13 Aralık 2015
10 Aralık’ta Başbakan tarafından kamuoyu ile paylaşılan 64. Hükümet’in 2016 Eylem Planı, üç ay, altı ay ve bir yılda gerçekleştirilecek “Reformlar” ile üç ay içinde gerçekleştirilecek “İcraatlar” olarak iki ana bölüme ayrılmış. Bu bölümler içinde reformlar ve icraatlar demokratikleşme, adalet, kamu yönetimi, eğitim, sosyal politikalar ve çalışma hayatı, ekonomi, finans ve ticaret, yatırım ortamının iyileştirilmesi, tasarruflar, gençlik ve tarım gibi başlıklar altında izah edilmiş. Oldukça kapsamlı bir şekilde hazırlanan bu eylem planının ekonomik ve mali açıdan önemli bazı başlıklarını aşağıda irdelemeye çalışacağız. Sabrınızı zorlayacak derecede uzun olmak zorunda kalan bu yazı için de en baştan affınızı dileyelim.
İçerisinde 216 adet eylem bulunan 2016 Eylem Planı vergilere ilişkin çok önemli eylemler içeriyor. Şimdi bunlara yakından bakalım.
Üç ay içerisinde hayata geçirilecek reformlar arasında en dikkat çekici olanı, “imar planı değişiklikleri ile ortaya çıkan değer artışından kamunun pay alacağına” ilişkin olan eylem. Plan’da eylemden sorumlu olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı idaresinde, Maliye ve İçişleri Bakanlıkları ile Hazine Müsteşarlığı ve Belediyeler Birliği ile irtibat halinde 21 Mart 2016’ya kadar “imar planı değişiklikleri sonucunda ortaya çıkan değer artışının belli bir oranının kamu payı olarak tahsil edilmesini sağlayacak mevzuat çalışması yapılacağı” vurgulanmış.
Eylemden anladığımız kadarıyla -yazı ve görüşlerimizde daha önce belirttiğimiz üzere- rant vergisi imar uygulamaları kaynaklı olarak karşımıza çıkacak. Vergi teorisi bağlamında, bu tip bir verginin -genel bütçeye mal edilmekten ziyade- doğrudan yerel otorite bütçelerine aktarılmasının doğru olacağını da küçük bir not olarak ekleyelim.
Malum, üretim ve ihracat yapan yatırımcılar için ucuz finansman hayati öneme sahip. Finansman olanakları üzerinde ciddi bir yük oluşturan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne üç ay içerisinde önemli bir istisna getirileceği anlaşılıyor. Buna göre, 21 Mart 2016’ya kadar imalat sanayii makine-teçhizat yatırımlarının finansmanına BSMV istisnası getirilmesi planlanıyor.
Eylem Planı’na göre 21 Haziran 2016’ya kadar, mükellefler tarafından vergi dairelerine verilen beyannameler ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen bildirgelerin tek bir platform üzerinden birleştirileceği anlaşılıyor. Bu adım sayesinde hem verilecek beyanname sayısı ve bürokrasinin azalacağını hem de mükelleflerin üzerindeki yükün hafifleyeceğini öngörmek mümkün.
Gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının yeni bir Gelir Vergisi Kanunu altında birleştirilmesine ilişkin tasarı uzunca bir süre önce TBMM’ne sunulmuş durumda. Eylem Planı, yeni Gelir Vergisi Kanun Tasarısı’nın 21 Haziran’a kadar yayımlanacağını öngörüyor. Eylem Planı’nda Yeni Gelir Vergisi Kanunu’nun, kamu finansmanını sağlam temellere dayandıran, katma değeri yüksek üretimi destekleyen, uluslararası iyi uygulama örnekleri ışığında; mükellef odaklı, etkin, verimli ve adil bir vergi sistemi oluşturulması amaçlayan bir kanun olacağının altı çizilmiş.
Vergi sistemimizin anayasası olarak niteleyebileceğimiz Vergi Usul Kanunu’nun da altı ay içerisinde güncellenmesi planlanmış durumda. Vergilemenin temel prensiplerinden, değerleme ve ceza hükümlerine; uzlaşmadan vergi inceleme süreçlerine kadar birçok hayati düzenlemeyi içeren VUK’nun güncellenmesi ve bazı aksak noktalarının düzeltilmesi oldukça önemli.
