“Göremiyor isem gerçek varlığı / Sünnîysem Aleviysem ne çıkar / Sanat edindiysem sahtekârlığı / Sünnîysem Aleviysem ne çıkar...”
Dersim dağlarında, Maraş sokaklarında, Çorum karanlığında, Sivas meydanlarında, hülasa Anadolu'nun hemen her çağında kana bulanmış, Aleviliği kör inancın hedefi yapmış bir tarih, bu dizelerden daha ağır bir hükümle yargılanabilir mi?
Alevi dedesi
Ahmet Uğurlu, 80 yıllık çetin bir hayatın çizgilerini esirgemeyen yüzünde direnmiş bir tebessüm ve Âşık Daimî'nin bu dizeleriyle karşılıyor bizi.
Tunceli Cemevi'ndeyiz.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın daveti ve vakıf bünyesindeki Medialog Platform'un Genel Sekreteri
Erkam Tufan Aytav'ın özenli organizasyonuyla Tunceli'ye düzenlenen gezinin en etkileyici siması, Ahmet Uğurlu Dede oldu. Erzincan'da yaşayan, ancak gezi sırasında Turceli Cemevi'nde olan Uğurlu, dedeliğin söz geleneğinin en güzel örneklerinden birini Âşık Daimî'nin dizeleriyle verirken etkileyiciydi. O kadar ki, şiiri bir daha okuması istendi, kırmadı okudu.
Dede, bu sahneyi kayıtlara geçirme isteğimiz üzerine, aynı şiiri akşam buluştuğumuz Munzur Koleji'nde de okudu. Cihan Haber Ajansı'ndan meslektaşım
Ali Haydar Gözlü burada linkini verdiğim videonun çekimini yaparak, Ahmet Uğurlu Dede'yi Daimî'nin dizeleriyle arşivlere kaydetti.
Dede Ahmet Uğurlu’yu izlemek için tıklayın
Videoyu izleyerek bu yazıyla burada vedalaşabilirsiniz. Zira Dede'nin bilgece yorumladığı Daimî'nin dizelerinin üzerine bir şey koymak mümkün değil. Ancak Tunceli Dosyası, görüştüğümüz üç Alevi dedesine ilişkin bazı notlarla tamamlanacak.
Cumhuriyet'in kuruluşunun ardından işlevleri önemli ölçüde zayıflasa da “dedelik” Aleviliğin toplumsal yapısı ve inanç dünyasının en temel kurumu. Dedelik için “Bağımsız ocakzade dedeler”, “Hacıbektaş çelebelerine bağlı dedeler / babalar” ve “Ocakzade dedelerce görevlendirilen dikme dedeler / babalar” ayrımları yapılıyor. Kamuoyunda yaygın bilinen dedelik kurumuyla “Evladı Resul” olmak kastediliyor. Bu grupta Hazreti Ali'nin soyundan geldiğine inanılan ocakzade dedeler yer alıyor. Tunceli, Elazığ, Erzincan ve Malatya da “ocakzade dedelik” coğrafyasında bulunuyor. (Bkz: Ali Yaman – Anadolu Aleviliği'nde Ocak Sistemi ve Dedelik Kurumu /
www.alevibektasi.org/dedelik.htm).
'Bir kesime 100 bin cami, diğerine hiçbir şey'
Ahmet Uğurlu Dede, Tunceli Cemevi'ndeki sohbetin ardından, akşam Munzur Koleji'nde verilen yemeğe katıldı ve cemevlerinin ibadethane sayılması talebinde odaklanan bir konuşma yaptı. Konuşmanın satır başları şöyle:
“Toplumun bir kesimine 100 bin cami yaparsanız, diğer kesimine hiçbir şey yapmazsanız, bu kesimde bir suç arayamazsınız. Devlette, Anayasa'da, açıklamalarda eşitlikten söz edilirken insanlığın en temel hakkı olan ibadet hakkı konusunda bugüne kadar bir ışık göremedik. Demokrasi ve insan hakları inandırıcı değilse aldatmaca mıdır?
İnsanlar inandığı biçimde ibadet yapmalıdır. Yüce Kur'an 'İbadethanede Allah'ın ismini engelleyen kişiden uzak durun' buyuruyor. Bizler Alevi-İslam toplumu olarak ibadet(hane) hakkımızı alana kadar mücadele edeceğiz.”
