13 Aralık 2009

Kırk yıllık gazeteci: Hasan Cemal

Hasan Cemal, 11 Aralık Cuma akşamı, meslektaşları ve ailesiyle birlikte gazetecilikte 40. yılını kutladı.

Doğurgan. Kurum. Ekol.
Başka?
Süreklilik. Emek. İnat. Takip. Cesaret.
Sonra?
Titizlik. Disiplin. Hüner.
Ve...
Sakin güç. Meşru diktatör!


Peki, tek cümlelik hikâyesi?
Üzerinde güneş batmayan büyük gazeteci!


Hasan Cemal'den söz ediyoruz. Birlikte çalıştığı gazetecilere, bir ömür hatıralarını ağırlatan efsanevi bir gazeteciden...


Hasan Cemal, 11 Aralık Cuma akşamı, meslektaşları ve ailesiyle birlikte gazetecilikte 40. yılını kutladı.


Eşi, Hürriyet Reklam Grup Başkanı Ayşe Cemal'in, kendisine haber vermeden aylar süren bir emekle hazırladığı kutlama gecesindeyiz. Hasan Cemal'in bir şekilde hayatlarına değdiği gazetecilerin önemli bir bölümü Ayşe Cemal'in “gizli” daveti üzerine Asmalımescit'teki Yakup'ta toplanmış.


Yatay ve dikey bir Hasan Cemal milleti


Pencere ve duvarlarda, Bülent Erkmen'in elinden çıkmış koleksiyon değerinde bir afiş asılı:
“KIRK YILLIK GAZETECİ: HASAN CEMAL”


Bab-ı Âli'nin son kırk yılı, yatay ve dikey bir “Hasan Cemal milleti” olarak masalara dağılmış. Yatay, çünkü her kuşaktan; dikey, zira her kademeden gazeteci orada.


Hasan Cemal, haberdar olmadığı kutlama için Yakup'a, Hürriyet Haber Koordinatörü Eyüp Can'ın refaketinde, meslektaşlarının alkışları arasında giriyor. Eşinin gözlerinden “Yine ne yaptın Ayşe” dercesine geçen gözleri sevinçle salonu geziyor.


“Sen de mi buradasın” kucaklaşmaları, uzun yolların Yakup'ta buluşan arkadaşları, kendisinin çok sevdiği ifadeyle gazeteci milletinin fokurdattığı Hasan Cemal dedikoduları arasında Ayşe Cemal mikrofonu alıyor:


'Kırk yıllık gazeteci: Hasan Cemal' kitabı


“Sekiz ay kadar önce Hasan bana, bu sene gazetecilikte 40. yılının dolduğunu söylemişti. 'Ama sakın bir parti falan düzenleme' diye de ekledi. Üzerime alındım ve hemen bir organizasyona giriştim. Mesleki deformasyon herhalde. Ona bir kitap hediye etmeyi düşündük. Hasan'a en iyi hediye, bugüne kadar birlikte çalıştığı meslektaşlarının görüşleri, anıları olurdu. Ezgi Başaran 37 kişiyle görüşerek söyleşileri yaptı, metinleri aldı. Uzun süre çok yakın çalıştıkları Kerem Çalışkan ve İsmet Berkan 'Hasan Cemal Kronolojisi'ni yazdılar. Sevgili Bülent Erkmen, her işte olduğu gibi, bu kitabı da bambaşka bir boyuta taşıdı. Emeği geçen herkese, buraya gelen bütün dostlarına teşekkürler. Sana da teşekkürler Hasan Cemal, kırk yıldır bu ülkeye emek verirken merakını, mesleki ve insani duyarlılıklarını bir an bile yitirmediğin için...''

Ayşe Cemal'in bu sözlerinden sonra konuklara dağıtılan kitap; hayatı özlü bir yakın Türkiye tarihi eşliğinde anlatılan Hasan Cemal için çarpıcı bir mesleki biyografi içeriyor.


Gazetecilik serüveninde üç eksen


Hasan Cemal'in gazetecilik serüveninde üç noktanın altını çizebiliriz.