Hem yeni Gelir Vergisi Kanunu hem de yeni Vergi Usul Kanunu için yatırımcıların, üniversitelerin ve saygın sivil toplum örgütlerinin fikirlerinin alınması son derece yararlı olacaktır.
Hem ulusal hem de uluslararası yatırımcı bakımından ciddi bir maliyet baskısı yaratan, ekonomik aktörleri kayıt dışı işlem yapmaya zorlayan ve ekonomik sistem içinde sözleşme hürriyetine ciddi zarar veren bir yapıya büründüğünü söyleyebileceğimiz Damga Vergisi 2016 sonuna kadar gözden geçirilecek ve yenilenecek. Bütçe içerisinde 11-13 milyar TL civarında bir ağırlığı olan Damga Vergisi’nin revizyonunun -mali dengeler bağlamında- kolay olmayacağını belirtmeliyiz. Ancak yapılacak revizyonun yaratacağı ekonomik kazanımlarının (yatırımları teşvik, kayıt dışı sözleşmelerde azalma vb.) mali kayıplardan kat kat fazla olacağını da gözden uzak tutmamak gerekiyor.
Eylem Planı’nın içerisinde muhtelif yerlere dağılmış olan ve 21 Mart’a kadar gerçekleştirilmesi öngörülen diğer vergisel başlıkları da aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün;
- Basit usulde vergilendirilen esnafın yıllık 8 bin TL’ye kadar kazançlarından vergi alınmayacak.
- Yeni iş kuran gençlere üç yıl boyunca gelir vergisi muafiyeti sağlanacak.
- Öğrenim gören gençlerin pasaport harcı kaldırılacak.
- Yem ve gübrede KDV kaldırılacak.
Eylem Planı’nda önümüzdeki altı ayda, mevcut vergi mevzuatının gözden geçirilerek enerji verimliliğini teşvik eden vergisel düzenlemeler yapılacağı vurgulanmış. Buna göre, önümüzdeki dönemde sanayide ve evlerde kullanılan elektrikli araçlar ile taşıtlara uygulanan vergi oranlarında enerji verimliliğiyle ilişkili değişiklikler görmek şaşırtıcı olmayacak. Örneğin enerji verimliliği yüksek bir buzdolabının daha düşük bir ÖTV oranına tabi tutulması ve/veya hybrid otomobillerin ÖTV oranlarının farklılaştırılması gibi. Bu düzenlemelerin ilgili sektörlerde ciddi bir heyecan yaratacağını şimdiden öngörmemiz mümkün.
64. Hükümet’in 2016 Eylem Planı içinde yatırım ortamının doğrudan veya dolaylı olarak iyileştirilmesine yönelik kapsamlı eylemler de var. Bunların dikkat çekici olanlarını irdeleyelim.
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) anlaşması olan “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması” üç ay içerisinde TBMM onayına sunulacak. Bu sayede, ihracatçıların üçüncü ülke pazarlarında karşılaştığı gümrük işlemleri ve bunların ortaya çıkardığı maliyetlerin asgariye indirilmesi amaçlanıyor. Bu gelişme, uluslararası ticarete tam ve hızlı entegrasyon bağlamında oldukça önemli bir adım olacağa benziyor.
Uzlaşmazlıkların kısa sürede çözülmesi bağlamında, uluslararası yatırımcılar bakımından ciddi bir biçimde önemsenen “İstanbul Tahkim Merkezi”nin de üç ay içinde faaliyete geçmesi sağlanacak.
Altı ay içerisinde hayata geçirilecek önemli reformlardan birisi de e-ticaretin geliştirilmesine yönelik eylem kapsamında ele alınmış. Bu kapsamda; e-ticaretin geliştirilmesi ve önündeki mevzuat engellerinin kaldırılmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla bir yapı oluşturulacak, e-ticarette güven tesis edilebilmesini için “güven damgası sistemi” kurulacak ve e-ticaretin gelişiminin sağlıklı bir şekilde izlenebilmesini için izleme ve değerlendirme sistemi oluşturulacak. Atılması planlanan bu adımların e-ticarette istenilen hacme ulaşma bakımından oldukça değerli sonuçları olacağını söylemek mümkün.