'Vücudun içini yıkamaya daha çok önem veriyoruz'
“Sevilmememizin tek nedeni, 'siz nasıl bizim gibi abdest alıp namaz kılmıyorsunuz.' Biz bedeni temizlikten başka ahlaki temizlik yapmadıkça Allah'ın huzurunda durmayız. Abdeste, namaza karşı değiliz. Abdest alıyor, namaz kılıyoruz. Abdest 'ab-ı dest'ten geliyor,yani elini, üzerini yıkamak. Bizler vücudun içini yıkamaya daha fazla önem veriyoruz. Yunus Emre, 'Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil' diyor. Biz kul hakkından arınmadan yüce Allah'ın huzurunda durmayız.Namazımızı, kadın-erkek ayrımı yapmadan cemevinde kılarız. Şu toplum, gerçek ibadet özgürlüğüne kavuşsa, kapısındaki hayvanı bile incitmez. Cemevinde ibadet eden Alevi toplumu 'Allahü ekber' diye şiddet yapmaz, 'Şeriat isteriz' diye bağırmaz.”
Ahmet Uğurlu Dede, sohbet sırasında yanındaki genç dedeleri işaret ederek yakınıyor:
“Sünnîlikten beklediğinizi Alevilikten bekleyemezsiniz. Bakın bunlara; maaşı var mı, yok; arabası var mı, yok! Hayatımda solcu ya da sağcı olmadım, ama kendimizi anlatmamıza fırsat vermediniz.”
Ahmet Uğurlu'dan söz alan ve teoloji üzerine çalıştığını belirten genç dede
Kadir Bulut da, “Alevilikte insan kutsaldır. Alevilik insanı merkeze alan bir inanç anlayışıdır, bir din değildir. Allah'ı dışarda arayan herkes ateisttir, Alevilik Allah'ı dışarda aramıyor ki. Bizde sen, ben yok, hak var” diyor.
'Aleviliği İslam dışına çekmek isteyenler var'
“Ali'siz Alevilik” tartışmasını da hatırlayarak, Tunceli'deki açıklamalarını özetlediğim Ahmet ve Kadir dedelerin yaklaşımının Sünnî kesimde memnuniyetle karşılandığını gözlemliyoruz. Nitekim, Tunceli Üniversitesi'nde kurulan Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü'ne atanan ve bu alandaki ilk görevlendirmeye muhatap olan diğer bir dede,
Ali Ekber Yurt, şu görüşü dile getiriyor:
“Aleviliği İslam'ın dışına çekmeye çalışan bir grup var. Bu grubun Tunceli'de de desteği var. Bu kesim azınlık, ama çok sesi çıkan bir azınlık. Bunların diğer Alevilerden farkı, özünde Aleviliği yaşamayan insanlar olmaları...”
Fethullah Gülen cemaatinin kurumsal yapısı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı
Mustafa Yeşil de, T24'e Tunceli izlenimlerini aktarırken “Görüştüğümüz Alevi dedeleri ve Alevi toplumunun İslam vurgusunu bu kadar çok yoğun yapmaları dikkatimi çekti. Aleviliğin İslamiyetten uzak bir inanış olmadığını; Allah, Hz. Muhammed ve Hz. Ali vurgularını sıkça yaptıklarını ve bunlarsız Aleviliğin olamayacağını vurguladılar” diyor.
Tunceli için “Aleviliğin kıblesi” ifadesinin de kullanıldığı sohbetlerde, “Ali'siz Alevilik” konusunda daha çok Avrupa'daki Alevi oluşumlarının tartışma konusu edildiğini not edelim.
Cemevlerinin durumu, Aleviler arasında, mağduriyetin simgesi haline gelmiş durumda. Alevi vatandaşların en büyük ortak paydasını oluşturduğu anlaşılan “cemevlerinin ibadethane sayılması” talebinin “devletin cemevi yapması, cemevlerine dede ataması, cemevlerinin giderleri için camiler ölçüsünde destek sağlaması” ve en önemlisi “devletin Alevi vatandaşlarına da eşitlikçi bir anlayışla yaklaşması” bağlamında büyük bir önem taşıyor. Ancak Sünnî yaklaşımın bu talebe direnci, artan iç itirazlara rağmen, sürüyor.
Tunceli Dosyası bu yazıyla bitiyor.
Daimî'yi unutmayın...
“Gayet inatçıysam gayet zorbalı / Gündüz tesbihliysem gece kavgalı / Olmadıkça insanlığa faydalı / Sünnîysem Aleviysem ne çıkar...”
TUNCELİ DOSYASI – 1
TUNCELİ DOSYASI – 2
TUNCELİ DOSYASI - 3