20 Şubat 2015

Bütçe’nin ilk karnesi olumlu görünüyor

2015’in, 2014’ün gerisinde kalabilme ihtimali kuvvetli olsa da; Ocak ayı rakamları 'Henüz endişeye mahal yok' diyor

Bütçe’nin ilk karnesi olan Ocak gerçekleşmelerine ilişkin Gerçekleşme Rapor’u 16 Şubat’ta yayımlandı. Veriler genel olarak pozitif olmakla birlikte, yılın ilk iki ayı genellikle 'Bütçe’nin yıl içindeki gidişatına ilişkin çok önemli ipuçları vermez diyebiliriz. Açıklanan verilere kısaca değinelim.

 

Gelirler

 

Ocak 2015’te “bütçe gelirleri” 2014 Ocak’ına kıyasla sadece  yüzde 5,8 artışla 40,1 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Bu rakam geçen yıl yüzde 9 civarında artmıştı. Özetle bütçe gelirleri genel olarak 2015’e iyi başlamadı diyebiliriz. Ocak’ta “vergi gelirleri”nin de beklenen performansı gösteremediğini belirtmemiz lazım. Vergi tarafında, yüzde 6,6’lık bir artışla 34,9 milyar TL’lik bir vergi geliri karşısındayız. Vergi gelirlerinin gelecek aylardaki performansı, iç ekonomik canlanmaya ve bu canlanmanın KDV ve ÖTV kanallarına yansımasına bağlı olacak gibi görünüyor.

Yılın ilk ayında, ithalde alınan KDV’nin durumu çok dikkat çekici. Ocak’ta ithalde alınan KDV yüzde 13,8 düşmüş durumda. Bu rakamda gözlenen bu ciddi düşüş, oldukça nadir karşılaşılan bir durum. 2014’te bu rakamda ilk ay yaklaşık  yüzde 8 civarında bir artış görmüştük. Bu düşüşü, yılın son aylarında kurlarda yaşanan kararsızlığa ve dolardaki yukarı yönlü hızlı harekete bağlamak mümkün. Ancak bu tablonun yılın geri kalan aylarında tekrar etmesi halinde, içeride bir üretim ve dolayısıyla ihracat düşüşü karşımıza çıkabilir. Bu dediklerimizi biraz açalım… İthalde alınan KDV ile “dış ticaret açığı ve cari açık” ilişkisi malum; bu gerçekleşme, dış ticaret dengesi ve cari açık bağlamında oldukça iyi bir işaret. Diğer taraftan, üretimimizin hammadde ve aramalı bakımından, ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğunu düşününce; ithalde alınan KDV’nin Ocak verileri, iç ekonomik dinamizm ve ihracat performansımızın düşebileceğine dair kuvvetli bir işaret veriyor gibi görünüyor.  

"Dâhilde alınan KDV ( yüzde 19,2 artış) ve ÖTV ( yüzde 16,7 artış)” kanallarındaki gerçekleşmeler ise geçen yıla kıyasla oldukça iyi. Bu iki veriye bakarak, iç ekonomik dinamizm için tehlike çanları henüz çalmıyor diyebiliriz. Ancak tekrar belirtelim, ithalde alınan KDV verisi iç ekonomik dinamizm bakımından pek de iyi işaretler taşımıyor.

 

Giderler ve bütçe dengesi

 

Gider tarafına gelince; “bütçe giderleri” Ocak ayında sadece  yüzde 0,9 (binde 9) oranında artmış ve 36,3 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Bu rakam geçen yıla kıyasla oldukça başarılı. Yılın geri kalanında da bu performansın devamı sağlanırsa, yorum yapmak için henüz çok erken olsa da; belirlenen 20,9 milyar TL’lik bütçe açığı hedefi tutturulacaktır diyebiliriz.

Faiz dışı fazla konusunda da yıl güzel başlamış görünüyor; Ocak’ta “faiz dışı fazla”  geçen yıla kıyasla yüzde 26,9 artmış ve 8,8 milyar TL olmuş.

Özetleyelim, 2014 Ocak’ında 1,9 milyar TL'lik bir “fazla” veren Bütçe; 2015’in Ocak’ında tam 3,8 milyar TL “fazla” vermiş durumda. Bu oldukça başarılı “fazla” rakamının ardında; dâhilde alınan KDV ve ÖTV artışı ile bütçe giderlerindeki son derece güçlü performansın etkisi hissediliyor.

Mali disiplinin sürdürülmesi anlamında, içerisinde bir genel seçim de yaşayacağımız 2015’in, 2014’ün gerisinde kalabilme ihtimali kuvvetli olmakla birlikte; Ocak ayı rakamları “Henüz endişeye mahal yok” diyor.

(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Bütçede fon uygulamalarına yeniden mi dönüyoruz?

Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

"
"