Birincisi; Devrim, Anka ve Günaydın yıllarından sonra geçtiği Cumhuriyet'te genç yaşta oturduğu yönetici koltuğundaki Hasan Cemal. Birlikte çalıştığı gazetecilerin Hasan Cemal üzerindeki en geniş mutabakata bu konuda vardığını söyleyebiliriz. Hasan Cemal; yenilikçi, etkili, silinmeyecek izler bırakan bir Genel Yayın Yönetmeni olarak Türk basın tarihine şimdiden geçmiş bulunuyor. Etkilediği gazetecilerin önemli bir bölümünü medyada belirli noktalara taşımış, “çok doğurgan” bir yöneticilikten söz ediyoruz.


Yazarlık döneminde tahammülsüzlükten payını aldı


Hasan Cemal'in gazetecilik serüveninde altını çizeceğimiz ikinci nokta; yönetici olmadığı yıllardaki yazarlık dönemini kapsıyor. Haber neredeyse oraya giden, canını da ortaya koyma bahasına yerinde duramayan, sahadan asla uzak kalmayan ve daima “ses getiren”, “etki yaratan” bir yazar karşısındayız. Bu dönemde, politik görüşlerindeki evrim nedeniyle önemli tartışmaların odağına oturması, övgülerin yanı sıra ağır eleştiriler karşısında da kalmasını ülkesindeki “farklı görüşlere tahammülsüzlük” hastalığından soyutlayamayız. Hasan Cemal'in, karşıtlarının gözünde “katılmadığı fikirlere sahip, ama sıkı bir gazeteci” olarak kabul edilememesi önemli ölçüde bu tahammülsüzlükten kaynaklanıyor.


Kalemini kendisine de doğrultabildi


Hasan Cemal'in gazetecilik serüveninde altı çizilmesi gereken üçüncü noktada, hepsi de geniş bir ilgi gören kitapları bulunuyor. Cemal “kitaplarıyla da etkili olan” bir gazeteci olarak da iz bıraktı.


Burada, Hasan Cemal'in, yaklaşık 40 yıldır büyük bir disiplinle tuttuğu günlüklerine dayanarak anılarını yazarken çok yaygın bir “alaturka” hastalığa yakalanmadığını vurgulamak gerekiyor. Görüşlerine ve üslubuna katılırsınız ya da katılmazsınız, ancak Hasan Cemal, anılarında kalemini kendisine de doğrultma cesaretini gösterebilmiş bir istisna olarak öne çıkıyor.


Goethe der ki; gün uzun, hayat kısa!


O durmaksızın uzattığı günlerde ürettiği ciddi bir külliyatla 65 yılı geride bırakan Hasan Cemal'e alkış...

'KIRK YILLIK GAZETECİ: HASAN CEMAL' BULUŞMASINA KATILANLAR
HASAN CEMAL BULUŞMASINDA KİM, NE DEDİ?
'KIRK YILLIK GAZETECİ: HASAN CEMAL' BULUŞMASINDAN KARELER

Yazarın Diğer Yazıları

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

T24 14 yaşında; nasıl da yılları buldu bir mısra boyu macera…

Bağımsız, sorumlu, güvenilir, yüksek profesyonel ve etik standartlarda gazetecilik, sadece gazetecilerin değil toplumun bütün katmanlarının meselesi haline gelmedikçe, sesimizi kısanlar sadece başkaları olmaz!

Schengen vizesi eziyeti için gazetecilere çağrı, AB başkentlerine mektup

Sığınmacı sorunuyla, üstelik milyonlarca insan eşliğinde Türkiye de muhatap. Ancak bu durumun, örneğin Federal Almanya’nın Volkan Konak, Deniz Türkali gibi sanatçıların da vize başvurularını reddetmesiyle nasıl bir ilgisi olabilir? AB ülkeleri diplomatlarının, sürekli mesai yaptıkları gazetecilere, vize talebi söz konusu olduğunda, “Bizim için Edirne sınırına kadar gazetecisiniz” anlamına gelen tavrı vize rejiminin amaçlarına uygun mu? Peki gazeteciler ve meslek örgütleri, yıllardır süren bu kötü muameleye karşı neden sessiz, neden bu eşitsiz ilişkiyi reddetmiyorlar?