Gerek dış ticaret dengesi gerekse de toplum sağlığı bakımından oldukça önemli olan bu eylem kapsamında altı ay içerisinde önemli bir hamle yapılması planlanıyor. Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek plazma ürünlerinin SGK tarafından belirli bir süre boyunca alımının taahhüt edilmesi karşılığında özel sektör tarafından yurt içinde üretilmesi planlanıyor.
Bu ürünlerin yurt içinde üretiminin kamu kontrol ve denetiminde ve ülkeye know-how kazandıracak şekilde geliştirilecek bir model çerçevesinde gerçekleştirileceğinin de altı kalın çizgilerle çizilmiş.
Aşılara gelince; belirli aşıların Türkiye’de üretiminin özel sektör tarafından yapılabilmesi için başlatılan kamu alım programlarının yeni aşı programları ile de sürdürüleceği anlaşılıyor. Bu konuda, alım garantisi ihale şartnameleri ile belirlenecek.
Uzun süredir gündemde olan, TCDD’nin yeniden yapılandırılmasına ve demiryolu işletmeciliğinin serbest bırakılmasına ilişkin düzenlemelerin 21 Haziran’a kadar tamamlanacağı Plan’da vurgulanmış. Ülkemizin lojistik alt yapısının iyileştirilmesi ve yatırımcıların lojistik maliyetlerinin düşürülmesi bağlamında oldukça önemli olan bu adımın en kısa süre içinde atılması oldukça kıymetli.
Bu konuda altı ay içinde oldukça ciddi adımlar atılacağı anlaşılıyor. Bu bağlamda, alışveriş merkezlerinin düzenlenmesine, perakende ticarette uyulması gereken ilke ve kuralların belirlenmesine, perakende sektörüne yönelik politika oluşturulmasına katkı sağlamak amacıyla “Perakendeciler Konseyi” oluşturulacak.
Ayrıca yine bu kapsamda, ikinci el motorlu kara taşıtı ve taşınmaz alım satımı ile sergi, panayır ve tanıtım günleri gibi organizasyonların düzenlenmesine ilişkin yönetmelikler çıkarılacak.
Mevzuat ve uygulama alt yapısı son derece eskiyen ve bu nedenle uzunca bir süredir cazibe merkezi olmaktan çıkan serbest bölgelerin önümüzdeki altı aylık dönemde masaya yatırılacağı anlaşılıyor. Özellikle önemli uluslararası yatırımların ülkemize çekilmesi ve ihracatın arttırılması bağlamında büyük önemi haiz olan serbest bölgelerin yapılandırması konusunda geç kalmakta olduğumuz bile söylenebilir. Atılması planlanan bu adımın, uluslararası sermayenin yeni yatırım yeri konusunda daha iştahlı arayışlarda olduğu birkaç yıl önceki dönemlerde atılması şüphesiz daha isabetli olurdu. Ancak serbest bölgelerin cazibesini arttırmaya yönelik adımların şimdi atılıyor olması da çok kıymetli.
Eylem Planı, Serbest Bölgeler Kanununda stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlara yönelik gerekli değişikliklerin yapılacağının altını özellikle çizmiş.
Türkiye’nin sermaye ihtiyacı ve genel tasarruf eğiliminin düşüklüğü dikkate alındığı zaman; uluslararası doğrudan sermayenin ülkemize çekilmesine yönelik gerekli tedbirler alınmasının önemi artıyor. Konuyla ilgili olarak, Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye’de sürdürülebilir ve öngörülebilir bir yatırım ikliminin oluşturularak, katma değer yaratacak uluslararası yatırımların çekilmesi ve küresel rekabet gücünün artırılması hedefiyle kamu kesimi ile oldukça etkin bir işbirliği içinde çalıştığını da bu noktada belirtmemiz gerekiyor.
