27 Nisan 2010

Mülkiye, artık hüzünlü bir hikâyenin adıdır...

'Mülkiye' Arapça bir isim. “Devlet yönetimindeki sivil görevliler sınıfı”nı ifade ediyor...

“Mülkiye” Arapça bir isim. “Devlet yönetimindeki sivil görevliler sınıfı”nı ifade ediyor.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF), bu isimle kuruldu. Siyaset bilimi, idare, uluslararası ilişkiler ve denetim konularında Türkiye (ve Osmanlı İmparatorluğu'nun) en önemli, en köklü akademik kurumu olan Mülkiye'nin geldiği nokta, üzerinde durmayı gerektiriyor.
Eğer uzak hatıralarla yetinen bir romantik değilseniz, “Mülkiye” giderek üzüleceğiniz bir hikâyenin de adıdır.
Filmi geri sararak anlatmaya çalışalım...
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1859 yılında “Mekteb-i Mülkiye-i Şahane” denilerek kuruldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun eğitimde ve devlette reform arayışının en somut sonuçlarından birisi olan Mülkiye'nin, siyasi ve idari kurumların iyi eğitim almış idarecilerle modernleştirilmesi amacıyla yola koyuluşunun üzerinden 151 yıl geçmiş bulunuyor.

Adındaki 'şahane' saraydan geliyor

Adındaki “şahane” padişah himayesini ifade eden Mülkiye için hazırlanan tüzükte, okulun İçişleri teşkilatına yetkin memur yetiştirmek için kurulduğu, öğretim süresinin iki yıl olduğu, “yazı yazma bilimi, aritmetik ve geometri, tarih, coğrafya, istatistik, Osmanlı Devleti yeni kanunları, devletler genel hukuku, Osmanlı Devleti ile diğer devletler arasında yapılan anlaşmalar, ekonomi politik” derslerinin okutulacağı belirtiliyordu. Okulun resmi adı  "Mekteb-i Fünun-u Mülkiye” idi.
Halen Maliye, İktisat, Kamu Yönetimi, İşletme, Çalışma Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler olmak üzere 6 bölümde eğitim veren Mülkiye, önce İçişleri Bakanlığı çatısı altında kuruldu, daha sonra Eğitim Bakanlığı'na bağlandı.
Mülkiye, 1936-1937 öğretim yılında, Atatürk’ün isteğiyle Ankara’ya taşınırken adı “Siyasal Bilgiler Okulu” olarak değiştirildi. 23 Mart 1950'de Ankara Üniversitesi'nin çatısı altına girerken bugünkü adını alarak “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi” oldu.
Fakültenin web sayfasındaki bilgilere göre, altı bölümünde 155 akademik personel (31 profesör, 33 doçent, 25 yardımcı doçent, doktor unvanını almış 26 araştırma görevlisi, doktorasını yapmakta olan 34 araştırma görevlisi, 2 öğretim görevlisi, 4 uzman) ile 80 idari personeli bulunuyor.

Cemal Süreya'dan Halil Ergün'e Mülkiyeliler

Herhangi bir “Mülkiyeli ünlüler” listesi daima eksiktir. Yine de edebiyattan siyasete, sinemadan medya ve üniversiteye uzanan listede yolu Mülkiye'den geçenler için birkaç isim verelim:
Cahit Sıtkı Tarancı, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Ayla Kutlu, Yılmaz Karakoyunlu, Prof. İlber Ortaylı, Prof. Baskın Oran, Prof. Mete Tunçay, Prof. Mümtaz Soysal, Prof. Yavuz Sabuncu, Prof. Güngör Uras, Prof. Ünsal Oskay, Prof. Yalçın Küçük, Prof. Emre Kongar, Prof. Cevat Geray, Hasan Cemal, Hıncal Uluç, Mehmet Y. Yılmaz Tuğrul Eryılmaz, Okay Gönensin, Işık Kansu, Mehmet Ali Kışlalı, Cengiz Çandar, Ahmet Tan, Sedat Ergin, Yasemin Çongar, İpek-Oral Çalışlar, Yalım Eralp, Sönmez Köksal, Melih Aşık, Halil Ergün, Şükrü Saracoğlu, Hasan Saka, Ferit Melen, Mesut Yılmaz, Güldal Mumcu, Vecdi Gönül, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Mehmet Ağar, Melih Gökçek, Mahfi Eğilmez, Abdüllatif Şener, Mahir Çayan, Abdullah Öcalan...”
T24'ün dikkatle izlenen ekonomi analizlerini kaleme alan Vedat Özdan ile H. Bader Arslan'ın da Mülkiyeli olduğunu belirtelim.

