ABD Başkanı Obama’nın, göreve başladıktan 2,5 ay sonra Türkiye’ye özel bir ziyaret düzenlemesi, “Medeniyetler İttifakı” organizasyonunun İstanbul’daki toplantısıyla da aynı güne gelince dünyanın dikkatini Türkiye üzerine topladı.
Obama; “Türkiye’de laiklik ve demokrasi, Kürt sorunu, Türkiye’nin AB’ye üyeliği, Ermeni soykırımı iddiaları, teröre karşı işbirliği, Irak’ın geleceği, İran ve ABD’nin İslam dünyası ile ilişkileri” konusunda önemli mesajlar verdi. Gün boyunca yaptığı konuşmalarda “laiklik, demokrasi, değişim ve işbirliği” vurguları dikkat çeken Obama’nın mesajları ve dile getiriş üslubu üzerine bazı noktaların altını şöyle çizebiliriz:
1- Obama, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Köşk’teki buluşmasının ardından yaptığı açıklamada, Türk-Amerikan ilişkileri için yeni bir kavram kullandı. İki ülke arasındaki yakınlığı vurgularken “model ilişki” kavramını kullanan Obama’nın tam olarak neyi kastettiğini zaman içinde daha iyi anlayabileceğiz. Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin ABD Başkanı tarafından dünyaya “model ilişki” olarak gösterilmesi önem taşıyor. Obama’nın, Türkiye ile ilişkileri “emsal” alınacak bir stratejik ortaklık olarak değerlendirmesinin, “Batı ile İslam dünyasına mensup bir ülkenin ideal işbirliği” kastı taşıdığını söyleyebiliriz.
2- Obama, Köşk’te “Senatör Obama’nın Ermeni soykırımı konusunda sahip olduğu görüşlerin Başkan Obama’nın da görüşleri olup olmadığı” mesajıyla sorulan “Bu konuda görüşünüz değişti mi” sorusuna önemli bir karşılık verdi. Obama’nın, 1915 olaylarını “soykırım” olarak değerlendiren görüşünün değiştiğini açıklaması büyük bir sürpriz olurdu. Zaten kendisi de “Değişmedi” dedi; ancak hemen arkasından “ABD’nin görüşlerinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki müzakereleri saptırmaması gerektiğini” ekledi. Bu sözleri, Obama’nın 1915 olaylarının yıldönümü olarak anılan 24 Nisan’daki mesajında “soykırım” ifadesini kullanmayacağının açık bir ifadesi olarak da değerlendirebiliriz.
3- Soykırım iddiaları konusunu Obama’nın TBMM’de dile getiriş üslubu dikkat çekiciydi. Obama, konuyu, kendi ülkesindeki siyahları hedef alan ırkçı geçmiş ile Amerikan yerlilerini neredeyse yok eden saldırganlığı anarak gündeme getirdi. “Geçmişte oy hakkı bile olmayan siyahi Amerikalılardan birinin bugün başkan seçildiğini, ülkelerin tarihindeki karanlık noktalarla yüzleşmesi gerektiğini, değişimin zor ama kaçınılmaz olduğunu” vurguladı. “Bu Meclis’te 1915 olaylarını da konuşmamız lazım” diyen Obama, Türkiye’nin barış içinde bir geleceği Ermeni sorunuyla da yüzleşerek ve geçmişiyle barışarak inşa etmesi gerektiği mesajını verdi.
4- Obama’nın, Köşk’teki açıklamasında dikkat çeken bir nokta, terörle mücadeleye “ek destekler” verileceği oldu. George W. Bush’un son döneminde Kuzey Irak’tan terörist sızmalara karşı “gerçek zamanlı” uydu bilgileri göndermeye başlayan ABD’nin terörle mücadeledeki ek destek sözünün, askerler açısından da dikkatle not edildiğini tahmin ediyoruz.
5- Doğu-batı köprüsü Türkiye’nin dünyanın bütünü için önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Obama, beklendiği gibi, Köşk’teki açıklamasında “ılımlı İslam” ifadesinden özenle uzak durdu. “Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Türkiye” diyen Obama döneminde, Türkiye’de AKP’den CHP’ye kadar geniş bir kesimde alerji yaratan “ılımlı İslam” yaklaşımının tamamen rafa kalkacağı anlaşılıyor.
