kullanabileceğini de ayrıca vurgulayalım.

 

Bazı öncelikli yatırımlar artık stratejik yatırım!

 

27 Ağustos’ta yayımlanan 2015/8050 sayılı BKK ile asgari sabit yatırım tutarı 3 milyar TL’yi aşan öncelikli yatırımların artık “Stratejik Yatırım” olarak kabul edileceği anlaşılıyor.  Bu yatırımların, stratejik yatırımların yararlandıkları  “faiz desteği” tutarından yararlanamayacağı da ayrıca belirtilmiş.

Bu oldukça önemli bir değişiklik; çünkü bir yatırımın stratejik yatırımlar kapsamında sağlanan desteklerden yararlanabilmesi için önemli bazı şartları sağlaması gerekiyor. Bu şartları sağlamak da her yatırım için çok kolay olmuyor. Buna göre bir yatırımın stratejik yatırım sayılabilmesi için;  

  • Asgari sabit yatırım tutarının 50 milyon TL’nin  üzerinde olması ,
  • Yatırım konusu ürünle ilgili yurtiçi toplam üretim kapasitesinin ithalattan az olması,
  • Ekonomi Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde, belge konusu yatırımla sağlanacak katma değerin asgari %40 olması (rafineri ve petrokimya yatırımlarında aranmıyor),
  • Yatırım konusu ürünle ilgili olarak son bir yıl içerisinde gerçekleşen toplam ithalat tutarının 50 milyon USD’nin üzerinde olması,

şartları birlikte aranıyor. % 40 katma değer şartı başta olmak üzere, bu katı şartlar, şimdiye kadar verilen stratejik teşvik belgesi sayısının neden oldukça sınırlı olduğunu da izah ediyor.

Bu noktada stratejik yatırımlara sağlanan teşvikleri de belirtelim.

  • KDV İstisnası,
  • Gümrük Vergisi Muafiyeti,
  • 7 yıl süreyle Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği,
  • %50 Yatırıma Katkı Oranı ile %90 Oranında Vergi İndirimi,
  • Yatırım tutarının %5’ini geçmemek kaydıyla azami 50 Milyon TL’ye kadar kadar Faiz Desteği (öncelikli yatırımlardan stratejik yatırımlara geçenler 700 bin TL’ye kadar yararlanabilecek)
  • Yatırım Yeri Tahsisi

Özetle, stratejik yatırım kapsamına giren yatırımların yararlanacağı teşviklerin, teşvik sistemin sağladığı en yüksek destekler olduğunu söylemek yanlış olmaz.

 

Özetle…

 

Son birkaç BKK’dan da anlıyoruz ki; özendirilmek istenen tüm yatırım konuları için “öncelikli yatırımlar” artık anahtar bir konuma gelmiş durumda. Bu nedenle yeni teşvik sisteminin ilan edildiği 2012 Haziran’dan bu yana öncelikli yatırımlar arasına birçok yeni yatırım konusunun dahil edildiği dikkati çekiyor.  

Türkiye’nin yatırım cazibesini -hem ulusal hem de uluslararsı yatırımcı nezdinde- arttırmak için teşvik sistemi üzerinde yapılan bu değişiklikleri olumlu değerlendirmek mümkün; ancak sistemin en önemli yeniliklerinden biri olarak duyurulan ve henüz pek fazla uygulama şansı bulamadığını söyleyebileceğimiz “stratejik yatırımlar” konusunun da bu son hamleden sonra artık pek işlemeyen bir teşvik türüne evrildiğini itiraf etmek gerekiyor.

 

(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bütçede fon uygulamalarına yeniden mi dönüyoruz?

Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

"
"