Eylem Planı’nda, altı ay içerisinde, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu kapsamında belirlenen eylemlerin tamamlanacağı; Türkiye’nin yatırım imkân ve fırsatlarının özellikle sermaye ihraç eden yatırımcılara anlatılması ve söz konusu yatırımcıların ülkemizde yatırım yapmalarının sağlanması amacıyla tanıtım seminerleri, iş forumları ve yatırımcı ziyaretleri şeklinde tanıtım faaliyetlerinin gerçekleştirileceği vurgulanıyor. Belirtilen eylemler oldukça kıymetli olmakla birlikte uluslararası yatırımların çekilmesi bağlamında yeterli olacaklarını iddia etmek son derece güç.
Bu yatırımlar için Türkiye’nin bir cazibe merkezi haline gelebilmesi için en başta;
- Yatırımcıların operasyonel maliyetlerini düşürmeye yönelen vergi, sosyal güvenlik, enerji vb. teşvik mekanizmalarına,
- Uluslararası “iş yapma kolaylığı endeksleri”nde üst sıralara çıkmamızı sağlayacak şekilde yatırımcının önündeki hukuki ve bürokratik engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmalara (Plan’da buna ilişkin bir eylem kısmen var),
- Türkiye’nin bölgesel yönetim ve bölgesel hizmet merkezine dönüştürülmesi için gereken mevzuat alt yapısının oluşturulmasına,
- Seçici olan ve etkin destek mekanizmaları içeren bir yatırım teşvik mevzuatına, ihtiyaç var.
Yukarıda kısmen uluslararası yatırımcı için vurgulamış olduğumuz “bürokratik engeller/kısıtlamalar/verimsizlikler” konusu aslında tüm yatırımcıların ortak sorunu. Hükümet de bu noktada yaşanan sorunların farkında olduğunu, konu hakkında ortaya koyduğu eylem ile gösteriyor. Buna göre 21 Haziran 2016’ya kadar;
- Yatırımların önündeki idari, teknik zorluk ve engeller tespit edilecek, bunları önleyici düzenlemeler yapılacak.
- Kamu taşınmazlarının tahsisinde çeşitli kurumlarca, farklı mevzuat kapsamında işlemler yürütülmesinin doğurduğu sıkıntıları giderilecek ve tahsis işlemlerinin hızlı ve etkin bir şekilde yapılmasını sağlayacak önlemler alınacak.
Oldukça dikkat çekici bu eyleme göre, emek yoğun sektörlerde yatırımcıların talebi halinde, sembolik bir kira bedeliyle, anahtar teslimi fabrika binası yapılması konusunda Ekonomi Bakanlığı öncülüğünde 21 Mart 2016’ya kadar bir model geliştirilecek. Modelin tüm unsurlarıyla ortaya konmasını takiben etraflı bir analizi yapılabilir; ancak özellikle KOBİ’ler için çekici bir mekanizma olacağı söylenebilir.
Eylem Planı’na göre altı ay içerisinde, şirketlerin kuruluş ve tasfiye işlemleri kolaylaştırılacak; maliyetler düşürülecek; süreç kısaltılarak basitleştirilecek; iradi tasfiye, iflaslı tasfiye ve yeniden yapılandırmaya yönelik hususlar gözden geçirilecek. Yatırımcıların iş yapma kolaylığı bağlamında en çok dikkat ettikleri hususlar arasında yer alan “kuruluş ve tasfiye işlemlerinin kolaylığı” yönünde atılacak bu adımlar oldukça yararlı olacaktır.
Şimdi 2016 Eylem Planı içinde yer alan başta Ar-Ge, teknoloji, bilim eylemleri olmak üzere ile diğer bazı önemli noktaları ortaya koyalım.
- Eylem Planı’nda altı ay içerisinde Patent Kanunu’nun çıkarılacağı belirtilmiş ve Türkiye’nin daha nitelikli ve yüksek katma değer odaklı bir sınai mülkiyet üretim yapısına geçmesi için bu adımın önemine vurgu yapılmış. Ayrıca Eylem Planı’nın, üç ay içerisinde gerçekleştirilecek vaatleri özetleyen bölümünde, KOBİ’lerin TSE ve patent belgelerinin maliyetlerinin Devlet tarafından karşılanacağı da belirtilmiş.
