06 Kasım 2018

Beyaz eşyada, otomobilde, mobilya ve konutta vergi indirimi: Mali disiplin mi, ekonomik büyüme mi?

Ekonomik büyümeyi destekleyecek bir “bütçe açığı” da artık olumsuz olarak görülmemeli

31 Ekim’de açıklanan vergi indirimleri ile ekonomi dünyamıza kuvvetli bir maliye politikası müdahalesi görmüş olduk. Bu indirimlerin büyük bölümü ilk kez yapılmıyor; ancak özellikle otomotiv için yapılan indirim dikkat çekiyor. İndirimlerin 31 Aralık 2018’e kadar yürürlükte kalacağının altını çizelim; ancak uzatılmalarının da kuvvetle muhtemel olduğunu belirtelim. Şimdi bu indirimleri özetleyelim; takiben de muhtemel ekonomik ve mali etkilerine bakalım.

Maliye politikası hangi alanlarda devreye girmiş oldu?

İç ekonomik dinamizm ve ekonomik büyüme için son derece önemli görülen inşaat, beyaz eşya, mobilya ve otomotiv sektörlerinin bu indirimlerden olumlu etkileneceklerini peşinen söyleyelim. Bu indirimleri özetleyelim;

  • Konut ve iş yeri satışlarında KDV’yi yüzde 18’den yüzde 8’e indiren düzenlemenin süresi uzatıldı: Bu vergi indiriminin uzunca bir süredir uygulanmakta olduğunu vurgulayalım. Bu defa süresi tekrar uzatılmış oldu. Buna göre, net alanı 150 m2’den büyük konutlar ile net alanı 150 m2’ye kadar olan; ancak arsa birim m2 vergi değeri belli bir tutarın üzerinde olan konutların ve iş yerlerinin tesliminde uygulanacak KDV oranı 31 Aralık’a kadar yüzde 18 yerine yüzde 8 olarak uygulanmaya devam edilecek.
  • Tapu harçları: 31 Aralık’a kadar binde 15’e olarak (binde 20 yerine) alınmaya devam edecek. Alıcı ve satıcı için toplamda yüzde 4’e gelen harç, yıl sonuna kadar yüzde 3 uygulanmaya devam edecek.
  • Mobilyada KDV %18’den %8’e indirildi: Bu indirim de yeni değil. 2017’de de uzunca bir süre uygulanmıştı. Buna göre, bazı koltuk, sandalye, metal, ahşap ve plastik maddelerden yapılmış olan büro, mutfak, yatak odası vb. mobilyaların tesliminde KDV oranı yıl sonuna kadar yüzde 8 olarak uygulanacak. Ancak altını kalın çizgilerle çizelim, bu ürünlere ilişkin teslim tutarları, indirimli orana tabi işlemlere ilişkin KDV iadesi hesabına dâhil edilemeyecek ve dolayısıyla bu ürünlere ait KDV iadesi de talep edilemeyecek.
  • Beyaz eşya ve bazı ev aletlerinde ÖTV yüzde 6,7’den sıfıra indirildi: ÖTV Kanunu’nun (IV) Sayılı Liste’sinde yer alan ve ağırlıklı olarak beyaz eşya ürünleri olmak üzere bazı ürünler için ÖTV “0” (sıfır) olarak uygulanacak. Burada ilk göze çarpan ürünler klimalar, buzdolapları, dondurucular, su ısıtıcıları, çamaşır, bulaşık ve kurutma makinaları, elektrik süpürgeleri, gıda maddesi öğütücüleri, karıştırıcıları, presleri, et-kıyma makinaları, ısıtmaya yönelik elektrikli cihazlar, el kurutma makinaları olarak karşımıza çıkıyor. Mobilyaya benzer şekilde bu indirim de yeni bir indirim değil, 2017'de de uygulanmıştı.
  • Ticari araçlarda KDV yüzde 1 olarak uygulanacak: Buna göre, insan ve eşya taşımaya mahsus araçlar için yüzde 18 olan KDV oranı, yıl sonuna kadar yüzde 1 olarak uygulanacak. Bu kapsama, yarı römork, otobüs, minibüs, midibüs, kamyon, kurtarıcı, vinç gibi ticari araçlar giriyor. Belirtelim, satıcı firmalar, bu madde kapsamındaki teslimlere ilişkin yüzde 18 oranına tabi yüklendikleri KDV’yi, indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesaplamalarına dâhil etmeyecekler.
  • 1600 cc altındaki otomobillerin ÖTV oranlarında 15’er puanlık indirim yapıldı: Buna göre, motor silindir hacmi 1600 cc’yi geçmeyen otomobillerden ÖTV matrahı 70 bin TL’yi aşmayanlar için ÖTV yüzde 45 yerine yüzde 30; ÖTV matrahı 70 bin TL’yi aşıp, 120 bin TL’yi aşmayanlar için ÖTV yüzde 50 yerine yüzde 35 uygulanacak. Bu indirim hybrid araçlar için de geçerli. Hemen belirtelim, ÖTV matrahı 120 bin TL’yi geçen otomobiller için ÖTV yüzde 60 alınmaya devam edilecek, onlar için bir vergi indirimi öngörülmemiş.

