11 Nisan 2017

Bahar çarpmış balam benim

Doğanın bir parçası olan insan, ne kadar betonlara hapsetse de kendini, doğadan bağımsız hareket edebilir mi?

Yorgun musunuz?

Doğa uyanırken, toprak hareketlenip bereketlenirken, güneş ısıtmaya hazırlanırken, ağaçlar tomurcuklanmaya başlamışken, siz yorgun musunuz? 

Ahh, şu sabah kalkmaları olmasa… 

Yataktan sürünerek mi kalkıyorsunuz? Sanki yeni güne başlamanızı sağlayan hiç bir şey yokmuş gibi, amaçsız zorunluluktan ve isteksizce mi kalkıyorsunuz yataktan? 

Şu ev işleri sorumlulukları olmasa, off bir de iştekiler var… 

Herkes sizden bir şey mi bekliyor? Siz olmasanız dünya duracak ve hiç bir şey yapamayacaklar gibi mi davranıyorlar?

Bu kadar sorumluluk nereye kadar?

Bir anda her şeyi bırakıp kaçasınız geliyor, bunun deli saçması olduğunu düşünüp aklınızdan çıkarmaya mı çalışıyorsunuz? 

Kaçıp, özgürlüğü yakalama fikri de ortadan kalkınca, elinizden alınınca,  kalbinize kocaman bir taş oturuyor, boğazınız düğümlenmeye mi başlıyor? 

“Off! Ulan hayat! Niye bana dert yüküsün de, ellere güllük gülistanlık" diye isyan mı etmek istiyorsunuz? 

Dünyadaki şanssızlardan birisi olduğunuzu düşünüp, daha da kedere mi boğuluyorsunuz? 

Aslında içinizdeki bir parça isyan etmek istiyor, yer ile göğü birbirine katmak istiyor, “kahpe felek” diye veryansın etmek istiyor da, gücünüz mü yok? 

"Ahh şu yorgunluk olmasa aslında, şu stres, şu hüzün neler yapardım ben” mi diyorsunuz? 

“Ahh o içimdeki derin yara, senin gözyaşların mı koynumda biriken yoksa bir yokluk hikayesi midir beni ağlatan” diye mi düşünüyorsunuz? 

Aaaa, yine mi arabeske bağladım? Pardon!

Haydi bakalım, irkilelim kendimize gelelim. 

Hop iki, üç dört, maestro dediğim zaman hayatınızın şenlenmesini çok isterdim, ama iş yine size düştü iyi mi? 

SİZE BİR KAÇ SORU:

1) Hayatınızda gitmeyen ve sizi aşağıya çeken şey nedir?  Yani yaşamınızda size ayak bağı olan, taş gibi ayağınıza bağlanmış ve taşımaktan yorgun düştüğünüz şey nedir? Kimdir? Kim ya da ne sizi böyle ağırlaştırıyor? 

2) Kendinizi böyle yorgun/depresif/üzgün/ kederli hissetmeseydiniz, bu duygunuz hiç olmasaydı, hayatınız nasıl olurdu? Hangi hayalinize doğru ilerliyor olurdunuz? Hangi hayalinizi yaşamınıza almış olurdunuz? 

3) Bugünlerde hissettiğiniz üzüntü, yorgunluk, keder sizin hayatınıza nasıl katkıda bulunuyor? Her negatifin içinde bir pozitif vardır, bulun onu haydi. 

4) Sizi değişimde korkutan ne var? Yenilenir, açılır, saçılırsanız hayatınızda bırakmak istediğiniz ama bırakmaktan korktuğunuz ne var? 

Yeter, bence. 

Sorular zor yerden, külahları yine çıkarmak, masaya koymak gerekecek.  

Dürüstlüğünüzü en çok hak edene, yani kalbinize dürüst olmaya, cesaretle yaklaşmaya davet ediyorum sizleri.

Bahar yorgunluğu yok aslında, yenilenmekten kaçtığımız, direnç gösterdiğimiz şeyler var yalnızca. 

Doğanın bir parçası olan insan, ne kadar betonlara hapsetse de kendini, doğadan bağımsız hareket edebilir mi? 

Doğa yenilenirken, insan neden yorgun düşsün ki? Yeniden doğma zamanında enerjinizi düşüren ne onu bulun. 

Bir çiçek açarken, bir ağaç tomurcuklanırken nasıl da cesurdur. 

Cesaretiniz var mı aşka?  Cesaretiniz var mı yeniden doğmaya, tomurcuklanmaya, hayata açılıp saçılmaya? 

www.canhayatakademisi.com

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye

"
"