- Önümüzdeki altı ayda, Ar-Ge ve yenilik desteklerinin etkinliği artırılacak ve bu alandaki koordinasyon güçlendirilecek.
- Ar-Ge ve tasarım alanında erken aşamaya yönelik bir fon kurulacağı Plan’da yer alan en dikkat çekici eylemlerden biri. Buna göre, Hazine Müsteşarlığınca uygulamaya konulan üst fon düzenlemesi kapsamında Ar-Ge ve erken aşama yenilikçi şirketlere yatırım yapacak girişim sermayesi fonlarına kaynak aktarılacak ve aktarılan bu kaynakların girişim sermayesi fonlarının kuluçka ve hızlandırıcılar tarafından başlatılmış projelere yönelik yapılan yatırımlara öncelik vermesi sağlanacak. Bu önlemlerin hayata geçirilmesinin Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinin finansmanının kolaylaştırılması bağlamında çok önemli olduğunu bir not olarak düşelim.
- Yenilikçi girişimcilerin projelerinin ticarileştirilmesi için kredi garanti mekanizması oluşturulacak. Bunun için mevcut kredi garanti mekanizması içinde yenilikçi girişimcilere proje bazlı kredi garanti desteği sağlayabilecek bir fon oluşturulacak.
- İhtiyaç duyulan bilgi ve tecrübe düzeyi yüksek yabancı uzmanların ülkemizde çalışmalarının kolaylaştırılması için gerekli düzenlemeler altı ay içinde yapılacak. Yurt dışında yaşayan nitelikli insan gücünün ülkemize kazandırılmasını teşvik için düzenlemeler yapılacağının da altı da başka bir eylemde çizilmiş.
- Üst orta ve yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı yerli tedarik modellerinin bir yıl içinde hayata geçirilmesi planlanıyor.
Altı ay içerisinde Endüstri Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgelerinde arsa maliyetlerini azaltacak yeni bir mekanizma kurulması planlanıyor.
OSB’lerde yetki karmaşasını ortadan kaldıran etkili bir yönetim yapısının da aynı süre içerisinde oluşturulması öngörülüyor.
Bu iki eylem gerekli olmakla birlikte, endüstri bölgeleri ve OSB’lerin her boyutlarıyla masaya yatırılmaları ve etraflı bir reforma tabi tutulmaları da elzem görünüyor.
Bu kapsamda, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacağı, yenilenebilir elektrik üretim tesislerinin etkin olarak kullanılabilmesi için, hidroelektrik santrallerde pompaj depolama gibi, modeller geliştirileceği Eylem Planı’nda vurgulanmış. Öngörülen takvime göre bu tedbirlerin 21 Aralık 2016’ya kadar hayata geçirilmesi gerekiyor.
Eylem Planı, bu eylemle birlikte, ciddi sıkıntıların yaşanmakta olduğu bir alana da el atmış olacak. Buna göre, enerji yatırım süreçlerini kolaylaştırmak için EPDK tarafından lisans/ruhsat/izin işlemlerinde istenen belgelerin azaltılması hedefleniyor. Ayrıca elektronik ortamda temini mümkün olan belgelerin başvuru sahiplerinden alınmaması yönünde de bir düzenleme hayata geçirilecek. Bu alandaki takvim de altı ay ile sınırlandırılmış.
Önümüzdeki bir yıllık dönemde, yargıda uzmanlaşmanın geliştirilerek makul sürede yargılama ve isabetli karar oranını artırmanın temel hedef olarak benimsendiği anlaşılıyor. Bu bağlamda finans ve bilişim sektörleri başta olmak üzere ihtisas mahkemelerinin kurulacağı vurgulanıyor. Son derece olumlu olarak değerlendirebileceğimiz ihtisas mahkemeleri uygulamasının, bir an önce hayata geçirilmesi ve zaman içinde ihtiyaca istinaden genişletilmesi elzem görünüyor.