Konut ve işyeri teslimlerindeki KDV indirimlerin muhtemel ekonomik ve mali etkilerine bakalım…

Konut ve işyeri teslimlerinde yapılan vergi indiriminin KDV bağlamında 2018 bütçe gelirlerine olumsuz bir yansıması olacağı öngörülebilir; ancak bu kapsama girecek konutlar bakımından mevcut olduğu söylenen ciddi arz fazlasının hem KDV hem de konut kredi faiz indirimleri ile ekonomiye girmesi sağlanabilirse bütçe gelirleri bakımından olumlu sonuçlarla da karşılabiliriz. Her durumda bu teşvik mekanizmasının mali etkilerinin ihmal edilebilecek düzeyde olabileceğini söyleyebiliriz. Bu indirimin özellikle ekonomik cephede müspet etkiler vermesi son derece önemli. Son dönemde yaşanan ekonomik koşulların, öncelikle inşaat sektörünü sıkıntıya soktuğu düşünülürse; konut ve iş yeri piyasasındaki hareketlenme birçok inşaat firmasını rahatlatacaktır. Altını tekrar çizelim, konut kredi faizlerinde bir indirimle desteklenmezse yapılan vergi indirimin etkisi son derece sınırlı kalabilir.

Tapu harçları için öngörülen indirim de yine aynı piyasayı hareketlendirmeye yönelik bir teşvik. Bu adımın, piyasadaki satınalma motivasyonu üzerinde KDV indirimi kadar ciddi bir etkisi olması beklenemez; ancak yerinde olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Hatta tapu harçlarının -geçici değil, sürekli olarak- daha düşük oranlarda tespit edilmesi sağlanırsa, gayrimenkullerin “gerçek bedeller” üzerinden kayıtlara alınması da teşvik edilmiş olur.    

Beyaz eşya ve mobilyada vergi indirimi önemli!

Mobilya tarafındaki KDV indirimi de elbette önemli; ancak ekonomi üzerinde beyaz eşyalar için öngörülen ÖTV indirimi kadar etki yaratma kapasitesi olduğunu söylemek oldukça zor.

Beyaz eşyaların da içinde yer aldığı ÖTV IV Sayılı Liste’yi birbirinden çok farklı birçok ürünün yer aldığı bir “torba liste” olarak da tanımlayabiliriz. Örnekleyelim; havyar, hayvan derisi, manikür/pedikür aletleri, cep telefonları, tabancalar, avizeler, kıymetli taşlardan mamul takılar ve beyaz eşyalar gibi çok çeşitli ürün bu listeye göre vergileniyor. ÖTV’nin temelde bir “tüketim kontrolü” vergisi olduğu düşünülürse bu ürünler aslında “lüks ve/veya ithalat bağımlılığı yüksek mal” tanımına girdikleri için vergilendirilmiş oluyorlar.

