18 Eylül 2015

Elde var 'mali disiplin'

Ulusal ve uluslararası yatırımcının, Türkiye ekonomisine güvenebilmesi için mali disiplin, siyasi istikrarsızlığa feda edilmemeli

Bütçe’nin 2015’in sekiz aylık dönemini kapsayan 2015 Temmuz-Ağustos Gerçekleşme Raporu 15 Eylül’de açıklandı. Açıklanan verilerin genel hatlarıyla olumlu olduğunu söylemek lazım. Yeri gelmişken Bütçe performansımıza ve mali disipline ilişkin bir iki noktayı da paylaşalım.

-   Bütçe, 2014’ü 22,7 milyar TL “açık” ile kapattı ve merkezi yönetim bütçe açığımızın GSYH’ye oranı 2014’te yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Maastricht Kriterlerinin bu konuda yüzde 3’ü yeterli bulduğunu ve bu bağlamda durumumuzun 23 AB ülkesinden daha iyi olduğunu bir not olarak düşelim.

-   AB tanımlı borç oranımız, 2014’te yine Maastricht kriteri yüzde 60’ın oldukça altında, yüzde 33,5 düzeyinde gerçekleşti. Bu noktada da Türkiye’nin 25 AB ülkesinden daha iyi performans gösterdi.

Şimdi, en son açıklanan bazı bütçe verilerini inceleyelim.

Gelirler

Ocak-Ağustos 2015’te “bütçe gelirleri” 2014’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 13,1 artışla 320,4 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Bu rakamın geçen yıl yüzde 8,9 arttığını düşünürsek, mevcut artışın geçen yıla kıyasla tatmin edici olduğu söylenebilir. Vergi gelirleri ise yüzde 15,6’lik bir artışla 268,7 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Geçen yıl vergi gelirlerinde sadece yüzde 7,6’lık bir artış gözlemlemiştik, bu yıl -genel seçimlere rağmen- ciddi bir performans artışı karşısındayız. Özetle bu yıl 8 aylık dönemde vergi gelirleri geçen yıla kıyasla oldukça pozitif bir tablo arz ediyor.

“Motorlu taşıt araçları” vergi gelirlerindeki olumlu performansın önemli mimarlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu kalemden geçen yıla kıyasla yüzde 49,1 artışla 10,4 milyar TL ÖTV tahsil edilmiş.

“Dâhilde alınan KDV (yüzde 16,2 artış) ve toplam ÖTV tahsilatı (yüzde 19,6 artış)” kanallarındaki gerçekleşmeler geçen yıla kıyasla oldukça iyi. Bu iki veri, iç ekonomik dinamizm için tehlike çanları henüz çalmıyor, demek için bize fırsat veriyor. Ancak vergi gelirlerin gelecek aylardaki performans, yine iç ekonomik canlanmaya ve bu canlanmanın KDV ve ÖTV kanallarına yaratacağı hareketlenmeye bağlı. Bu bakımdan önümüzdeki aylarda vergi gelirleri için daha başarılı bir tablo görme ihtimalinin zayıf olabileceği söylenebilir.

Giderler

Gider tarafına gelince; “bütçe giderleri” Ocak-Ağustos döneminde yüzde 11,8 oranında artmış ve 319,7 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Yaşadığımız genel seçimlere rağmen, gider tarafında da henüz ciddi bir sıkıntı olduğunu söylemek zor.

Faiz dışı fazla bu dönemde geçen yıla kıyasla %26,2 artmış ve 39 milyar TL olmuş. Bu göstergenin de Bütçe’ye ilişkin bir başka olumlu parametre olduğunu belirtmemiz lazım.

Bütçe Dengesi’ne gelince…

Bütçe bu dönemde 639 milyon TL “fazla” vermiş. 2014 Ocak-Ağustos döneminde ise 2,7 milyar TL bir “açık” karşısındaydık. Mevcut durum oldukça iyi; ancak bütçe giderleri bağlamında, yılın ikinci yarısının genellikle daha sıkıntılı olduğu hatırlatmakla yetinelim.

Elde var mali disiplin!

Başlarken paylaştığımız veriler de gösteriyor ki, mali disiplin hala Türkiye’nin en kıymetli ekonomik parametresi. Uzun yıllar boyunca ciddi faiz yükleri ve büyük bütçe açıklarıyla boğuşan Türkiye, bütçe uygulamaları bakımından oldukça önemli bir yol kat etmiş görünüyor. Dış ve iç ekonomik stabilitenin hızla bozulduğu; iç ekonomik dengelerin ve dış ticaretin kaygı ile izlendiği bir ortamda, mali disiplin yüreklere biraz su serpiyor diyebiliriz. 

Bütçenin -kamu harcamaları ve vergiler kanalıyla- en önemli “maliye politikası aracı” olma vasfını, bütçe açığı vermemek gayesiyle son yıllarda büyük ölçüde yitirdiğini de belirtmeliyiz.

Ulusal ve uluslararası yatırımcının, Türkiye ekonomisine güvenebilmesi için anahtar önemde yegâne unsur olan mali disiplinin, herhangi bir siyasi istikrarsızlığa feda edilmemesi büyük önem taşıyor. Vurgulayalım mali disiplin, içinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürde, bütçenin yeniden maliye politikası aracı olma vasfını kazanmasından da çok daha kıymetli görünüyor. 


(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bütçede fon uygulamalarına yeniden mi dönüyoruz?

Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

"
"