Geçmişteki iddiasını kaybetti

Türkiye Cumhuriyeti'nin entelektüel ve siyasi yaşamında büyük bir yeri olan Mülkiye, bugün geçmişteki ağırlığını ve iddiasını önemli ölçüde yitirmiş bulunuyor. Halen fakültenin dekanlığını yapan Prof. Celal Göle'nin yıllardır süren olağanüstü çabalarına karşın, vakıf üniversitelerine çok sayıda öğretim üyesi kaptıran fakültenin hem akademik kadro, hem de öğrenci kaynağı yönünden ciddi sorunlar yaşadığı, mezunların meslek sınavlarında elde ettiği sonuçların geçmişin çok uzağında olduğu gözleniyor.
Şu sözler, 2009-2010 öğretim yılının açılılış konuşmasında fakültenin öğretim üyelerinden Prof. Özlem Özkanlı'ya ait:
“Mezunu ve hocası olmaktan gurur duyduğum Mülkiye’yi kazanmanın ve okumanın büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. (…) İlk ve ortaöğretimdeki zorlu maratonun ardından Mülkiye’yi kazanmak büyük bir başarı, altı bölümümüzü de kazanan tüm 1. sınıf öğrencilerimizi yürekten kutluyorum...”
Acaba öyle mi, Mülkiye'yi kazanmak geçmişte olduğu gibi büyük bir başarı anlamına geliyor mu?
Üniversiteye hazırlığı da kapsayan dersane sektöründe yöneticilik yapan Mülkiyeli dostum Sertuğ Çiçek'in hazırladığı tablodaki bazı örnekler, bu soruyu olumlu yanıtlamaya ne yazık ki imkân vermiyor.

Rehberlik bölümü Mülkiye'den daha yüksek puanla alıyor

Örneğin; Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” bölümüne 2009'da “Eşit Ağırlık-2” puan türünde en az 335,27 puan alan öğrenciler kabul edildi.
Aynı puan türünde Mülkiye'deki altı bölüm en az kaç puanla öğrenci kabul etmiş, birlikte bakalım:
Kamu Yönetimi 335,11, Uluslararası İlişkiler 329,16, Maliye 324,26, İşletme 324,1, İktisat 323,55, Çalışma Ekonomisi 319,11...

'Psikoloji' bölümü Mülkiye'nin beş bölümünü birden geçti

Başka bir örnek.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin “Psikoloji” bölümüne geçen yıl “Eşit Ağırlık 2” puan türünde en az 334,16 puanla öğrenci kabul edilmiş. Yukarıdaki puanlara bakın, “Kamu Yönetimi” dışında  Mülkiye'nin beş bölümünün de “Psikoloji” bölümünün altında puanla öğrenci kabul ettiğini göreceksiniz.
Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin “Sınıf Öğretmenliği” bölümü de, 321,49 puanla SBF Çalışma Ekonomisi bölümünü geride bırakıyor, Mülkiye'nin diğer bölümlerini de birkaç puan geriden takip ediyor.

Peki Mülkiyeliler ne yapıyor?

Mülkiye'nin durumu açısından verdiğimiz bu rakamlar, elbette karşılaştırılan fakülteler ve bölümler açısından menfi bir değerlendirme anlamına gelmiyor. Tam tersine, o bölümlere olan ilginin arttığını gösteriyor.
Hülasa Mülkiye'nin durumu bu.
Peki geçmişte Mülkiye'ye paralel bir ağırlığı olan mezunlar derneği Mülkiyeliler Birliği'nin üyeleri ne yapıyor? Neredeyse yıllardır Ankara'daki Mülkiyeliler Birliği binasının ne yapılacağını tartışıyorlar; onarılsın mı, yoksa yıkılıp yeniden mi yapılsın?
Bu gidişle Mülkiyelilerin elinde geçmişten kalan tek şey, o binalar olacak!..

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"