Amacımız listeyi ayrıntılı olarak analiz etmek değil; ancak listede yer alan beyaz eşyalarla, bazı hızlı tüketim ürünlerinin (fast moving consumer goods - FMCG) IV Sayılı Liste’ye alınarak ÖTV’ye tabi tutulmalarını anlamak gerçekten çok güç.

Buzdolabı, çamaşır yıkama/kurutma makinesi, fırın, bulaşık makinesi, su ısıtıcı, ütü, klima gibi birçok bilimsel araştırmaya göre toplumun kalkınma ölçüsü olarak da dikkate alınan ürünler üzerinden ÖTV almak, ÖTV’nin genel felsefesi ile çelişiyor.

Hızlı tüketim ürünleri konusunda bu durum daha da dramatikleşiyor. Mevcut durumda, deodorantlar, tıraş köpükleri, tıraş öncesi ve sonrası ürünleri ile güneş kremleri gibi ürünler üzerinden ÖTV ödüyoruz. Yılsonuna kadar uygulanacak ve uzatılması da kuvvetle muhtemel olan ÖTV ve KDV indirimleri elbette iç ekonomik dinamizm için çok kıymetli; ancak hangi ürünlerden artık ÖTV alınmamalı konusunu da masaya yatırmanın zamanı gelmiş görünüyor.

Geçtiğimiz dönemde uygulanan ÖTV indirimi, sektörde ciddi bir hareketlilik yaratmıştı; bu defa süre (şimdilik) son derece kısa olduğu için benzer bir hareketlenmeyi görmek zor olacağa benziyor. Yine de atılan adımın son derece isabetli olduğunu belirtelim.

ÖTV oranındaki düşüşün beyaz eşya talebini “öne çekmek” vasfının daha ağır bastığı dikkatten kaçırılmamalı. Yani ÖTV oranındaki düşüş nedeniyle ekstradan bir buzdolabı veya çamaşır makinesi daha alınacağını varsaymak pek gerçekçi olmayabilir. Toparlayacak olursak, ÖTV indirimiyle talebin bir miktar artacağını öngörsek bile, bu eşyaların 2018 ve/veya 2019’da beklenen toplam talebinde dramatik bir artış beklemek pek gerçekçi olmayabilir. 

2018’de toplam ÖTV gelirimizin 147,9 milyar TL olması bekleniyor. Bunun sadece 6,3 milyar TL’si IV Sayılı Liste’den kaynaklanacak. Çok genel bir hesapla, (IV) Sayılı Listeden tahsil edilen ÖTV’nin yarısının beyaz eşyalar ve elektrikli küçük ev aletlerinden geldiğini varsayarsak bile, iki aylık ÖTV kaybının 1 milyar TL düzeylerine yaklaşması bile çok zor.

Başa dönelim, yukarıda bahsettiğimiz beyaz eşyalar ve FMCG gibi tüm ürünlerin listeden çıkarılması bile Bütçe üzerinde kayda değer bir etki yapacakmış gibi görünmüyor. Bu alanda palyatif vergi indirimleri yerine, kökünden çözüme giderek bu ürünleri ÖTV kapsamından tamamıyla çıkarmak son derece önemli. Ancak belirtmeden de geçmeyelim, 2019 Bütçe Tasarısı IV Sayılı Liste için yüzde 47,6’lık radikal bir artış da öngörüyor! (Bu konuya ilişkin yorumlarımız için 2019 Bütçe Tasarısından Satır Başları” başlıklı yazımıza bakılabilir.)

Otomotivde vergi indirimi işe yarayacak mı?

Bu soruya doğrudan “Evet” diyebiliriz; ancak bu adımın otomotiv piyasasında beklendiği kadar hareketlenme yaratması için “kredi olanaklarının” da devreye girmesi gerekiyor.