Mevcut durumda 51 ilde uygulanmakta olan ve yüzde 6 oranındaki “İşveren Sigorta Primi” indirimine hak kazanmak için gereken 10 işçi çalıştırma zorunluluğu Mart 2016’ya kadar kaldırılacak ve mevcut uygulama bu şekilde devam edecek.
Ayrıca, ilk kez iş bulan gençlerin ücretinin bir yıl boyunca Devlet tarafından karşılanması da Eylem Planı’nda yer alan önemli vaatlerden.
21 Haziran 2016’ya kadar kentsel dönüşüm alanlarında hakların devredilmesine imkân sağlayacak şekilde bir Gayrimenkul Sertifikası Modeli geliştirilecek. Bu model, hakların belirlenmesi, alımı ve satımı gibi unsurları kapsayacak.
Eylem Planı’nda iki ayrı eylem olarak bu iki önemli mevzuatın özellikle AB Müktesebatı ve uluslararası normlar dikkate alınarak güncelleneceği vurgulanıyor. Bu konuda öngörülen güncelleme takvimi ise bir yıla yayılmış durumda; yani bu iki kanuna ilişkin çalışmalar 21 Aralık 2016’ya kadar tamamlanacak.
Yıllar içinde yapılan onlarca değişiklikle son derece örselenmiş ve ciddiyeti yara almış olan Kamu İhale Kanunu’nun bir an önce uluslararası normlara uygun olarak güncellenmesinin ihalelerde şeffaflık, rekabet ve etkinliği de beraberinde getireceğini söylemek iddialı olmaz.
Eylem Planı’na göre, bir yıllık bir takvim içerisinde kamu ve özel kesim işbirliği alanında halen dağınık bir yapıda olan mevzuatı tek bir temel kanunla düzenleyecek bir çalışma yapılacak ve temel bir kanun çıkarılacak. Bu sayede, henüz etkin bir şekilde meyveleri alınamayan kamu - özel kesim işbirliği projelerinin daha etkin bir şekilde hayata geçirilebileceğini belirtmemiz gerekiyor.
Gençlerde evliliği teşvik etmek için, yurtiçi bankalarda çeyiz hesabı açtıran kişilerin bu hesaplarda biriktirdikleri tutarların yüzde 20’sine kadar ve 5 bin TL’yi geçmemek üzere kamu desteği sağlanması hedefleniyor.
64. Hükümet’in 2016 Eylem Planı, önümüzdeki bir yılda yapılması planlanan “Reformlar” ile “İcraatları” içeren önemli bir doküman. Yukarıdaki satırlarda, demokratikleşme, adalet, kamu yönetimi, eğitim, sosyal politikalar ve çalışma hayatı, ekonomi, finans ve ticaret, yatırım ortamının iyileştirilmesi, tasarruflar, gençlik ve tarım gibi birçok başlık içinden mali ve ekonomik dünyayı etkileyebilecek nitelikte olanlarını irdelemeye çalıştık. Plan’da belirtilen ve takdirle karşıladığımız ekonomik ve mali eylemlerin belirlenen zamanlama dahilinde hayata geçirilmesini umalım.
Eylem Planı neticesinde oluşması muhtemel bütçe yükü için de dolaylı vergilerden ziyade; kayıt dışı ekonomiye yüklenilmesini önerelim ve dileyelim.
(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.
Tahsisli vergi uygulamasının, devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasını ifade eden “Bütçe Birliği” ilkesi ile bu ilkenin doğal sonucu olan ve bütçe içindeki hiçbir gelirin hiçbir gidere tahsis edilememesini işaret eden “adem-i tahsis” ilkesi ile uyum içinde olduğunu söylemek pek mümkün değil
Para ve maliye politikalarının bütüncül şekilde, birlikte ve uyumlu çalışmadığı bir ekonomik sistemde, TCMB tarafından konulan enflasyon hedeflerinin tutturulmasının imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Vergi politikasının amacının da bu hedef dikkate alınarak şekillendirilmesi hayati önemde
OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor
© Tüm hakları saklıdır.