6- Obama, 1999’da yine TBMM’ye hitap eden dönemin ABD Başkanı Bill Clinton gibi, Atatürk’ün vizyonuna sahip çıkan kuvvetli ifadeler kullandı. Atatürk’ün en büyük mirasının Türkiye’de yaşayan “laik demokrasi” olduğunu söylemesi, vurgulanan iki kavram açısından da önem taşıyor.
7- Obama’nın, tam 6 yıl önce Irak’ı işgale hazırlanan ABD askerlerinin Türkiye üzerinden geçişini sağlayacak tezkereyi reddeden TBMM Genel Kurulu’na hitap ederken “Türkiye ile ABD her zaman aynı görüşte olmamışlardır, zaten bu beklenemez” ifadesini kullanması elbette rastlantı değildi. Bu arada, Obama’nın temasları sırasında da, Amerikan ordusu Irak’tan çekilirken Türkiye topraklarının da kullanılması konusunda anlaşmazlık yaşanmadığı söylenebilir.
8- Obama’nın TBMM’deki konuşmasının AB bölümünde hem Türkiye, hem de Avrupa’ya mesaj vardı. “ABD Türkiye’nin AB üyeliğini şiddetle desteklemektedir” diyerek ülkesinin bu konudaki tutumunu kuvvetli bir mesajla vurgulayan Obama, Washington’ın telkinlerinden hoşlanmayan ve “hariçten gazel okunduğunu” düşünen AB’ye de şu sözlerle gönderme yaptı: “Biz burada AB üyesi olarak konuşmuyoruz. Hem Türkiye’nin, nem Avrupa’nın dostu olarak konuşuyoruz. Etnik, kültürel ve inanç farklılıklarından güç alan Avrupa, Türkiye’nin üyeliği ile bu gücü artıracaktır.”
9- AB için Türkiye’nin de yapması gereken şeyler olduğunu vurgulayan, Kürtçe TV yayınının dünyada saygıyla izlendiğini belirten Obama, inanç özgürlüğü ve azınlık hakları konusunda da mesaj verdi. Bu kapsamda yıllardır tartışılan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına izin verilmesiyle Türkiye’den dünyaya kuvvetli bir sinyal gönderilmiş olacağının altını çizdi.
10- Türkiye, Irak ve ABD’nin terör tehdidi karşısında bulunduğunu vurgularken örnek olarak El Kaide ve PKK’yı veren Obama’nın sözlerinden, teröre karşı işbirliğinin Afganistan’daki Türk varlığını artırmayı gerektirdiği mesajı da çıkıyordu.
11- Obama, “büyük bir medeniyete sahip olduğunun” altını çizdiği İran’ın “barış ve refaha mı, yoksa daha fazla silaha mı yatırım yapacağına bu ülkenin kendisinin karar vereceğini” vurgulayarak İran halkına Ankara’dan mesaj gönderdi.
12- İslam dünyasına Türkiye’den seslenip seslenmeyeceği tartışma konusu olan Obama, bu konuda önemli mesajlar verdi. Obama’nın, “ABD hiçbir zaman İslam’la savaşta değildir ve olmayacaktır. ABD’nin Müslüman dünyayla ilişkisi sadece terörizm karşıtlığıyla sınırlanamaz” sözleri Genel Kurul’da alkışlandı. ABD Başkanı’nın, Müslüman üyeye sahip çok sayıda Amerikan ailesi olduğunu vurgularken “bu durumu çok iyi bildiğini, çünkü kendisinin de öyle bir aileden geldiğini” söylemesi İslam dünyası için büyük bir sembolik değer taşıyor.
13- ABD’de yeni bir dönemin başladığını, Obama’nın Ankara’daki açıklamalarının bütününe bakarak da söylemek mümkün. Obama açıklamalarıyla, selefi Bush’un aksine “tek kutuplu dünyanın hükümdarı” rolüne soyunmuş bir başkandan ziyade, küresel ve bölgesel sorunların çözümü için diyalog ve işbirliği arayan gerçekçi bir lider portresi çizdi.
14- Obama’nın “diyalog ve değişim” mesajlarını, muhalefet liderleriyle bir araya gelmesi, bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın terör örgütünü kınamadıkları gerekçesiyle randevu vermediği DTP yönetimiyle de buluşmasında da okumak mümkündü. Atatürk’ün vizyonuna sahip çıkan vurgularıyla dikkat çeken Obama, adeta “Türkiye’yi değişmeye davet eden bir Atatürkçü” gibi Ankara’dan ayrıldı!