Otomotiv sektörü, son yıllarda yapılan ÖTV artışları ve kurdaki yükselişle birlikte ciddi bir daralma içerisine girmiş durumda. Bu açıdan, yıl sonuna kadar otomobilde 15 puanlık ÖTV indirimi ile ticari araçlarda 17 puanlık KDV indirimi sektördeki daralmaya panzehir olacaktır diyebiliriz. Beyaz eşyalarda yapılan ÖTV indirimi için de geçerli bir noktayı burada vurgulayalım; ÖTV, KDV’nin de matrahına giriyor; yani hesaplanan ÖTV üzerinden de ayrıca KDV alınmış oluyor. Bu noktada, beyaz eşya ve otomobillerdeki ÖTV indiriminin aslında bir miktar da KDV indirimi yarattığı dikkatten kaçırılmamalı.

İndirimin etkisini somutlaştıralım. ÖTV matrahı 100 bin TL olan bir otomobil yüzde 50 ÖTV ve yüzde 18 KDV’ye tabi. Başka unsurları eklemeden, bu otomobilin satış fiyatının 177 bin TL olacağını söyleyebiliriz. ÖTV indirimi ile birlikte aracın satış fiyatı 159 bin TL’ye düşecek; özetle devletin vazgeçtiği toplam vergi 18 bin TL (15 bin TL ÖTV + 3 bin TL KDV) olacak. 

İndirimin uygulamada olacağı iki aylık dönemde iddialı bir hedefle 200 bin adet civarında otomobil satışı olacağını ve her satıştan ortalama 16 bin TL vergi kaybı (ÖTV + KDV) olacağını varsaysak; toplamda 3,2 milyar TL’lik bir vergi kaybı karşısındayız.

Bu indirim öncesinde, motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV’nin 2018’i 20,8 milyar TL ile tamamlaması bekleniyordu. Bu rakam 2017’nin bile yüzde 6 gerisindeydi. Şimdi 2,5 - 3 milyar daha az ve 17 - 18 milyar TL’ler mertebesinde bir ÖTV görebiliriz.

En başta söylediğimizi tekrarlayalım, vergi indirimi -kısa süresi ve 1.600 cc altındaki tüm otomobilleri kapsamaması dışında- son derece isabetli bir adım; ancak bu indirim uygun kredi imkânlarıyla desteklenmezse beklenen pazar hareketliliğine ulaşmamız da son derece güç olacaktır.

Mali disiplin mi, büyüme mi?

İç talebin, kısa ve orta vadeli olarak arttırılması bağlamında, yapılan vergisel indirimlerinin ciddi ekonomik katkısı olacağını yadsımak mümkün değil; ancak toplam talepte bir artış yaratamadığınız müddetçe alınan önlemlerin etkisinin uzun vadeli olmaları da zorlaşıyor. Yılın sonuna kadar uygulanması öngörülen bu vergi indirimlerinin, sürelerinin uzatılması kıymetli mali ve makroekonomik katkılar yaratacaktır.

Ekonomimizdeki en önemli çıpa diyebileceğimiz “mali disiplinin” sürdürülmesi bakımından 2018 ve 2019’da atılan ve atılacak adımlar oldukça kıymetli; ancak ekonomik anlamda muhtemel bir yavaşlama ile karşılaşabileceğimiz 2019’da, bütçenin önemli bir “maliye politikası” aracı olarak kullanılması da yine elzem görünüyor. Yukarıda etkisini özetlediğimiz vergi indirimi adımlarının makroekonomik dengeler açısından kısa ve orta vadeli olumlu etkiler yaratabileceğini söyleyebiliriz.   

Özetle, atılan ÖTV, KDV ve harç indirimi adımlarının sadece mali disiplinin bozulma ihtimali çerçevesinde okumak yerine; maliye politikası ve makroekonomik dengeler bağlamında da okumak gerekli. Mali disiplin elbette çok kıymetli bir çıpa; ancak ekonomik büyümeyi destekleyecek bir “bütçe açığı” da artık olumsuz olarak görülmemeli.

__________________________________________________

* Bu makale KPMGvergi.com sitesinden alındı.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bütçede fon uygulamalarına yeniden mi dönüyoruz?

Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil

Son dönemde vergiyle ilgili konuştuklarımız: Para ve maliye politikası uyumunun neresindeyiz?

Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

"
"